Bağdatlı Ruhî, Osmanlı Divan edebiyatı şairi olarak bilinen bir isimdir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmese de Bağdat’ta doğduğu bilinmektedir. Gerçek adı Osman olan şair, sipahi olarak Osmanlı ordusunda görev yapmıştır. Dönemin ünlü isimleriyle arkadaşlık kurmuş ve çeşitli savaşlara katılmıştır. Ruhî, eleştirel tarzı ve yalın üslubuyla tanınır ve eserlerinde toplumsal sorunları işler. En çok etkilendiği şair Fuzuli’dir ve Fuzuli’nin oğlu Fazlı ile de arkadaşlık kurmuştur. Aşk ve kahramanlık gibi konular yerine, yaşadığı bölgelerin idari sorunları, toplumsal eksiklikler ve yanlış din anlayışı gibi konuları eleştirel bir üslupla işlemiştir. En ünlü eseri olan “Terkib-i Bend” adlı manzumesinde Türk edebiyatının önemli isimleri nazireler yazmıştır. Ruhî’nin şiirlerinde lirik bir söyleyiş tarzı ve sadelik dikkat çeker. Allah ve Peygamber sevgisini işler, ancak tam anlamıyla bir mutasavvıf olarak değerlendirilmez. Bağdatlı Ruhî’nin tek mevcut eseri olan Türkçe divanında en çok gazel türünde şiirler bulunur ve divanda ayrıca iki manzum mektup yer alır.
Eserlerinden örnek
Terkib-i Bend’in birinci bendi
Sanmam bizi kim şîre-i engûr ile mestüz
Biz ehl-i harabâtdanuz mest-i Elest’üz
Ter-dâmen olanlar bizi alûde sanur lîk
Biz mâil-i bûs-i leb-i câm ü kef-i destüz
Sadrın gözedüb neyleyelim bezm-i cihânın
Pâ’yi hum-i meydir yirimüz bâde-perestüz
Mâil değiliz kimsenin âzârına ammâ
Hâtır-şiken-i zâhid-i peymâne şikestüz
Erbâb-i garez bizden ırağ olduğu yeğdir
Düşmez yare zirâ okumuz sâhib-i şeştüz
Bu âlem-i fânîde ne mîr ü ne gedâyuz
A’lâlara a’lâlanuruz pest ile pestüz
Hem-kâse-i erbâb-ı dilüz arbedemiz yok
Mey-hânedeyüz gerçi velî ışk ile mestüz
Biz mest-i mey-i mey-kede-i âlem-i cânuz
Ser-halka-i cem’iyyet-i peymâne-keşânuz
Gazel – Eksilmede (ilk 11 beyit)
Devrden peymne-i mihr ü vefâ eksilmede
Kalb-i ehl-i hâlden zevk u safâ eksilmede
Dem-be-dem yüz tutmada meclis perişân olmağa
Encümenden bâde-i behcet-fezâ eksilmede
Sâz ü söze kalmadı evvelki gibi meylimiz
Ya’ni dilden ârzû başdan hevâ eksilmede
Tab’ı kılmakda gubâr-âlûde cevr-i rûzgâr
Safvet-i âyîne-i âlem-nümâ eksilmede
Çeşm-i pür-nemde safâdan gayrısı urmakda mevc
Gönlümüzde derd ü gamdan mâ-adâ eksilmede
Geçmede vakt-ı şebâb ü gelmede eyyâm-ı şîb
Gitmeden dilden safâ gözden cilâ eksilmede
İyş ü nûşa şevkımiz gitdikçe noksân bulmada
Bezmimizden gün-begün ol meh-likaa eksilmede
Bâdedir gerçi devâ-yı derd ü gam ammâ ne sûd
Devrimizde ehl-i derd artub devâ eksilmede
Ey dirîngaa ekserî halkın cefâ üstündedir
Bu vefâsız dehrden ehl-i vefâ eksilmede
Olmada mihr ü muhabbetden müberrâ hass ü âm
Cem’olub ağyâr ü yâr-ı zî-vefâ eksilmede
Bir gönül eğlencesi yâr isteriz girmez ele
Gam hücum etmekde yâr-ı gam-zedâ eksilmede