Türkiye’nin elektrik ihtiyacına yönelik maden faaliyetlerine, meralar, ormanlar ve zeytinlikleri kapsayan alanlarda izin verilmesini veya izin sürecinin kolaylaştırılmasını öngören yasa, Temmuz 2025’te kabul edildi. Yasanın yürürlüğe girmesi, çevre ve sağlık etkilerinin yanı sıra tarım ve turizm gibi sektörlerde yaratabileceği olumsuzluklar nedeniyle kamuoyunda ciddi tepkiyle karşılandı. Bununla birlikte, özellikle madencilik faaliyetlerinin bazı bölgelerde istihdam ve yerel ekonomi açısından taşıdığı önem de tartışmaların bir diğer boyutunu oluşturdu.
Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda enerji üretiminde fosil yakıtlardan uzaklaşması, özellikle kömürden kademeli çıkışı planlaması gerekiyor. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, bu nedenle, kömür madenciliği gibi yüksek emisyonlu faaliyetlere yeni alanlar açılmasının, tarımsal üretime, kırsal geçime ve biyoçeşitliliğe zarar verme riski taşıması açısından hem çevresel sürdürülebilirlik hem de adil dönüşüm ilkeleriyle çeliştiğini söyledi.
Öte yandan, kömürden çıkış sürecinde bu sektörden geçimini sağlayan emekçilerin, yerel halkın ve kırsal ekonominin korunması, adil bir dönüşümün vazgeçilmez bir parçası. Enerji dönüşümünün sosyal boyutunun göz ardı edilmemesi; istihdam olanaklarının dönüştürülmesi, gelir kaybı riskinin önlenmesi ve sosyal hakların güvence altına alınması, enerji politikalarının temel unsurları arasında yer almalı.
Kömür Toplam İstihdamın %0,2’sini Oluşturuyor
Türkiye’de kömür madenciliğinde yaklaşık 40 bin kişi çalışıyor. Bu sayı 16 milyon kişiyi aşan toplam istihdamın çok küçük bir bölümünü (%0,2) oluşturuyor. Ancak, bazı bölgelerde kömür madenciliği yerel ekonomi ve istihdam açısından kritik bir rol oynuyor. Örneğin:
- Zonguldak-Karabük-Bartın bölgesinde istihdam edilenlerin %4’ten fazlası,
- Manisa-Afyonkarahisar-Kütahya-Uşak bölgesinde ise %1’den fazlası kömür madenlerinde çalışıyor.
İlçe düzeyinde bakıldığında, kömür madenciliğinin doğrudan ve dolaylı (tedarik ve satış zincirleri ile çalışanların talep ettiği hizmetlerle birlikte) olarak yerel istihdamın %10’unu aştığı 20’ye yakın ilçe bulunuyor. Bu ilçelerin önemli bir bölümü, yukarıda belirtilen iki bölgeye ek olarak İzmir, Çorum, Eskişehir, Ankara, Kahramanmaraş, Adana, Edirne, Malatya, Bolu illerinde bulunuyor. İlçe düzeyinde öne çıkanlar:
- Yüksek nüfusu ve istihdam yoğunluğu bakımından: Manisa-Soma, Zonguldak Merkez, Tekirdağ Malkara, Kahramanmaraş-Afşin ve Kütahya-Tavşanlı.
- Düşük nüfuslu ancak kömür madenciliğinin toplam istihdamdaki payı yüksek olan: İzmir-Kınık, Zonguldak-Kilimli, Bartın-Amasra, Çorum-Laçin, Eskişehir-Mihalıççık, Ankara-Nallıhan, Çorum-Dodurga veKütahya-Domaniç.
Kömür madenciliğindeki doğrudan ve dolaylı istihdamın toplam istihdamdan en yüksek payı aldığı ilçeler ve nüfusları
Kömür Madenciliği Bölgelerinde İstihdam Kayıplarını En Aza İndirmek için Ne Yapılabilir?
Zorlu çalışma koşullarına rağmen kömür madenciliği, Türkiye ortalamasının 1,4 katı düzeyinde ücret, güvenceli istihdam ve nispeten yüksek sendikalılık oranı sunuyor. Dolayısıyla, dönüşüm sürecinde hak kaybı olmaması, çalışanların ve ailelerinin yaşam standardının korunması için özel programlar geliştirilmesi gerekiyor.
- Beceri dönüşümü ve işe yerleştirme programları
Faaliyetini durduracak işletmelerde çalışanların farklı sektörlerde istihdamını kolaylaştırmak için beceri dönüşümü programları tasarlanmalı. Bu programların etkinliğini artırmak için:
- Çalışma çağındaki nüfusa öncelik verilmeli.
- Düşük eğitimli çalışanlar için özel programlar geliştirilmeli.
- Bağımlı nüfus da göz önüne alınmalı ve işsizliğe karşı sosyal koruma programlarıyla eşgüdüm sağlanmalı.
- Kömür bölgeleri için beceri dönüşümü, bölgesel kalkınma programları ile birlikte ele alınmalı.
- Bölgesel ekonomik çeşitliliği artıran politikalar
Kömür madenciliği ve bağlantılı faaliyetlerin yoğunlaştığı bölgelerde yeni istihdam alanlarını geliştirici programlar tasarlanabilir. Bu programların etkinliğini artırmak için:
- Bölgesel kalkınma için planlama yapılmalı ve bölgesel destekler tasarlanmalı.
- Maden bağımlılığı yüksek ilçelerde alternatif sektörler teşvik edilmeli.
- Özellikle imalat sanayi gibi beceri eşleşmesi yüksek sektörlerde özel istihdam teşvikleri sağlanmalı.
- Bölgesel destek programları uzun vadeli dönüşüm perspektifiyle planlanmalı.
- Sosyal destek programları
Kömür ve linyit madenciliğinde, eğitim düzeyi düşük ve 45 yaşını geçmiş çalışanlar yüksek işsizlik riski ile karşılaşabilir. Risk grubu çalışanların yoğun, bağımlı nüfusun ve işsizlik oranlarının yüksek olduğu bölgelerde destekleyici sosyal destek programları tasarlanmalıdır.
- Özellikle 45 yaş üstü ve düşük eğitimli çalışanlara yönelik erken emeklilik programları devreye alınmalı.
- 45-60 yaş grubu için erken emekliliğe ek olarak yeniden eğitim ve işe yerleştirme programlarına katılım seçeneği sunulmalı.
- Sosyal destek programları bağımlı aile bireylerini de kapsamalı.
Kaynak: İklim Haber