Gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel, artık alıştığımız bir sabah operasyonu ile gözaltına alındılar. Alışıldık olmayan haklarındaki suçlamaydı. İki gazetecinin “tehdit” ve “şantaj” suçundan gözaltına alındıklarına ilişkin bilgi herkese “Ne alaka?” dedirtti.
Gerçekten “suç bulma” konusunda mahir olan yargımız bu defa işi tehdit ve şantaja nasıl getirmişti?
Hikaye, Erkan Kork ile başlıyor…
Erkan Kork, Flash TV, PayFix ve Pozitifbank gibi kuruluşların sahibi olarak tanınan bir “iş insanı.”
Kamuoyu Kork’un adını Flash TV’nin satışı sürecinde öğrendi. Halk TV’nin de sahibi olan Cafer Mahiroğlu’nun kanalı satın almak istemesi ve kapora da vermesinin ardından kanalın sahipleri satıştan vazgeçmiş ve kanal Erkan Kork’a satılmıştı.
Kork, savcılıkta verdiği ifadede bu süreci anlatırken “Biz kanalı aldıktan sonra kanalın yayın çizgisini örf adet kurallarına ve milli çizgiye uygun olarak bir gecede değiştirdik” diyerek durumu özetlemişti.
Ancak Flash TV’yi satın alması Kork’u yasa dışı bahis soruşturmasından kurtaramadı. Mart 2025’te, yasa dışı bahis faaliyetleriyle bağlantılı olarak “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” ve “7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanuna muhalefet” suçlamalarıyla tutuklandı.
İddialara göre, Kork’un sahibi olduğu PayFix adlı ödeme kuruluşu, yasa dışı bahis sitelerinin Türkiye’de faaliyet göstermesine olanak tanımış ve bu yolla elde edilen gelirlerin aklanmasına aracılık etmişti. Bu kapsamda, Kork’un finansal sisteme ilk olarak 2014 yılında Troyin Bilişim şirketiyle girdiği ve sonrasında PayFix’i kurarak yasa dışı bahis faaliyetlerini desteklediği belirtiliyordu.
Soruşturma kapsamında, Kork’un sahibi olduğu Flash TV, Pozitifbank ve PayFix dahil olmak üzere toplam değeri 6,9 milyar TL olan 23 şirkete el konuldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Pozitifbank’ın yönetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devretti.
Kork’un geçmişinde de çeşitli suçlamalar vardı. 2021 yılında “vergi usul kanununa muhalefet” suçlamasıyla yargılanmış ve ilk derece mahkemesinde 15 ay hapis cezasına çarptırılmış, ancak istinaf mahkemesi tarafından beraat etmişti.
Erkan Kork, savcılıktaki ifadesinde, PayFix’in yasa dışı bahis siteleriyle herhangi bir ilişkisi olmadığını ve aksine bu tür oluşumları Mali Suçları Araştırma Kurulu’na (MASAK) bildirdiklerini iddia etti.
Halen Bakırköy – Metris T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu olan Kork’un profili bu.
Birkaç gün önce ifade verdi
Kork, kendisi şikayetçi olarak ifade vermiyor, savcılar “şüpheli” olarak ifadesini alıyor. Yani Flash TV’nin satış süreci ile ilgili ifadesi, savcılığın Kork hakkında yürütülen “organize suç örgütü” soruşturması kapsamında alınıyor. Üstelik bu ifadenin tarihi de dikkat çekici: 7 Nisan 2024. Yani daha birkaç gün öncesi… Kork, bu ifadesinde Timur Soykan ve Murat Ağırel ile ilgili hiçbir şekilde “tehdit” ve “şantaj” anlamına gelebilecek bir fiil isnat etmiyor. Murat Ağırel’in kendisini yargılandığı dosyalar ve hakkındaki iddialar ile ilgili aradığını, buluşmaya Timur Soykan’ın da geldiğini, halka açık bir kafede buluşarak konuştuklarını anlatıyor.
Dosyaya giren tapelerde de Ağırel’in, Kork’a elindeki dosyalarla haber yapacağını, hatta kitabına koyacağını belirttiği açıkça görülüyor.
Kork, ifadesinde “tehdit” ve “şantaj” suçlamasını neye dayandırıyor? İddiası şu: “Murat Ağırel bana hitaben 23. Asliye Ceza Mahkemesindeki dosyamı da kast ederek hakkınızda açılmış davalar var ve iddialar var neye güvenerek bu kanalı aldınız şeklinde baskın ve bastırıcı beyanlarda da bulundu. O günden sonra beni yıldırabilmek adına şirketlerim ve hakkımda karalayıcı ve suçlayıcı yazı serileri yayınlamaya başladı. Ben sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla Timur Soykan başta Murat Ağırel isimli gazetecini yaptığı haberleri çok fazla desteklemedi ve retweet yapmadı. Ancak ben tutuklandıktan sonraki süreçte benim hakkımda yayın yapmaya başladı.”
Ortada olan gerçek: Soykan da Ağırel de gazetecilik yaptı
Murat Ağırel ve Timur Soykan’a ilişkin “tehdit” ve “şantaj” suçlamasının dayanağı olabilecek herhangi bir makul iddia da yok Kork’un ifadesinde. Kendisinin de söylediği ve telefon dinleme tutunaklarında da açıkça görülen tek bir gerçek var o da Timur Soykan da Murat Ağırel de sadece gazetecilik yaptıkları…
Kork’un ifadesinde tehdit ve şantaj için bir delil ileri süremiyor ve yaptıkları haberlerle kendinisi Flash TV’yi satın almasını engellemek için “karalayıcı, baskılayıcı ve isnatta bulunucu eylemlerde” bulunduklarını iddia ediyor.
Bugün öğreniyoruz ki Ağırel ve Soykan, Kork’un “şikayeti” üzerine savcılığa ifadeye çağrılmışlardı ve iki gazeteci de gözaltına alındıkları gün zaten avukatlarıyla ifadeye gideceklerdi. Buna rağmen üst sınırı 2 yıl olan bir suçlamadan ötürü apar topar gözaltına alınmalarının arkasında sadece gazetecilere yönelik baskı mı var? Bu işin bir yönü.
Buzdağının diğer yüzü: Hedefteki isimler
İşin diğer cephesinde “turpun büyüğü” ya da “buzdağının görünmeyen yüzü” söylemleri ile anlatabileceğimiz başka bir hazırlığın işaretleri var. Çünkü Kork ifadesinde Flash TV’nin satılması süreci ile ilgili olarak şunu söylüyor: “Benim sahadan edindiğim bilgilere göre Halk TV sahibi olan Cafer Mahiroğlu kapora olarak ödediği 250 bin doları doğrudan Ekrem İmamoğlu tarafından Murat Ongun’a verildiği. Onun da Cafer Mahiroğlu’na elden vererek bu paranın gayri resmi şekilde çöp poşeti içerisinde kanal sahiplerine verildiğidir. Ben bunları kanalı satın aldıktan sonra yaptığım incelemelerde ve özel araştırmamda tespit ettim.”
Sözün özü, soruşturmanın Cafer Mahiroğlu’nun Flash TV’yi satın almaya çalışması ile ilgili bir hazırlığın sonucu olduğu anlaşılıyor.