ALTAN SANCAR
Kısa Dalga – İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla 11 Şubat’ta düzenlenen baskınlar ile “kent uzlaşısı” kapsamında dokuz CHP’li belediyeye operasyon düzenlenmiş ve 10 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan isimlerden, Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür, Üsküdar’dan Bülent Kaygun, Sancaktepe’den Elif Gül, Fatih’ten Güzin Alpaslan, Tuzla’dan Hasan Özdemir, Adalar’dan Nesimi Aday, Şişli’den Sinan Gökçe., Beyoğlu Belediye Meclis Üyesi Turabi Şen ve belediye ile bağlantılı olduğu iddia edilen İkbal Polat tutuklandı.
Tutuklanan isimler hakkındaki iddianame ise bugün kabul edildi ve 10 kişinin 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. ,
Seçime katılmak suç oldu
İddianame, tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkındaki birinci kent uzlaşısı iddianamesi ile benzer biçimde hazırlandı. İddianame girişinde PKK’nın tarihi ve yapılanması anlatıldıktan sonra, 28’inci sayfada kent uzlaşısı ‘terör örgütü faaliyeti’ olarak nitelendirildi. Uzlaşının amacını “terör örgütünün metropol illerde etkinliğini artırması” olarak tanımlandı. Kent uzlaşısı formülünün DEM Parti’yi aşan bir çalışma olduğu belirtilerek, HDK’yi “terör yapılanması” olarak ilan eden savcılık, kararın burada KCK talimatı ile alındığını iddia etti.
Davanın sanığı olmayan Özer’e özel bölüm
Ahmet Özer için ayrı bir bölüm ayrılarak, “Esenyurt Belediye Başkanı olan şüpheli Ahmet Özer gibi İstanbul ilinde görevli bir kısım Belediye Başkanı, Başkan Yardımcısı ve Belediyle Meclis Üyesi’nin 31/03/2024 yerel seçimler sonrasında terör örgütünce verilen talimatla ‘Kent Uzlaşısı’ faaliyeti kapsamında terör örgütünün uzlaşma sağladığı partiden seçilmeleri sağlanarak görev yapmaya başladıkları ve halen görevli oldukları, yukarıda da izah edildiği üzere özerlik sistemi ve kent uzlaşısı formülünün, DEM Parti üstü bir örgütlenme sistemi olduğu, özellikle örgütlenme konusunda çalışmalar yürüten örgüt bünyesindeki oluşumların (DBP, HDK) örgütün taban (halk) örgütleme sistemini geliştiren ve yöneten esas kurumlar olduğu hususu da nazara alındığında bu şahısların terör örgütünün Kent Uzlaşısı faaliyeti kapsamında faaliyet yürüten örgüt mensuplarından oldukları anlaşılmıştır” deniliyor.
Soruşturmalar ‘derinleşerek’ devam ediyor
İddianamenin sonuç bölümünde “Bu aşamada siyasi konjonktürün de yardımıyla PKK/KCK silahlı terör örgütü tarafından ‘Kent Uzlaşısı Stratejisi’ isimli süreç bu hayati ihtiyaçların devamlılığını sağlamak maksadıyla hayata geçirilmiştir” iddiasına yer veren savcılık, soruşturmaların ‘derinleştirilerek’ devam ettiğini belirtiyor.
HDK’ye de ayrı başlık ayrılarak, HDK için fikri temellerin Abdullah Öcalan tarafından atıldığı belirtiliyor ve CHP’lilerin HDK ile organik bağlarının olduğu tespiti şu ifadeler ile iddianameye giriyor:
“PKK/KCK terör örgütünün demokratik özerklik amacına yönelik her türlü çalışmaların da yine HDK eliyle yürütülmesini kaçınılmaz hale getirmiş, nitekim yukarıda kapsamı anlatılan şeliyle terör örgütünce hayata geçirilen ‘kent uzlaşısı’ faaliyetlerinin de yine HDK eliyle işletildiği ve soruşturmaya konu şüphelilerin tamamının HDK ile doğrudan organik bağı bulunan kişiler olması hususunun da anlatılan hususu doğrular nitelikte olduğu anlaşılmıştır.”
Delillerde neler var?
Savcılığın mahkemeye sunduğu deliller arasında ise Sancaktepe’den Elif Gül’ün çözüm sürecinde PKK kamplarındaki kızını görmeye gittiğinde çekilen fotoğraflar yer alıyor. Ayrıca Tuzla’dan Hasan Özdemir için ise iki ayrı fotoğrafta üzerinde yer alan sarı, kırmızı ve yeşil renkli puşiler örgüt ile bağlantı delili olarak sunuluyor. El konulan dijital materyallerdeki yer alan HDK’ye dair WhatsApp grupları, HDK delege listelerinin yer aldığı dosyalar ve yazışmalar da delil olarak sunuluyor.
Belediyeler hedefte
İddianamenin son bölümünde ise dikkat çeken bir ifade yer alıyor. Burada kent uzlaşısının PKK yöneticisi Duran Kalkan’ın fikri olduğu belirtildikten sonra tutuklu bulunan CHP’li belediye yöneticileri için “terör örgütü mensuplarının metropol belediyelerine sızdırılması talimatı doğrultusunda ilimizdeki çeşitli ilçe belediyelerine yerleştirildikleri, çoğunun ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi olmalarının sağlandığı, şüphelilerin terör örgütünün mali yapısının desteklenmesi ve alan saha gücünün arttırılmasını ortak ve organize bir plan dahilinde hedefledikleri…” deniliyor. CHP’li isimlerin belediyeye ‘yerleştirilmesindeki’ amaç ise demokratik özerlik projesinin hayata geçirilmesi olduğu iddia ediliyor.
Savcılık bu gerekçeler ile “PKK/KCK Terör Örgütü Üyesi Olmak” suçlamasında 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarını talep ediyor.
CHP’li belediyeler hedefte: ‘Kent Uzlaşısı’ davası açıldı