ABD, iklim değişikliği ve diğer sorunların etkileriyle boğuşan gelişmekte olan ülkelere yardım etmeyi amaçlayan küresel bir anlaşmayı zayıflatmaya çalışıyor.
Haziran ayında İspanya’nın Sevilla kentinde düzenlenecek 4. Uluslararası Kalkınma Finansmanı Konferansı (FFD4), dünya kalkınma finans kuruluşlarının stratejik yönünü etkilemeyi amaçlıyor.
Örneğin, 10 yıl önce Etiyopya’da düzenlenen FFD3’te ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin kuralları belirlemede yardımcı olabilmesi için vergi iş birliği çabalarının genişletilmesi konusunda anlaşmışlardı ve 140’tan fazla ülke sürece dahil olmuştu.
Trump yönetimi, vergilendirme ve kredi notları gibi gelişmekte olan ülkelere yardım etmeyi amaçlayan dünya finans sisteminin taslak reformlarına karşı çıkıyor. Ayrıca “iklim”, “cinsiyet eşitliği” ve “sürdürülebilirlik” ifadelerinin çıkarılmasını istiyor.
Reuters’ın ulaştığı BM belgesi, Trump yönetiminin küresel sistemsel krizleri çözmede merkezi rol oynayan kurumlara, iklim değişikliğini yavaşlatma ve çeşitliliği teşvik etme çabalarını da engelleyerek, “Önce Amerika” gündemini nasıl empoze etmeye çalıştığına ışık tutuyor.
Uluslararası Çevre ve Kalkınma Enstitüsü İcra Direktörü Tom Mitchell, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Bu konferans, dünya liderlerini bir araya getirmek ve önümüzdeki on yıl için kalkınma hedeflerinin finansmanına ilişkin temel kuralları ve öncelikleri belirlemekle ilgili” dedi.
BM sekreterliğinin de desteğiyle Meksika, Nepal, Norveç ve Zambiya’nın BM daimi temsilcileri tarafından hazırlanan 11 Nisan tarihli müzakere taslağına, görüşmelere katılan 193 ülkenin pozisyonları da eklendi.
Mart ayında BM’de FFD4 belgesi üzerinde yapılan müzakerelerde, ABD heyeti o zamanki taslağın çok uzun ve kısıtlayıcı olduğunu belirterek “sürdürülebilir kalkınmanın giderek genişleyen tanımı”nı kınamıştı.
ABD’nin BM Ekonomik ve Sosyal Konsey geçici temsilcisi Jonathan Shrier yaptığı açıklamada, “Uluslararası finans kuruluşlarının bağımsız yetkileri ve görevleri var ve BM sisteminde bu kuruluşların önceliklerini veya faaliyetlerini belirleme girişimlerini desteklemiyoruz” dedi.
ABD Hazina Bakanı Scott Bessent de, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun iklim değişikliğiyle mücadelesini hedefe koymuştu.
Metinde, ABD’nin sürdürülebilir kalkınma için “reform paketi”ne yapılan atıfı kaldırmak istediği görülüyor. “Uluslararası finansal mimariyi reform etmeyi taahhüt etme” ifadesinin yerine, “Mevcut ve gelecekteki zorluklara ve krizlere yanıt vermede dayanıklılığını ve etkinliğini artırma ihtiyacını kabul etme” ifadesini koymak istiyor.
Dildeki bu tür değişiklikler, gelecekteki görüşmelerde eylem veya eylemsizlik için destek olarak kullanılabilecek ortak bağlılığın derecesini işaret edebilir.
BM Genel Sekreteri António Guterres, konferans öncesinde çok sayıda zorluğun üstesinden gelinmesi gerektiğini kabul ederken, sözcüsü Florencia Soto Niño, “Tüm ülkeleri Sevilla’da çözümlere odaklanarak masada olmaya” çağırdı.
İklim Değişikliği
Küresel reformların temel hedeflerinden biri, iklim değişikliği nedeniyle kötüleşen aşırı hava olaylarıyla daha iyi başa çıkabilmeleri için yoksul ülkelere yardımcı olmak ve geleneksel fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesiyle ekonomik kalkınmayı artırmak.
Başkan Donald Trump, BM Paris İklim Anlaşması’ndan çekilirken, milyarder Elon Musk liderliğindeki hükümet reformunun bir parçası olarak, ABD dış kalkınma yardımlarını %80’den fazla azalttı ve birçok yoksul ülkeyi etkileyen bir ticaret savaşına girişti.
ABD’nin FFD4 belgesinde karşı çıktığı konular arasında, sürdürülebilir kalkınmayı finanse etmek için, kirletici faaliyetlere veya aşırı zenginlere vergi koymayı da içerebilecek “küresel dayanışma vergileri” uygulamasının araştırılması çağrısı yer alıyor.
Belgede ABD’nin ayrıca, şirketlerin ekonomik faaliyetin gerçekleştiği ülkelere vergi ödemesini talep eden bir paragrafı, gelişmekte olan ülkelerin vergi şeffaflığını artırmasına yardımcı olmayı amaçlayan bir paragrafı ve verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarının aşamalı olarak kaldırılmasını amaçlayan bir paragrafı silmeye çalıştığı görülüyor.
Dünyanın en yoksul ülkelerinin birçoğu yüksek borç yükü ve yıkıcı fırtınaların ardından yeniden inşa maliyetleriyle boğuşurken, ABD, kredi derecelendirme sistemini reform etmeyi amaçlayan bir paragrafı da çıkarmak istiyor.