Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğrencileri, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş ve CHP Ankara İl Örgütü’ne yönelik çağrı yayınlayarak, üniversitelerine ve kente yönelik baskılara karşı sessiz kalmamalarını istedi. Öğrenciler, yerel yönetimlerin ve siyasi aktörlerin bu konudaki sessizliğinin en az baskının kendisi kadar kaygı verici olduğunu belirtti.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Bizler, ODTÜ öğrencileri olarak; üniversitelerimize, kentimize ve ülkemizin geleceğine yönelik her türlü baskıya, şiddete ve ablukaya karşı sesimizi yükseltmeyi bir sorumluluk olarak görüyoruz.
19 Mart’tan itibaren demokrasiye yönelik doğrudan müdahale ile birlikte yalnızca üniversitemiz değil, hepimizin ortak yaşam alanı olan kentimiz Ankara da polis şiddetiyle kuşatma altına alınmıştır. Bu sürece karşı yerel yönetimlerin ve siyasal aktörlerin sessizliği ise en az baskının kendisi kadar kaygı vericidir.
Son yirmi yılda AKP-MHP koalisyonu eliyle inşa edilen düzen siyaseti, toplumsal ve siyasal alanı birkaç çıkar grubunun tekeline bırakmıştır. Bu düzenin kentsel izdüşümü; katılımı dışlayan, kamusal alanları yok eden, sağlıklı ulaşım ve yaşam hakkını rant uğruna geri plana atan bir şehirleşme biçimi olmuştur. Ancak son yerel seçimlerle birlikte birçok büyükşehirde belediyelerin el değiştirmesi, kentlerin direncinin yeniden inşa edilebileceğine dair bir umut yaratmıştır. Bu umuda en çok ihtiyaç duyan kentlerden biri Ankara’dır. Ne var ki, Ankara Büyükşehir Belediyesi Çankaya Belediyesi ve CHP Ankara İl Örgütü gibi önemli yerel aktörler, ODTÜ gibi tarihsel, üretici ve direniş kültürüne sahip üniversitelere yönelik polis şiddeti ve ablukaya karşı suskun kalmakta, kentlilerin ve öğrencilerin yanında durmak yerine sanal gündemlerle meşgul olmaktadır.
Özellikle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Çankaya Belediye Başkanı’nın, kentte olağanüstü bir baskı ortamı sürerken sosyal medya üzerinden gündem dışı ve apolitik içerikler paylaşmaya devam etmesi, yalnızca bir kayıtsızlık değil; aynı zamanda siyasal bir tercihin, sorumluluktan kaçınmanın göstergesidir. Bu tercihler, temsil ettikleri halkın değil, kariyer ve imaj siyasetinin çıkarlarını öncelediklerini ortaya koymaktadır. Üniversitenin kültürüne, öğrencisine ve direncine saldırı söz konusuyken bu sessizlik yalnızca zayıflık değil, açık bir politik irade eksikliğidir. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun il örgütü aracılığıyla gösterdiği açık tavır, ne yazık ki Ankara İl Örgütü tarafından paylaşılmamaktadır. Oysa daha önce İstanbul’da Mahir Polat gibi aktörler aracılığıyla ortaya konan kamusal alanı önceleyen yaklaşımlar, kent hakkı mücadelesinde önemli adımlar atılabileceğini göstermiştir. Ankara ise, Cumhuriyet’in başkenti olmasına rağmen, halen bu hassasiyetle yönetilmekten uzaktır. Kent yönetiminde gözlemlenen bu politik farklar, CHP Ankara İl Örgütü’nün halkın geleceğiyle ortaklaşan bir mücadele vermek yerine, kent içi rant ilişkilerini ve bireysel kariyer hesaplarını önceleyen bir siyaset tarzını benimsediğini göstermektedir. Bu nedenle hem CHP Ankara İl Örgütü’ne hem de Ankara Büyükşehir ve Çankaya Belediye Başkanlarına açık bir çağrıda bulunuyoruz:
Üniversitemize ve öğrencilerine yönelen saldırılar
karşısında suskun kalmayın.
Kentin direncini ve demokratik değerlerini savunmak için açık tavır alın.
İstanbul’da sergilenen kamusal dayanışma örneklerini Ankara’da da görmek istiyoruz.
Kent hakkı ve adalet mücadelesi yalnızca seçim meydanlarında değil, polis barikatları önünde, ODTÜ kampüsünde ve öğrencilerin sesinde anlam kazanır.
Ankara’da tarihsel bir direniş hafızasına sahip Üniversitemiz polis şiddetiyle kuşatma altındayken, öğrencilerin sesine kulak vermemek, kent hakkını ve toplumsal sorumluluğu reddetmek demektir.