Türkiye Zeytinciliğinde İklim Değişikliğine Uyum ve Yeşil Dönüşüm başlıklı yeni bir rapor, iklim değişikliğinin Anadolu’daki zeytin ve zeytinyağı üretim süreçlerine etkilerini, Türkiye’de zeytincilik ekosistemindeki aktörlerin iklim değişikliği ve Avrupa Yeşil Mutabakatı özelindeki farkındalıklarını, tutum ve davranışlarını ortaya koyuyor.
Zeytin ağacı varlığı ve üretim kapasitesi açısından dünyada ön sıralarda yer alan Türkiye’de zeytin ağacı sayısı 200 milyonu, toplam zeytinlik alanlar ise yaklaşık 850.000 hektarı aşıyor. Bugün yaklaşık 400.000 ailenin geçimlik ekonomisini oluşturan zeytin üretimi ve zeytinlik alanlarımız insan kaynaklı tehditlerin yanı sıra küresel iklim değişikliğine bağlı aşırı hava olayları, ani sıcaklık değişimleri, su stresi, beklenmeyen don olayları ve hastalıkların şiddetli gelişimi gibi etkenler nedeniyle ekolojik ve ekonomik açıdan kırılgan durumda. İklim krizinin insan kaynaklı tehditlerle el ele vererek zeytin ve zeytinyağı üretimi üzerinde ciddi baskı oluşturduğu günümüzde hazırlanan Türkiye Zeytinciliğinde İklim Değişikliğine Uyum ve Yeşil Dönüşüm raporu Türkiye’de zeytinciliğin mevcut durumunu gözler önüne seriyor.
Altı Ana Zeytin Üretim Bölgesinde Anket Çalışması Yapıldı
Rapor, Proje Evi Kooperatifi tarafından Avrupa Birliği’nin (AB) desteğiyle Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) ve Slow Food ortaklığında yürütülen Anatolivar – Anadolu’da Zeytin Üreticisi Toplulukların Güçlendirilmesi Projesi kapsamında proje iştirakçisi Yerküre Yerel Çalışmalar Kooperatifi’yle işbirliği içinde hazırlandı. Çalışma kapsamında Marmara’dan Güneydoğu Anadolu’ya altı ana zeytin üretim bölgesinde zeytin ve zeytinyağı üreticileri, işletmeler, ilgili kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerle yüz yüze görüşmeler yapıldı, kapsamlı bir anket çalışması gerçekleştirildi.
Rapordan öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Üreticilerin İklim Değişikliğine Uyum Kapasiteleri Geliştirilmeli
İklim krizine bağlı yaşanan artan sıcaklıklar, düzensiz yağış rejimleri, beklenmeyen don olayları ve su kaynaklarının azalması gibi sorunların üretimde ciddi dalgalanmalara yol açarak sektörün ekonomik sürdürülebilirliğini tehdit ettiği görülüyor. Katılımcıların çoğunluğu iklim değişikliğinin etkilerini büyük oranda fark edip deneyimliyorlar ancak kavramsal olarak tanımlamakta zorlanıyorlar. Özellikle üreticiler, karşılaştıkları iklim olaylarını bireysel deneyimleriyle sınırlı bir şekilde değerlendirirken insan kaynaklı iklim krizini içselleştirmekte sıkıntı yaşıyorlar. Bu noktada özellikleüreticilerin iklim değişikliğine uyum kapasitelerinin geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapılmasına ihtiyaç olduğunu söylemek mümkün.
Yerel Zeytin Çeşitlerinin Korunmalarında Güçlükler Var
Bölge ve yörelere özgü yerel zeytin çeşitlerinin, genetik yapıları nedeniyle iklim krizine kısmen dirençli olmalarına rağmen ekonomik sebepler ve piyasa koşullarının baskısı nedeniyle korunmaları ve yaygınlaştırılmalarında güçlükler olduğu görülüyor. Bu noktada sektörde yerel zeytin çeşitlerinin korunması ve ekonomik değerlerinin artırılması için Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi ve teşvik mekanizmalarının güçlendirilmesi önemli. Bununla birlikte son yıllarda yerel çeşitlere olan ilginin özellikle coğrafi işaret sertifikası ve markalaşma stratejileri bağlamında artmaya başladığı ve bazı bölgelerde yerel çeşitlerin korunması ve yaygınlaştırılmasına yönelik bir çabanın da olduğu görülüyor.
Geniş Bir Dönüşüm Gerekli
Türkiye’de zeytincilik sektöründe iklim değişikliğine uyum sağlanması ve sürdürülebilirliğin güçlendirilmesi için üretimden pazarlamaya, işleme süreçlerinden tüketiciye ulaşma aşamalarına kadar geniş bir dönüşüm gerektiği bu çalışmada ortaya konuyor. Ancak bu dönüşümün, zeytin ağacının kültürel ve ekonomik değerlerinin koruyan ve yeşil dönüşümü temel alan bir perspektif üzerine kurulması önem taşıyor.
AYM ve Hedefleri Hakkında Farkındalık Sınırlı
Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM), çevre koruma hedeflerini aşarak sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik dönüşümü de içeren, karbon emisyonlarının azaltılması, kaynak kullanımının optimize edilmesi ve tarım sektörünün dayanıklılığının artırılması gibi hedefleri barındıran geniş kapsamlı bir strateji sunuyor. Ancak çalışma sonucunda zeytin ve zeytinyağı sektöründeki aktörlerin Avrupa Yeşil Mutabakatı ve hedefleri hakkındaki farkındalıklarının sınırlı olduğu görülüyor.
Toprak Yönetimi ve Agroekolojik Yöntemler Benimsenmeli
Araştırmanın ortaya koyduğu üzere toprak yönetimi ve agroekolojik yöntemlerin benimsenmesi, iklim değişikliğine karşı sektörel dirençliliği artırmanın önemli yolları arasında yer alıyor. Kompost kullanımı, örtü bitkileri ve minimal toprak işleme yöntemleri ile zararlılarla mücadelede biyolojik yöntemlerin yaygınlaştırılması üretimdeki riskleri azaltırken ekosistem hizmetleri de sağlıyor. Ayrıca enerji verimliliğinin sağlanması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması yoluyla zeytinyağı üretim tesislerinin sürdürülebilirliğini artırmak mümkün.
Kaynak: İklim Haber