Tunç Soyer 4 buçuk yıllık hizmetlerini anlattı: Asla mazeret üretmedik

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP’nin il ve ilçe yöneticilerine; belediyenin dört buçuk yıllık hizmetlerinin sunumunu yaptı. Soyer, “Bu anlattıklarım Avrupa’da dört başı mamur bir şehirde yaşanmadı. Burası Tunç Soyer’in başkanı olduğu İzmir. Burası, bizim şehrimiz. Burası, İzmir. Burada aklına ve vicdanına güvendiğim tüm CHP’li arkadaşlarıma sesleniyorum. Biz pandemiye, iki büyük depreme, yangınlara, sellere, tsunamiye ve hatta denizin taşmasına rağmen asla mazeret üretmedik. Daima icraat ürettik. Her geçen gün çirkinleşen, sertleşen acımasız bir iktidarın karşısında dimdik durduk. Ekonomik krizin bileğini büktük. Demokrasi mücadelesinde daima en önde yürüdük” dedi.

ANKA’dan Kerim Uğur’un haberine göre, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bugün Kültürpark İsmet İnönü Sahnesi’nde CHP İzmir İl Yönetimi, ilçe başkanları ve ilçe yöneticilerine; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dört buçuk yıllık hizmetlerinin sunumunu yaptı.

“Yüzüncü gün yaptık, 550. gün yaptık. Bu toplantı hepsinden daha kıymetli. Benim bazı bürokrat arkadaşlarım, danışmanlarım; adaylık için başvuru yaptılar. Kişisel tercihleridir. Ben hiçbirine aday olması için telkinde bulunmadım” diyen Soyer, şunları söyledi:

“YAŞADIĞIMIZ BU HAZİN DURUM, BİR GRUP İKTİDAR DÜŞKÜNÜNÜN GÖZÜ DÖNMÜŞ HIRSININ SONUCU: Şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılı… Misak-ı iktisadimizin çizildiği İktisat Kongresi’nin yüzüncü yılı ve bu büyük mirastan aldığımız cesaretle İzmir’de düzenlediğimiz İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi… Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk iktidarının belirlendiği Mayıs 2023 Genel Seçimi… Partimizin kuruluşunun yüzüncü yıldönümü… 29 Ekim 2023’te iktidarın büyük bir kibirle Vahdettin Köşkü’nde, halkımızın ise tarihe geçen bir coşkuyla 81 vilayetin sokakları ve meydanlarında büyük bir coşkuyla kucakladığı ikinci yüzyılımız… 6 Şubat’ta henüz gün doğmamışken 11 vilayeti yerle bir eden büyük bir afet. Hala bitmeyen ve asla bitmeyecek derin acılarımız… Birkaç hafta önce yaşadığımız, İzmir tarihinde bilinen en büyük deniz taşkını… Pandeminin pençesinden henüz kurtulmuş ve fakat ekonomik krizle boğuşan tarumar edilmiş bir halk… Çökmüş bir ekonomi, ruhen, siyaseten ve fiziken birbirinden koparılmış bir toplum… Kadınlar başta olmak üzere birbirimize yönelttiğimiz ve her gün daha da artan şiddet… Gazze’de, Filistin’de ve Ukrayna’da büyüyen savaşlar, ülkemizi saran ateş çemberi. Sizlere çizdiğim bu çerçeve bir romandan alıntı değil. Bu, içinden geçtiğimiz son bir yılın özeti. Yaşadığımız bu hazin durum, hiç şüphesiz ki bir grup iktidar sahibinin ve iktidar düşkününün gözü dönmüş hırsının sonucudur. Zaten gezegenimiz iklim krizi nedeniyle ölmekteyken, çağımızın bu en büyük sorununu düşünmek şöyle dursun kendi vatanını, halkını, şehrini ve hatta yuvasını düşünemeyecek kadar yozlaşmış bir avuç erk sahibinin eseridir.

BU MEMLEKETİ BİR KERE DAHA ATEŞE SÜRÜKLEMEK İÇİN CANLA BAŞLA ÇALIŞIYORLAR: Bu ahval ve şerait içinde yaklaşık üç ay sonra bir tarihi seçime daha gidiyoruz. Maalesef o erk sahipleri; pervasız, bencil ve kifayetsiz muhteris halleriyle bu memleketi bir kere daha ateşe sürüklemek için canla başla çalışıyorlar. Ekonominin, siyasetin ve toplumsal yapımızın bu denli dibe sürüklendiği bir dönemde bunu yapmaya hakları yok.

YALNIZCA BEŞ YILDA BİR SANDIĞA GİTMEKLE OLMUYOR: Biliyorum ki yuvamız, çatımız ve kökümüz, Cumhuriyet Halk Partimiz bu hazin tabloyu değiştirmeye muktedirdir. Bizler, Cumhuriyetimizin kalesi olan İzmir’in temsilcileri, ülkemizi içine düştüğü bu dipsiz kuyudan çıkarabilecek çok büyük ve önemli bir gücüz. Bu nedenle İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı olarak görev yaptığım beş yıl boyunca yalnızca CHP’nin, Cumhuriyetin değerlerine inanmakla yetinmedim. Aynı zamanda bu değerleri geliştirmek için çok sayıda icraat yaptık. Çünkü devrimler yapılınca bitmiyor. Onların yaşaması için daima canlı kalmaları, yenilenmeleri ve çağın gereklerine göre güçlendirilmeleri lazım. 100 Cumhuriyetimiz bizler için birçok anlam taşıyor. Cumhuriyet, hakimiyetin kayıtsız şartsız milletimize ait olması demek. Cumhuriyetimiz, kadınların özgürleşmesi, kadın ve erkeğin eşit olması demek. Cumhuriyet, ekonomik bağımsızlığımız demek. Ve son olarak Cumhuriyet, bizler için laiklik demek. Hakimiyet kayıtsız şartsız millete aittir diyoruz. Yurtta sulh cihanda sulh diyoruz. Fakat bunlar yalnızca beş yılda bir sandığa gitmekle olmuyor kardeşlerim.

DEMOKRASİ SADECE SESİ ÇOK ÇIKANLARA DEĞİL, HERKESE AİTTİR: Milletin koşulsuz hakimiyeti ve barış, ancak yaşamın her anına sirayet etmiş bir demokrasiyle mümkün olabilir. Yaklaşık beş yıldır İzmir’i bu ilke ve ruhla yönetiyor, İzmirlilerin karar mekanizmalarına doğrudan katılabilmeleri için somut araçlar ve imkanlar yaratıyoruz. Bu imkanlar sadece oy verme hakkına sahip hemşerilerimizi değil, sandıkta söz hakkı olmayan çocukları, gençleri ve doğayı da kapsıyor. Çünkü demokrasi sadece sesi çok çıkanlara değil, herkese aittir. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. İzmir’in Çocuk Belediyesi’ni ve Gençlik Belediyesi’ni işte bu nedenle kurduk. İşte bu yüzden Kent Konseyimiz ve içindeki meclisler bizim yol göstericimiz. İzmir’in her bir muhtarı bu nedenle benim ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en değerli rehberleridir. Bu yüzden bugün burada hep birlikteyiz, beraberce düşünüyor ve geleceğe yön veriyoruz.

İZMİR’İN KADINLARININ ÖNÜNDEKİ TÜM ENGELLERİ KALDIRMAK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ: Cumhuriyet uygarlığımızın ana taşıyıcılarından biri kadınlardır. Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitliğe toplumsal iş bölümünün her alanında ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü kadınların eşit olmadığı sistemler er ya da geç çökmeye, kadınların haklarını gözetmeyen toplumlar ise eninde sonunda dağılmaya mahkûm. Biz İzmir’in kadınlarının önündeki tüm engelleri kaldırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Onların haklı eşitlik talebinin üzerine titriyoruz. Bunu, İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Türkiye’de en yüksek oranda gerçekleştiren belediye olmanın gururunu yaşıyoruz.

GELECEK BEKLENMEZ, İNŞA EDİLİR: Cumhuriyet bizim için aynı zamanda bir iktisadi bağımsızlık seferberliğidir. Mustafa Kemal Atatürk kuruluşumuza, yani iktisadi bağımsızlığa giden yolu İzmir’de, İktisat Kongresi’nde ülkenin her yerinden gelen çiftçiler, işçiler, sanayici ve tüccarlarla birlikte belirledi. Geçtiğimiz mart ayında Cumhuriyetin iktisadi ayağını oluşturan bu mirasa sahip çıkmanın gururunu yaşadık. Sekiz ay süren uzun bir hazırlık sürecinin ardından 15-21 Mart’ta İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde bir araya geldik. Bir fuarlar kenti olan İzmir’in bu vizyonunu beş yılda fersah fersah ileriye taşıdık. On bir uluslararası ihtisas fuarını üç katına çıkardık. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz… Gelecek beklenmez, inşa edilir.

‘HER FABRİKA BİR KALEDİR:’ Cumhuriyetimizin kurucusu bize diyor ki ‘Her fabrika bir kaledir.’ Biz bu sözden yola çıkarak dört yılda dört fabrika kurduk. Bayındır Süt Fabrikası, Şaşal Su Fabrikası, Geri Dönüşüm Fabrikası ve Ödemiş Et Entegre Tesisi. Köylerde de zeytinyağı fabrikaları kurmaya devam ediyoruz. Cumhuriyet bize diyor ki ‘Bu ülkeyi demir ağlarla öreceğiz.’ Biz de İzmir’i beş yılda demir ağlarla ördük.

BU ŞEHİRDE NE ZAMAN ÜÇ METRO HATTI AYNI ANDA İNŞA EDİLDİ?: Hafızamızı biraz yoklayalım. Bu şehirde ne zaman üç metro hattı aynı anda inşa edildi? Narlıdere Metrosunu yüzde 12 seviyesinde aldık. Finansmanını bulduk. İmzaları atsınlar diye saray erkanıyla mücadele ettik. Ve tamamladık. Şubatta açıyoruz. Çiğli Tramvayını sıfırdan başlattık. Temelini attık. Finansmanını bulduk. Ve tamamladık. Onu da şubatta açıyoruz. Buca Metrosunu ise tüm engellere, atılmayan imzalara, açılan davalara, yaratılan spekülasyonlara ve ekonomik krize rağmen Buca’ya getirdik. Temelini attık ve dün itibarıyla dev köstebek TBM’leri toprağın altına indirdik. Vaat ettiğimiz günde, vaat ettiğimiz biçimde, önümüzdeki dönemin ortalarında Buca Metrosunu da açacağız.

BURASI TUNÇ SOYER’İN BAŞKANI OLDUĞU İZMİR: Bu anlattıklarım Avrupa’da dört başı mamur bir şehirde yaşanmadı. Burası Tunç Soyer’in başkanı olduğu İzmir. Burası, bizim şehrimiz. Burası, İzmir. Burada aklına ve vicdanına güvendiğim tüm CHP’li arkadaşlarıma sesleniyorum.

HER GEÇEN GÜN ÇİRKİNLEŞEN, SERTLEŞEN ACIMASIZ BİR İKTİDARIN KARŞISINDA DİMDİK DURDUK: Biz pandemiye, iki büyük depreme, yangınlara, sellere, tsunamiye ve hatta denizin taşmasına rağmen asla mazeret üretmedik. Daima icraat ürettik. Her geçen gün çirkinleşen, sertleşen acımasız bir iktidarın karşısında dimdik durduk. Ekonomik krizin bileğini büktük. Demokrasi mücadelesinde daima en önde yürüdük.

Zehirli gemileri evine gönderdik. Buca’nın kalbinde eski cezaevi alanının Bucalı nefes alsın diye yeşil alan olmasını sağladık. Çeşme’yi katledecek bir rant projesini durdurduk. Kentin rantını yemeye çalışan hiç kimseye izin vermedik. Her şeye rağmen sosyal yardımları beş kat artırdık. 30 Ekim depreminden sonra çadırda kalan binlerce İzmirliye sadece bir ay içinde sıcak bir yuva bulduk. İzmir’de bir daha kimsenin yüreğine sevdiğinin acısı düşmesin diye her şeyden önce güvenli yaşam dedik.

TEK BİR İZMİRLİNİN AHINI ALMADIK: Başlattığımız kentsel dönüşüm seferberliği ile depreme dirençli ve güvenli bir yapı stoğunu odağımıza aldık. İzmir’in 30 ilçesine yayılan bu hareketle şehrimizdeki binlerce yapının deprem karnesini çıkardık. Tek bir İzmirlinin ahını almadık. Onların rızasını alarak 6 bölgede toplam 248 hektar alanda kentsel dönüşüm çalışmalarımızı kooperatifçilik modeliyle buluşturduk.

YEŞİL ALANLARI BEŞ SENEDE YÜZDE 60 ARTIRDIK: Meslek Fabrikası birimimizin çalışmalarıyla 36 kurs merkezinde, 224 farklı branşta binlerce kişiye u¨cretsiz mesleki ve teknik kurslar verdik. Ekmeği aslanın ağzından aldık, emekçiye teslim ettik. Şehrimizi temiz enerjinin başkenti haline getirdik. Eylem planlarımızla 377 şehir arasından Avrupa Birliği’nin İklim Nötr ve Akıllı Şehirler Misyonu’na seçildik. Yeşil alanları beş senede yüzde 60 artırdık.

KOKU BU ŞEHRİN EN BÜYÜK SORUNUYDU. BUNU ASLA BİTİREMEZSİN DEDİLER. TAMAMEN ORTADAN KALDIRDIK: Sokak toplayıcılarını istihdam edebilen ve bunu kamu kaynaklarını kullanmadan yapan ilk ve tek belediye olduk. İzmir tarihinde yapılmış yağmur suyu kanalını 4 yılda yüzde 50 artırdık. Göreve geldiğimde koku bu şehrin en büyük sorunuydu. Bunu asla bitiremezsin dediler. Tamamen ortadan kaldırdık. Ve göreceksiniz yüzülebilir hale getiriyoruz. Çökmüş, çürümüş bir altyapı devraldık. 3090 kilometre içme suyu hattı döşedik. 1500 kilometre kanalizasyon hattı yaptık. Bozulmuş, perişan, bakımsız bir arıtma tesisi devraldık. Arıtma tesisinin bozuk olan üç fazını sıfır kilometre ayarlarına taşıdık. 10 yıldır yapılamayan dördüncü fazın temelini attık ve bugün itibarıyla inşaatı yarıladık.

YENİ YILI KEMERALTINDA KARŞILAMAYA HEPİNİZİ DAVET EDİYORUM: Kemeraltı’nda elimizi değil gövdemizi taşın altına koyduk. 100 yıldır dokunulmayan, sürekli halının altına süpürülen alt yapı sorunlarını çözmeye karar verdik, sokakların altına yer altı nehirleri yaptık, ilk iki etabı yılbaşına tamamlıyoruz. Yeni yılı Kemeraltı’nda karşılamaya hepinizi davet ediyorum. İzmir Tarımı Programı’yla kuraklığa ve yoksulluğa savaş açtık. ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ dedik. Küçük üreticimize alım garantisi verdik. Aldığımız ürünleri ‘İzmirli’ markamızla dünyaya ihraç ettik. Şehrimizin bereketine, üreticimizin alın terine, geleceğimize sahip çıktık. Refahı ve adaleti büyüttük.

İZMİR’İ BİR DÜNYA KENTİ YAPACAĞIZ DEMİŞTİM: Küçük üreticimiz doğduğu yerde doyabilsin diye her fırsatta kooperatifçiliği destekledik. Bu yolda önümüze taş koyanlar olsa da üretenin örgütlü gücünü hiç kimsenin yenemeyeceğini gösterdik. Kadınıyla çocuğuyla, genci ve yaşlısıyla 4 buçuk milyon İzmirlinin hepsini kucakladık. Çalmadık kapı, gidilmedik mahalle, sokak, yol bırakmadık. ‘İzmir’i bir dünya kenti yapacağız’ demiştim. Bugün Lonely Planet’te dünyada ziyaret edilmesi gereken 10 şehir arasına girdik. İzmir’e direkt uçuşlar iki kat arttı. Kurvaziyerler yeniden limanımıza gelmeye başladı. Şehrimize gelen turist sayısı tarihin rekorunu kırdı. Bir buçuk milyondayken almıştık, pandemiye rağmen bugün neredeyse üç milyonu yakaladık. Avrupa Konseyi’nin bölgeler Meclisi Başkanı artık İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer. Böylece hem tabi olmak zorunda kaldığımız mevzuata müdahale gücünü sağladık, hem de fon ve hibe kaynaklarından daha çok yararlanmanın anahtarını elimize almış olduk. Avrupa Ödülünü tarihte ilk kez İzmir’e getirdik.

İZMİR, TÜRKİYE’NİN YENİ PARLAYAN YILDIZI OLDU: Tüm bunlar ne demek biliyor musunuz arkadaşlar? İzmir, Türkiye’nin yeni parlayan yıldızı, herkesin gıpta ettiği, mutlaka gelip görmek istediği, mümkünse hayatının geri kalanını geçirmek istediği bir kent oldu.

165 VAADİM OLMUŞ, 144’ÜNÜ TAMAMLAMIŞIZ: Beni bu makama taşıyan ve yüzde 58’lik bir oyla seçilmemi sağlayan seçim beyannamemde 165 proje vaat etmişim. Bu kitapta bu projelerin akıbetini tek tek okuyabilirsiniz. Seçim vaatlerini bu kadar şeffaf bir şekilde masaya yatıran ikinci bir belediye başkanı yok. Bu kitapçıkta paralı trollerin ve bazı hizipçilerin yarattığı algılar yok. Burada sadece olgular ve gerçekler var. 165 vaadim olmuş, 144’ünü tamamlamışız. 14’ünü kısmen tamamlamışız. Yedisini de büyük oranda hükümetin taş koyması nedeniyle yapamamışız. Buna karşılık 15 ilave projeye başlamışız ve tamamlamışız.

BU ZORLU YOLDA BEN EN ÇOK SİZ YOLDAŞLARIMA GÜVENİYORUM: Siyaset bir bayrak yarışıdır. Siyaset bir ekip işidir. Siyaset kişilerin değil, değerlerin ve hedeflerin yarıştığı bir meydandır. Siyasetin yegâne sathı, sine-i millettir. Onu kapalı kapıların ardından, menfaat çetelerinin ve popülizmin elinden kurtaracak tek bir güç var. O da biziz. Cumhuriyet Halk Partisi.

Bu zorlu yolda ben en çok siz yoldaşlarıma güveniyorum. Bu ülkede içinde güvenle yaşanan şehirleri ancak biz inşa edebiliriz. Refahın büyümesini ve adil paylaşımını ancak biz sağlayabiliriz. Demokrasiyi yerelde ve tüm Türkiye’de en güçlü şekilde biz yüceltebiliriz. Gençlere, şiddet gören kadınlara, engellilere ve toplumun tüm dezavantajlı kesimlerine ancak biz sahip çıkabilir ve hiç kimseyi geride bırakmadan sosyal gelişimi sadece biz var edebiliriz. Doğayla uyumu, geçmişten öğrenmeyi ve geleceğin inşasını ancak biz sağlayabiliriz. İnanın bana. Tüm bunları yapmaya yalnızca CHP muktedirdir. Yeter ki biz ona ve birbirimize sahip çıkalım.

BİZLERİN KUTUPLAŞMASINDAN MEDET UMANLAR OLABİLİR. BUNLARIN HİÇBİRİ BİZİ YILDIRAMAZ: Bu ülkede bizi birbirimizden ayıran sebeplerden çok daha fazla birleştiren değerlerimiz var. Cumhuriyet ve CHP işte bu değerleri korumaktır. Onları hiçbir taviz vermeden yaşatmaktır. Bunu hep birlikte, el ele, omuz omuza, büyük bir coşku ve kararlılıkla başaracağız. Üstelik bu büyük ihtiyaç, tıpkı yüzyıl önce olduğu gibi bugün de çok namüsait bir mahiyette ortaya çıkmış olabilir. Bizlerin kutuplaşmasından, ayrışmasından medet umanlar olabilir. Bunların hiçbiri bizi yıldıramaz. Hiç kimse bizi yüz yıllık CHP yolculuğundan geri döndüremez. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılının ve önümüzdeki yerel seçimlerin bu uğurda tarihi bir mihenk taşı olacağına bütün kalbimle inanıyorum.

GENEL BAŞKANIMIZ SAYIN ÖZGÜR ÖZEL’E VE BİRBİRİMİZE GÜÇ VERME ZAMANIDIR: Zaman bölünme, parçalanma değil, bu zorlu mücadelede Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’e ve birbirimize güç verme zamanıdır. İyi ki varsınız, iyi ki birlikte bu yolu yürüyoruz. Daima Cumhuriyet. Daima İzmir.”

ŞENOL ASLANOĞLU: “BİZİMKİLER MUTLAK DEMOKRASİ PEŞİNDE, ONLAR İSE TEK ADAM REJİMİ, HİÇ KİMSE AĞZINI AÇAMASIN DİYE DAHA FAZLA OTOKRASİ PEŞİNDE”

Toplantıda, Tunç Soyer’den önce; CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu da konuştu. Aslanoğlu, şunları söyledi:

“Her eve, her işyerine girip, ‘sosyal belediyecilik nedir’i anlatmak bizim görevimiz. Güzel işler yapmak ‘bizimkilerin’ işiydi. Onu, dosta düşmana anlatmak bizim işimiz. ‘Bizimkiler’, başta Tunç başkanımız olmak üzere, hizmet sevdalısı değerli ilçe belediye başkanlarım. Yani 4,5 yıldır vatandaşın dertlerinin yanında olan ‘bizimkiler’. Kıymetli yoldaşlarımız. Partimizin politikalarını hayata geçiren öncü kardeşlerimiz, abilerimiz, kız kardeşlerimiz. Sosyal belediyeciliğin ne olduğunu halkımıza gösteren yoldaşlarımız. Onlar bizimkiler. Bugün bizimkiler neler yapmış 4,5 yılda detaylı dinlemeye geldik.

Tarımı kalkındırmaya yönelik çalışmaları ile biliyoruz bizimkileri. Her ilçemizde destek oldu sosyal belediyeci başkanlarımız. Tunç Başkan, İzmir tarımını çeşitlendirmek ve ürünlerin satışını desteklemek için birçok adım attı. Türkiye tarımına AKP iktidarı tarafından verilen zararı gördü bizimkiler. Hem tarım emekçisinin uğradığı bu büyük adaletsizliğe son vermek, hem de İzmir ekonomisine güç kazandırmak için başka bir tarım mümkün dedi. İzmir büyükşehir belediyesi Kimin peşinde, tarım emekçisinin peşinde. Neyin peşinde, çiftçinin köyünde üretebilmesinin yolunun açılmasının peşinde. Bu ülkenin topraklarına verim katıp, bu ülkeyi öz kaynakları ile doyurmanın peşinde. Onlar yıllık 2,3 milyar dolarlık buğday ithali peşinde, 1,5 milyar dolarlık soya fasulyesi ithali peşinde, 1,1 milyar dolarlık ham ayçiçeği yağı ithalatı peşinde, Tunç başkan, üretici kooperatifinden aldığı sütü, dar gelirli çocuğumuza verme peşinde.

Bizim büyükşehir belediye başkanımızı demokratik yerel yönetim uygulamalarının peşinde görüyoruz. İzmir’de bir kent koalisyonu kuracağız ve herkesi dinleyeceğiz demişlerdi. Şimdi bir bakıyoruz, İzmir’deki sivil toplum kuruluşlarıyla toplantıda. bir bakıyoruz meslek odalarıyla düzenli toplantılar yapıyorlar. Çocuk Meclisi mi istersiniz, Gençlik Meclisi mi. Demokrasiyi iliklerimize kadar hissettiriyor bizimkiler. Bizimkiler mutlak demokrasi peşinde, onlar ise tek adam rejimi, hiç kimse ağzını açamasın diye daha fazla otokrasi peşinde.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, başta başkanı ve takım arkadaşları, yoksulluğu ve eşitsizliği azaltmanın peşinde. Halkın Bakkalı’nı, Askıda Kitap’ı, Askıda Fatura’yı tüm İzmirlilerle birlikte hayata geçirdiler. Pandemi döneminde uzaktan eğitim eşit bir şekilde sürebilsin diye; evinde internet ve bilgisayarı olmayan öğrencilerimiz için belediyemiz imkânlarını seferber etti. Hatırladınız mı o günleri? Belediye tesislerimizi eğitim merkezlerine dönüştürdüler. İnterneti olmayan 20 bin öğrenciye internet, 3 bin öğrenciye de tablet dağıttılar. Geçmiş gün, unutuldu tabii O zorlu Covid salgınıyla mücadelede eden belediye çalışanı emekçi kardeşlerimizi hatırladınız mı?

Bizimkiler, bu halkın boğazına bir lokma daha fazla girsin derdinde. Onlar vatandaşın elinde kalan son lokmasını da vatandaşın elinden alma derdinde. Neymiş asgari ücret bir sefer belirlensinmiş. Yoksa besledikleri beşli çete ve yandaşları nasıl doyacak? Kim kimin peşinde görüyoruz değil mi? Bizimkiler yoksulun, dar gelirlinin peşinde. Onlar beşli çetenin peşinde.

Bizimkiler doğanın peşinde. Bu fırsatçılara kalsa her yer beton, her yer gökdelen, her yer AVM olacak. Bıraksan, Alsancak limanına AVM yapacak kadar gözü dönmüşler, kalkmış bize ‘istemezükçü’ diyor. Tek dertleri rant, tek dertleri beton. Beton sevici bunlar. Bizimkiler Buca cezaevi beton olmasın peşinde, İnciraltı beton olmasın peşinde, onlar Çeşmeyi de betonlaştırma peşinde. Bizimkiler taş ocağı nöbetinde, ağaçlar kesilmesin diye Muğla Akbelen nöbetinde, Kaz dağları nöbetinde.

Bir de soruyorlar bunlar yerel yönetimleri kazanırsa ne olur ki, bir şey olur mu diye? Ah benim güzel vatandaşım. Bunlar ne ağaç bırakır ne çiçek. Ne arı bırakır ne böcek. Nazım’ın dediği gibi onlar ümidin düşmanıdır sevgilim. Akar suyun. Meyve çağında ağacın. Serpilip gelişen hayatın düşmanı.  Bizimkiler kentin altının peşinde, kentsel altyapı yatırımların peşinde. Bunlar kentin üstünün peşinde, kentin imar adalarının peşinde. Bizim Belediye başkanlarımız korkmadan altyapı yatırımları yapıyor. Vatandaşın görmeyeceğini biliyor, bunun oya yansımayacağını biliyor. Ama bu vatanı seviyor, bu şehri seviyor. Biz İzmirliler için Kemeraltı demenin, İzmir demek olduğunu biliyor. En az bizim kadar seviyor Kemeraltı’nı. Bu şehrin alt yapı yatırımlarını geciktirmenin bu kente ihanet olduğunu biliyor Tunç başkan. O yüzden tüm Kemeraltı’nın alt yapısını yeniliyor.

Başkan da biliyor.  Yapıcılar türkü söylüyor, yapı türkü söyler gibi yapılmıyor ama bu iş biraz zor…  Emeklerinize sağlık başkanım, emeklerinize sağlık değerli İzmir Büyükşehir emekçileri. Bizimkiler kültür ve sanatın peşinde, onlar sanata tükürmenin peşinde. Bizimkiler biliyor ki aydınlık yarınlar için, laik gelecek için, demokratik toplum için, pırıl pırıl gençler için kültür ve sanatı çoğaltmalıyız. O yüzden bakın CHP belediyelerine. Ne kadar tiyatro gösterisi, ne kadar resim sergisi, ne kadar şiir dinletisi varsa bizimkilerin organizasyonu. İstiyorlar ki laik, çağdaş, batıya dönük nesiller yetişsin. Onlar öyle mi? Allah aşkına görmez mi bu basın. AKP belediyelerinde toplumu ileriye taşıma arzusunun kırıntısı var mı?

“ERDOĞAN’IN TABİRİ İLE NEREDEN, NEREYE…”

Bizimkiler İzmir’i dünya kenti haline getirmeyi hedefliyor. Dikkatinizi çekmiştir 2 dili anadili gibi konuşan bir Büyükşehir Belediye başkanımız var. 15 yıldır Avrupa’nın her toplantısında var olan büyükşehir belediye başkanımız var. Bizi Avrupa birliği kapılarında süründürenlere inat bizi Avrupa birliğinin tüm meclislerine sokan bir büyükşehir Belediye başkanımız var. İzmir’in dünya gençlik başkenti olması için çırpınan bir başkanımız var, EXPO için çırpınan, uluslararası organizasyonları İzmir’e getirmek için ter döken bir belediye başkanımız var. Onların hayallerine bile girmeyecek bir koltuğun sahibi. Gençlerin deyimiyle ayıptır söylemesi Avrupa Bölgeler Meclis Başkanı bir İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı yoldaşımız var. İzmirliler gururlanıyor tabii. Erdoğan’ın tabiri ile nereden, nereye…

“ŞİMDİ BİZE DÜŞEN 30 BELEDİYENİN 30’UNA VE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNE BİR KEZ DAHA CHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANLARI GETİRMEK”

Kısaca dostlar onlar neyin peşinde biz neyin peşindeyiz tüm vatandaşlarımız görüyor. Onlar ile bizim aramızda kocaman bir fark var. Bizler cumhuriyet halk partiliyiz. Partimizin politikalarını hayata geçiren belediye başkanlarımız başımızın tacı. Sosyal belediyecilik ile halkımızı tanıştıran Belediye başkanlarımız ile gurur duyuyoruz. Başarılı belediye başkanlarımızın bir dönem daha halkımızdan vize alacağından hiç şüphemiz yok. Yoksulun yanında olan, doğanın yanında olan, cumhuriyetin yanında olan, atasının izinde olan, çağdaş hayatın yanında olan, göstermelik işlerin değil, alt yapının yanında olan, çağdaş taşımacılık olan metronun yanında olan belediye başkanlarımız ile gurur duyuyoruz. İzmir büyükşehir belediye başkanımız ile gurur duyuyoruz. Dedikodular ile başımızı öne eğmeyen, yaptığı sosyal belediyecilik icraatları ile bizi gururlandıran, demokrasi mücadelemizde yanımızda olarak solcu bir belediyede yaşadığımızı bize hissettiren İzmir büyükşehir belediye başkanımıza 4,5 yıllık hizmetleri için cumhuriyet halk partisi örgütü il başkanı olarak, tüm örgütüm adına canı gönülden teşekkür ederim.

Şimdi bize düşen 30 belediyenin 30’una ve büyükşehir belediyesine bir kez daha CHP’li belediye başkanları getirmek. Bunun için var gücümüz ile çalışmak. Bizimkilere sahip çıkmak, bizim işimiz. Şimdi sıra bizde. Bu partide tartışma bekleyenlere inat, dağınıklık bekleyenlere inat bir aradayız. Baba ocağı her zamanki gibi mutlu, her zamanki gibi huzurlu. Genel başkanımız Sayın Özgür Özel’in liderliğinde ilk seçimimize giriyoruz. Burada her zaman olduğu gibi liderinin yanında, gösterdiği hedef için gece gündüz çalışan parti neferleri var. Burada sabahlara kadar bayrak asan Gençlik kollarımız var onları bir alkışlayın lütfen. Burada ev ev gezen Kadın Kollarımız var onları bir alkışlayın lütfen. Burada Atasının izinde, demokrasi aşığı, yorulmak nedir bilmeyen örgüt yöneticilerimiz var. Onlar içinde kocaman bir alkış istiyorum.

İzmir bir kez daha Sosyal belediyecilik diyecek. Ve bunu biz getireceğiz. Genel Başkanımız Özgür özelin dediği gibi ayağa kalkın. Bu zaferi siz kazanacaksınız. Bir kez daha tarih yazacaksınız. Ayağa kalkın. Bu başarı sizin, ayağa kalkın.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Tunç Soyer 4 buçuk yıllık hizmetlerini anlattı: Asla mazeret üretmedik

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin