Dünya’da farklı halkaların farklı gerekçelerle kutladığı ilk bahar zamanı kutlanan bir bayramdır. Kürtler, Afganlar, Anadolu Türkleri, Arnavutlar, Azeriler, Farslar, Gürcüler, Karakalpaklar, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Tacikler ve Türkmenler tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı. Nevruz :Yeni gün, Kürtçe: Newroz, Azerice: Novruz, Farsça: Noruz, Kazakça: Nawrız, Kırgızca: Nooruz, Kırım Tatarcası: Navrez, Özbekçe: Navro’z, Türkmence: Nowruz
2010’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan İrani kökenli bu şenliği, Dünya Nowruz Bayramı ilan etmiştir. Birleşmiş Milletler, Nevruz’u Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi’ne dahil etmiştir. 2010’dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart’ı “Dünya Nevruz Bayramı” olarak kabul etmektedir.
Kürtler Newroz’un Demirci Kawa efsanesine dayandığını ve onun özgürlük için başkaldırdığına inanarak kutlarlar. Türkiye’de bir gelenek, Türk Cumhuriyetleri’nde ise resmî bayram olarak kutlanırken, 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir.
Nevruz’u kutlayan bütün ülkeler Demirci Kawa efsanesinden etkilenerek, ateşin üzerinden atlar, çekiçle demir döğerler.
“Nevruz” sözcüğü, Hint Avrupa dillerinden Türkçe’ye girmiştir. “Nev” (yeni) ve “ruz” (gün) sözcüklerinden oluşur. Anlamı ise “yeni gün” demektir. Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin Koç burcuna girdiği ilkbaharın başlangıcı sayılır. Doğanın uyanışını, canlanışını, yeniden dirilişini simgeler.
Pek çok ulus baharın gelişini bayram olarak kutlar, Ancak Kürtler için Newroz apayrı bir anlam ihtiva eder. Kürtlerde Newroz, Kürt halkının demirci Kawa önderliğinde Asurlu kral Dehak’ın zulmüne isyan ateşini tutuşturduğu ve zaferle taçlandırdığı gündür. Kürtçe bir kelime olan Newroz, New: Yeni, Roz: gün, “Yenigün” anlamına gelir. Bahar yeniliktir. Hareketlilik ve canlılıktır kışın tembelliliğin, monotonluğunun ve donukluğunun silkinişidir. Bahar mevsimi mücadele ve başkaldırı günleriyle doludur. Aradan asırlar geçmesine rağmen, direniş özünü kaybetmeksizin her 21 Mart günü coşkuyla Kürt ve İran halklarınca kutlanan Newroz, halkların özgürlüğe olan özlemini ve inancını taşımaktadır.
Kürt tarihinde Newroz Bayramının çıkışı ve tarihi şöyle anlatılmaktadır. Kürt mitolojisindeki Kawa efsanesine göre, günümüzden 2513 yıl öncesinde Kürt Kral Cemşid’i yıkarak yerine geçen Dehak adında çok zalim olan Asurlu kralın yönetiminde yaşayan Kürt halkından Kawa adında bir demircinin isyanı ve Dehak’ı öldürmesi anlatılmaktadır.
Newroz tarihinin çok eski yıllara dayandığını ve mitolojik bir kabukta, somut tarihi olayların saklı olduğunu ve onu efsaneleştirdiğini belirtiyor. Kürt tarihçileri, Kürtlerin en eski dini olan Zerdüşt’ün Kitabı Zendavester’de, Firdevs’in Şerefnamısinde Ömer Hayyam’ın Newroz namesinde ve Şerefxan’ın Şerefnamesinde ve günümüzde çeşitli yazılı eserlerde Newroz değişik şekillerde işlenmiş, bugüne taşınmıştır.
Bir efsaneye göre de, M.Ö. 612 yılında Asur İmparatorluğu Mezopotamya halklarına, Kürtlerin ataları olan Medlere, İran’lıların ataları Perslere ve şimdi soyları tükenen Hurilere, Babillere, Elamlılara çok zulüm yapıyordu. Kürt Med Generali Keyasker (Kawa) tüm halkların da desteğini alarak, (Kürt Sultan Selahaddin Eyübi gibi) Asur zulmüne ve zalim Dehak’a karşı ayaklanır.
21 Mart 612 yılında Asurluların başkenti Ninova’yı kuşatır. (Ninova Irak Kürdistan Özerk Bölgesinin Başkenti Erbil’in yanında yer alan tarihi bir kenttir) Ve Zalim Kral Dehak’ı sarayıyla birlikte yakar. Keyasker’e eski Med ve Pers dilinde “lider, önder, komutan, Ozan” anlamına gelen ”Kawa” denilir. Bu günden sonra, bütün Mezopotamya halkları özgür olur. Ve bugüne Kürtçe ”Newroz” (yeni gün) derler. Kürtler Her 21 Mart günü zalim Dehak’ın sarayını yakan ateşi yakıp Newroz’u bir bayram olarak kutlarlar.
Newroz, Mazlum halkaların zalim Dehak’a karşı Kürtlerin yanında yer alarak General Kawa önderliğinde Dehak’ın hükümranlığına son veren zaferin bayramı ve mücadele günüdür. Son yıllarda söylediği gibi orta Asya da yaşayan halkların kutladığı bahar bayramından çok anlam ihtiva eder. Maalesef geçmişte yıllarca Newroz bayramı Kürtlere yasaklandı. Newroz kutlamalarında ölenlerin, yaralananların, hapse girenlerin sayısı belli değil.
Dehak’ın zulmüne uğrayan ve günümüze kadar var olabilen iki halktan olan Kürtlerin ve Farsların bayramı Newroz, özünde direniş ve başkaldırı gününün kutlanmasıdır. Newroz Kürtler ve Farslar için yumurta tokuşturma sevinci değildir. Avrupa’dan, Asya’ya Bazı halklar baharın gelişini kutlamaktadırlar. Ancak bunun adı Newroz bayramı değildir. Fakat Newroz’un başka halklarca da benimsenip kutlanması ayrı bir güzelliktir elbet.
Kürtler için Newroz yeniden doğdukları bir günü ifade eder. Onların hayatında kapanan kötü bir dönemin ardından, direnişle ortaya çıkarılan yepyeni ve özgürlük dolu bir gün başlamıştır.
Kürt mitolojisinde yer alan ve günümüzde de Kürtler ve İranlılar tarafından benimsenen Kawa efsanesine göre, Mezopotamya bölgesinde (Bugünkü Irak Kürdistan Özerk Bölgesi ve civarı) hüküm süren Dehaq adında çok zalim Asurlu bir kral varmış. Kısa zamanda etrafa saldığı dehşetle adından söz ettirir Kral Dehaq, çünkü amansız bir hastalığa yakalanmıştır, her iki omuzunda yaralar peydahlanmıştır. Omzundaki yaralar kapandıkça tekrar açılmaya başlar. Korkunç acılar yaşamaya devam eder Dehaq. Ülkedeki bütün hekimler çağrılır ama hiçbiri bu derde çare bulamaz, En sonunda hekimler çareyi söyler ve tek çaredir ki Kürdün gününü, geleceğini belirleyecektir. Bu acıların dinmesi için, yaralara her gün iki gencin beyinleriyle tedavi edilmeleri gerekir.
Dehaq adamlarına emir verir, her gün 2 Kürt genci Saraya getirilir, başları kesilir ve beyinleri yaralara koyulur, zamanla binlerce gencin ölümü halk arasında büyük tepkilere neden olur, halk korku ve dehşet içindedir. Sonraları Dehaq’in Sarayına Armail ve Karmail adlı iki kişi kralın sarayına mutfağa aşçı olarak girmeyi başarırlar, bu duruma tahammül edemezler. Ve her gün getirilen 2 genci saklarlar ve onların yerine iki koyun beynini Dehaq’a sunarlar. Kendi yerlerine koyun kesilip kurtarılan Kürt gençleri ise dağlara kaçarlar, bu durumun yıllarca sürdüğü söylenilir.
Sarı, kırmızı ve yeşil renkler nereden geliyor?
Bir gün daha önce oğlunu da Dehaq’a kurban veren Demirci Kawa, bu duruma isyan eder. Oğlunun ve halkının böyle katledilmesini kabullenemez. Yiğit, cesur ve iyi yürekli biri olan Kawa, halkını ve bunca senedir dağlara sığınan gençleri örgütler, büyük bir ayaklanmanın başına geçer. Ülkede azınlıkta olan Farslarda Kürtlerle birlikte direnişe destek vererek Dehak’ın komutasına girerler. Ve Beklenen gün gelir. Dehaq’in Sarayına gizlice giren Kawa onu balyozuyla öldürür. Onu öldürdüğünü sarayın dışında bekleyen taraftarlarına haber vermek için önceden anlaştıkları gibi sarayın yüksek bir yerinde büyük bir ateş yakar ve bu ateşi görenler Kawa taraftarları sarayı basarlar. Böylece sabah karşı Dehak’ın krallığını yıkarak sarayın en yüksek yerine çıkan Kawa halkın zulümden kurtuluşunu sarı, kırmızı ve yeşil renkteki demrici önlüğünü sallayarak kutlar.
O gün Demirci Kawa’nın giydiği sarı, kırmızı ve yeşil renkteki demirci önlüğü özgürlüğe kavuşan halklar için bayrak gibi bir sembol olur. Sarı, kırmızı ve yeşil renkler o günden bugüne Kürt halkının ulusal renkleri olarak benimsenmiştir.
İşte o gün takvimler M.Ö. 21 Mart 612’yi göstermektedir. Artık Kürt Halkı için yeni bir dönem başlamıştır. Ve her yıl Kürtler 21 Mart’ta büyük ateşler yakarak, özgürlüklerine kavuştukları bu günü kutlamışlardır ve bu gelenek günümüze kadar gelmiştir.
Türkiye’de ise özellikle 1990’lı yıllarda bu bayram siyasi atmosfer nedeniyle, gerilimle anılmıştır.