1. Haberler
  2. Türkiye Gündemi
  3. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘kayyım’ çarpıtması

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘kayyım’ çarpıtması

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ortalık toz duman. Büyük bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Kafalar karışık. Elbette kimilerince bile isteye karıştırılıyor.

Söz konusu CHP kurultayına açılan dava.

4-5 Kasım 2023’te yapılan 38. Olağan Kurultayı’nın iptali talebiyle açılan o davanın duruşması Pazartesi günü Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek.

Büyük olasılıkla duruşma ertelenecek. Nedenine geleceğiz.

Ama önce eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu davaya bakış açısına ve partinin başına dönme ısrarına bakalım.

Ne diyor Kılıçdaroğlu:

“Mahkeme kararını ‘Tanımıyorum’ demenin hukuki olarak bir karşılığı yok. Görevi kabul etmezsem o zaman kayyım riski var. Neden bu kadar korkuyorlar? Kayyım gelse daha mı iyi olur?”

Bir zamanlar “Hak, hukuk, adalet“ diyerek Adalet Yürüyüşü yapan Kılıçdaroğlu’nun bugün o yargıya güvenen sözlerini es geçelim şimdilik. Ama “kayyım” riski dediği şeyin üstünde durmakta fayda var. Çünkü tam da bu noktada bilerek ya da bilmeyerek Kılıçdaroğlu’nun da içinde yer aldığı bir kesim tarafından açıkça algı operasyonu yapılıyor.

Ben demiyorum, hukukçular ve hukuk öyle diyor.

Eski Yargıtay Hakimi Ömer Faruk Eminağaoğlu, yedi maddede hukuki olarak süreci net bir şekilde özetliyor:

1-Mutlak butlan nedenleri suç oluşturuyorsa, o eylemin gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden açılmış olan ceza davasındaki ifadelerle yetinilemez, ceza davasının sonucu da beklenilmeli.

2- Kılıçdaroğlu, hukuk davasının davacısı değil. Davacısı gibi hareket edemez.

3- Hukuk davasında 30 Hazirandaki duruşma ertelenir.

4- Butlan kararı verilince eski yönetim kendiliğinden partinin başına GEÇEMEZ. Hukuk davası davacılar lehine sonuçlansa bile, o kararın uygulanması istinaf ve temyiz sürecinden geçip KESİNLEŞİNCE olanaklı.

5– Butlan halinde, tedbir/kayyım hali ve sayısı, tamamen mahkemenin TAKDİRİNDE. Bu kişiler, önceki yönetimden olamaz. Çünkü bu durum, kararın kesinleşmesinin beklenmeyerek, yasaya aykırı olarak tedbir/kayyım kararı anlamına gelir. Mahkemece görevlendirme halinde bu kişiler, CHP’li başka kişiler olabilir.”

Yani, Pazartesi günü söz konusu davadan bir sonuç çıkmayacak ve ertelenecek.

“Butlan“ kararı verilirse yani kurultay için iptal kararı verilse bile eski yönetim yani Kılıçdaroğlu partinin başına öyle kolay geçemeyecek, istinaf ve temyiz süreci beklenecek. Yani kararın kesinleşmesi gerekecek.

Eğer mahkeme “tedbir“ kararı verse bile ki bu da tartışmaya açık bir karar haline gelecek. Çünkü onun için de kararın kesinleşmesi gerekecek. Ama bu durumda bile parti yönetimine tedbiren getirilecek kişiler yine eski yönetimden olamayacak fakat mutlaka CHP’li kişiler olacak. Bu kişileri de mahkeme görevlendirecek. Yani dışarıdan bir isim “kayyım“ olarak atanamayacak.

Kılıçdaroğlu, neden ısrarla “CHP kayyıma teslim edilemez” diyor?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Kılıçdaroğlu’nun “kayyım meselesini yanlış biliyor olabileceğini” belirterek aynı şeyi söylüyor:

“CHP’yi, kurultayda seçilmemiş kimse yönetemez. Siyasi Partiler Kanunu’nda kayyım değil, çağrı heyeti var. Onda da 40 gün içinde seçim yapılır yazıyor.”

Peki bu kadar açık ve net bir durum ortadayken Kılıçdaroğlu, neden ısrarla “CHP kayyıma teslim edilemez” diyor?

Neden kimi Saray aparatlarının söylemlerine paralel olarak kafa karışıklığına katkıda bulunuyor?

2017 yılında adalet için 25 günde 420 kilometrelik yol yürüyen ve “Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir“ diyen Kılıçdaroğlu, sekiz yıl önce yollara düşerek eleştirdiği adalete ne oldu da bugün güvenir hale geldi?

Kılıçdaroğlu‘nun, Saray‘ın yargı eliyle CHP’yi dolayısıyla Türkiye siyasetini dizayn etme çabası içinde olduğunu bilmeyecek kadar deneyimsiz bir siyasetçi olduğunu düşünmek de herhalde saflık olur.

Yaklaşımını kendisini Genel Başkanlık koltuğundan indiren ekipten “intikam“ almak gibi ilkel bir duyguyla açıklamak da doğru olmasa gerek.

O halde, “Bu davada partiyi tartıştırmamak için ifadeye gitmedim” deyip kamuoyunda gece gündüz tartışılır hale getirmesinin nedeni nasıl açıklanabilir?

Sahi neden Özgür Özel ile konuşmak için “mahkemenin kararının çıkmasını beklemeyi“ tercih ediyor Kılıçdaroğlu?

O mahkemeden ne karar çıkacağını ve ne zaman çıkacağını biliyor olamaz herhalde.

O karara kadar partinin kamuoyunda tartışılmasına izin mi verecek?

Onlarca soru eklenebilir Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına, “siyaset“ yapma tarzına.

Bu kadar çok soru havada asılıyken, kendisinin 13 yıl genel başkanlık yaptığı CHP’ye yargı eliyle operasyon çekilirken Kılıçdaroğlu‘nun “Medyada benimle ilgili yapılan yorumlara şaşırıyorum” deme hakkı olmasa gerek.

Mesele sadece bir partiyi kimin yönettiğinden çok daha fazlası.

Mesele demokrasi, hukuk ve özgürlükler mücadelesi.

Kılıçdaroğlu, kendisinden önce Genel Başkanlık yapmış Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Murat Karayalçın’ın “Özgür Özel’in yanında dimdik durma“ çağrısına vereceği yanıtla tarihteki yerini de belirleyecek.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘kayyım’ çarpıtması
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin