Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) öncesinde bir araya gelen İklim Ağı, Türkiye’nin güncel iklim politikalarını ve 2035 hedeflerini eleştiren kapsamlı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, Türkiye’nin mevcut planlarına göre 2035’te seragazı emisyonlarını 2023’e kıyasla %16 oranında artırmayı öngördüğüne dikkat çekildi.
COP30’da Türkiye Masaya Yatırılacak
10-21 Kasım tarihleri arasında Brezilya’nın Belém kentinde düzenlenecek COP30’da, ülkelerin 2035 iklim hedefleri, enerji dönüşümü, adil geçiş ve doğal varlıkların korunması gibi hayati konular masaya yatırılacak. 15 sivil toplum kuruluşundan oluşan İklim Ağı ise zirve öncesi Türkiye’nin acilen daha iddialı bir yol haritasına ihtiyaç duyduğunu vurguladı.
“Etkili Mücadele İçin Emisyonlar Derhal Azalmalı”
Açıklamada, “Akdeniz Havzası’nda yer alan Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerini her gün daha şiddetli biçimde hissediyor; orman yangınları, seller ve kuraklık giderek artıyor. Bu nedenle bizi daha dirençli hale getirecek etkili bir iklim hedefine ihtiyaç var” ifadelerine yer verildi. İklim kriziyle mücadelede öncelikle elektrik üretiminde kö*mür kullanımına son verilmesi ve nükleer enerji gibi “yanıltıcı çözümlerden” uzak durulması gerektiği belirtildi.
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz, “Türkiye fosil yakıtlardan çıkarak ekonomisini karbonsuz sektörlere yönlendirebilir ve bu sayede sağlık ve ithalat maliyetlerinden kurtulabilir. Böylece yeni küresel düzende iklim müzakerelerinde anlamlı bir yer edinebilir” dedi.
Kömür Teşvikleri Kaldırılmalı, Adil Geçiş Sağlanmalı
İklim Ağı, termik santrallere yönelik fiyat garantili alım anlaşmaları da dahil olmak üzere fosil yakıt teşviklerinin acilen son bulması çağrısında bulundu. Bu teşviklerin hem kamu kaynaklarını israf ettiği hem de halkı ve doğayı tehlikeye attığı vurgulandı. Bunun yerine, kaynakların enerji yoksulluğuyla mücadele ve işçileri koruyan bir Adil Geçiş Mekanizması‘na aktarılması önerildi.
Doğa Koruma ve İklim Mücadelesi El Ele
WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Behiç Sabuncu, iklim kriziyle mücadele ile doğa korumanın birbirinden ayrılamayacağını söyledi. Sabuncu, “Ormanlar, denizler ve toprak, insan kaynaklı CO2 emisyonlarının yarısından fazlasını tutuyor. Ancak Türkiye’de ormanların tutabildiği karbon miktarı son sekiz yılda neredeyse yarı yarıya azaldı” bilgisini paylaştı.
Bu azalmanın başlıca nedenleri arasında orman yangınları, aşırı kesim ve madencilik gibi faaliyetler gösterildi. İklim Ağı, doğal alanları madencilik ve enerji üretimine açan 7554 sayılı Torba Yasa ve Orman Kanunu’nun ilgili maddelerinin derhal kaldırılması gerektiğini ifade etti.
Güçlü Politika Olmadan Müzakere Masasında Yer Almak Zor
Açıklama, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde COP31’e ev sahipliği yapma hedefi de düşünüldüğünde, iklim müzakerelerinde söz sahibi olabilmek için güçlü ve inandırıcı bir iklim politikasına ihtiyaç duyulduğu vurgusuyla son buldu. İklim Ağı’na göre, ancak bu adımlar atıldığı takdirde Türkiye iklim kriziyle gerçek anlamda mücadele edebilir.