Yaşam hakkı savunucuları Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde bir kez daha, hayvanların katledilmesini içeren yasaya itiraz etti. Yasanın iptali için yaşam hakkı savunucuları tarafından toplanan imzalar AYM’ye iletildi.
Adliye önünde yapılan açıklamada, uzman görüşü ve uyarıları alınmadan acele bir şekilde hayvanların yaşam hakkı ve özgürlüklerini elinden alan bir yasa çıkarıldığı vurgulandı. Açıklamada, bu yasanın uluslararası sözleşmeler ile Anayasa’nın birçok hükmünü ihlal ettiği belirtildi.
Birlikte yaşama kültürünün çeşitli algı operasyonlarıyla yok sayıldığı aktarılan açıklamada “Yıllarca görevini yapmayan, sokakta yaşayan hayvanların rehabilitesine, kısırlaştırılmasına, aşılatılmasına harcanması gereken bütçeyi başka yere kullanan belediyeler ve bu durumu denetlemeyen kurumlar ve kamu görevlileri yüzünden bugün sokakta yaşayan hayvanların ötanazi yoluyla öldürülmesinin, ölüm kampı olan bakımevlerine hapsedilmesinin yasal yolu açılmıştır.” denildi.
İstanbul Barosu da protestoya yönetim kurulu üyeleriyle katılarak destek verdi. Basın açıklamasını okuyan avukat Harun Erdil, yasanın Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu vurguladı.
Utanç duyuyoruz
“Hayvanların ölmek istemediğini belirtmekte utanç duyuyoruz” denilen açıklamada veteriner hekimlerin hayvanları öldürmeye zorlandığı da aktarıldı.
Bu kanunun kamu yararına olmadığı vurgulanarak “Kanun koyucunun kanun çıkarırken temel amacının kamu yararı olması gerekir. Kanunun henüz yürürlüğe girmesi dahi beklenmeden artan şiddet eylemleri ve katliamlar ile halkın kanuna karşı tepkileri dikkate alındığında temel amacın kamu yararı olmadığı da çok açıktır.” denildi.
Açıklamada kanunlardan yola çıkılarak hayvan katliamlarının meşrulaştırıldığı da belirtilerek “31 Ağustos 2024 tarihinde Ankara Polatlı’da yavru bir köpeği dirgenle öldüren fail ‘Devlet kanun çıkardı köpekleri öldürmek için.’ diyerek bu kanundan cesaret aldığını açıkça beyan etmiştir. Hayvanlar dirgenle, tüfekle, kürekle; dövülerek, asılarak, zehirlenerek, boğularak ve daha sayamadığımız birçok yöntemle öldürülmüş, yaralanmış ve özgürlüklerinden yoksun bırakılarak ölüm kamplarına hapsedilmiştir.
Katliam yasası, sokaktan herhangi bir sebepten dolayı tedaviye veya bakımevine alınan köpeklerin, alındıkları yere geri bırakılmasını yasaklamıştır. Bu yasak, kapasitesi zaten dolu olan bakımevlerinin kapasitelerinin aşılmasına sebep olmuştur. Esaret altında ve kalabalık olarak hapsedilen köpekler, stres altında kavga etmekte, açlıktan ve bakımsızlıktan, hastalıktan birbirlerini yaralamakta ve ölüme terk edilmiş durumdadır.” ifadelerine yer verildi.
Kısırlaştırma için alınan köpekler geri bırakılamadığından ve bakımevlerinde yer olmadığından ötürü kısırlaştırma çalışmalarının durduğunun belirtildiği açıklamada “Bu felaketlerin tümü öngörülüyorken, Anaya Mahkemesi’nin yapması gereken, bu yasayı iptal etmek ve bilimsel tek çözüm olan ‘Kısırlaştır-Aşılat-Yerinde Yaşat’ metodunu yasalaştırmak ve üretim ve ticareti durdurmaktır.” denilerek çözüm yolu önerileri sunuldu.
Kaybedecek tek bir saniye bile yok
AYM’ye yasanın iptali için bir kez daha seslenilen açıklamada ayrıca şu önerilere yer verildi:
“Yaşanan bu süreçte hayvanların kaybedecek tek bir saniyesi dahi yoktur. Hayvanları Koruma Kanunu denilmesine rağmen, kanunun adına, amacına, koruduğu değer ve menfaatlere açıkça aykırı olan bu yasa derhal iptal edilmeli ve Anayasa Mahkemesi hukukun ve vicdanın gereğini yerine getirerek yaşanan katliamlara bir an evvel dur demelidir.
Bizler yaşamdan ve yaşatmaktan asla vazgeçmeyeceğimizi, her yaşamı tek tek savunacağımızı, hiçbir hayvanı toplama kamplarına ve ölüme terk etmeyeceğimizi buradan bir kere daha haykırıyoruz. Anayasa Mahkemesi’ni de yaşamdan ve yaşatmaktan yana olmaya ve bir an evvel bu kan kokan yasayı iptal etmeye davet ediyoruz.
Hak ve özgürlükleri yok sayılarak katledilen tüm hayvanları saygıyla anıyor; yapılan ve yapılacak olan katliamların ve topluma yayılan şiddetin sorumluluğunun bu kanun iptal edilmediği sürece hepimizin üzerinde olacağını tarihe not düşüyoruz.”
Yaşam savunucuları, yasaya karşı şu ifadeleri kullandılar:
Yaşam için Yasa İnisayitifi’nden Ebru Ergöç:
“Bütün itirazlarımıza, bütün ülkede örgütlenmemize rağmen, bu yasanın geri çekilmesini talep etmemize rağmen maalesef o yasa geldi ve mecliste AK Parti ve MHP’nin oylarıyla geçti. Barınak denilen ölüm kamplarında hayvanlar toplatılıyor. Belediyeler tarafından orada öldürülüyor ya da hastalıktan, açlıktan birbirleriyle kavga ediyorlar ve ölüyorlar. Bütün barınaklar fiili yetersizliklere rağmen ağzına kadar doldu taştı ve barınaklardan hayvan sahiplenmek konusu da çok zorlaştırıldı. O yüzden Anayasa Mahkemesi’nin bu yasayı bir an önce iptal etmesini istiyoruz.”
Kadıköy Hayvan Hakları Forumu’ndan Gül Karaca:
“Yaşam hakkının kanunu olmaz. Hem insanın, hem hayvanların yaşam hakkı vardır. Lütfen, sokaktaki katliamlar durdurulsun, yazık! Bugün hayvana yapılan yarın insana yapılacaktır, bunu herkesin bilmesi lazım.”
Hayvan hakları aktivisti Sait Biliz:
“Burada hiçbir bilimsel kurulun, hiçbir STK’nın, sahada çalışan hiçbir başka örgütün gerekli görüşleri alınmadan bilimsel çözümün, etik çözümün nasıl olacağına dair herhangi bir altyapı çalışması yapılmadan, yine aynı şekilde elleri kaldırıp indirerek, oldu bittiye getirerek bütün sokak hayvanları hedef haline getirildi.”
Yaşam hakkı savunucuları Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde bir kez daha hayvanların uyutulmasını içeren yasaya itiraz etti
Haber: Arjin Vahap Güler(@mahabko)https://t.co/tAYAjjcBrM pic.twitter.com/fM7LOnqL6y
— İlke TV (@ilketvcomtr) January 30, 2025