8 Mart haftası dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitliği konusu anlattığı için 3 öğretmene ceza verildi.
Ceza verilen öğretmenlerden Eğitim Sen İzmir 4 No’lu Şube Kadın Sekreteri ve yönetim kurulu üyesi Evren Nesil Dinçer Çalık, Suay Yüksel’e konuştu.
8 Mart haftasının Milli Eğitim Bakanlığı’nın Belirli Gün ve Haftalar takvimi içerisinde bulunduğunu belirten Çalık, şöyle söyledi:
“Bizim daha önce de yıllarca anlattığımız toplumsal cinsiyet eşitliği, 8 Mart’larda da anlattık defalarca. Bu yıl da yine toplumsal cinsiyet eşitliği dersi yapacaktık 8 Mart haftasında çünkü 8 Mart aynı zamanda Milli Eğitimin de Belirli Gün ve Haftaları içerisinde. 2016 ve 2017’li yıllara kadar toplumsal cinsiyet eşitliği müfredatta da olan bir kavramdı. Sonra yavaş yavaş, ufak ufak müfredattan çekmeye başladılar.”
Aile Yılı çerçevesinde de gördüğümüz kadın değil ailenin kutsallığı, ailenin önemli olması, kadın kimliğinin ötekileştirilmesi”
Milli Eğitim’in gönderdiği yazının kendisine tebliğ edilmediğini, edilseydi de yine de toplumsal cinsiyet eşitliğini anlatmaya devam edeceğini belirten Çalık:
“Bu yıl da yine biz toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kavramlarını anlattığımız bir ders işleyecektik 8 Mart haftasında. 8 Mart Cumartesi gününe denk geldiği için de 10 Mart Pazartesi günü bu dersi işledik. Biliyorsunuz bu yılı Aile Yılı ilan etti hükümet, bu Aile Yılı çerçevesinde de gördüğümüz kadın değil ailenin kutsallığı, ailenin önemli olması, kadın kimliğinin ötekileştirilmesi…. Aslında buradaki bütün mesele gerici politikalar, bu sadece eğitimde değil zaten eğitimdeki gerici politikalar çok gün yüzüne çıkmış durumda. Kadını yok sayma, onu eve kapatma, toplumsal hayatın içinden çekme, onu çalışma hayatının içinden çekmeye yönelik aslında bütün adımların adım adım örüldüğü noktalardan bir tanesi bu toplumsal cinsiyet eşitliğini yasaklamak. Yani bütün dünyada kabul edilmiş, pedagojik ve bilimsel olarak çok gerekli olan bu eğitime bir anda da böyle bir savaş ilan edildi. Memur-Sen bir sendika olarak bununla ilgili imza kampanyaları başlattı, kadını aşağılayan bir metinle beraber. Kadının kıyafetinden tutun da tavrına yönelik nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğine kadar. Çok aşağılayıcı bir metinle oluşturulmuş bir imza kampanyasıydı bu. Ardından tüm hükümetin aniden savaş ilan ettiği bir sürece döndü. Ve biz pazartesi okullara gittiğimizde, bu yazı bana tebliğ de edilmedi aslında. Milli Eğitim bir yazı göndermiş 10 Mart günü, bizim etkinliği yapacağımız gün. Bazı okullara yazı da gitmemiş yani telefon trafiği üzerinden ilerlemiş. Bu dersi işleyen öğretmenlerin tespit edilmesi gibi. Bana bu tebliğ de edilmedi. Edilseydi de bu durum değişmeyecekti, ben yine anlatacaktım toplumsal cinsiyet eşitliğini.”
Aynı suça farklı cezalar önerildiğini ve bunun hukuki bir karar olmadığını tam tersine bir dayatma olduğunu vurgulayan Çalık, şunları ekledi:
“Girdiğim her derste sınıftaki çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliğini anlattım. Daha sonra okul idaresine gidip kendim söyledim bunu duyduktan sonra. Bir gün sonra galiba söyledim hatta salı günü. Ben yazdım dedim yani defterimde de var ve derste de işledim. İki arkadaşımız daha var Bornova’da. İşin ilginç yanı, onların bakış açısıyla suç teşkil eden ama bence hiçbir şekilde suç olmayan toplumsal cinsiyet eşitliği dersi için aynı suça ayrı cezalar önerildi. Bize burada kınama cezası, İstanbul’daki arkadaşlarımıza maaş kesim cezası önerildi. Burada da hukuki bir durum var. Yani bunun aslında hukuki olmadığı, aslında tamamen sistemin dayattığı bir zorlama üstünden tamamen keyfi olduğu, cezaların da tamamen keyfi verildiği, bir gözdağı bir korkutma üstünden verilmeye çalışıldığı açık bir şekilde zaten buradan da ortaya çıkıyor.”
“Ben toplumsal cinsiyet eşitliği anlattığım için ceza almaktan gurur duydum”
Toplumsal cinsiyet eşitliği anlattığı için ceza almaktan gurur duyduğunu ifade eden Çalık, şöyle dedi:
“Ben toplumsal cinsiyet eşitliği anlattığım için ceza almaktan gurur duydum. Ama bu benim ülkem için çok büyük bir utanç. Milli Eğitim için çok büyük bir utanç. Toplumsal cinsiyet eşitliği gibi pedagojik ve bilimsel bir konunun bugün yasaklanmış olması ve Milli Eğitim’in bunu açık açık yazmış olması… Burada aslında sorun olan benim ceza almış olmam değil. Biz de ilk defa ceza almıyoruz. Sonuçta sistemde her zaman bizi geri noktaya götürmek isteyenler var, kadını yok sayan, her gün en az 3 kadının öldürüldüğü bir ülkede, kadın katillerine ve kadın tacizcilerine ceza vermeyip, aslında kadın haklarını savunan insanlara ceza verilmesi sistemin düşünce yapısını çok net ortaya koymakta. Çünkü bize ceza veriyor kadın katillerine, kadın tacizcilerine ceza vereceklerine, aklınıza gelebilecek birçok indirimi de kullanıyorlar. Bütün bunlar yaşanırken bunun bir cezaya dönüşmüş olması aslında en büyük sorun. Benim ceza almam çok da sorun değil. Süreç bu şekilde aslında.”
“Hem hukuki hem de alandaki mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz”
Hem hukuki hem de alandaki mücadeleye sonuna kadar devam edeceklerini belirten Çalık, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Hem hukuki hem de alandaki mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Benim için toplumsal cinsiyet eşitliği ve laiklik bir kadın olarak olmazsa olmazlardan bir tanesi. Bir erkek çocuk yetiştiriyorum, onunla çocukluğundan beri bunun ne kadar değerli olduğuna dair konuşuyorum ve öyle yetiştiriyorum. Ben bir feministim. O yüzden benim için toplumsal cinsiyet eşitliği ve laiklik çok elzem. Çünkü kadının var olmasını ve nefes almasını sağlayacak şeyler bunlar. Bu konudaki mücadelemi sonsuza kadar sürdüreceğim. Bu sadece benim mücadelem de değil bu Eğitim Sen’in de mücadelesi. Bizim de en önemli ilkelerimizden bir tanesi bu ve bu ilkemizden de asla vazgeçmeyeceğiz.”
Kaynak: https://kaosgl.org/haber/izmir-bornova-ilce-milli-egitim-mudurlugu-nden-uc-ogretmene-toplumsal-cinsiyet-esitligi-anlattiklari-icin-ceza