Meltem Erdinç
  1. Haberler
  2. Hafıza

Hafıza

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

24 Ocak’ta usta gazeteci, Türk halkını ortak değerlerde buluşturan, kalemi hiçbir zaman satılık olmayan, büyük paralar için değil yurttaşlar için araştırmacı gazetecilik yapan Uğur Mumcu’yu hain bir suikast ile aramızdan zorla koparılışının 32. yılında andık.

Uğur Mumcu her gencin hayatında olması gerektiğinden belki de daha fazla bir öneme sahip benim için. Mumcu gibi ol, etrafını aydınlat, karanlıkta bir zerre kalmasın toplum zararına diyerek telkin ederim kendimi hep. Yaşadığı dönemde hayattan koparılışı en çok acı veren değerlerimizden Uğur Mumcu.

Ancak bu anma bana bir şeyi daha hatırlattı, belki de unuttuğum, gündelik hayatın zorlukları içinde bu yazıyı yazmaya karar vermiş benim bile hatırlayamadığım bir şeyi hatırlattı; ne için mücadele ettiğimizi unuttuk, neyi savunduğumuzdan habersiz, neler yaşandığına ilgisiz olduk, mücadeleyi yalnızca laf ile yapar hale geldik.

Bu anma gerçekleştiği sırada uzaktan izlediğim onlarca yoldaşımın da bunu düşündüğüne eminim. Yaşamlarını kaybetmek pahasına halkın yararı için yazan, konuşan, üreten bu insanların katledildiği bu günlerde hafızamızı nasıl da yitirdiğimizi düşündük belki de birlikte. Ancak geç değil, hiçbir şey için hiçbir zaman geç olmadığı gibi…

Mumcu yalnızca usta gazeteci kimliği ile değil, konuşmaları, halkın içinde ve yanında duruşu ile, köy köy ilçe ilçe gezip vatandaşları bilgilendirmesi ile bir kesimin hedefi haline gelmişti, korkmadı, ne hapisten ne de ölümden. Öyleyse biz neden bu kadar korkar olduk doğruları söylemekten? Doğruları görmeye bile tahammülümüzün kalmadığı günler bunlar, işin doğrusunun içimizi derinden yaraladığı günler, işin doğrusunu öğrenmenin de konuşmanın da yasaklandığı günler.

Karanlıkta bir zerre kalmamalı yurttaşın zararına ise kimse adım atmamalı, oturulan yönetici koltukları bunun için değil mi? Her siyasal parti bunun için mücadele etmiyor mu, ediyor mu? Sanırım artık öyle olmadığını hepimiz biliyoruz.

Mücadele hafızamızı yitirdik dedim ya yenisini de koyamadık üstüne, çalışamadık, bizler yeni Mumcular olamadık, ne o kadar cesur ne de o kadar kırılmazdı belki de kalemlerimiz, düşüncelerimiz, kalplerimiz. Ondan bir zerreyiz ancak korkmamanın değil korkularına rağmen adım atmanın, mücadele etmenin cesaret demek olduğunu unuttuk.

Hepsi biliyordu başlarına gelecekleri belki de o yüzden yalnız gitti o gün arabasına Mumcu o yüzden kızından uzakta açtı o paketi Bahriye Üçok, biliyorlardı, korkuyorlardı ancak cesurlardı. Cesaretleri, yazdıkları ve söyledikleri bugün hala geçerli hala yolumuza ışık tutuyorlar, ne için mücadele ettiğimizi unutmamamız dileğiyle…

Hafıza
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin