İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne (İzBB) bağlı İZENERJİ ve İZELMAN şirketlerinde çalışan, DİSK Genel-İş Sendikası’na üye yaklaşık 23 bin işçi, 2025-2026 dönemi toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah erken saatlerde sendika binası önünde bir araya gelen işçiler, sloganlar atarak Kültürpark’taki belediye hizmet binası önüne yürüdü ve taleplerini dile getirdi.
“Sadaka değil toplu sözleşme”, “Zafer direnen emekçinin olacak” ve “Bize ekmek yoksa size huzur yok” sloganları eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüşün ardından belediye binası önünde basın açıklaması yapıldı.
“Bizim Maaşlarımız Az Değil, Sizin Ücretleriniz Az!”
DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, konuşmasında işveren tarafının “istediğiniz ücret çok” söylemlerine tepki gösterdi. Sarı, “Biz de diyoruz ki, aldığımız maaşlar çok değil, sizin aldığınız ücretler az. Gelin, ‘Sendikalı olalım. Örgütlenelim. Sizlerin maaşını da insanca yaşayacak bir ücrete hep birlikte çekelim’ diyoruz” ifadelerini kullandı. DİSK’in kurulduğu günden beri işçi sınıfı mücadelesinin yanında yer aldığını belirten Sarı, “15-16 Haziranları bizden önceki abilerimiz, babalarımız, dedelerimiz yarattı. Bu şanlı direnişi de İZELMAN, İZENERJİ emekçileri yaratıyor” diyerek işçilerin birliğine vurgu yaptı.
Sarı, belediye hizmetlerinin emekçilerin katkısıyla sürdürüldüğünü vurgulayarak, “İzmir’in ulaşımından, sağlığından, mezarlık müdürlüğünden, İZSU’dan hayatı yaratanlar bir arada. Var mısınız bu hizmeti siz götürebilecek misiniz? İşçinin emeği olmadan, bu hizmeti kim götürecekse, hangi bürokratınız götürecekse, buyurun götürsün. Biz buradayız. Bizim emeğimizi yok sayanlara ‘direne direne kazanacağız’ diyelim. Burada halaylarla, grevle, toplu sözleşmemizi en iyi şekilde bitirmek için yan yana omuz omuza olalım” çağrısında bulundu.
“Eşit İşe Eşit Ücret İstiyoruz, Kamuoyu Yanıltılıyor”
Genel-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Engin Topal ise konuşmasında, daha önce asgari ücret ve emeklileri açlığa mahkum eden AK Parti hükümetine karşı hep birlikte mücadele verdiklerini hatırlattı. Topal, “Eğer biz AK Parti hükümetinin bu açlığa, mahkum edilen ücretlere, bu sefalete boyun eğeceksek ve bizler hep birlikte alana çıkıp asgari ücretin yükselmesi için mücadele ederken, bugün işveren bizi asgari ücretli arkadaşlarımızla karşı karşıya getirmeye çalışıyor” dedi. Belediyenin “sorumluluğu işçilerin üzerine attığını” belirten Topal, “Biz masanın bir tarafıyız. Siz bu gerçeği görmek zorundasınız. Biz bu masanın kenarından asla kaçmayacağız. Ancak bu açlığa, bu sefalete, bu ücretlere ve eşit işe eşit ücret vermediğiniz sürece bu alanlar daha da artarak sizin peşinizde olacak” diye konuştu.
Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül de İZENERJİ ve İZELMAN kapılarına grev pankartlarını astıklarını belirterek, İzmir tarihinde bir ilkin yaşandığını söyledi. Mücadeleden asla geri adım atmayacaklarını vurgulayan Gül, işverenin işçilere “grev kırıcılığı yapma” çağrıları yaptığını iddia etti. Gül, “Hiçbir arkadaşımız işverenin bu çağrısına kulak vermesin. Hiçbir arkadaşımız, ekmeğimizi büyütmeye zarar vermesin. Hiçbir arkadaşımız grev kırıcılığı yapmasın” uyarısında bulundu.
“Yüzde 29.16’lık Teklif Kabul Edilemez”
İşverenin önerdiği yüzde 29.16’lık zam teklifinin işçiler tarafından kabul edilmediğini belirten Gül, aynı işi yapan ancak farklı ücretler alan arkadaşlarıyla aynı ücreti almak istediklerini söyledi. Gül, “Biz 7/24 görüşmeye açığız. Bu toplu sözleşme sizlere sorulmadan asla imzalanmayacak. Ne zaman sonuçlanacak bilmiyoruz. Ne zaman sonuçlanırsa sonuçlansın yapmamız gereken tek bir şey var. Burada birlik beraberliği sağlayıp örgütlü şekilde mücadele etmek. Biz inanıyoruz. İZENERJİ, İZELMAN, Egeşehir emekçisine inanıyoruz, biz kazanacağız” ifadelerini kullandı.
Belediyede çalışan bir işçi, en önemli beklentilerinin “eşit işe eşit ücret” olduğunu ve 70-80 bin lira olarak söylenen rakamların yarısının dahi kendilerine teklif edilmediğini belirtti. Ülkedeki enflasyon karşısında mücadele ettiklerini, kiraların ve yaşam maliyetlerinin arttığını, ancak brüt maaşlar üzerinden bir algı operasyonuna kurban edildiklerini dile getirdi.
Trafik denetiminde çalışan Ferdi Özkaya, 40 bin lira civarında maaş aldığını, işi nedeniyle sürekli şehir dışına çıktığını ve günlük ortalama 500-600 lira harcaması olduğunu anlattı. Üç çocuğunun okul masraflarının aylık 10 bin lirayı bulduğunu, maaşlarını ve sosyal yardımlarını tam ve gününde alamadıklarını ekledi. Özkaya, “Cemil Bey bizi halkla karşı karşıya getirmeye çalışıyor ama biz dedikleri gibi yüksek maaş almıyoruz. Önümüz bayram, bir plan yapamıyoruz, kurban bile alamadık. Talebimiz açık, insanca yaşayacak ücret istiyoruz” dedi.
Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı’nda ilaçlama işçisi Can Doğru ise, kimyasallarla uğraşmasına rağmen 40 bin TL ücret aldığını ve bu ücretle geçinmenin imkansız olduğunu belirtti. Aynı işi yapan farklı şirketlerdeki arkadaşlarıyla aradaki uçurumun kapatılmasını istediklerini ve kazandıkları hakların ellerinden alınmaya çalışıldığını ifade ederek, “Hakkımızı alana kadar mücadele edeceğiz” dedi.
