İzmir Barosu, Gazze’ye insani yardım götürmek üzere yola çıkan “Madleen” gemisinin uluslararası sularda İsrail güçleri tarafından durdurulmasını kınayarak, bu müdahalenin sadece hukukun değil, insanlık vicdanının da yok sayılması anlamına geldiğini belirtti. Baro, İsrail’in bu eyleminin “emperyalist gücün pervasızlığını” gösterdiğini vurguladı.
İzmir Barosu’ndan yapılan açıklamada, Madleen gemisinin durdurulmasının uluslararası denizlerdeki seyir serbestisinin değil, “egemenlerin kuralsızlığını ve insanlığın ortak mirası olan denizleri dahi kendi çıkarları için bir sömürü alanına çevirme cüretini açıkça ortaya koyduğu” ifade edildi. Açıklamada, Uluslararası Deniz Hukuku’nun tüm gemilerin uluslararası sularda barışçıl amaçlarla seyir serbestisi hakkını güvence altına aldığına dikkat çekilerek, insani yardım taşıyan sivil bir gemi olan Madleen’e yapılan müdahalenin, uluslararası hukukun temel bir ilkesinin ihlali olduğu belirtildi.
“Gazze’deki Felaket Kapitalist Sistem ve Emperyalist Politikaların Sonucu”
Baro, Gazze’deki halkın içinde bulunduğu felaketi, “kapitalist sistemin yarattığı eşitsizliğin ve emperyalist politikaların doğrudan sonucu” olarak değerlendirdi. Uluslararası insancıl hukukun, zor durumdaki halklara insani yardımın engellenemezliğini emrettiği hatırlatılarak, İsrail rejiminin bu ilkeyi hiçe sayarak, Gazze’yi bir “açık hava hapishanesine çevirme politikasını sürdürdüğü” savunuldu. Açıklamada, Gazze’deki insani durum göz önüne alındığında, İsrail’in ablukayı bahane ederek insani yardım girişimlerini engellemesinin, sivil halkın yaşam hakkını ve sağlığını doğrudan tehdit ettiği vurgulandı.
Aktivistlerin Haklarının İhlali Vurgusu
Açıklamada ayrıca, uluslararası hukukun çiğnenmesinin yanı sıra gemideki aktivistlerin kişisel özgürlük ve güvenlik haklarının da ihlal edildiği belirtildi. Bu kişilerin gözaltı koşullarının, avukatlarıyla görüşme ve adil yargılanma haklarının uluslararası denetim altında olması gerektiği ifade edildi. İzmir Barosu, aktivistlerin bu insani yardım eyleminin aynı zamanda bir protesto ve farkındalık yaratma çabası olduğunu ve bu barışçıl eylemin engellenmesinin, ifade ve toplanma özgürlüklerinin kısıtlanması anlamına geldiğini belirtti.
Madleen gemisinin Aşdod Limanı’na zorla çekilmesi ve aktivistlerin sınır dışı edilme girişimlerinin, bu “hukuk tanımaz zorbalığın” bir parçası olduğu ifade edilen açıklamada, “Ne var ki insanlık bu karanlık ve barbarlık dönemini de geride bırakacaktır. Halkların birliği ve dayanışması emperyalist zor mekanizmasını yenilgiye uğratacaktır” ifadeleriyle son buldu.