Atilla Yoğurtçu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Genel
  4. Sosyal vicdan ve ihanet: Tüm çocukların gasp edilen geleceği ve adaletin ahlaki çürümesi

Sosyal vicdan ve ihanet: Tüm çocukların gasp edilen geleceği ve adaletin ahlaki çürümesi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

​Son dönemde reşit yaş altı bireylerin karıştığı suç oranlarındaki ürkütücü artış, toplumsal vicdanımızda derin bir çatlak oluşturuyor. Bu meselenin yalnızca “kötü çevre” veya “yoksulluk” gibi tek bir etkene indirgenmesi, büyük bir yanılgıdır. Net bir tespitte bulunmalıyız: Bu tablo, ekonomik durum gözetmeksizin, tüm toplumu saran yapısal ihmalin ve ahlaki çöküşün çocuklarımızın geleceğini nasıl gasp ettiğinin acı bir kanıtıdır.

​Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, sorunun boyutunu gözler önüne seriyor. Son dokuz yılda (2015-2024), suça sürüklenen çocuk sayısının yüzde 51,5 artışla 202 bini aşması, toplumun her kesiminden çocuğun tehlike altına girdiğini gösteriyor. Cinayet ve uyuşturucu suçlarındaki %131’i ve %119’u aşan artış, bu kuşağın çaresizlikten ve kültürel zehirden beslenen tehlikeli bir girdaba çekildiğini kanıtlıyor.

Bu veriler gösteriyor ki, çocuk suçluluğu Türkiye için artık sadece bir asayiş meselesi değil, tüm toplumsal yapıyı tehdit eden bir yapısal krizdir.

​YAPISAL İHMAL VE İKİ BÜYÜK TUZAK

​Çocukları suça iten nedenlerin başında, “Yapısal İhmal” ve “Gelecek Umudunun Yokluğu” yatmaktadır. Bu, sadece maddi yoksunluk değil, aynı zamanda duygusal ve etik yoksunluktur. Bu kuşağın önüne iki temel tuzak kurulmuştur:

​1. İllegal Çevre ve Maddi Çıkış Kapıları

​Ekonomik zorluklar yaşayan çocuklar için uyuşturucu ticareti, kumar ve illegal çeteler, kolay para ve sahte aidiyet sunarken; sosyo-ekonomik durumu iyi olan çocuklar ise bazen sadece “macera,” “saygınlık” veya “hızlı yaşam” arayışıyla bu tehlikeli ağlara dahil olabilmektedir. Özellikle yoksul semtlerdeki çeteler, ceza indirimlerinden faydalanmak için çocukları kullanmayı sürdürürken, tüm çocukları saran suç kültürü hızla yayılmaktadır.

​2. Dijitalin Yoz Kültürü ve Değer Çöküşü

​Bu krizin en belirgin ortak paydası, medyadan yayılan etik çöküş kültürüdür. Televizyon, dijital platformlar, YouTube ve sosyal medyada yayınlanan; mafyacılığı, kaba gücü, şiddeti ve hızlı, kanunsuz zenginleşmeyi yücelten içerikler, tüm çocukların değer yargılarını tahrip etmektedir.

* ​Değerler ve Rol Model Çöküşü: Aileden ve okuldan beklenen sevgi, emek, dürüstlük gibi kavramlar, dijital dünyada kanun tanımayan, şiddeti çözüm bilen anti-kahramanlar karşısında hızla erimektedir. Bu yoz kültür, her kesimden çocuğun şiddeti normalleştirmesine ve suçu “güç” gösterisi olarak algılamasına neden olmaktadır. Medyadaki şiddet bombardımanı, tüm kuşağı etkileyen bir kültür zehridir.

​VİCDAN VE ADALET: KENDİ KESİMİNİ AKLAMA TUZAĞI

​Ancak bu trajedide bizi en çok yaralayan nokta, adalet ve etik konusundaki çifte standarttır. Suça karışan bireylerin, siyasi, sosyal ya da ekonomik çevreleri tarafından derhal sahiplenilmesi ve eylemlerinin “çocukluk hatası,” “mağduriyet” ya da “farklı etkenler” bahanesiyle aklanmaya çalışılması kabul edilemez.

​Şunu net bir şekilde ifade etmek zorundayız: Adalet, sosyal statü, sınıfsal ya da ideolojik aidiyet tanımaz. Eğer bir eylem, toplumsal düzeni, hele ki bir başka çocuğun hayatını tehdit ediyorsa, failin kim olduğuna bakılmaksızın aynı etik sertlikle eleştirilmelidir.

* ​Çifte Standartlı Adalet: Eğer adalet, sadece kimsesizlere ya da yoksullara cezasını kesiyor; ancak güçlü kesimden gelen bir çocuğu “bizim çocuk” diyerek aklamaya kalkışıyorsa, bu adalet sistemindeki ahlaki çürümedir. Bu durum, gençlere “güçlüysen kural yok” mesajını vererek, toplumsal anarşiye zemin hazırlar. Kendi çevremizden gelen birinin yanlışını savunmak, adalet ilkelerine ihanettir.

​SONUÇ VE MÜCADELE ÇAĞRISI

​Çocuk suçluluğundaki artış, bizim yüzleşmekten kaçtığımız sistemin eseridir. Bu kriz, yapısal ihmalin ve kültürel sorumsuzluğun sonucudur. Çocuk suçluluğu önleme sadece polisiye tedbirlerle çözülmez; bu, toplumsal eşitsizliği ve ahlaki yozlaşmayı ortadan kaldırmayı gerektirir.

* ​Eğitimde Kapsayıcılık: Okul, tüm çocuklara umut, değer ve psikososyal destek sunan, kapsayıcı bir yapıya kavuşmalıdır.

* ​Medyada Etik Denetim: Mafyacılığı ve şiddeti normalleştiren içerikler, sansürden ziyade toplumsal sorumluluk ve etik bilinciyle denetlenmeli ve eleştirilmelidir.

* ​Adalette Tavizsiz Ahlak: Adalet sistemi, siyasi ve statüsel bağlardan arınarak, herkes için eşit ve şeffaf işlemelidir. Cezasızlık kültürüne son verilmeli, kendi çevremizden gelenin hatasını bile cesurca eleştirecek etik duruş sergilenmelidir.

​Bizim davamız, kimseye ayrıcalık tanımayan, her çocuğun güvenle büyüyeceği adil bir toplum yaratma davasıdır. Çocuklarımız kurtarılmayı bekliyor, ancak önce vicdanlarımızı kurtarmalıyız.

Sosyal vicdan ve ihanet: Tüm çocukların gasp edilen geleceği ve adaletin ahlaki çürümesi
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin