İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, geçen hafta mültecilere yönelik ırkçı saldırıların sorumlusunun iktidar olduğunu belirterek, nefret suçlarının cezasız bırakılmaması gerektiğini ifade etti.
Evrensel’de yer alan habere göre, İzmir Mülteci Dayanışma Platformu geçen hafta Kayseri’de başlayıp pek çok ile yayılan ve mültecileri hedef alan ırkçı saldırılara karşı basın toplantısı gerçekleştirdi. İHD İzmir şubesinde yapılan açıklamayı platform adına İnsan Hakları Gündemi Derneği Başkanı Beydağ Tıraş Öneri okudu.
30 Haziran gecesi Kayseri’de başlayan saldırılar sonrası Suriyeli çocuk işçi Ahmed Hamdan Al Naif’in katledildiğini söyleyen Beydağ, mültecilerin bu saldırılar karşısında kendilerini eve kapatmak zorunda kaldığını belirtti.
“VALİNİN ‘MAĞDUR TÜRK DEĞİL SURİYELİ’ AÇIKLAMASI KABUL EDİLEMEZ”
Temel ihtiyaçlarını karşılamak, işe, pazara ve hastaneye gitmek üzere evlerinden çıkamayan mültecilerin Suriye’de savaş döneminde yaşadıklarını hatırladıklarını söyleyen Beydağ, “Olaylar üzerine, mültecilerin yaşamlarını korumakla mükellef kolluk kuvvetlerinin görevlerini yapmadıkları, saldırıları durdurmak ve yeni saldırıları önlemek için gerekli önlemleri almadıkları ve mültecileri destekleyecek, maddi ev manevi zararlarını telafi edecek çalışmalar planlamadıkları görülmüştür” diye ekledi.
Beydağ Kayseri emniyet müdürünün sözlerini hatırlatarak “Saldırıların yaşandığı ilk gece, mahalleye gelen Kayseri Emniyet Müdürü’nün saldırgan topluluğu “mağdur da Türk değil Suriyeli” diyerek, mağdurun kimliğini ön plana çıkartarak yatıştırmaya çalışması sorunun başka bir yüzüdür ve kabul edilemez. Bu vesileyle hem istismar olayını hem de nefret suçlarına sebep olan saldırıları kınıyoruz. Saldırılar sırasında ev, işyeri ve araçlarda meydana gelen maddi zararlar tazmin edilmeli, suça karışan kişi ya da kişiler hukuk önünde cezalandırılmalı, istismar faili de ırkçı saldırganlar da korunmamalıdır” dedi.
“SUÇA KARIŞAN SORUMLULAR CEZALANDIRILSIN”
“Biz bu saldırıların sorumlularının iktidar ve ortakları ile ırkçılığı her fırsatta siyasi çıkarları için yükselten bazı muhalefet temsilcileri olduğunun farkındayız. 13 yıldır daha da belirginleşen pragmatist göç siyaseti esas olarak sosyal destek ve hukuki korumadan mahrum bırakılan ve ağır emek sömürüsü çarkına sürülen mültecileri ırkçı çıkar gruplarının önüne savunmasız bir şekilde bırakmaktadır” diyen Beydağ, “Anadolu Kaplanları” olarak bilinen muhafazakâr patron örgütlerinin de bu pragmatist göç siyasetinin önemli bir parçası olduğunu, olayların bu hale gelmesinde sorumlulukları buşunduğunu söyledi.
Sendikaların ve emek örgütlerinin de bu süreçte işçilerin birliği, halkların kardeşliği için ses çıkarmasının önemini vurgulayan Beydağ, “Kayseri’de başlayan ve pek çok ile yayılan ve nefret suçlarına sebep olan saldırıları kınıyor, suça karışan kişi ya da kişilerin hukuk önünde cezalandırılmasını istiyoruz. Saldırılar sırasında ev, iş yeri ve araçlarda meydana gelen maddi zararlar tazmin edilmeli, tutuklanan istismar faili gibi ırkçı saldırganlar da yakalanarak cezalandırılmalıdır” dedi.