Bir zamanlar milyonlara ulaşan gazete tirajları şimdi 100 bini aşamıyor.
Son yıllarda 20, 30, 40 bin tirajlar “iyi”, 80 binin üzeri “çok iyi” kabul ediliyor.
Buna karşılık X hesabında habercilik yapanlar 1 milyon ve daha yukarı takipçilerle gazete patronlarını geride bıraktı. Tıklanma sayıları trajik bir “tiraj raporu” olarak teknoloji devriminin zaferini ilan ediyor!
Ayrıca…
Haber siteleri yükselişte.
Milyonların ilgisiyle devasa gazeteleri solladılar.
Bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitiren gazetelerin yüzlerce milyonluk yatırıma rağmen kamuoyunu etkileme gücünü, “inandırıcılığını” kaybetmesi ibretlik bir tablo.
XXX
Peki bu süreç nereye gidiyor?
Günlük gazeteler yok mu olacak?
Evet.
Günlük gazeteleri yayınlayanlar, başka kanallardan elde ettikleri gelirler kesildiği anda bu masrafa katlanamaz.
Çünkü…
Gazeteleri basmanın, yaymanın maliyeti giderek artıyor.
Bir süre sonra tüm gazeteler internet ortamında yayına geçecek.
Ancak…
Gazetecilik ölmeyecek.
Kendi istihbaratını yapıp okurların bilinmeyen haberlere ulaşmasını sağlayan gazeteciler var olmaya devam edecek.
Hatta…
Yıldızları daha da parlayacak.
Ne yazık ki, Türkiye’de gazetecilerin büyük bölümü siyasi partiler gibi saf tutmaya başladı.
Haber değil mektup yazıyorlar!
Oysa…
Gazetecinin sorumlu olduğu tek güç vardır: Halk.
Gazeteci halka bilgi vermekle yükümlüdür ve sırtını sadece okurlarına dayaması ona ihtiyaç duyduğu gücü vermeye yeter.
Bizde öyle mi?
Sorunun yanıtını herkes biliyor!
XXX
Gelelim tirajlara; 2 Mayıs tarihli rapor:
SABAH: 100 bin 070
HÜRRİYET: 86 bin 709
SÖZCÜ: 85 bin 918
POSTA: 54 bin 562
KORKUSUZ: 32 bin 420
NEFES: 21 bin 098
Diğer gazetelerin satışı daha düşük. Rakamları yazsak içiniz acır!
XXX
Düşük tirajlar toplu alımlarla yükseltiliyor. Çünkü Basın İlan Kurumundan ilan alabilmek için tirajın 50 bini geçmesi gerek.
SABAH ve HÜRRİYET’in kamu kuruluşları tarafından alımı yapılıyor. “Gazete takımına” dahil olmak tirajlarını yükseltiyor.
Bayilerde gerçek satış rakamlarına göre en çok okunan gazete SÖZCÜ.
XXX
Sağ kesimde gazete seçenekleri daha fazla. Solda da seçeneklerin artırılması gerekir. Çünkü okuyan, entelektüel kesim daha çok solda.
NEFES iyi bir seçenek olabilir. Ancak SÖZCÜ kompleksinden kurtulmalı. Tamam SÖZCÜ’yü çıkaran ekip NEFES’i dünyaya getirdi, ama birebir taklit kabul görmüyor.
Soner Yalçın, Deniz Zeyrek gibi güçlü yazarları olmasına rağmen 20 binli tirajla daha uzun süre nefes alamaz. Kendine gelmesi, basında yeni bir soluk olması lazım.
“Farklı ne yapabilirim” , “Ulaşılamayan hangi kesime ulaşırım” gibi sorulara yanıt aramalı NEFES yönetimi.
CUMHURİYET “mirasyedi” gibi…
Tirajı bir türlü yükselmiyor. Satış rakamını yazmak içimizden gelmiyor. Sadece “Cumhuriyet” adına yakışmadığını söyleyelim yeter.
Gençlerle diyalog kurabilmeli.
İnsanlar yoksullaştıkça Cumhuriyet’in fiyatı artıyor. Bu yaman bir çelişkiyi aşmak için Cumhuriyetimize değer veren düzgün işadamlarının bu gazeteye destek sağlaması ya da ortaklığı çözüm olabilir.
Veya…
CUMHURİYET’in halka arz edilmesi üzerinde düşünülmeli. Birçok tartışmalı şirket halka arz edilip büyük kaynak sağlarken, CUMHURİYET gibi güçlü bir markanın zorlukları aşabilmesi için hisselerinin bir kısmını paylaşması neden olmasın?
BİRGÜN iyi habercilik yapmasına rağmen tiraj olarak karşılığını alamıyor, ama duyarlı gazeteciliğinden dolayı alkışı hak ediyor.
SÖZCÜ; Emin Çölaşan, Yılmaz Özdil, Saygı Öztürk gibi okunurluğu yüksek yazarlara rağmen 80 binlerde. Bu hak ettiği rakam değil. Bir zamanlar 400 bin satıyordu.
Ancak…
SÖZCÜ’nün tirajı organik.
Yani…
Şişirilmiş, takviye edilmiş, bedava dağıtılmış gazetelerden oluşmuyor. Tamamen bayi satışı.
Bu yüzden…
SÖZCÜ bir zamanlar HÜRRİYET’in elinde olan “amiral gemisi” unvanını almayı hak ediyor.
XXX
Farklı bir konuyla bitirelim:
1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına izin verilmemesi, mezarlık ziyaretlerinin yasaklanması gibi bir şey.
İşçiler, 1977 katliamında ölen arkadaşlarını can verdikleri yerde anmak istiyorlar.
Bunun yasaklanmasını anlamak mümkün değil…