“Ne istihdamda, ne eğitimde, ne de bir eğitim programında yer alan gençler” anlamına gelen NEET göstergesi, bir ülkenin genç nüfusunun ekonomik ve toplumsal sisteme entegrasyon düzeyini ölçmede kritik bir rol oynuyor. 2025 verilerine göre Türkiye, OECD ülkeleri arasında bu göstergede %26.7 ile maalesef en yüksek orana sahip ülke konumunda. Bu durum, her dört gençten birinin ne okuduğunu, ne çalıştığını ne de herhangi bir eğitim programına katıldığını gözler önüne seriyor.
NEET Nedir ve Kimleri Kapsar?
NEET, İngilizce’de “Not in Employment, Education or Training” ifadesinin kısaltmasıdır. Türkçe karşılığı ise “Ne İstihdamda, Ne Eğitimde, Ne de Herhangi Bir Eğitim Programında Olan Gençler” olarak tanımlanabilir.
Genellikle 15-29 yaş arası gençleri kapsayan bu gösterge;
- Bir işte çalışmayanlar,
- Herhangi bir okula ya da üniversiteye gitmeyenler,
- Bir kurs, staj ya da mesleki eğitim programına katılmayanlar şeklinde sınıflandırılan bireyleri içerir.
NEET Oranı Neden Önemli Bir Göstergedir?
Yüksek NEET oranı, bir ülkenin genç nüfusunun potansiyelini ne kadar değerlendirebildiği konusunda önemli ipuçları verir. Yüksek bir NEET oranı şunlara işaret edebilir:
- Genç işsizliğinin yüksekliği: İşgücü piyasasının gençlere yeterince fırsat sunamadığı durumlar.
- Eğitim sisteminin kapsayıcılık sorunları: Gençlerin eğitimden erken ayrılması veya mezuniyet sonrası iş bulma güçlüğü.
- Dezavantajlı grupların sistem dışında kalması: Özellikle kadınların veya belirli sosyoekonomik grupların eğitim ve istihdama erişimindeki engeller.
- Yetersiz sosyal ve ekonomik politikalar: Gençleri desteklemeyen, beceri gelişimlerini teşvik etmeyen politikaların varlığı.
2025 NEET Raporu: Türkiye Listenin Zirvesinde
OECD’nin “Ne İstihdamda, Ne Eğitimde Olan Gençler (NEET) Oranı (%)” verisine göre Türkiye, 2025 yılında %26.7’lik oranla listenin başında yer alıyor. Bu oran, Türkiye’deki her 100 gençten yaklaşık 27’sinin, yani her 4 gençten 1’inden fazlasının, bu üç temel alandan hiçbirinde aktif olmadığını gösteriyor.
OECD Ülkelerinde NEET Oranları (%) (2025 Verileri):
Türkiye’yi Yakından Takip Eden Ülkeler:
Türkiye’nin ardından Kosta Rika (%24.1), Kolombiya (%23.6), Meksika (%18.5), İtalya ve Yunanistan (%17.7) gibi ülkeler, benzer şekilde genç işsizliği, eğitim sistemine erişimdeki engeller ve sosyal politikaların yetersizliği gibi nedenlerle yüksek NEET oranlarına sahip.
En Düşük Oranlar Kuzey Avrupa’da:
Listenin sonunda yer alan Hollanda (%5.4), Norveç (%6.3), İzlanda ve Slovenya (%7.1) ile İsviçre (%8.3) gibi ülkeler ise gençlerin eğitimden iş gücüne geçişini destekleyen güçlü politikaları, aktif istihdam programları ve kapsayıcı sosyal sistemleriyle öne çıkıyor.
Türkiye İçin Bu Tablo Ne Anlama Geliyor?
Bu veriler, Türkiye’deki gençlerin eğitim ve iş hayatına entegrasyonunda ciddi ve çok boyutlu sorunlar yaşandığını açıkça gösteriyor. Uzmanlara göre, NEET oranının bu kadar yüksek olmasının ardında yatan temel nedenler şunlar:
- Genç işsizliğinin yapısal bir sorun haline gelmesi,
- Eğitim sisteminden erken ayrılma oranlarının yüksekliği,
- Özellikle genç kadınların işgücüne katılım oranının düşüklüğü ve karşılaştıkları engeller,
- Kırsal ve kentsel bölgeler arasındaki fırsat eşitsizlikleri ve uçurum.
Uzmanlardan Çözüm Önerileri:
Uzmanlar, bu soruna çözüm bulmak amacıyla çeşitli politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor:
- Mesleki Eğitime Yatırım: Gençlerin işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu becerileri kazanması için mesleki eğitim ve staj imkanlarının artırılması.
- Kadınların Güçlenmesi: Genç kadınların eğitim ve iş hayatına daha güçlü katılımını sağlayacak sosyal desteklerin ve teşviklerin geliştirilmesi.
- Girişimcilik ve Teknoloji Teşviki: Genç girişimcilere yönelik destek programlarının yaygınlaştırılması ve teknoloji odaklı istihdam alanlarının yaratılması.
- Eğitim-İşgücü Piyasası Uyumunun Sağlanması: Eğitim sisteminin müfredatının ve mezuniyet sonrası yeterliliklerin iş gücü piyasasının beklentileriyle daha uyumlu hale getirilmesi.
Bu rapor, Türkiye’nin genç nüfus potansiyelini tam anlamıyla değerlendirebilmesi için acil ve kapsamlı politikalar geliştirmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor.
Kaynak: OECD (2025)