Türkiye’de bankacılık sektöründeki sürdürülebilir finansman ve yatırımların durumunu inceleyen yeni bir raporda Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nın yayımlanması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilirken, iklim taahhütlerinin sektörün iklim riskini dönüştürmek ve 2050 net sıfır hedeflerine ulaşmak için yeterli olmadığı belirtiliyor.
Rapor, 2024 yılında yayımlanan, 11 özel banka (Akbank, Denizbank, Garanti BBVA, HSBC, ICBC Türkiye, ING Türkiye, QNB Türkiye, Şekerbank, Türk Ekonomi Bankası, Türkiye İş Bankası, Yapı ve Kredi Bankası), Türkiye Varlık Fonu’na ait 3 kamu bankası (Halkbank, Vakıfbank, Ziraat Bankası) ve 3 yatırım bankasının (Türk Eximbank, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası (TKYB), Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB)) yer aldığı, önceki üç raporun devamı niteliğinde.
Bu yılın değerlendirmesine bakıldığında 17 bankanın 11’inde yeni kömür finansmanı, kömürden çıkış ya da net-sıfır taahhütlerinden bir ya da daha fazlasının eksikliği dikkat çekiyor. Raporun temel bulguları şu şekilde:
– Yeni kömür projelerine finansman sağlamayacağını taahhüt eden banka sayısı 11 (değişiklik yok)
– Mevcut kömür proje finansmanından çıkış taahhüdü veren banka sayısı 6 (değişiklik yok)
– Net-sıfır hedefini açıklayan banka sayısı 12’den 13’e yükseldi.
Özel bankalar arasında Akbank, Garanti BBVA, İş Bankası, QNB Türkiye ve TEB; yatırım bankaları arasında ise TSKB yeni kömür projelerini finanse etmeme taahhüdü ile birlikte mevcut kömür projelerinden çıkış tarihlerini açıklamış ve net sıfır hedefleri için bir tarih belirlemiş durumda.
Kısa ve Orta Vadeli Stratejiler Yok Denecek Kadar Az
Rapor, banka taahhütlerinin çoğunlukla 2050 ve sonrasına yönelik olduğunun altını çizerek, net sıfır hedefine ulaşmak ve aynı zamanda iklim risklerini bertaraf etmek adına yol haritalarının eksikliğine vurgu yapıyor.
SEFiA Kıdemli Enerji Analisti Dr. Evrim Özyorulmaz Akcura; “Hem küresel hem Türkiye özelinde bankaların büyük kısmı net-sıfır hedeflerini 2050 gibi uzak bir tarihe koyuyor. Ancak bu hedeflere ulaşmak için gerekli olan 5-10 yıllık somut yol haritaları ya eksik ya da hiç yok. Bu, sadece teknik bir sorun değil; bankaların iklim stratejilerinin yeterince sağlam bir zemine oturmadığını da gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Uygulamadaki Tutarsızlıklar Standartların Oluşmasını Engelliyor
Rapor, 2023 sonunda Kamu Gözetimi Kurumu (KGK) tarafından yayımlanan Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nın, sektörde önemli bir dönüm noktası yarattığını belirtiyor. Buna rağmen, uzmanlar, uygulamada ve bankalar arası raporlama pratiklerinde tutarsızlıklar nedeniyle bu sistemin etkinliğinin sınırlı kaldığı görüşünde. Avrupa Birliği’nin denetim ve raporlama standartlarıyla uyumlu olan Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları, 2024 itibarıyla büyük ölçekli şirketler için zorunlu hale geldi. Bu sayede bankalar karbon ayak izi, finansal iklim riskleri ve geçiş finansmanı konularında daha detaylı veri sunmaya başladı. Ancak rapor, veri toplama süreçlerinin kurumsallaşmaması ve denetim standartlarının netleşmemesi nedeniyle, Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nın uygulamada potansiyeli yaratamayabileceğine dair uyarıda bulunuyor.
Finansmanın Akış Yönü Bankaların Geleceğini Şekillendiriyor
İklim için 350 ve SEFiA; finansal sistemin güvenilirliği ve sürdürülebilirliği için bankaların tutarlı hedefler koyması, finanse edilen emisyonlarını ölçmesi ve şeffaf raporlama kapasitesini geliştirmesi gerektiğini belirtiyor. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik konularında beklentilerin yükseldiğini belirten çalışmaya göre düzenleyici kurumlar, yatırımcılar ve kamuoyu bankaların sürdürülebilirlik performanslarını daha yakından takip ediyor. Rapor ayrıca, bankaların iklim hedefleriyle uyumlu hareket etmediği durumda finansal sistemin tamamı için “geçiş riski”nin arttığına dikkat çekiyor.
Küresel ölçekte finans sektörünün iklim hedefleri konusunda zorluklar yaşandığını hatırlatan İklim İçin 350 Derneği Koordinatörü Efe Baysal, “Bankacılık sektörünün ‘geçiş riski’, düşük karbon ekonomisine geçiş sırasında ortaya çıkacak varlık değer kayıpları ve finansal istikrarsızlık olasılığının yükselmesidir. Net-Zero Banking Alliance (NZBA) gibi önemli bir uluslararası platformun faaliyetlerini askıya alması, küresel bankacılık sektörünün iklim hedefleri konusundaki ortak tutumunda ciddi bir zafiyetin olduğunu gösteriyor. Bu sadece yapısal bir kriz değil; aynı zamanda bankaların ‘taahhüt’ temelli iklim finansmanı yaklaşımının kırılganlığını da ortaya koyuyor” dedi.