Bu yıl Brezilya’da düzenlenecek COP30 zirvesine başkanlık edecek olan Andre Correa do Lago, BM üyelerine bir mektup göndererek iklim krizine karşı kolektif eylem çağrısında bulundu. Mektupta Hitler ve arkadaşlarını inceleyen filozof Hannah Arendt’in “kötülüğün sıradanlığı” kavramına atıfta bulunularak, iklim finansmanından çekilen ABD hükümeti ve benzerleri için iklim krizine yönelik “eylemsizliğin sıradanlığı” ifadesi kullanıldı…
Brezilya’nın Kasım ayında ev sahipliği yapacağı COP30 zirvesinin başkanı Andre Correa do Lago, Donald Trump hükümetiyle beraber ABD’nin iklim finansmanını durdurması üzerine konuştu ve Beyaz Saray olmadan da ABD’deki şirketlerin ve diğer kuruluşların iklim krizini çözmeye yönelik yapıcı bir rol oynayabileceklerini ima etti.
Lago, geçen Cuma günü gazetecilere yaptığı bir açıklamada, “ABD’yi göz ardı etmek gibi bir düşüncemiz yok. ABD hükümeti, katılımını sınırlayacak olsa da, ABD öyle harika bir teknolojiye ve harika bir yeniliğe sahip bir ülke ki katkı sağlayabilir. Ayrıca ABD, bu tartışmalar ve çözümler için merkezi bir ülke” dedi.
Correa do Lago, Pazartesi günü tüm BM ülkelerine yazdığı bir mektupta ise, Brezilya’nın beklentilerini açıkladı. Ayrıca tüm hükümetlerin Kasım ayında, Amazon’un ağzında yer alan yağmur ormanı şehri Belem’de başlayacak olan konferans öncesinde, seragazı emisyonlarını kesmek için ulusal planlar hazırlayacaklarını söyledi. COP30 başkanı mektubunda şu ifadelere yer verdi: “COP30 iklim krizinin etkilerinin en çok hissedildiği yerde gerçekleşecek ilk zirve olacak. Şu anda bilim insanlarına göre Dünya’nın en hayati ekosistemlerinden biri olan Amazon geri dönülemez bir eşik noktasına ulaşma riski altında. Bu nedenle ister seçimle, ister felaketle, değişim kaçınılmaz.”
COP30 Başkanlığı Düşük Karbonlu Ekonomiye Yatırımlardan Umutlu
Zirvedeki resmi müzakerelere sadece ulusal hükümetlerin katılabileceği belirtilirken, bölgesel ve yerel hükümetler ile iş dünyası ve yatırımcılar için forumlar da düzenlenecek ve bu forumlara ABD’den de katılımcılar olacak. Correa do Lago, bu forumların ilerleme için hayati önemde olduğunu ifade ederek, COP30’un iki hafta süren teknik müzakerelere odaklanmanın ötesine geçerek, iklim eylemlerinin sürekli bir şekilde uygulanmasına yönelik bir süreç olması gerektiğini vurguladı.
Brezilya, 1992’de imzalanan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin ve 2015 Paris Anlaşması’na öncülük eden “taraflar konferansı” (COP) tarihinde, en kötü jeopolitik durumlardan biriyle karşı karşıya. Trump, sadece ABD’yi Paris Anlaşması’ndan çekme sürecini başlatmakla kalmadı, aynı zamanda gelişen dünyaya vaat edilen iklim finansmanını geri aldı ve iklim bilimi için federal desteği ortadan kaldırdı.
COP30’un CEO’su Ana Toni de yakın zamanda yeniden toplanan BM biyolojik çeşitlilik sözleşmesi taraflar konferansının sonuçlarına dikkat çekerek, doğa koruma finansmanı konusunda bir plan üzerinde anlaşmaya varıldığını belirtti. Toni, “Gerçekten zorlu bir dönemdi, ancak yine de bir anlaşma gördük” diye vurguladı. Birçok yatırımcı ve işletmenin COP30’a ilgi gösterdiğini de belirten Toni, şunları söyledi:
“Ülkelerin emisyon kesme planlarının yatırım yapılabilir ve uygulanabilir olmasını sağlamalıyız. Şimdiye kadar yatırımcılarla çok olumlu bir etkileşimde bulunduk. Onlar, düşük karbonlu bir ekonomiye geçişin kaçınılmaz olduğunu biliyorlar ve yatırımlarını yapacakları yerler arıyorlar.”
2. Dünya Savaşı Ruhuna Gönderme Yapıldı
Brezilya’nın, sert emisyon kesintilerinin neden gerekli olduğunu belirten ve hükümetleri iklim felaketini önlemek için köklü önlemler almaya çağıran mektubunda, II. Dünya Savaşı’nda Nazi’leri yenilgiye uğratan ruha da özel bir vurgu yapıldı. Mektupta Hitler ve arkadaşlarını inceleyen filozof Hannah Arendt’ten alıntı yapılarak, “Arendt, ‘kötülüğün sıradanlığını’, kabul edilemez olanın kabul edilmesi olarak nitelendirdi. Şimdi de biz ‘eylemsizliğin sıradanlığı’ ile karşı karşıyayız. Sorumsuz ve kabul edilemez bir eylemsizlik bu.”
Mektupta ayrıca, Tupi-Guarani dilinden gelen ve topluluğun ortak bir görev üzerinde bir araya gelmesi anlamına gelen Brezilya’da kullanılan “mutirão” kavramı da anımsatıldı.
İklim değişikliğiyle mücadele eden uluslararası bir çevre örgütü olan 350.org’un Latin Amerika ve Karayipler direktörü Ilan Zugman da, COP30 başkanlığından gelen bu ayrıntılı mektubu proaktif olarak tanımladı ve COP29 ile kıyaslandığında cesaret verici olduğunu söyledi. Zugman, “Mektuptaki tavır, iklim değişikliği karşısında birliğe vurgu yapıyor ve yerli halkların kolektif eylem perspektifleriyle de uyum gösteriyor. COP30 sadece tartışmalar yapıp, uygulama için net yolları olmayan taahhütler açıklamak yerine, eyleme geçmekle ilgili olmalı” dedi.
