CHP Kadın Kolları öncülüğünde “asgari değil, insanca yaşamak istiyoruz” sloganıyla İzmir’de bir araya gelen yurttaşlar, asgari ücreti protesto etmek için Cumhuriyet Meydanı’nda toplanarak Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüdü. Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı.
Karasu: “Bütçede emekli yok, emekçi yok, işçi yok, memur yok”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, şunları söyledi:
“Toplumun yüzde 80’ini açlığa, yoksulluğa mahkûm eden AKP iktidarına karşı meydanlardayız. Alanlardayız, sokaklardayız. 23 yıl önce iktidar olanlar ‘üç Y’ ile geldiler. Yoksullukla mücadele edeceklerini ifade ettiler. 23 yılın sonunda 86 milyonu yoksulluğa mahkûm ettiler. Bakın, en son asgari ücret açıklandı. Açıklanan asgari ücret 28 bin lira. Biliyoruz; ödeyen için zor, alan için ise geçim şansının olmadığı bir ücrettir. Niçin bu hâle geldik? 2026 bütçesini iki ay boyunca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuştuk. Cumhuriyet Halk Partisi olarak emekçinin, emeklinin, işçinin, asgari ücretlinin, esnafın, çiftçinin sözcüsü olduk. Meclis görüşmelerinde, bütçe görüşmelerinde AKP milletvekillerinin, genel başkan yardımcılarının, grup başkan vekillerinin emekçiden, emekliden, işçiden, yoksuldan bahsettiğine hiç tanık olduk mu? Ne yazık ki olmadık. Neyi konuştular? Betonu konuştular, demiri konuştular. Çünkü onlar 23 yıldır bu ülkede bir rant düzeni yarattılar. Bakın, bütçeler nedir? Bütçeler, Meclis’te onaylanan ve 86 milyonun ortak kasası olan bütçelerdir. Bu bütçeyi hep beraber oluşturuyoruz. Vergiyi bizler ödüyoruz, bütçeyi bizler oluşturuyoruz. Ama bütçeden payı kimler alıyor? Emekçiler almıyor, emekliler almıyor, asgari ücretliler almıyor. Peki bu bütçeden kimler pay alıyor? 18,9 trilyonluk bütçenin 2,7 trilyonunu faiz giderleri oluşturuyor. Diyorlardı ya ‘faiz lobileri’ diye… Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesini faiz lobilerine teslim etmiştir. Bunun, bütçeyi oluşturanın, bütçeyi yazanın sorumlusu sarayda oturmaktadır. Biz biliyoruz ki Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin kaynaklarının büyük bölümünü faiz lobilerine teslim etmiştir. Diğer bölümünü kime teslim etmiştir? Yap-İşlet-Devret projeleriyle, kamu-özel iş birliği projeleriyle 44 tane şanslı şirkete, beş tane çeteye, yandaş firmalara bütçenin büyük bölümünü aktarmaktadır. 86 milyonun oluşturmuş olduğu bütçede emekli yok, emekçi yok, işçi yok, memur yok. Ama kimler var? Faiz lobileri var, yandaş şirketler var, bin 150 odalı sarayın giderleri var. Ama emekli, emekçi bu bütçede olmamıştır.
“Sandıkta bedelini çok ağır bir şekilde ödeyecekler”
Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2026 yılının vatandaşlarımız üzerinde ne büyük tahribatlar yaratacağını görüyoruz. Yıllardır yaratılan rant düzeninin bedelini sizler ödüyorsunuz. Emekçiler ödüyor, bu ülkenin emeklileri ödüyor, işçileri ödüyor. Buna karşın Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2026 yılını AKP iktidarına, Recep Tayyip Erdoğan’a bütün sokakları, bütün meydanları dar edeceğiz. Geçim yoksa seçim var! O sandık gelecek! Yıllardır bu ülkenin kaynaklarını yandaşlara, faiz lobilerine peşkeş çekenler, sandıkta bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödeyecekler. Onun için Cumhuriyet Halk Partisi’ne saldırıyorlar. Onun için Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye başkanları bugün Silivri zindanlarında bedel ödüyor. Onun için Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı bugün Silivri zindanlarında tutsak tutuluyor. Buna karşın hep beraber; bu ülkenin tüm yurtseverleri, tüm demokratları, tüm milliyetçileri, tüm sosyal demokratları el ele, kol kola, omuz omuza olmak zorundayız. Hep beraber haykırıyoruz: Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
“AKP iktidarı gidene kadar mücadele edeceğiz”
İzmir, 23 yıllık AKP iktidarının en büyük tahribatını yaşayan illerin başında geliyor. Siz bütçeye 10 veriyorsunuz, bir alamıyorsunuz. Sizin suçunuz ne? Sizin suçunuz yıllardır Cumhuriyet’ten, Cumhuriyet Halk Partisi’nden, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerinden vazgeçmemenizdir. Şunu biliyoruz: İzmir’e ne yaparlarsa yapsınlar, İzmir’e nasıl zulüm ederlerse etsinler hiçbir İzmirli ne Cumhuriyet’ten, ne Cumhuriyet’in kazanımlarından ne de Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerinden asla taviz vermeyecektir. AKP’nin milletvekillerini, AKP’nin bakanlarını, AKP’nin yöneticilerini bir gün olsun sokakta, bir gün olsun kasapta, manavda, pazarda görüyor musunuz? Çıkabilirler mi? Çıkamazlar. Çünkü topluma anlatacak hiçbir şeyleri kalmamıştır. Bizler buna karşı ne yapacağız? Bizler hep beraber, el ele, kol kola bu AKP iktidarını göndereceğiz. Bu saatten sonra sokakları, meydanları, alanları bu rant düzenine, bu bozuk düzene, bu faiz lobilerine karşı hep beraber dar edeceğiz. 86 milyonun refahı için, 86 milyonun huzuru için, 86 milyon vatandaşımızın yüzünün gülmesi için Cumhuriyet Halk Partililer olarak meydanlarda olacağız, sokaklarda olacağız, alanlarda olacağız ve AKP iktidarı gidene kadar mücadeleden bir adım geri gitmeyeceğiz; direneceğiz, göndereceğiz.”
Kaya: “AKP iktidarı bu rakamı açıklarken, bir annenin mutfağına bakmadı”
AK Parti iktidarı tarafından açıklanan asgari ücret dayatmasını kabul etmediklerini belirten CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya ise şunları kaydetti:
“Bugün AKP iktidarının açıkladığı ve adına ‘asgari ücret’ denen bu sefalet dayatmasını kabul etmediğimizi haykırmak için buradayız. Bu rakam, milyonlarca emekçinin açlıkla yaşamaya zorlanmasıdır. Bu rakam, özellikle kadınlar için geçinememenin, yetirememenin, utanmadan dayatılan bir hayatın adıdır. Bu ülkede kadınlar artık hesap yapmıyor, tercih yapmaya zorlanıyor. Bez mi, yoksa mama mı? Sebze mi, yoksa meyve mi? Bugün hangisinden vazgeçelim? İktidar bu yılı ‘Aile Yılı’ ilan etti. Ama 28 bin 75 TL ile aile kurulmuyor, aile korunmuyor, aile ayakta kalmıyor. Aile Yılı dedikleri şey, anneler için boş pazar filesi, çocuklar için eksik beslenme, kadınlar için derinleşen yoksulluk demektir. Eğer bu yıl Aile Yılı ise neden anneler çocuklarına ‘alamayız’ demek zorunda kalıyor? Neden bebek bezleri lüks, mamalar erişilmez oldu? Çünkü bu iktidar, aileyi yoksullukla yönetiyor. 28 bin 075 TL’yi belirleyenler, hiç pazara çıktı mı? Hiç bir annenin gözlerinin içine bakarak ‘bu ücret yeter’ diyebilir mi? Diyemezler. Çünkü onlar sofrayı kurmuyor, pazara gitmiyor, çocuk büyütmenin ne demek olduğunu bilmiyorlar. Asgari ücretle en ağır yükü kadınlar taşıyor. Çünkü kadınlar hem çalışıyor, hem evin tüm yükünü omuzluyor, hem de yoksulluğun ilk hedefi oluyor. AKP iktidarı bu rakamı açıklarken, bir annenin mutfağına bakmadı. Bir çocuğun tabağına maalesef bakmadı. Bir kadının ay sonunu nasıl getiremediğe hiç bakmadı.
“Kadını yalnız bıraktınız”
Buradan soruyoruz, İzmir Meydanı’ndan soruyoruz: 28 bin 75 TL ile hangi kadın kirasını ödeyebilir? Hangi anne çocuğunun beslenmesini eksiksiz sağlayabilir? Hangi emekçi onuruyla yaşayabilir? AKP iktidarı bu tabloyu bilmiyor mu? Elbette biliyor. Ama bilerek görmezden geliyor. İşte bu yüzden bu tablo AKP iktidarının tercihidir. Bu sefalet, bilinçli bir sınıf siyasetinin sonucudur. İktidar, vatandaşa şunu söylüyor: ‘Çalış ama doymayı bekleme. Üret ama yoksulluğa razı ol. Özelliklede kadınsan itaat et, idare et, sus.’ Bende buradan İzmir’den iktidara sesleniyoruz: Siz yoksulluğu yönetmeyi seçtiniz. Kadını yoksullaştırmayı seçtiniz. Aileyi ayakta tutan kadını yalnız bıraktınız. Bize ‘sabredin’ diyorsunuz. Ama 28 bih 75 TL kadınlara sadece çaresizlik veriyor. Bu ücret kabul edilemez. Bu ücretle insanca yaşam mümkün değildir. Artık yarattığınız bu sefaletin adı konulmalıdır. Bunun adı, yoksulluk fermanıdır.
“Asla boyun eğmeyeceğiz”
Cumhuriyet Halk Partisi olarak defalarca söyledik: Asgari ücret en az 39 bin lira olmalıdır dedik. Ama saraya kapanan, sokaktan kopan AKP iktidarı yine emeği değil rantı, işçiyi değil yandaşı tercih etti. Ama bu ücretle 2026 geçim yılı, refah yılı olamaz. Bu ücretle 2026 ancak seçim yılı olur, ancak bu zulüm iktidarının değişim yılı olur! Çünkü dünyanın hiçbir yerinde asgari ücret, çalışanı aç bırakmak için belirlenmez. Bu ücret; kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, kimseye bağlı kalmadan özgürce yaşamak isteyen, çocuklarını yetiştirmek isteyen, ekonomik olarak bağımsız olma mücadelesi veren milyonlarca kadın işçiye; yoksulluk dayatmak, ekonomik bağımsızlığını yok etmek, şiddete, güvencesizliğe ve çaresizliğe mahkûm etmek demektir. Bu nedenle bu asgari ücret, kadınlara yönelik ekonomik şiddettir. Bu şiddetin faili de açık ve nettir: Kadınların emeğini, özgürlüğünü, can güvenliğini sömüren bu şiddetinde sorumlusu, bugünün AKP iktidarından başkası değildir. Yani bu ücret, kadınlara şunu söylüyor: ‘Bağımsız olma. Dayan. Katlan. Boyun eğ.’ Biz buna asla razı değiliz. Sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Asla da boyun eğmeyeceğiz.”
Güç: “Bu yükü biz çekmek zorunda değiliz”
CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç de şunları kaydetti:
“Hükümetin, bu asgari ücretle ne yapmaya çalıştığını hepimiz biliyoruz. Kendi yarattıkları enflasyonu düşürmek için bunun bedelini bizden, emekçilerden çıkarmaları toplum tarafından kabul edilmemektedir. O yüzden kendilerini buradan uyarıyoruz. Bu yükü biz çekmek zorunda değiliz. Bu ülke zengin bir ülkedir. Bu ülkenin zenginliğini tüm 85 milyonla paylaşmak zorundasınız. O yüzden düzenlemelerinizi, planlamalarınızı, ülke yönetiminizi düzgün, liyakatli insanlarla yapın. Yapmayacağınızı biliyoruz. Bir sene içerisinde, erken seçimle beraber, düştüğünüz o yüzde 20 oy oranlarını bildiğimiz için, bir sene içerisinde yapılacak seçimlerde gideceksiniz ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidarıyla bu memleketin zenginliği herkese eşit bir şekilde yayılacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi liyakatli kadroların olduğu bir partidir. Biz stajımızı yerel yönetimlerde yapıyoruz. Yakında iktidara geliyoruz. Bekleyin bizi, ülkenin zenginliğini herkesle paylaşacağız.”