Haber: C.Saffet Yılmaz
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürlüğüne bağlı İŞKUR Edremit biriminde görev yapan, aynı zamanda Büro Emekçileri Sendikası (BES) yönetici ve üyesi 3 çalışan, ‘görevlendirme’ adı altında Balıkesir İl Müdürlüğü ve Bandırma Hizmet Merkezi Müdürlüğüne gönderildi. Bu durumu ‘sürgün’ olarak değerlendiren ve sendikal faaliyetin engellenmeye çalışıldığına dikkat çeken kamu emekçileri, İŞKUR Edremit hizmet binası önünde basın açıklaması yaparak kararı protesto ettiler.
Adeta sürgün niteliğindeki bu keyfi görevlendirmeye tepki gösteren KESK ve Edremit Demokrasi Platformu üyeleri, İŞKUR Edremit hizmet binası önünde toplanarak “Sürgünlere, baskılara boyun eğmeyeceğiz” sloganıyla basın açıklaması yaptı. Özellikle “Aile Yılı” ilan edilen 2025 yılında yaşanan aile bütünlüğünü bozan sürgün niteliğindeki bu görevlendirmeye tepki olarak gerçekleşen ve Edremit KESK Şubeler Dönem Sözcüsü Aysun Tümtürk’ün okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Konfederasyonumuza bağlı Büro Emekçileri Sendikası Balıkesir Şube Sekreteri Mehmet Emin BİŞİRİCİ ile birlikte üyelerimiz Mustafa KARATEPE ve Derya GÜMÜŞ Edremit İŞKUR’da görev yapmakta iken, kendilerinin rızası dışında ve hiçbir makul gerekçe gösterilmeksizin, keyfi bir şekilde İŞKUR Bandırma Hizmet Merkezine ve Balıkesir İl Müdürlüğü’ne süresiz ve hukuksuz bir şekilde görevlendirilmişlerdir.Bu keyfi ve hukuksuz uygulama, yalnızca ilgili arkadaşlarımızı değil, tüm kamu emekçilerini ve sendikal hakları hedef alan bir yaklaşımın ürünüdür. Görevlendirmenin, hükümet tarafından“Aile Yılı” olarak ilan edilen bir dönemde, aile birliğini parçalayacak şekilde yapılması da manidardır. Bu kararın hukuk, vicdan ve insanlık değerlerinden ne denli uzak olduğu da açıktır. Arkadaşlarımız yıllardır burada mevzuat çerçevesinde, nitelikli kamusal hizmet üretme gayesinde olan diğer emekçilerle birlikte fedakârca çalışmışlar, başta pandemi dönemi olmak üzere her dönem görevlerini en iyi şekilde yapma gayretinde oldular.
Ne gariptir ki tam da toplu sözleşme sürecinde bu görevleri ifa etmekle yükümlü olan Çalışma Bakanlığına bağlı İŞKUR’da işini iyi, dürüst, namuslu yapanlar sürgün edilmiş, çalışanlar mağdur edilmiştir. Bu suç tam da emekçileri korumakla görevli olan İŞKUR tarafından üç sendikamız üyesinin aynı sendikal faaliyeti engellenemez. Her ne kadar idare gerekçesiz bir şekilde bu uygulamayı yapmışsa da biliyoruz ki kuvvetle muhtemel “personel ihtiyacı”, “hizmet gereği” gibi yapay gerekçeler üretilmiş, bu yönde karar alınmıştır. Ancak bunun böyle olmadığı açıktır. İşini iyi yapan, aynı sendikaya üye üç emekçi atama usullerine uyulmadan, talebi alınmadan, Aile birliği gözetilmeden süresiz bir şekilde görevlendiriliyor ise bu açıkça sürgün ve sendikal faaliyetin engellenmesidir. 5237 Sayılı TCK’nun 118. Maddesine göre idare, çalışanların sendikaya üye olmaları, sendikal faaliyette bulunmaları cebir ya da hukuka aykırı işlemlerle engellemesi açıkça suçtur. O yüzden İŞKUR bu suçu işlemekten derhal vazgeçmeli, görevlendirmeleri iptal etmelidir. Önünde bulunduğumuz Hizmet Merkezinde Güvenlik Görevlisi bulunmamaktadır. Yıllardır sendikamız bu yönde çalışmalar yürütmektedir. Yine sendikamız 1997 yapımlı olan önünde bulunduğumuz binanın deprem testiyle ilgili girişimleri olmuştur. İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatının belki de en iyi şekilde uygulaması gereken kurumlardan biri olan İŞKUR’un bu yöndeki eksiklikleri ile ilgili faaliyet yürütmüştür.Çocuğu olan çalışanlar için işyerlerinde bakım evi ve kreş talepli çalışmalar gerçekleştirmiştir.Bu ve benzeri tüm çalışmaları yaparken sendikalı/sendikasız ayrımı gözetmeksizin tüm İŞKUR emekçilerinin taleplerine odaklanılmıştır.Arkadaşlarımızın sürgüne uğramalarının asıl gerekçeleri bu faaliyetlerde bulunmaları, çalışanların çıkarları doğrultusunda çalışma yapan bir sendikaya üye olmalarıdır.Çalışma ortamlarının iyileştirilmesi, ekonomik ve toplumsal haklarına yönelik sendikalarının almış olduğu kararları uygulamalarıdır.Kısacası arkadaşlarımız nezdinde,yasal olarak koruma altında olan sendikal faaliyetler cezalandırılmak istenmektedir. Sürgün politikaları, kamu emekçilerinin hak arama mücadelesini bastırmaya yönelik baskıcı bir araç olarak yıllardır karşımıza çıkmaktadır. Bizler bu uygulamaya karşı sessiz kalmayacağız, hukuksal olarak geçersiz olan bu karara karşı, başta tüm İŞKUR emekçileri olmak üzere, sendikalar ve demokratik kamuoyuyla birlikte arkadaşlarımız işyerlerine dönene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”
