Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Bahadır Özgür bugünkü köşesinde Kasım Garipoğlu’nun ünlülerle olan ilişkilerini ve iş dünyasındaki bağlantılarını anlatan bir yazı yayımladı.
Yazıdan önemli kısımlar ise şöyle:
Karmaşık olaylar yaşandığında dikkat dağıtmak için sıkça kullanılan cambaza bakma tabiri, bu kez gerçek anlamını bulmuş gibi görünüyor. Habertürk merkezli uyuşturucu operasyonunun kilit isimlerinden biri olan Kasım Garipoğlu, aynı zamanda sirk gösterileri düzenleyen bir organizatör olarak tanınıyor. 90’lı yıllardan bu yana Sümerbank, Türk Ticaret Bankası, Nesim Malki cinayeti ve Münevver Karabulut cinayeti gibi karanlık olaylarla anılan Garipoğlu ailesinin bir üyesi olan Kasım Garipoğlu, bugün hakkında yakalama kararı bulunan ve lüks yaşamıyla dikkat çeken bir isim. İddialara göre dumanlı partilerin organizatörü olan Garipoğlu’nun asıl gizemi, uluslararası boyuttaki şüpheli para trafiğinde yatıyor. Türkiye, Asya ve Londra üçgeninde kurduğu karmaşık şirket ağları üzerinden milyon dolarları yöneten Garipoğlu, Paramount Otel skandalı ve Sezgin Baran Korkmaz (SBK) davasının da merkezinde yer alıyor. ABD Hazinesi’ni dolandırmakla suçlanan SBK’nın kara para aklama faaliyetlerinde kullanılan şirketlerden birinin, Garipoğlu’nun sahibi olduğu GKFX olduğu belirtiliyor.
Sezgin Baran Korkmaz ve GKFX bağlantısı
Kasım Garipoğlu’nun adı, Paramount Otel skandalıyla gündeme gelen Sezgin Baran Korkmaz davasında öne çıkıyor. Dönemin Habertürk Genel Müdürü Veyis Ateş ile SBK arasında geçtiği iddia edilen 10 milyon Euro rüşvet iddiası hala tazeliğini korurken, SBK’nın ABD’den elde ettiği haksız kazancı Türkiye’de akladığı ortaya çıkmıştı. Utah’ta açılan davada, aklama sürecinde kullanılan şirketlerden birinin GKFX olduğu ifade ediliyor. Garipoğlu’nun magazin basınına yansıyan ilişkileri ve lüks yaşamı bir yana, İngiltere merkezli GKFX Financial Services Ltd. şirketinin Türkiye şubesi olarak 2014 yılında açılan ancak Türkiye’de lisansı bulunmayan GKFX, Asya piyasalarında kaldıraçlı işlem yapmak isteyenlere aracı kurum olarak hizmet veriyordu.
Kayıp 30 milyon dolar ve valizlerle taşınan paralar
GKFX, 2020 yılında şirket içi büyük bir hırsızlık iddiasıyla sarsıldı. Kasım Garipoğlu, şirketindeki 6 üst düzey çalışanı müşterilere ait 30 milyon doları çalmakla suçladı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada, parası çalındığı iddia edilen müşterilerin şikayetçi olmaması dikkat çekti. Savcılık bilirkişileri, kasada olması gereken milyonlarca doların bulunamadığını tespit etti. Ancak dosyanın detaylarında, izaha muhtaç bir para trafiği gün yüzüne çıktı. Dosyada yer alan ifadelere göre, Azco İnşaat, Tera Menkul Değerler, Doğuş Gold gibi şirketlerden milyonlarca doların valizlerle GKFX’e taşındığı belirlendi. Tanık olarak dinlenen şirket çalışanları, paraları valizlerle taşıdıklarını itiraf ederken, bu durumun BDDK lisansı olmayan bir şirkette nasıl gerçekleştiği sorusu yanıtsız kaldı. Yargı süreci olayı şimdilik şirket içi yolsuzluk olarak değerlendiriyor.
Çin’den Londra’ya uzanan karmaşık ağ
Dosyadaki bilgilere göre Kasım Garipoğlu’nun kurduğu şirket ağı Çin, Vietnam ve Kamboçya’ya kadar uzanıyor. Bu şirketlerin tamamı Londra merkezli GKFX Financial Services Ltd. ile, o da bir vergi cenneti olan Virgin Adaları’ndaki International Finance House Ltd. ile bağlantılı görünüyor. Yapının en tepesinde ise Miami merkezli Global Kapital Group (GKG) bulunuyor. Gayrimenkul, finans ve eğlence sektörlerinde faaliyet gösteren GKG’nin eğlence markası Divine Circus, sirk gösterileri ve lüks partiler organize ediyor. 2016 yılında Milan futbol kulübüyle sponsorluk anlaşması imzalayarak ses getiren GKFX’in, güvenilirlik raporlarına göre adres gösterilen ofisinin boş olduğu ortaya çıkmıştı.
Yeni şikayet ve Gökalp İçer detayı
Kasım Garipoğlu’nun çalışanlarını suçladığı davada adı geçen yöneticilerin, daha sonra uyuşturucu ve kara para aklama suçlamalarıyla gündeme gelen kripto para borsası Icrypex’in sahibi Gökalp İçer ile bağlantılı olduğu görülüyor. Uyuşturucu operasyonunun başlamasının ardından savcılığa başvuran bir iş insanı, Kasım Garipoğlu’nun 30 milyon doları çalışanların çalmadığını, aksine Garipoğlu’nun karmaşık finansal işlemlerle bu parayı Londra’ya kaçırdığını iddia etti. Bu gelişme, kayıp paranın akıbetini daha da gizemli hale getirirken, Habertürk merkezli vakadaki ilişkiler ağının boyutunu gözler önüne seriyor.