1. Haberler
  2. Türkiye Gündemi
  3. ABF: Türkiye, bu vahşete müdahale etmeli

ABF: Türkiye, bu vahşete müdahale etmeli

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Suriye’de yoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu Lazkiye ve Tartus bölgelerinde, Suriye yönetimini ele geçiren cihatçı HTŞ güçleri ile HTŞ’ye karşı kurulan silahlı gruplar arasında başlayan çatışmalar, tehlikeli bir noktaya evrildi.

Bölgeden gelen görüntülerde sivil kıyafetli çok sayıda kişinin infaz edildiği yer alıyor. DEM Parti ve CHP’den sonra Alevi dernekleri de tehlikeli duruma işaret etti ve Türkiye’yi harekete geçmeye çağırdı.

Alevi Bektaşi Federasyonu’nun yaptığı yazılı açıklamada “8 Aralık’ta gerçekleşen yönetim değişikliği, Suriye’de Selefi inancı dışındaki tüm inançları yok sayan ve katleden pratiğiyle, diğer inanç gruplarının kaygılarında ne kadar haklı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Yönetim değişikliğinin hemen ardından Alevi ve Hristiyan topluluklarının kutsallarına saldırılar düzenlenmiş, katliamlar, cinayetler ve zorla kaçırmalar had safhaya ulaşmıştır. HTŞ’yi aklamak adına, saldırıların Özbek, Çeçen ve benzeri dışarıdan gelen cihatçılar tarafından gerçekleştirildiği öne sürülse de, HTŞ güçleri bizzat bu iddianın yalan olduğunu ortaya koymuştur” denildi.

‘Camilerden katliam çağrısı yapılmış…’

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “Saldırılar öncesinde, İdlib, Humus ve Hama’da camilerden yapılan çağrılarla Alevilerin katledilmesi için kışkırtmalar yapılmış, bu çağrılar sonucunda saldırganlar Alevi yaşam alanlarına yönelerek silahsız insanlara ateş açmış, onlarca kişiyi katletmiştir. Suriye’de bir Alevi soykırımı yaşanmaktadır. Bu insanlık suçuna karşı, insan haklarını savunan herkes, uluslararası güçler ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti derhal harekete geçmelidir. Ülkemizde, Suriye’de akrabaları olan yüz binlerce vatandaşımız varken, bu kaosa seyirci kalınması kabul edilemez. Türkiye, hem bu vahşete müdahale etmeli hem de vatandaşlarının güvenliği ve kaygılarını gidermelidir.

Barış gücü çağrısı

Hala geç kalınmış değildir. Daha büyük katliamları önlemek ve Alevilerin yaşam hakkını korumak mümkündür. Herkesin eşit yurttaş olarak güven içinde yaşayabileceği bir yönetimin tesisi için harekete geçilmeli, bölgedeki iç savaşın derinleşmesi engellenmelidir. Başta Türkiye olmak üzere tüm devletleri sorumluluk almaya, Birleşmiş Milletler’in barış gücünü bölgeye yerleştirmeye çağırıyoruz.”

Çarpıtma uyarısı

Konuya ilişkin bir açıklama da Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’ndan geldi. “Suriye’de Süregelen Katliamlar ve Saldırılar Çarpıtılarak Sunuluyor!” başlıklı açıklamada öne çıkan uyarılar şöyle:

* Suriye’de, özellikle dün gece, Alevilere ve diğer azınlıklara yönelik saldırılar had safhaya ulaşmıştır. Ancak yaşananlar yalnızca dünden ibaret değildir. Uzun süredir, sistematik bir şekilde yürütülen bu saldırılar, dün gece doruk noktasına ulaşmıştır.

* Kadınların kaçırılması, tecavüz tehdidiyle sindirilmesi, halkın keyfi gözaltılara maruz kalması, işkenceler, faili meçhul cinayetler, sürekli aşağılanma ve yok edilme tehdidi altında yaşamak artık bir olağan hâl almıştır. Buna rağmen, saldırıya uğrayanlar, kendi yaşam haklarını savunduklarında ‘devrik Esad güçleri’ olarak yaftalanmakta ve suçlanmaktadır.

* Bir halk her gün saldırıya uğrarken, onuru ayaklar altına alınırken, kadınları hedef gösterilirken, keyfi gözaltılar ve katliamlarla sindirilirken, buna karşı durma hakkının elinden alınması kabul edilemez.

* Ancak basının bir kısmı, bu saldırıları ‘Esad yanlıları ile yaşanan çatışmalar’ şeklinde çarpıtarak, failleri aklamakta, mağdurları ise suçlu göstermektedir. Oysa Suriye’de hedef alınan Aleviler, Dürziler ve diğer azınlıklar yalnızca kendi varlıklarını ve yaşam haklarını korumaya çalışan sivillerdir.

‘Saldırılar planlı’

* Dün gece yükselen sloganlardan bazıları, saldırıların yalnızca bir anlık öfkenin değil, köklü bir planın ürünü olduğunu göstermektedir:

– “Sahil’e çıkın, nerede bir Alevi görürseniz öldürün.”
– “Sadece böyle çözülür, Dürzülere de aynı şey geçerli.”
– “Suriye ya Sünnilerin olacak ya da yakacağız.”

* Bu açık soykırım çağrıları, şiddetin ve katliam girişimlerinin organize edildiğini kanıtlamaktadır.

* Bazı basın organları, bu saldırıları teşvik eden ve yöneten en önemli figürlerden biri olan, şu anda Suriye’nin kuzeyindeki geçici hükümetin başında bulunan Colani’yi bir güvenlik ve istikrar figürü olarak sunmaya çalışmaktadır.

* Bu yalnızca bir yanlış bilgi değil, aynı zamanda suçun meşrulaştırılmasıdır! Colani, yıllardır Alevilere, Dürzilere ve diğer azınlıklara karşı nefret söylemleriyle tanınan bir isimdir ve bugün de bu politikalarını sürdürmektedir. Suriye’deki saldırıların doğrudan planlayıcısı ve tetikleyicisidir.

* Colani yönetimindeki geçici hükümet, Suriye’deki azınlık halklara yönelik saldırılara doğrudan destek vermektedir. Buna rağmen, bazı basın kuruluşları onu bir ‘barış figürü’ olarak sunmaya çalışmakta, hatta uluslararası arenada meşrulaştırma çabasına girmektedir. Bu, yalnızca tarihi bir hata değil, aynı zamanda açık bir suç ortaklığıdır.

Basına çağrı

Basının bu saldırıları ve katliam girişimlerini çarpıtması, saldırganları aklaması ve mağdurları suçlu göstermesi kabul edilemez!

– Gerçekleri Yansıtın!
Suriye’de yaşananlar yalnızca bir “rejim karşıtı mücadele” değildir. Bu saldırılar etnik ve mezhepsel bir kıyımın parçasıdır.

– Saldırıların Gerçek Sorumlularını Açıkça Belirtin!
Colani liderliğindeki geçici hükümetin bu saldırılardaki doğrudan rolü örtbas edilmemelidir.

– Mağdurları Suçlu Göstermeyin!
Saldırıya uğrayan toplulukları belirli bir siyasi tarafın parçası gibi sunmak, onların yaşadığı zulmü meşrulaştırmaktır.

– Şiddeti ve Ölümleri Görmezden Gelmeyin!
Son saldırılar sonucunda hayatını kaybedenler vardır. Bu gerçek yok sayılmamalıdır.

– Colani ve Onun Yönetimindeki Geçici Hükümeti Meşrulaştırmayın!
Colani’nin “barış elçisi” gibi gösterilmesi, katliamların üstünü örtmektir.

Suriye’de halklar tehdit altındadır. Aleviler, Dürziler ve diğer azınlıklar katliam çağrılarına, soykırım tehditlerine ve fiziksel saldırılara maruz kalırken, uluslararası kamuoyu ve basın sessiz kalmamalıdır.

Gerçekleri çarpıtarak sunmak, saldırganları cesaretlendirmekten başka bir şey değildir.
Tarih, bu çarpıtmanın sorumlularını yazacaktır.

Ne olmuştu?

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İdlib merkezli HTŞ öncülüğündeki cihatçı grupların 8 Aralık 2024’te Şam’ın kontrolünü ele geçirmesiyle Rusya’ya kaçmış ve 1963’ten beri iktidarda olan Baas Partisi’nin yönetimi sona ermişti. Bunun üzerine insan hakları örgütleri, bölgeden yargısız infaz haberlerinin çoğaldığını bildirmişti.

Batılı ülkelerin yetkilileri, ‘terör örgütü listesinde yer almasına rağmen ilişki kurmaya başladığı HTŞ yönetiminden, kadınları ve azınlıkları koruma sözü aldığını belirtseler de bölgeden yargısız infaz haberleri gelmeye devam ediyor.

ABF: Türkiye, bu vahşete müdahale etmeli
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren siteler
Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin