Ege Bölgesi, Türkiye’nin en aktif deprem kuşaklarından biridir ve yüksek sismik risk taşımaktadır. Bölgenin altında doğu-batı yönlü uzanan çok sayıda aktif fay hattı bulunmaktadır. Uzmanlar, Büyük Menderes, Gediz ve Küçük Menderes gibi önemli graben sistemlerini çevreleyen bu fayların büyük deprem üretme potansiyeline sahip olduğu konusunda uyarıyor. Bölgenin tektonik yapısı gereği, irili ufaklı depremler sürekli yaşanmakta, ancak asıl tehlike büyük yıkım yaratma potansiyeli olan ana faylardır.
BÖLGEDEKİ AKTİF FAY SİSTEMLERİ
Ege Bölgesi’nin yüksek deprem riski, bölgeyi karakterize eden doğu-batı uzanımlı graben yapıları ve bu yapıları sınırlayan aktif normal fay hatlarından kaynaklanmaktadır. Başlıca grabenler arasında Gediz (Manisa-İzmir), Büyük Menderes (Aydın-Denizli) ve Küçük Menderes (İzmir) grabenleri yer alır. Bu graben sistemlerini oluşturan faylar, bölgedeki yıkıcı depremlerin ana kaynağıdır. Ayrıca, Kuzey Anadolu Fayı’nın batıya doğru olan uzantıları ve Fethiye-Burdur Makaslama Zonu gibi diğer tektonik yapılar da Ege’nin sismik aktivitesini etkilemektedir.
YÜKSEK RİSK VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Uzmanlar, Ege Bölgesi genelinde, özellikle graben alanları ve ana fay hatları üzerindeki yerleşim yerleri için yüksek deprem riskinin devam ettiğini vurgulamaktadır. Geçmişte bu fayların neden olduğu yıkıcı depremler, bölgenin sismik tehlikesini açıkça göstermiştir. Depreme karşı alınması gereken önlemlerin başında, mevcut yapı stokunun güçlendirilmesi, kentsel dönüşüm çalışmaları ve yeni yapılaşmada güncel deprem yönetmeliklerine titizlikle uyulması gelmektedir. Ayrıca, halkın deprem bilincinin artırılması ve acil durum hazırlıklarının yapılması da büyük önem taşımaktadır. Bölge halkının sismik aktiviteye karşı daima hazırlıklı olması hayati önem taşımaktadır.