Çoğumuz haberlerde veya siyasi açıklamalarda duyuyoruz, göçmen, düzensiz göçmen, vatansız, sığınmacı veya mülteci, kavram kargaşasının yaşandığı dönemde Bianet’ten Nilay Vardar konuya açıklık getiriyor:
Haberlerde Türkiye’ye Avrupa dışından gelenlere geliş nedenlerine bakılarak mülteci ya da göçmen denebilir. Bunun dışında “kaçak göçmen, yasadışı mülteci vb.” tanımları kişileri haksız yere kriminalize ettiği için kullanılmamalı.
Türkiye’ye yurtdışından gelenlere ne denmesi gerektiği bazen kafa karıştırabiliyor.
Bu da Türkiye’deki hukuk sisteminden kaynaklanıyor. Uluslararası hukukta mülteci (refugee), sığınmacı (asylumseeker), göçmen (immigrant) terimleri kullanılıyor.
Türkiye’de ise Avrupa dışından gelenlere mültecilik hakkı verilmiyor ve sığınmacı terimi hukuk sisteminde yer almıyor.
Önce uluslararası tanımlara bakalım.
MÜLTECİ KİME DENİR?
Uluslararası hukukta “mülteci” kavramı, vatandaşı olduğu ülke dışında olan ve “ırkı, dini, tabiiyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncesi nedeniyle zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu” için vatandaşı olduğu ülkeye dönemeyen veya dönmek istemeyen kişileri ifade etmektedir.
SIĞINMACI KİME DENİR?
Sığınmacı, mülteci olarak uluslararası koruma arayan ancak statüleri henüz resmi olarak tanınmamış kişilere denir. Bu terim genellikle, mülteci statüsü almaya yönelik başvurularının hükümet ya da Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) tarafından karara bağlanmasını bekleyen kişiler için kullanılır. Statüleri resmi olarak tanınmamış da olsa, sığınmacılar menşei ülkelerine zorla geri gönderilemezler ve haklarının korunması gerekir.
GÖÇMEN KİME DENİR?
Göçmen; hem maddi ve sosyal durumlarını iyileştirmek hem de kendileri veya ailelerinin gelecekten beklentilerini arttırmak için başka bir ülkeye veya bölgeye göç eden kişi ve aile fertlerini kapsamaktadır. Esas olarak, ülkesinden zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için değil, eğitim ve çalışma gibi nedenlerle ayrılan kişiler olarak tanımlanabilir. Göçmenler, vatandaşı oldukları ülkelerin korumasından yararlanmaya devam ederlerken, daha iyi bir yaşam standardına kavuşabilmek için, kendi istekleri ile bu yolculuğa çıkarlar. Bu yolculukların bir kısmı pasaport, vize gibi yasal belgelerle düzenli bir halde yapılırken, bazıları ülkelerin yasal sistemlerine aykırı bir şekilde düzensiz olarak yapılabiliyor.
DÜZENSİZ GÖÇMEN KİME DENİR?
Düzensiz göçmen terimi, göç ettiği ülkeye o ülkenin yasalarını ihlal ederek giriş yapan, ülkede kalmak için yasal hakkı bulunmayan, ülkenin yasalarını ihlal ederek çıkış yapan kişiler için kullanılır. Bir göçmenin statüsü birkaç şekilde düzensiz hale gelebilir.
Bu bazen dikkatsizlik nedeniyle yaşanabilirken; bazen keyfi ve adil olmayan nedenlerle de bir kişi düzensiz göçmen durumuna düşebilir. Tek bir yolculuk sırasında dahi, bir göçmen, hükümetlerin yürüttüğü politikalara veya vize düzenlemelerine göre düzensiz göçmen statüsüne girip çıkabilmektedir.
VATANSIZ KİME DENİR?
Vatansız kişi; kendi yasalarının işleyişi içinde hiçbir devlet tarafından vatandaş olarak sayılmayan bir kişi anlamına gelir.
TÜRKİYE’DE KAFA KARIŞTIRAN DURUM NEDİR?
Türkiye Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi’ni 1961 tarihinde onayladı. 1967 yılında Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Protokol’ü de onayladı.
Ancak Cenevre Sözleşmesi ile düzenlenen coğrafi sınırlama ilkesini sürdürmeyi seçti.
Türkiye’de bu kavramlar 2014 tarihli, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda düzenlenmiş durumda.
Yani Türkiye Avrupa dışından gelenleri mülteci olarak kabul etmiyor. Avrupa dışından gelenlerin üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, şartlı mülteci statüsünde geçici olarak Türkiye’de kalmasına izin veriliyor.
Uluslararası koruma arayan yabancılar Türkiye’ye adım attığında mülteci veya şartlı mülteci statülerini almak için başvuruyor. Bu kişilerin statüsü verilene kadar kendilerine “uluslararası koruma başvuru sahibi” deniyor. Türkiye hukuk sisteminde sığınmacı kavramı yok.
TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLERİN “YASAL” STATÜSÜ NEDİR?
Türkiye’deki Suriyeliler “geçici koruma” statüsünde. Geçici koruma, ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve haklarında bireysel olarak uluslararası koruma statüsü belirleme işlemi yapılamayan yabancılara sağlanan korumayı ifade ediyor.
6458 sayılı kanun kapsamında yayınlanan Geçici Koruma Yönetmeliğine göre; Suriye’den Türkiye’ye gelen yaklaşık 2 milyon kayıtlı kişinin statüsü “Geçici Koruma”dır ve bireysel prosedür olan şartlı mülteci statüsü için başvuru yapamazlar.
Çoğunlukla göçmenler mültecilerle aynı güzergahları kullanarak yolculuklar yapıyorlar. Örneğin, bir tekne battığında içindekiler geliş nedenlerine göre mülteci de göçmen de olabilir. Bu yüzden geliş sebepleri bilinmiyorsa, o gruptan söz ederken göçmen veya mülteci kavramı kullanılabiliyor.
GÖRENDAĞ: SURİYELİLERE MÜLTECİ DİYORUZ
Uluslararası Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ, Af Örgütü’nün yayınladığı rapor ve açıklamalarda Türkiye’deki bu kavram karmaşasından uzak durarak uluslararası literatürü kullandıklarını belirtti.
Örneğin en son yayınlanan Hayatta Kalma Mücadelesi – Türkiye’deki Suriye’den Gelen Mülteciler başlıklı rapora şu not düşülmüş: “Uluslararası Af Örgütü, tüm Suriyelilerin prima facie (varışta mülteci) olarak uluslararası hukuk uyarınca mülteci korumasına hakları olduğu görüşündedir ve dolayısıyla Türkiye’de bulunan Suriyelileri, Türkiye hukukundaki statülerine bakmaksızın, mülteci olarak adlandırmaktadır.”
Sonuç olarak, haberlerde Türkiye’ye Avrupa dışından gelenlere geliş nedenlerine bakılarak mülteci ya da göçmen denebilir. Bunun dışında “kaçak, kaçak göçmen, yasadışı göçmen, kaçak mülteci, yasadışı mülteci” tanımları kişileri haksız yere kriminalize ettiği için kullanılmamalı. (NV)