Dünya genelinde ısınan iklim, bakteriler ve diğer mikropların gıda zincirine sızmasını kolaylaştırıyor. Bu, iklim değişikliğinin pek dile getirilmeyen ancak yüz milyonlarca insanı her yıl hasta eden tehlikeli sonuçlarından biri. Hindistan’ın Maharashtra eyaletinde yaşayan 75 yaşındaki Sumitra Sutar da bu sorunun kurbanlarından biri.
Sutar, beş yıl önce her zamanki gibi artan pirinç ve mercimek yemeğini yerken, bu sıradan öğün sonrasında günde 15 defa kusmaya başladı. Yapılan incelemelerde, bunun sebebinin Bacillus cereus adlı, pişirildikten sonra saklanan gıdalarda gelişen ve toksin üreten bir bakteri olduğu anlaşıldı. Araştırmalara göre, evde yapılan pirinç pişirme yöntemleri bu bakterinin sporlarını etkisiz hale getirmeye yetmeyebiliyor.
Araştırmacılar ve sağlık uzmanları, aşırı sıcak hava, sel ve kuraklık gibi iklim olaylarının gıdaların daha çabuk bozulmasına ve gıda kaynaklı hastalıkların artmasına neden olduğunu söylüyor. Aşırı sıcaklıklar, bakterilerin hızla çoğalmasına imkan tanırken; seller, tarım ürünlerini kanalizasyon ve atıklarla kirletebiliyor. Yüksek nem ise, çiğ tüketilen sebzelerde salmonella gibi bakterilerin büyümesini teşvik ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her yıl 600 milyon kişi gıda kaynaklı hastalıklara yakalanıyor ve bunlardan 420.000’i hayatını kaybediyor. Özellikle beş yaş altı çocuklar yüksek risk altında; her yıl 125.000 çocuk bu hastalıklardan dolayı ölüyor.
Farklı tarım uygulamaları ve küresel gıda tedarik zincirleri de bu sorunları artırırken, iklim değişikliği de önemli bir rol oynuyor. 2024’te yayımlanan bir inceleme çalışması, sıcaklığın her 1°C artışıyla, salmonella ve kampilobakter gibi bakterilerin neden olduğu gıda zehirlenmesi riskinin %5 arttığını gösterdi.
Sutar’ın köyü son on yılda ciddi sıcaklık artışları yaşadı. Yaz aylarında sıcaklıklar 43°C’ye kadar çıkıyor. Köyde gıda kaynaklı hastalıklarda belirgin bir artış gözlemlendiğini belirten sağlık çalışanı Padmashri Sutar, gıda güvenliğinin her geçen gün daha fazla tehdit altında olduğunu söylüyor.
Yayımlanan bilimsel çalışmalar, iklim değişikliğinin salmonella, E. coli ve kampilobakter gibi patojenlerin yayılmasını artırdığını ortaya koyuyor. Benha Üniversitesi’nden Ahmed Hamad, “Artan sıcaklıklar, et, süt ve deniz ürünleri gibi çabuk bozulan gıdalarda bu bakterilerin çoğalmasını teşvik ediyor,” diyor.
Meksika’nın kuzeybatısında yapılan bir çalışmada, salmonella salgınlarının sıcaklıkların 35-37°C olduğu bölgelerde ve yıllık yağışın 1000 mm’yi geçtiği yerlerde daha yaygın olduğu tespit edildi. Başka bir araştırma, salmonella’nın yüksek nemde daha hızlı yayıldığını ve bu bakterinin sadece ABD’de yılda 1.2 milyon kişiyi etkilediğini ortaya koydu.
Isı dalgalarında hazır gıdalar daha büyük risk taşıyor. Mauritius Üniversitesi’nden Hudaa Neetoo, bu ürünlerde patojenlerin hızla çoğalabileceğini ve hastalıklara yol açabileceğini söylüyor. Sel baskınları da hayvan gübresinin tarım arazilerine taşınmasına yol açarak salata ve sebzeleri kirletebiliyor. Sadece evde yıkamak bu bakterileri temizlemek için yeterli olmayabiliyor.
Uzmanlar, iklim değişikliğinin gıda sistemleri üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılması için uzun vadeli gözlemler yapılması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, sel sularıyla kirlenmiş depoların ve gıda ürünlerinin nasıl daha etkili temizlenebileceği konusunda yeni yöntemler geliştirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Ahmed Hamad, olası salgınları erken tespit edebilmek için daha iyi izleme sistemleri kurulması gerektiğini vurgularken, gıda işleme ve dağıtım altyapılarının aşırı hava olaylarına dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini de belirtiyor.
Uzmanlara göre, birçok insan iklim değişikliğini sadece çevresel bir sorun olarak görse de, bunun halk sağlığı üzerindeki etkileri, özellikle gıda kaynaklı hastalık riskleri açısından oldukça ciddi. Soğuk havanın tüm bakterileri öldürdüğüne dair yanlış inançların da yaygın olduğunu belirten Hamad, bazı bakterilerin soğukta bile çoğalabildiğini söylüyor.
Sutar ise köyünde gıda kaynaklı hastalıkların artmasının sadece kötü saklama koşullarıyla açıklanamayacağını, iklim değişikliğinin bu süreci hızlandırdığını anlatıyor. İnsanlara artık artan yemek tüketmemelerini, sebzeleri günlük almalarını ve temiz su kullanımına dikkat etmelerini öneriyor. (LiveScience)