Array
  1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Finansal Terimler Sözlüğü – Kavramlar ve Anlamları

Finansal Terimler Sözlüğü – Kavramlar ve Anlamları

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Finansal Terimler sözlüğü, herhangi bir finansal konu konuşulan ortamlarda bilmiyorum dememek için öğrenmeniz gereken finansal bilgilerin arasındadır. Her şeyi öğrenmek başlangıç aşamasında zor olsa da ilerleyen süreçlerde pratik yaparak öğrenebileceğiniz bilgiler arasındadır. Sizler için hazırladığımız Finansal Terimler Sözlüğüne aşağıdan göz atabilirsiniz.

Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) veya kısaca Milli Hasıla (MH), bir ülkenin belli bir dönem içinde (genellikle bir yıl) ürettiği mal ve hizmetlerin toplam değerini ifade eden bir ekonomik göstergedir. GSMH, bir ülkenin ekonomik büyüklüğünü ölçmek için kullanılır ve ülkedeki üretim faaliyetlerinin büyüklüğü hakkında bilgi verir.

GSMH, üretim yöntemi ve harcama yöntemi olmak üzere iki farklı şekilde hesaplanabilir. Üretim yöntemi, bir ülkenin ekonomisindeki sektörlerin üretim değerlerini toplayarak GSMH’yi bulurken, harcama yöntemi, bir ülkenin ekonomisindeki tüketim, yatırım, devlet harcamaları ve net ihracat değerlerini toplayarak GSMH’yi bulur.

GSMH, bir ülkenin ekonomik büyümesini, refah düzeyini ve yaşam standartlarını ölçmek için önemli bir göstergedir. Ancak, GSMH’nin tek başına bir ülkenin ekonomisinin sağlığı hakkında yeterli bilgi vermediği düşünülmektedir. Bu nedenle, diğer ekonomik göstergelerle birlikte kullanılarak daha kapsamlı bir değerlendirme yapılması önerilmektedir.

Hazine Bonosu, bir ülkenin Hazine Müsteşarlığı tarafından ihraç edilen, kısa vadeli ve devlet garantisi altında olan borçlanma aracıdır. Hazine Bonoları, ülkelerin kısa vadeli nakit ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılır.

Hazine Bonoları, tipik olarak 1 yıl veya daha kısa vadeli olarak ihraç edilir ve ihraç fiyatından nominal değerinin üzerinde bir faiz oranıyla satılır. Vade sonunda, bono sahipleri nominal değeri geri alırlar ve faiz getirisi farkını kazanırlar.

Hazine Bonoları, düşük riskli yatırımcılar için cazip bir yatırım aracıdır, çünkü devlet garantisi altındadırlar ve genellikle likit bir piyasada işlem görürler. Ayrıca Hazine Bonoları, diğer yatırım araçlarına göre daha yüksek faiz getirisi sunabilirler.

Hazine Bonoları, bir ülkenin borçlanma maliyetlerini düşürmek ve borçlarını yönetmek için kullanılan bir araçtır. Ayrıca, Hazine Bonoları, piyasadaki likiditeyi artırarak ülkenin ekonomisine katkıda bulunurlar.

Finansal okuryazarlık, bireylerin kişisel finans yönetimi ve yatırım kararları ile ilgili olarak temel finansal kavramları ve becerileri anlama ve uygulama yeteneğidir. Finansal okuryazarlık, bireylerin mali sorumluluklarını yerine getirmesi, bütçe planlaması, tasarruf yapması, borç yönetimi, yatırım yapması ve finansal riskleri anlaması için önemlidir.

Finansal okuryazarlık, bireylerin mali durumlarını daha iyi anlamalarına ve gelecekteki finansal hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olur. Finansal okuryazarlık ayrıca, tüketicilerin finansal ürünlerin, kredi kartı faiz oranlarının, yatırım araçlarının ve emeklilik planlarının özelliklerini ve risklerini anlamalarına yardımcı olur.

Finansal okuryazarlık, okullarda, iş yerlerinde ve toplumda eğitim programlarının bir parçası olarak öğretilmelidir. Bireylerin finansal okuryazarlıklarını geliştirmeleri için finansal okuryazarlık eğitimi ve kaynaklarına erişim sağlanmalıdır. Ayrıca, finansal hizmet sağlayıcıları da müşterilerine finansal okuryazarlık konularında danışmanlık ve eğitim desteği sağlayarak finansal okuryazarlık seviyesinin artmasına katkıda bulunabilirler.

Getiri eğrisi, bir yatırım aracının farklı vade ve faiz oranlarına bağlı olarak getirisini gösteren bir grafiktir. Getiri eğrisi, bir yatırım aracının risk ve getiri ilişkisini yansıtan bir araçtır ve yatırımcıların yatırım kararlarını verirken kullanabilecekleri önemli bir göstergedir.

Getiri eğrisi, yatırım aracının vadesi arttıkça getirisinin de artacağını ve faiz oranları düştükçe getirinin artacağını gösterir. Bu nedenle, bir yatırımcı için getiri eğrisi, bir yatırım aracının vadesi ve faiz oranlarındaki değişimlere bağlı olarak beklenen getirilerinin belirlenmesinde önemlidir.

Getiri eğrisi, genellikle negatif eğimli bir yapıya sahiptir, yani daha uzun vadeli yatırım araçları daha yüksek getiri oranlarına sahiptir. Ancak, getiri eğrisi zaman zaman düz veya hatta pozitif eğimli bir yapıya sahip olabilir, bu durumda daha kısa vadeli yatırım araçları daha yüksek getiri oranlarına sahip olabilir.

Getiri eğrisi ayrıca, faiz oranlarının gelecekteki beklentilerine göre şekillenebilir. Örneğin, yatırımcılar gelecekte faiz oranlarının yükselmesini bekliyorlarsa, getiri eğrisi yukarı doğru kıvrılabilir.

Getiri eğrisi, yatırımcıların yatırım kararlarını verirken birçok faktörü dikkate almalarına yardımcı olan önemli bir araçtır. Ancak, yatırımcılar yatırım kararlarını verirken yalnızca getiri eğrisine odaklanmamalı, aynı zamanda yatırım aracının riskini, likiditesini ve diğer faktörleri de dikkate almalıdır.

Sahte Banknotlar

Sahte banknotlar, üretilmesi veya kullanılması yasak olan ve gerçek bir para birimini taklit etmek için yapılan sahte kopyalardır. Sahte banknotlar, hileli yollarla birçok kişiyi dolandırmak veya para aklama gibi yasa dışı faaliyetler için kullanılabilir.

Sahte banknotlar, gerçek banknotlardan ayırt edilebilir bir dizi güvenlik özelliği olmayabilir veya bu özellikleri taklit edebilen gelişmiş teknolojiler kullanılabilir. Bunlar arasında, su damlası efekti, 3 boyutlu kabartma, özel kağıt dokusu, özel mürekkepler ve manyetik şeritler yer alabilir.

Birçok ülke, sahte banknotların önlenmesi ve tespiti için çeşitli güvenlik önlemleri almaktadır. Bu önlemler arasında, banknotlarda kullanılan güvenlik özellikleri, banknotların basım kalitesi, banknotların takip edilebilirliği için seri numaraları ve banknotların alım-satımı sırasında kullanılan cihazlar gibi teknolojik araçlar yer alabilir.

Sahte banknotlarla mücadelede, toplumun bilinçlendirilmesi de önemlidir. Sahte banknotların nasıl tanınacağı, işlem yapılmadan önce banknotların dikkatle incelenmesi ve sahte banknotların kabul edilmemesi gibi önlemler, sahte banknotların kullanımının engellenmesine yardımcı olabilir.

Sahte banknotlar, hem bireyler hem de devletler için ciddi bir sorun oluşturur. Bu nedenle, sahte banknotların üretimini ve kullanımını önlemek için alınan önlemlerin etkili olması hayati önem taşımaktadır.

Türev Ürünler

Türev ürünler, dayanak varlık olarak adlandırılan bir finansal varlığın (hisse senedi, tahvil, emtia vb.) fiyatına bağlı olarak fiyatlanan finansal enstrümanlardır. Türev ürünler, gelecekteki fiyat hareketlerine ilişkin riskleri yönetmek için kullanılırlar. Türev ürünler, vadeli işlem sözleşmeleri, opsiyonlar, swaplar ve forwards gibi çeşitli enstrümanlar içerir. Bu ürünler, yatırımcılara gelecekteki fiyat dalgalanmalarından korunmaları veya belirli bir fiyattan bir varlığı satın almaları veya satmaları için bir fırsat sunar.

Örneğin, bir vadeli işlem sözleşmesi, bir varlığı gelecekte belirli bir tarihte belirli bir fiyattan alma veya satma hakkını verir. Bu sözleşmeler, fiyat dalgalanmalarına karşı korunma sağlayabilir veya gelecekte belirli bir fiyatla bir varlığı alma veya satma fırsatı sunabilir.

Opsiyonlar, belirli bir tarihte belirli bir fiyattan bir varlığı alma veya satma hakkını veren ancak zorunlu kılmayan finansal enstrümanlardır. Bu enstrümanlar, yatırımcıların riski sınırlamak veya belirli bir fiyat seviyesinde bir varlığı alma veya satma fırsatı sağlamak için kullanılabilir.

Swaplar, iki taraf arasında değiştirilen farklı faiz ödemeleri veya para birimleri üzerinde anlaşmalar içeren finansal enstrümanlardır. Bu enstrümanlar, faiz oranları veya para birimi dalgalanmalarından kaynaklanan riski yönetmek için kullanılabilir.

Türev ürünler, yatırımcılar ve işletmeler için önemli bir araçtır ve risk yönetimi ve spekülasyon amacıyla kullanılabilir. Ancak, türev ürünlerin karmaşık doğası nedeniyle, yatırımcıların ve işletmelerin bu ürünleri kullanmadan önce iyi bir anlayışa sahip olmaları ve riskleri dikkatle değerlendirmeleri önemlidir.

Tüketici Güven Endeksi

Tüketici Güven Endeksi, tüketicilerin ekonomik koşullar, istihdam durumu, gelir seviyeleri ve gelecekteki beklentileri gibi faktörlere ilişkin algılarını ölçen bir ölçüttür. Bu endeks, tüketici harcamalarının yaklaşık iki üçte birini oluşturan bireysel tüketicilerin satın alma kararlarına yönelik bir gösterge olarak da kullanılır.

Tüketici Güven Endeksi, genellikle anketler yoluyla ölçülür. Anketlere katılan tüketiciler, ekonomik koşullar, iş ve gelir beklentileri, enflasyon, faiz oranları, politik istikrar, vb. gibi faktörlere ilişkin görüşlerini bildirirler. Bu veriler, endeksin hesaplanmasında kullanılır ve bir dönemden diğerine karşılaştırmalar yapmak için kullanılır.

Endeks genellikle 0 ila 200 arasında bir skala kullanır ve birçok ülkede her ay veya her çeyrek yayınlanır. Tüketici Güven Endeksi, yüksek bir rakamda artan bir tüketici güveni anlamına gelirken, düşük bir rakamda düşen bir tüketici güveni anlamına gelir. Bu endeksin yüksek olması, genellikle tüketici harcamalarının artabileceği, ekonominin büyümesinin hızlandığı ve işsizliğin azaldığı anlamına gelirken, düşük bir endeks, tüketicilerin daha az harcama yapabileceği, ekonominin yavaşlayabileceği ve işsizliğin artabileceği anlamına gelebilir.

Tüketici Güven Endeksi, yatırımcılar, işletmeler ve politika yapıcılar tarafından ekonomik ve piyasa trendlerine ilişkin bir gösterge olarak kullanılır. Yüksek bir tüketici güveni, genellikle yatırımcıların daha riskli varlıklara yönlenmesine, işletmelerin daha fazla yatırım yapmasına ve politika yapıcıların ekonomiyi teşvik etmek için daha agresif tedbirler almalarına yol açabilir.

Tüketici Fiyat Endeksi

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), bir ülkede yaşayan insanların belli bir dönem içinde tükettikleri mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimleri ölçen bir ekonomik göstergedir. TÜFE, tüketici enflasyonunu ölçmek için kullanılır.

TÜFE, tipik olarak belirli bir referans dönemiyle karşılaştırılarak hesaplanır. Bu endeks, belirli bir ürün sepeti temel alınarak oluşturulur. Sepet, çeşitli mal ve hizmetlerin fiyatlarını içerir ve insanların günlük hayatlarında tükettikleri ürünleri temsil eder. Bu sepet, tüketici harcamalarının bileşimine göre değişebilir.

TÜFE’nin hesaplanması, belirli bir referans dönemi ile karşılaştırılarak, sepetin belirlenen mal ve hizmetlerinin fiyatlarındaki değişimlerin yüzdesi olarak ifade edilir. Örneğin, eğer TÜFE, 2022 yılı birinci çeyreği ile 2023 yılı birinci çeyreği arasındaki fiyat değişimlerinin %10 olduğunu gösteriyorsa, bu, genel olarak tüketicilerin aynı mal ve hizmetleri satın almak için %10 daha fazla ödeme yaptığı anlamına gelir.

TÜFE, enflasyon oranlarını ölçmek için yaygın bir ölçüttür ve merkez bankaları tarafından para politikalarının belirlenmesinde kullanılır. Örneğin, yüksek enflasyon oranları, genellikle merkez bankalarının faiz oranlarını artırmalarına neden olur, böylece ekonomideki fiyat artışları kontrol altında tutulabilir. TÜFE, işletmeler ve yatırımcılar tarafından da takip edilir, çünkü fiyat artışlarına ilişkin veriler sağlar ve mal ve hizmetlerin tüketicilere satış fiyatlarını belirlemede yardımcı olur.

Gün İçi Likidite İmkanı

Gün İçi Likidite İmkanı (GLİ), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından bankalara sunulan bir likidite imkanıdır. GLİ, bankaların gün içindeki nakit ihtiyaçlarını karşılamalarına ve mevduat kabul etme işlemlerini gerçekleştirmelerine olanak tanır.

GLİ kapsamında, bankalar TCMB’den gün içinde belirli bir tutarda borç alabilirler. Bu borç, bankaların TCMB tarafından belirlenen teminatlar karşılığında elde edilir. Bu teminatlar genellikle devlet tahvilleri veya Hazine bonoları gibi yüksek likiditeye sahip menkul kıymetlerdir.

GLİ, bankaların gün içindeki likidite ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olur ve piyasalardaki likiditeyi artırır. Böylece, faiz oranları daha düşük seviyelerde tutulabilir ve kredi arzı artabilir. Ayrıca, GLİ sayesinde bankalar, likidite ihtiyaçlarını karşılamak için piyasada yüksek maliyetli fonlara erişmek zorunda kalmazlar ve daha uygun maliyetli kaynaklardan faydalanabilirler.

GLİ’nin amacı, piyasalarda istikrarı sağlamak ve bankaların likidite yönetimlerini desteklemektir. Bu nedenle, TCMB, GLİ politikalarını düzenli olarak gözden geçirir ve gerekli görürse değişiklik yapar.

Geri Ödenmeme Riski

Geri ödenmeme riski, bir borçlunun borcunu geri ödeme konusunda zorluklar yaşayabileceği veya ödeme yapmayı tamamen reddedebileceği olasılığıdır. Bu durumda, borç verenin alacaklı olarak maddi zarara uğraması riski bulunur.

Geri ödenmeme riski, hem bireysel hem de kurumsal borçlular için geçerlidir. Örneğin, bir kişi kredi kartı borcunu ödemezse, kredi veren banka geri ödenmeme riskiyle karşı karşıya kalır. Benzer şekilde, bir şirket, tahvillerinin faizini veya anaparasını ödemezse, tahvil yatırımcıları geri ödenmeme riskiyle karşı karşıya kalır.

Geri ödenmeme riski, yatırımcıların yatırım kararlarını etkiler. Yüksek geri ödenmeme riski olan bir borçlanma aracı, genellikle daha yüksek getiri sağlar, ancak yatırımcılar da bu riski göze almak zorundadırlar. Bu nedenle, geri ödenmeme riski, yatırım araçlarının risk derecelerini belirlemek için kullanılan önemli bir ölçüt olarak kabul edilir.

Borç verenler, geri ödenmeme riskini yönetmek için bir dizi strateji kullanırlar. Örneğin, borçluların kredi geçmişlerini inceleyerek kredi riskini değerlendirebilirler. Ayrıca, teminat veya kefalet gibi güvenceler de geri ödenmeme riskini azaltabilir. Bankalar, kredi riski yönetimi için stres testleri ve risk modellemesi gibi yöntemleri de kullanırlar.

Hazır İmkanlar

Hazır imkanlar, bir yatırımın veya bir işletmenin karlılığına ve başarısına katkıda bulunabilecek kaynaklar veya araçlar olarak tanımlanabilir. Hazır imkanlar, finansal kaynaklar, insan kaynakları, teknolojik altyapı, pazarlama ve dağıtım kanalları, işletme yönetimi becerileri, marka bilinirliği ve itibarı gibi farklı kategorilerde olabilir.

Örneğin, bir girişimci, bir işletme kurarken bir dizi hazır imkandan yararlanabilir. Bunlar arasında, finansman kaynaklarına erişim, işletme yönetimi ve pazarlama becerilerine sahip mentorlar veya danışmanlar, bir ürün veya hizmet için uygun bir pazarlama stratejisi ve bir iş planı hazırlama konusunda uzmanlar sayılabilir.

Bir yatırımcı, yatırım yapmadan önce bir şirketin hazır imkanlarını değerlendirir. Örneğin, bir şirketin güçlü bir markası ve geniş bir müşteri tabanı varsa, bu şirketin yatırım için daha çekici olması muhtemeldir. Benzer şekilde, bir şirketin yenilikçi teknolojileri veya öncü işletme yönetimi stratejileri varsa, bu şirketin rekabet avantajı sağlayarak daha karlı olması olasıdır.

Hazır imkanlar, bir yatırımın veya bir işletmenin başarısı için önemli olmasına rağmen, yeterli değillerdir. Bu imkanların doğru bir şekilde kullanılması ve yönetilmesi, yatırımın veya işletmenin uzun vadeli başarısı için kritik öneme sahiptir. Ayrıca, her yatırım veya işletme farklı hazır imkanlara sahip olabilir, bu nedenle değerlendirme sürecinde özelleştirilmiş bir yaklaşım benimsemek önemlidir.

Fiyat İstikrarı

Fiyat istikrarı, bir ekonomide mal ve hizmetlerin fiyatlarının sürekli ve yüksek oranlarda değişmemesi veya aşırı artmaması durumudur. Fiyat istikrarı, enflasyon ve deflasyon gibi fiyat dalgalanmalarının olmadığı bir durumu ifade eder. Fiyat istikrarı sağlanması, ekonomik büyüme, yatırım yapma ve iş yapma gibi ekonomik faaliyetleri teşvik etmek için önemlidir.

Birçok merkez bankası, ekonomide fiyat istikrarını sağlamak için para politikası araçlarını kullanır. Bu araçlar arasında faiz oranları, para arzı ve para politikası hedefleri gibi politika kararları bulunur. Merkez bankaları, fiyat istikrarı hedeflerini sağlamak için çeşitli politika kararlarını alır ve bu hedeflere ulaşmak için uygun para politikası araçlarını kullanırlar.

Tahvil

Tahvil, bir şirket, hükümet veya diğer kuruluş tarafından ihraç edilen, borç yükümlülüğünü temsil eden bir finansal enstrümandır. Bir kuruluş tahvil ihraç ettiğinde, tahvili satın alan yatırımcılardan para borç alır. Kuruluş, tahvilin vadesi geldiğinde anapara tutarını ve tahvilin vadesi boyunca periyodik olarak ödenen faiz ödemelerini geri ödemeyi taahhüt eder.

Tahviller, şirketlerin ve hükümetlerin çeşitli projeleri veya operasyonları finanse etmek için sermaye toplama aracı olarak sıklıkla kullanılır. Yatırımcılar, tahvillerin getirisi için faiz ödemeleri alır ve tahvilin vadesi geldiğinde anaparalarını geri alırlar.

Stagflasyon

Stagflasyon, ekonomideki bir durumu ifade eder ve aynı zamanda “durgunluk enflasyonu” olarak da bilinir. Bu durum, ekonomik durgunluk veya düşük büyüme döneminde bile yüksek enflasyon oranlarının yaşanmasıdır. Genellikle, enflasyonun yükseldiği dönemlerde ekonomi de yavaşlamaktadır.

Stagflasyon, ekonomideki üretim azalması veya üretim düşüşleri nedeniyle ortaya çıkabilir. Aynı zamanda, talep daralması, arz kısıtlamaları veya yüksek enerji fiyatları gibi diğer faktörler de bu duruma neden olabilir. Genellikle, işsizlik oranları yüksek olurken, üretim düşüşleri ve fiyat artışları ile birlikte ekonomik büyüme yavaşlar.

Stagflasyon, ekonomi politikaları açısından zor bir durumdur. Merkez bankaları, para politikaları aracılığıyla fiyatları kontrol etmek için adımlar atarken, hükümetler de ekonomik büyümeyi teşvik etmek için farklı politika kararları alabilirler. Ancak, ekonomik politikaların başarısı, stagflasyonun nedenlerine ve şiddetine bağlıdır.

Sukuk

Sukuk, İslami finans prensiplerine göre tasarlanmış bir finansal enstrümandır. Sukuk, ortaklık, kira veya satış gibi farklı yapılandırmalarla tasarlanabilen, faizsiz finansman aracıdır. Sukuk, yatırımcılara belirli bir varlığın (örneğin bir proje, bir arsa veya bir kuruluşun belli bir kısmı) sahipliğini temsil eden bir menkul kıymettir.

Sukuk, bir yatırımcının belirli bir projenin gelirlerine ortak olmasını ve belirli bir dönem boyunca bu gelirlerden kazanç sağlamasını sağlar. Yatırımcılar, sukukların faizsiz olması ve İslam hukukunun belirlediği kâr paylaşımı prensipleri nedeniyle genellikle bu finansal enstrümanları tercih ederler.

Sukuk, genellikle büyük ölçekli projeleri finanse etmek için kullanılır. Örneğin, enerji projeleri, otoban inşaatları, havalimanı yapımı veya kamu hizmetleri projeleri gibi büyük projelerin finansmanında sukuk kullanılabilir. Sukuk, İslami finans prensiplerine uygun bir yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için alternatif bir seçenek olarak da düşünülebilir.

Ters Repo

Ters repo, bir menkul kıymetin geri alım taahhüdüyle yapılan bir tür repo işlemidir. Repo işlemi, bir menkul kıymetin bir başka tarafından belirli bir süre için satın alınması ve daha sonra geri alınması anlamına gelir. Ters repo işlemi ise bu sürecin tam tersini ifade eder.

Ters repo işlemi, genellikle likidite yönetimi amacıyla kullanılır. Bu işlemde, bir yatırımcı bir menkul kıymeti, genellikle devlet tahvili veya hazine bonosu gibi düşük riskli bir menkul kıymeti, bir bankaya satar ve aynı menkul kıymeti belirli bir süre sonra geri almayı taahhüt eder. Bu süre genellikle bir hafta veya daha azdır.

Banka, ters repo işlemi ile aldığı menkul kıymeti, bankanın kredi ihtiyacını karşılamak için kullanabilir veya kısa vadeli likidite ihtiyacını karşılamak için başka bir yatırımcıya repo yapabilir. Bu işlem, bankanın likidite yönetimindeki esnekliğini artırırken, yatırımcılar da düşük riskli bir yatırım yaparak kısa vadeli bir getiri elde edebilirler.

Ters repo işlemi, bankalar ve diğer finansal kurumlar arasında yaygın olarak kullanılan bir finansal araçtır. Bu işlem, düşük riskli bir yatırım aracı arayan yatırımcılar için de bir seçenek olabilir. Ancak, ters repo işleminin getirisi, düşük riskli olması nedeniyle diğer yatırım araçlarına kıyasla genellikle daha düşüktür.

Zorunlu Karşılık Oranı

Zorunlu karşılık oranı, bir bankanın mevduatlarına karşılık olarak Merkez Bankası’na yatırması gereken minimum orandır. Bu oranlar, ülkelerin Merkez Bankaları tarafından belirlenir ve bankaların mevduatlarına karşı daha fazla likidite tutmalarını ve risklerini azaltmalarını sağlamak için kullanılır.

Zorunlu karşılık oranları, bankaların mevduatlarına dayalı olarak belirlenir. Bu oranlar, bankaların mevduatlarının bir kısmını Merkez Bankası’nda tutmalarını gerektirir ve bu nedenle bankaların ellerindeki likidite miktarını azaltır. Bu oranlar, bankaların kredi vermelerini sınırlayabilir ve para arzını düzenleyebilir.

Zorunlu karşılık oranları, genellikle Merkez Bankası’nın para politikası araçlarından biridir. Merkez Bankası, zorunlu karşılık oranlarını artırarak veya azaltarak para arzını kontrol edebilir. Örneğin, Merkez Bankası, para arzını artırmak istediğinde zorunlu karşılık oranlarını düşürebilir veya para arzını azaltmak istediğinde zorunlu karşılık oranlarını artırabilir.

Zorunlu karşılık oranları, bankaların finansal istikrarını sağlamaya yardımcı olabilir ve bankaların kriz durumlarında daha güçlü bir şekilde hareket etmelerini sağlayabilir. Bununla birlikte, zorunlu karşılık oranları, bankaların kredi vermelerini sınırlayarak ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir veya kısa vadeli likidite ihtiyacı olan bankaları olumsuz etkileyebilir.

Zamanaşımı Süresi

Zamanaşımı süresi, bir hukuki talebin veya borcun zamanla geçersiz hale gelmesi için belirlenen süredir. Bu süre, bir ülkenin yasaları veya hukuk sistemi tarafından belirlenir ve her ülkenin kendi yasal süreleri vardır.

Zamanaşımı süresi, bir kişinin yasal bir hak iddiasında bulunması veya borcunu tahsil etmeye çalışması için belirli bir zaman limiti olduğunu belirtir. Bu süre, olayın meydana geldiği tarihten itibaren başlar ve yasal prosedürlerle kesilebilir veya durdurulabilir.

Zamanaşımı süresi, birçok farklı türde hukuki talep veya borç için geçerlidir. Örneğin, sözleşmelerde, borçlar ve ceza davalarında zaman aşımı süreleri belirlenir. Ayrıca, yasal işlemlerde, mahkeme kararlarında, tazminat taleplerinde ve vergi beyannamelerinde de zamanaşımı süreleri uygulanır.

Zamanaşımı süresinin varlığı, hukukun adaleti ve etkililiği açısından önemlidir. Bu süre, tarafların uzun yıllar boyunca geçmiş olaylarla ilgili talep veya borç iddialarında bulunmasını önleyerek, hukuki belirsizliği azaltabilir. Ayrıca, bu süre, yargı sisteminin iş yükünü azaltarak, yargılama sürecini hızlandırabilir ve yargılamaların adil bir şekilde yapılmasına yardımcı olabilir.

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE), Türkiye’de üretilen mal ve hizmetlerin üretim aşamasında yaşanan fiyat değişimlerini ölçen bir ekonomik göstergedir. Bu endeks, üretici fiyatlarındaki değişimleri izleyerek ekonomideki enflasyon eğilimlerini belirlemeye yardımcı olur.

Yİ-ÜFE, Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık sektörü (TOB), Sanayi sektörü ve İnşaat sektörü olmak üzere üç ana sektöre ayrılmaktadır. Her sektörün ağırlıkları, ülke ekonomisindeki payına göre belirlenir.

TOB, Sanayi ve İnşaat sektörleri için hesaplanan endeksler, daha sonra birleştirilerek Yİ-ÜFE endeksi elde edilir. Bu endeks, bir önceki yılın aynı dönemine göre fiyat değişimlerini yansıtmaktadır.

Yİ-ÜFE, enflasyonun öncü göstergelerinden biridir çünkü üretici fiyatlarındaki artışların nihai tüketici fiyatlarına yansıması zaman alabilir. Yİ-ÜFE ayrıca, ihracat yapan üreticiler için de önemlidir çünkü ürünlerinin rekabetçi fiyatlarla satılabilmesi için üretici fiyatlarının yüksek olmaması gerekmektedir.

Yİ-ÜFE, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından aylık olarak yayınlanmaktadır. Endeksin hesaplanması, TÜİK tarafından belirlenen ürün sepetlerindeki fiyat değişimleri takip edilerek yapılır. Yİ-ÜFE verileri, ekonomik analizlerde, politika yapıcıların enflasyonla mücadele stratejilerinde ve işletmelerin fiyatlandırma kararlarında kullanılır.

Yurt İçi Talep

Yurt içi talep, bir ülkede yaşayan tüketicilerin, işletmelerin ve hükümetin toplam talebini ifade eder. Yurt içi talep, bir ekonominin büyümesi ve gelişmesi için önemlidir çünkü tüketicilerin ve işletmelerin harcamaları ekonomik faaliyetleri artırarak, üretim ve istihdamı destekleyebilir. Yurt içi talep, birçok farklı faktör tarafından etkilenebilir. Tüketicilerin satın alma gücü, faiz oranları, vergi politikaları, enflasyon, işsizlik oranı, küresel ekonomik koşullar ve hükümetin harcama politikaları yurt içi talebinin büyümesini veya daralmasını etkileyebilir.

Yurt içi talep, ülkedeki mal ve hizmetlerin tüketilmesi, yatırım yapılması ve hükümet harcamaları şeklinde üç farklı bileşenden oluşur. Tüketim harcamaları, tüketicilerin mal ve hizmetlere yaptığı harcamaları ifade ederken, yatırım harcamaları, işletmelerin yeni üretim kapasitesi ve ekipmanları satın almak için yaptıkları harcamaları ifade eder. Hükümet harcamaları ise, hükümetin mal ve hizmetlere yaptığı harcamaları ifade eder.

Yurt içi talep, ekonomik büyüme ve işsizlik oranları gibi makroekonomik göstergelerle birlikte incelenir. Örneğin, yüksek yurt içi talep, ekonomik büyümeyi artırabilirken, aynı zamanda enflasyonu da tetikleyebilir. Yurt içi talebin azalması ise ekonomik durgunluk ve işsizlik artışı gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir. Yurt içi talep, bir ülkenin ekonomik performansını değerlendirmede önemli bir gösterge olduğu için, ülkelerin ekonomik politikaları yurt içi talebi artırmaya veya azaltmaya yönelik olabilir. Örneğin, hükümetler tüketici harcamalarını artırmak için vergi indirimleri veya hükümet harcamalarını artırabilirler.

Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi

Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi, bir ülkenin ihracat yaptığı ürünlerin fiyatlarını ölçen bir endekstir. Bu endeks, bir ülkenin üretim sektörünün uluslararası rekabet gücünü ölçmek için kullanılır.

Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi, birçok farklı faktör tarafından etkilenebilir. Örneğin, yurt dışındaki talep koşulları, para birimlerinin değeri, ham madde fiyatları, nakliye maliyetleri, uluslararası piyasa koşulları ve politik istikrarsızlık gibi faktörler, yurt dışı üretici fiyatlarını etkileyebilir.

Bu endeks, bir ülkenin ihracat sektörü için önemlidir çünkü yurt dışı üretici fiyatları, bir ülkenin dış ticaret dengesi üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olabilir. Örneğin, yurt dışındaki talep artarsa ve fiyatlar yükselirse, ihracat yapan bir ülke daha fazla gelir elde edebilir. Bu, bir ülkenin cari işlemler açığını azaltabilir ve ülkenin ekonomik büyümesine katkıda bulunabilir.

Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi, ayrıca enflasyonun öncü göstergelerinden biri olarak da kullanılır. Eğer bir ülkenin ihracat ürünleri fiyatları artarsa, bu da genel olarak fiyatların artacağına işaret edebilir. Bu nedenle, merkez bankaları ve diğer ekonomi politikası yapıcıları, Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi’ni yakından izleyerek para politikalarını belirleyebilirler.

Sonuç olarak, Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi, bir ülkenin ihracat sektörünün performansını ölçmek için önemli bir araçtır. Bu endeks, yurt dışı talep koşullarına, para birimi hareketlerine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir ve ekonomi politikası yapıcıları için birçok ipucu sağlayabilir.

Yönüne Göre Yatırım İlkesi

Yönüne göre yatırım ilkesi, yatırım yaparken bir yatırımcının belirlediği yönü takip etmesi ilkesidir. Bu ilkeye göre, bir yatırımcı bir varlık sınıfına yatırım yaparken o varlık sınıfının yönü hakkında bir görüşe sahip olmalı ve bu yön doğrultusunda yatırım yapmalıdır.

Örneğin, bir yatırımcı hisse senetleri piyasasında yükseliş bekliyorsa, bu ilkeye göre yatırım yaparken hisse senetleri satın almalıdır. Benzer şekilde, bir yatırımcı altın fiyatlarında düşüş bekliyorsa, bu ilkeye göre yatırım yaparken altın satışı yapmalıdır.

Yönüne göre yatırım ilkesi, yatırımcılara piyasaları takip etmeleri ve yatırım kararlarını belirli bir stratejiye göre almaları konusunda yardımcı olur. Bu ilke, yatırımcılara duygusal tepkileri ve anlık değişen piyasa koşullarını atlatarak daha disiplinli bir yatırım yaklaşımı benimsemelerine yardımcı olabilir.

Ancak, yönüne göre yatırım ilkesi, yatırımcıların piyasaları doğru bir şekilde tahmin etmesini gerektirir, bu da her zaman mümkün olmayabilir. Ayrıca, yatırımcıların uzun vadeli yatırım hedeflerine uygun olan varlık sınıflarına yatırım yapmaları önemlidir. Yönüne göre yatırım ilkesi, yatırım kararları alırken yalnızca kısa vadeli piyasa hareketlerine odaklanarak uzun vadeli yatırım hedeflerinden sapmalarına neden olabilir.

Yönetilen Dalgalı Kur Rejimi

Yönetilen dalgalı kur rejimi, bir ülkenin para biriminin serbest dalgalanmasına izin veren, ancak merkez bankasının müdahale etmek suretiyle döviz piyasalarında belirli bir istikrar seviyesini korumaya çalıştığı bir kur politikasıdır.

Bu kur rejiminde, merkez bankası, döviz piyasalarında dalgalanmaları izler ve belirli bir dalgalanma aralığını korur. Bu aralığın altına veya üstüne çıkan fiyat hareketlerinde, merkez bankası müdahale eder ve piyasalara likidite sağlar. Bu müdahaleler, döviz kurundaki istikrarsızlığı azaltmak ve ekonomik dalgalanmaları önlemek için yapılır.

Yönetilen dalgalı kur rejimi, sabit kur rejimi kadar katı olmadığından ve serbest dalgalı kur rejimindeki kadar serbest olmadığından, birçok ülke tarafından tercih edilir. Bu kur rejimi, bir ülkenin ekonomik koşullarına göre ayarlanabilir ve kriz zamanlarında daha esnek bir yaklaşım benimseyebilir.

Ancak, yönetilen dalgalı kur rejimi de bazı dezavantajlara sahiptir. Dalgalı kur rejimi kadar esnek olmadığından, ekonomik şoklarla başa çıkmak için yeterli olmayabilir. Ayrıca, merkez bankasının müdahalesi piyasalarda belirli bir istikrar düzeyini koruyabilir, ancak uzun vadede piyasa dinamiklerini bozabilir ve fiyat kelepçelemesi gibi sonuçlara neden olabilir.

Yeniden Yapılandırma

Yeniden yapılandırma, bir şirketin finansal yapısını değiştirmek için yapılan çeşitli değişikliklerdir. Bu değişiklikler genellikle şirketin borçlarını yeniden yapılandırmak, varlıklarını satmak veya iş modelini değiştirmek gibi unsurları içerebilir.

Bir şirketin yeniden yapılandırılması genellikle zorlu bir süreçtir ve bazen şirketin iflasından kaçınmak için yapılır. Yeniden yapılandırma süreci, borç ödemelerinin ertelenmesi, borçların azaltılması veya yeniden finanse edilmesi, varlıkların satışı veya operasyonel değişiklikler gibi farklı unsurlar içerebilir.

Borç ödemelerinin ertelenmesi, şirketin nakit akışını artırmak için kısa vadeli borçları ötelemesini sağlayabilir. Borçların azaltılması veya yeniden finanse edilmesi, şirketin borç yükünü hafifletmek ve faiz oranlarını düşürmek için yapılan değişikliklerdir. Varlıkların satışı, şirketin işletme sermayesini artırmak için varlık satışı yapmasını sağlayabilir. Operasyonel değişiklikler, şirketin iş modelini değiştirerek, maliyetlerini düşürmesini ve daha fazla gelir elde etmesini sağlayabilir.

Yeniden yapılandırma, bir şirketin uzun vadeli sağlığı ve sürdürülebilirliği için önemlidir. Ancak, bu süreç sıkıntılı ve zorlu bir süreç olabilir ve bazı durumlarda, şirketin iflasını önlemek için yeterli olmayabilir.

Yatırım Fonları

Yatırım fonları, bir grup yatırımcının ortak para biriktirerek, profesyonel bir portföy yöneticisi tarafından yönetilen, çeşitli yatırım araçlarına yatırım yapan bir yatırım aracıdır. Yatırım fonları, birçok farklı varlık sınıfında yatırım yaparak riski azaltmayı ve yatırım getirisini artırmayı amaçlar.

Yatırım fonları, hisse senetleri, tahviller, emtialar, gayrimenkuller ve diğer finansal araçlar gibi birçok farklı yatırım aracına yatırım yapabilirler. Bu çeşitlilik, yatırım fonlarının yatırımcılar için riskleri azaltabilmesini sağlar. Ayrıca, yatırım fonları, genellikle portföy yöneticileri tarafından yönetildiği için yatırımcılar için uzmanlık ve deneyimli yönetim sağlar.

Yatırım fonları, çeşitli tiplerde olabilir. Örneğin, hisse senedi fonları, sadece hisse senetleri gibi özkaynaklara yatırım yaparken, tahvil fonları, sadece tahvillere yatırım yaparlar. Ayrıca, belirli bir yatırım stratejisine göre yönetilen fonlar, örneğin değer yatırımı veya büyüme yatırımı gibi de olabilir.

Yatırım fonları, yatırımcıların portföylerini çeşitlendirmelerine, daha az risk almalarına ve profesyonel bir portföy yöneticisi tarafından yönetilmelerine olanak sağlar. Bununla birlikte, yatırım fonlarının bir yönetim ücreti ve diğer masrafları olabilir, bu nedenle yatırımcıların dikkatle incelemeleri ve fonun kendileri için uygun olduğundan emin olmaları önerilir.

Yatırım Anketi

Yatırım anketleri, genellikle yatırımcıların tercihlerini, risk algılarını ve yatırım stratejilerini anlamak için yapılan araştırmalardır. Bu anketler, finansal hizmet sağlayıcıları, yatırım şirketleri, bankalar ve diğer kuruluşlar tarafından kullanılır.

Yatırım anketleri, genellikle yatırımcıların portföy dağılımı, yatırım hedefleri, risk toleransı ve piyasa görüşleri hakkında sorular içerir. Anket sonuçları, yatırım şirketleri ve finansal hizmet sağlayıcıları için yatırımcıların taleplerine ve ihtiyaçlarına uygun yatırım ürünleri sunmak için yol gösterici olabilir.

Yatırım anketleri, yatırımcılar için de faydalı olabilir. Anket sonuçları, yatırımcılara benzer profildeki diğer yatırımcıların yatırım tercihleri hakkında bir fikir verir ve yatırımcılara kendileri hakkında daha fazla bilgi edinme imkanı sunar. Ayrıca, anket sonuçları, yatırım kararlarında kullanılabilecek trendler ve piyasa görüşleri hakkında bilgi sağlayabilir.

Yatırım anketleri, yatırımcıların güvenliği için de önemlidir. Bazı finansal hizmet sağlayıcıları, yatırımcıların yatırım kararlarını anket sonuçlarına dayandırmalarını tavsiye ederken, diğerleri anket sonuçlarına yalnızca bir rehber olarak bakılması gerektiğini vurgular. Anket sonuçlarına dayalı yatırım kararları, yatırımcıların risk toleransına, yatırım hedeflerine ve diğer faktörlere uygun olmalıdır.

Yapısal Bütçe Dengesi

Yapısal bütçe dengesi, bir ülkenin bütçe açığını, ekonomik döngü veya geçici faktörler nedeniyle ortaya çıkan geçici faktörlerden arındırarak hesaplamasıdır. Yani, yapısal bütçe dengesi, ekonomik döngü ve geçici faktörlerin etkisinden arındırılmış bir bütçe açığıdır.

Yapısal bütçe dengesi, bir ülkenin uzun vadeli mali sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Çünkü geçici faktörler, örneğin ekonomik durgunluk veya yüksek petrol fiyatları gibi faktörler, bütçe açığını artırabilir veya azaltabilir, ancak yapısal faktörler, örneğin nüfus yaşlanması veya sosyal yardım harcamalarındaki artış gibi faktörler, bütçe açığını daha kalıcı bir şekilde etkileyebilir.

Yapısal bütçe dengesi, bir ülkenin kamu maliyesi politikalarının sürdürülebilirliğini değerlendirmek için kullanılan önemli bir ölçüttür. Yapısal bütçe açığı yüksek olan bir ülke, vergi artışları veya harcama kesintileri gibi önlemler alarak bütçe açığını azaltmak zorunda kalabilir. Bu tür önlemler, ekonomik büyüme ve istihdam üzerinde kısa vadeli etkilere sahip olabilir, ancak uzun vadede ekonomik istikrar ve mali sürdürülebilirlik sağlamaya yardımcı olabilir.

Yapısal bütçe dengesi, IMF ve diğer uluslararası finans kuruluşları tarafından da önemli bir ölçüt olarak kullanılmaktadır. Bu kuruluşlar, yapısal bütçe dengesi açığı olan ülkeler için mali disiplin sağlama önerileri sunar ve bütçe politikalarının uzun vadeli sürdürülebilirliğini değerlendirir.

Yapısal Bankacılık Reformları

Yapısal bankacılık reformları, finansal sistemin işleyişini iyileştirmek için yapılan çeşitli değişiklikleri ifade eder. Bu reformlar, finansal krizlerin neden olduğu sorunları önlemek ve finansal istikrarı sağlamak için tasarlanır.

Yapısal bankacılık reformları genellikle aşağıdaki alanları kapsar:

  • Banka regülasyonu ve denetimi: Bankaların faaliyetlerini denetlemek ve düzenlemek için daha sıkı kurallar getirilir. Bu kurallar, sermaye yeterliliği oranları, varlık kalitesi, risk yönetimi ve likidite yönetimi gibi faktörlere dayanır.
  • Sermaye yeterliliği: Bankaların daha fazla sermaye biriktirmeleri ve finansal krizlerde daha dayanıklı hale gelmeleri için daha yüksek sermaye yeterliliği oranları belirlenir.
  • Risk yönetimi: Bankaların risk yönetimi süreçleri, risk yönetimi faaliyetleri ve risk raporlama gereklilikleri güçlendirilir.
  • Ayrıştırma: Büyük bankaların risklerini azaltmak ve sistemi daha sağlam hale getirmek için, birleşmeleri veya konsolidasyonu engelleyen yasal düzenlemeler getirilir.
  • Kriz yönetimi: Bankaların çökmesi veya zor duruma düşmesi durumunda, etkili kriz yönetimi stratejileri ve acil durum planları hazırlanır.
  • Şeffaflık: Bankaların faaliyetleri ve finansal durumları hakkında daha fazla şeffaflık sağlanır ve bankaların yatırımcılara ve diğer paydaşlara daha açık raporlama yapması gerekliliği getirilir.

Yapısal bankacılık reformları, finansal sistemdeki güveni artırır ve kriz riskini azaltır. Ancak, bu reformların uygulanması zorlu olabilir, çünkü büyük bankaların siyasi ve ekonomik güçleri de bulunmaktadır. Bu nedenle, yapısal bankacılık reformlarının uygulanması, politik irade ve kararlılık gerektiren uzun bir süreçtir.

Yabancı Para Net Genel Pozisyonu (YPGP)

Yabancı para net genel pozisyonu (YPGP), bir ülkenin para birimi cinsinden ifade edilen varlık ve yükümlülüklerinin döviz cinsinden net tutarını ifade eder. YPGP, bir ülkenin yabancı para birimlerindeki net açık veya net fazla durumunu gösterir.

YPGP, uluslararası yatırım pozisyonunu ölçmek için kullanılır ve aşağıdaki unsurları içerebilir:

  1. Yabancı para cinsinden borçlar ve yükümlülükler: Bir ülkenin yabancı para cinsinden borçları ve yükümlülükleri, YPGP’de negatif bir etkiye sahiptir.
  2. Yabancı para cinsinden varlıklar: Bir ülkenin yabancı para cinsinden varlıkları, YPGP’de pozitif bir etkiye sahiptir.
  3. Net yabancı yatırım: Bir ülkenin yabancı yatırımcılara olan yatırımları ve diğer yabancı para cinsinden varlıkları, YPGP’de negatif bir etkiye sahip olabilir.

YPGP, bir ülkenin döviz kuru dalgalanmalarına karşı maruz kalma düzeyini gösterir. Örneğin, bir ülkenin YPGP’si negatif ise, ülke yabancı para cinsinden borçları nedeniyle döviz kuru dalgalanmalarına daha fazla maruz kalabilir. Öte yandan, pozitif bir YPGP, bir ülkenin döviz kurundaki dalgalanmalara karşı daha dirençli olabileceğini gösterir.

YPGP, bir ülkenin döviz kuru politikasını ve diğer ekonomik politikalarını belirlemede önemli bir gösterge olarak kullanılabilir.

Veri Depolama Kuruluşu

Veri depolama kuruluşu, veri depolama hizmetleri sunan bir şirkettir. Bu şirketler, müşterilerinin verilerini güvenli bir şekilde saklar ve yedeklerini oluşturur. Veri depolama kuruluşları, büyük veri miktarlarını saklama kapasitesine sahip olabilir ve farklı veri saklama yöntemleri kullanarak verileri koruyabilirler. Bu yöntemler arasında bulut depolama, fiziksel sunucular ve harici sabit diskler yer alabilir.

Veri depolama kuruluşları, çeşitli endüstrilerden müşterilere hizmet verebilir. Örneğin, finans sektörü, sağlık sektörü, perakende sektörü ve hükümet kurumları gibi müşteriler, verilerini güvenli bir şekilde saklamak ve yedeklemek için veri depolama hizmetlerine ihtiyaç duyabilirler.

Veri depolama kuruluşları, müşterilerinin verilerini yedeklemek ve saklamak için güvenlik protokolleri ve teknolojileri kullanır. Bu protokoller arasında şifreleme, iki faktörlü kimlik doğrulama ve biyometrik kimlik doğrulama yer alabilir. Ayrıca, veri depolama kuruluşları, fiziksel güvenliği sağlamak için güvenlik kameraları, yangın alarmı ve hırsızlık önleme cihazları gibi diğer güvenlik önlemlerini de kullanabilirler.

Veri depolama hizmetleri, müşterilerin veri depolama ve yedekleme süreçlerini kolaylaştırabilir ve veri kaybı riskini azaltabilir. Ayrıca, müşterilerin verilerine kolayca erişmelerine ve veri analizi yapmalarına da olanak tanır.

Varlık / Yükümlülük İlkesi

Varlık / yükümlülük ilkesi, muhasebe kayıtlarında kullanılan bir ilkedir ve bir işletmenin varlıklarını ve yükümlülüklerini gösterir. Bu ilke, işletmenin bir dönem içindeki finansal durumunu ve performansını gösteren finansal tabloların hazırlanmasında kullanılır.

Bu ilkeye göre, bir işletmenin varlıkları, işletmenin kontrolü altında bulunan ekonomik kaynaklardır. Varlıklar, işletmenin gelecekte ekonomik fayda sağlaması beklenen kaynaklarıdır. Varlıkların değeri, satın alma maliyeti veya değerinin tespit edildiği bir tarih olan değerleme tarihindeki değerine göre belirlenir.

Diğer yandan, yükümlülükler, işletmenin gelecekte ödeme yapması gereken finansal yükümlülükleridir. Bu, işletmenin diğer kişilere veya kuruluşlara borçlu olduğu para, mal veya hizmetlerdir. Yükümlülükler, işletmenin yasal olarak taahhüt ettiği yükümlülüklerdir ve zaman içinde ödenmesi gerekmektedir.

Varlık / yükümlülük ilkesi, bir işletmenin finansal tablolarında varlık ve yükümlülüklerin doğru bir şekilde kaydedilmesini sağlar. Bu sayede işletmenin finansal durumunun doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve karar vericilerin doğru kararlar alabilmesi mümkün olur.

Varlığa Dayalı Menkul Kıymet

Varlığa dayalı menkul kıymet, bir varlığın (örneğin, bir mülk, araç veya ekipman) sahibi tarafından ihraç edilen bir finansal araçtır. Bu menkul kıymetler, belirli bir varlığın veya varlık grubunun gelir akışı sağlaması amacıyla tasarlanmıştır. Örneğin, bir şirket, bir gayrimenkul projesinin gelirlerini finanse etmek için varlık teminatlı menkul kıymetler ihraç edebilir.

Varlığa dayalı menkul kıymetler, yatırımcıların belirli bir varlık türüne yatırım yapmalarına olanak tanırken, aynı zamanda ihraç eden şirkete de gelir sağlar. Yatırımcılar, varlığa dayalı menkul kıymetlerin gelirlerinden faydalanırken, şirketler de finansmanlarını sağlamış olurlar.

Varlık teminatlı menkul kıymetler (MBS), varlık teminatlı menkul kıymetler (ABS) ve varlık teminatlı menkul kıymetler (CMBS) gibi farklı türleri vardır. Bu tür menkul kıymetler, birçok farklı varlık sınıfını kapsayabilir, ancak genellikle mülk, araç, ekipman veya ticari gayrimenkulleri temsil eder. Bu menkul kıymetler genellikle yüksek getiri sağlar, ancak aynı zamanda yüksek risk de taşırlar.

Valör

Valör, bir finansal enstrümanın geçerli olduğu tarih veya belirli bir tarihteki değerleme zamanını ifade eder. Hisse senetleri, tahviller, vadeli işlemler ve opsiyonlar gibi birçok finansal enstrümanın valör tarihi bulunmaktadır.

Örneğin, bir hisse senedinin valör tarihi, hisse senedinin alıcı tarafından işlem yapıldığında devir teslimi yapılacak olan tarihtir. Bu tarih, genellikle hisse senedinin işlem görüldüğü tarihten bir veya iki iş günü sonradır.

Valör tarihi, özellikle tahvil ve bono gibi sabit getirili menkul kıymetlerde önemlidir. Bu menkul kıymetlerin vade tarihleri genellikle yıllar sonra olduğundan, yatırımcılar ara dönemlerde menkul kıymetlerini alıp satabilirler. Bu durumda, menkul kıymetin fiyatı, valör tarihine kadar biriken faizlerin de dikkate alındığı bir fiyat üzerinden hesaplanır.

Vadeye Kadar Getiri

Vadeye kadar getiri, bir yatırım aracının satın alındığı tarihten vadesine kadar olan sürede yatırımcıya sağlayacağı getiriyi ifade eder. Bu getiri, yatırım aracının fiyatındaki değişimler ve olası temettü ödemeleri gibi faktörlerin yanı sıra vade sonunda elde edilecek olan ana paranın da dikkate alınmasıyla hesaplanır.

Vadeye kadar getiri, sabit getirili menkul kıymetlerde sıkça kullanılan bir ölçümdür. Bu menkul kıymetlerin vadesi belirli olduğundan, yatırımcılar bu dönem boyunca ne kadar getiri elde edeceklerini hesaplayabilirler. Örneğin, bir tahvilin vadesi 10 yıl ve yıllık kupon ödemesi %5 ise, yatırımcılar her yıl %5’lik bir getiri elde edeceklerdir ve vade sonunda tahvili nominal değerinden geri alarak ana paralarını da geri alacaklardır.

Vadeye kadar getiri, yatırım aracının fiyatındaki değişimleri hesaba katmaz, sadece yatırımcının ne kadar getiri elde edeceğini tahmin etmesine yardımcı olur. Bu nedenle, yatırımcılar yatırım aracının getirisinin yanı sıra fiyatındaki dalgalanmaları da dikkate alarak yatırım kararlarını vermelidirler.

Sermaye Hesabı

Sermaye hesabı, bir şirketin sahip olduğu toplam öz kaynakları ve şirkete yapılan tüm yatırımları içeren bir hesaptır. Bu hesap, şirketin sermaye yapısını ve finansal durumunu gösterir.

Sermaye hesabı, şirketin öz kaynaklarını ve hisse senetlerini temsil eden pay sermayesi, primler, yedek akçeler, kar dağıtımı gibi unsurları içerir. Bunların yanı sıra, şirkete yapılan yatırımlar da sermaye hesabında yer alır. Yatırımlar, şirkete yeni sermaye sağladığından, şirketin toplam öz kaynaklarını artırır.

Sermaye hesabı, şirketin finansal sağlığı hakkında bilgi verir ve yatırımcıların şirkete olan güvenini artırır. Ayrıca, şirketin gelecekteki büyüme stratejileri için kullanabileceği sermaye miktarını da gösterir.

Sermaye hesabı, şirketin bilançosunda yer alan bir hesaptır ve şirketin hesap dönemi sonunda hazırladığı mali tablolarda yer alır.

Serbest Yatırım Fonu

Serbest yatırım fonu, çeşitli yatırım araçlarına yatırım yaparak getiri elde etmeyi amaçlayan ve yatırımcılardan toplanan paralarla oluşturulan bir yatırım fonu türüdür. Bu fonlar, portföylerinde hisse senetleri, tahvil ve bono gibi sabit getirili menkul kıymetler, emtia, yabancı para gibi finansal araçlar gibi birçok farklı yatırım aracına yatırım yapabilirler.

Serbest yatırım fonları, diğer yatırım fonlarından farklı olarak yatırım stratejilerinde daha esnek davranabilirler. Yönetim ekipleri, portföylerini hızlı bir şekilde değiştirerek piyasa koşullarına göre uyum sağlayabilirler. Bu nedenle, serbest yatırım fonları, yatırımcılara daha yüksek getiri potansiyeli sunabilirler, ancak bu yüksek getiri potansiyeli ile birlikte yüksek risk de taşırlar.

Serbest yatırım fonları, genellikle yüksek net değerli bireyler ve kurumsal yatırımcılar tarafından tercih edilirler. Ayrıca, yatırımcıların yatırım kararlarına daha az müdahale etme imkanı verdiği için, bu fonlar, yatırımcıların portföylerini çeşitlendirmek ve profesyonel bir yönetim ekibinden yararlanmak isteyen yatırımcılar için de uygun bir seçenektir.

Reeskont

Reeskont, bir kıymetin vadesinden önce ve genellikle iskonto edilerek nakde çevrilmesidir. Reeskont işlemi, özellikle bankalar arasındaki işlemlerde yaygın olarak kullanılır.

Örneğin, bir banka, elinde bulunan bir senedin vadesinin gelmesini beklemek yerine, bu senedi başka bir bankaya iskonto ederek, hemen nakde çevirmeyi tercih edebilir. Bu işleme reeskont denir. Bu işlem sonucunda, elde edilen nakit, bankanın fonlama ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılabilir.

Reeskont işlemi, genellikle kısa vadeli finansman ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılır. Ancak, reeskont işlemi yapmak, iskonto oranlarına bağlı olarak maliyetli olabilir. Bu nedenle, bankalar, nakit ihtiyaçlarını karşılamak için reeskont işlemine başvurmadan önce, alternatif finansman kaynaklarını da değerlendirmelidirler.

Sterilizasyon

Sterilizasyon, merkez bankalarının para arzını kontrol etmek için yaptığı bir para politikası işlemidir. Sterilizasyon, özellikle döviz kuru müdahalelerinin ardından ortaya çıkan para arzı artışını önlemek için kullanılır.

Döviz kuru müdahaleleri, bir merkez bankasının yerel para biriminin değerini düşürmek veya yükseltmek için döviz piyasasına müdahale etmesiyle gerçekleştirilir. Bu müdahaleler sonucunda, yerel para birimi üzerindeki arz-talep dengesi değişebilir ve para arzı artabilir. Sterilizasyon işlemi ise, merkez bankasının bu para arzı artışını dengelemek için para arzını azaltmasını sağlar.

Sterilizasyon, genellikle iki şekilde gerçekleştirilir: açık piyasa işlemleri ve zorunlu karşılıklar. Açık piyasa işlemleri, merkez bankasının piyasadan hazine bonosu veya devlet tahvili gibi menkul kıymetler satın alması veya satmasıdır. Bu işlem sonucunda, merkez bankası piyasadan para çeker veya piyasaya para enjekte eder. Zorunlu karşılıklar ise, bankaların mevduatları için tutmak zorunda oldukları asgari orandaki rezervleri ifade eder. Merkez bankası, zorunlu karşılıkların oranını artırarak para arzını azaltabilir.

Sterilizasyon işlemi, para politikası aracı olarak kullanılırken, etkili bir para politikası uygulaması için dikkatli bir şekilde planlanmalıdır. Sterilizasyon işlemi, para politikası hedeflerine ulaşmak için doğru zamanda ve doğru miktarda yapılmalıdır. Ayrıca, sterilizasyon işleminin maliyetleri de dikkate alınmalıdır.

Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi

Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (TÜFE), tarımsal üretim faaliyetleri sonucunda elde edilen ürünlerin, üretim süreci maliyetleri de dahil olmak üzere, üretici aşamasında gerçekleşen fiyat değişimlerini ölçen bir endekstir.

TÜFE, tarım sektöründe faaliyet gösteren üreticilerin ürünlerini sattıkları fiyatları takip eder. Bu fiyatlar, üretim girdilerindeki değişimler, piyasa talebi ve arzı, iklim şartları ve diğer faktörlere bağlı olarak dalgalanabilir.

TÜFE, tarımsal üretim faaliyetlerine ilişkin genel bir resim sunar ve tarımsal üretimde meydana gelen fiyat değişimlerinin izlenmesinde kullanılır. TÜFE, tarımsal üreticilerin satış fiyatlarındaki değişimleri göstererek tarımsal üretimin karlılığı hakkında da bilgi sağlar. Bu endeks ayrıca, tarım sektöründeki genel ekonomik koşullar hakkında da ipuçları verir.

TÜFE’nin hesaplanmasında, baz alınan döneme göre değişen tarım ürünlerinin ağırlıkları dikkate alınır. Endeks, belirli bir referans dönemi için bir baz değer olarak belirlenir ve daha sonra belirli aralıklarla güncellenir.

Tasarruf Açığı

Tasarruf açığı, bir ekonomide toplam tasarruf miktarının, toplam yatırım miktarından daha az olması durumudur. Başka bir deyişle, tasarruf açığı, bir ülkedeki tasarrufların, yatırımları finanse etmek için yeterli olmadığı durumdur.

Bir ülkedeki tasarruf açığı, genellikle bir dış finansman ihtiyacı yaratır. Bu dış finansman kaynakları, yabancı yatırımcılardan gelen sermaye girişleri, uluslararası krediler ve diğer kaynaklar olabilir. Ancak, uzun vadede sürekli bir tasarruf açığı, yabancı kaynaklara bağımlılığı artırarak ekonomik istikrarı tehdit edebilir.

Tasarruf açığı, ekonomik büyüme ve istihdam üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Çünkü, yatırım eksikliği, üretkenliği düşürerek, istihdam yaratma potansiyelini azaltabilir. Ayrıca, yüksek borçlanma maliyetleri, tüketici ve işletme harcamalarını kısıtlayabilir ve ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir.

Bu nedenle, birçok ülke, tasarruf oranlarını artırmak için ekonomik politikalar uygular. Bunlar arasında, hükümet harcamalarını kısarak tasarruf etmeye teşvik etmek, vergi politikalarını değiştirerek tasarrufu teşvik etmek ve yatırım yapmak için teşvikler sunmak gibi çeşitli politikalar bulunmaktadır.

Tezgahüstü Piyasalar

Tezgahüstü (over-the-counter, OTC) piyasalar, borsalarda işlem görmeyen, özel sözleşmelerin yapıldığı, taraflar arasında belirlenen fiyatlar üzerinden işlem yapılan finansal piyasalardır.

OTC piyasaları, hisse senedi, tahvil, para birimi, emtia, türev ürünler gibi birçok finansal enstrümanı içerir. Bu piyasalarda işlem gören enstrümanlar, borsalardaki gibi standartlaştırılmış olmayabilir ve fiyatlar, alıcı ve satıcı arasında yapılan özel anlaşmalarla belirlenebilir.

OTC piyasaları, borsalardan farklı olarak, tüm işlemlerin bir merkezi takas ve saklama yerinde işlememesi nedeniyle bazı riskler içerir. Bu nedenle, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine güvenmesi gerekmektedir. Ayrıca, OTC piyasalarında işlem gören bazı türev ürünler, yüksek risk taşıdığı için sıkı düzenlemelere tabidir.

OTC piyasaları, özellikle büyük kurumsal yatırımcılar arasında yaygın olarak kullanılır. Bu piyasalarda işlem yapmak için, yatırımcılar genellikle aracı kurumlar veya finansal danışmanlarla çalışırlar.

Sonuç olarak, OTC piyasaları, borsalarda işlem görmeyen özel sözleşmelerin yapıldığı ve taraflar arasında belirlenen fiyatlar üzerinden işlem yapılan finansal piyasalardır. Bu piyasalar, yatırımcılara, özellikle kurumsal yatırımcılara, çeşitli finansal enstrümanlarla ilgili özel ihtiyaçlarını karşılama imkanı sunar.

Uluslararası İslami Likidite Yönetimi Kuruluşu

Uluslararası İslami Likidite Yönetimi Kuruluşu (International Islamic Liquidity Management Corporation – IILM), İslami finans kurumları için likidite yönetimini kolaylaştırmak ve geliştirmek amacıyla 2010 yılında kurulmuş bir uluslararası finansal kuruluştur.

IILM, İslami bankaların ve finans kurumlarının, kısa vadeli likidite ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olmak için, İslami finans ilkelerine uygun enstrümanlarla fonlama sağlayarak ve bu enstrümanları piyasaya sunarak faaliyet gösterir. Kuruluş, katılımcıların ihtiyaç duydukları likiditeyi sağlamalarına yardımcı olmak için sukuk ihraçları gerçekleştirir ve bu sukukları piyasada işlem görmeye uygun hale getirir.

IILM, uluslararası piyasalarda İslami finansman araçlarının geliştirilmesine ve kullanımına da katkıda bulunarak, İslami finans sektörünün büyümesine ve gelişmesine destek olmayı hedeflemektedir.

Uluslararası Yatırım Pozisyonu

Uluslararası yatırım pozisyonu, bir ülkenin yurt içi ekonomisi ile diğer ülkeler arasındaki ekonomik ilişkileri gösteren bir göstergedir. Bu gösterge, bir ülkenin diğer ülkelerdeki varlıklarını ve yükümlülüklerini ölçerek, ülkenin uluslararası finansal pozisyonunu belirler.

Uluslararası yatırım pozisyonu, bir ülkenin yurt dışındaki varlıklarının toplamını yurt dışındaki yükümlülüklerinin toplamına böldüğünde elde edilen bir orandır. Eğer bir ülkenin yurt dışındaki varlıkları yükümlülüklerinden daha büyükse, uluslararası yatırım pozisyonu net alacaklıdır. Eğer yurt dışındaki yükümlülükleri varlıklarından daha büyükse, uluslararası yatırım pozisyonu net borçlu olarak tanımlanır.

Uluslararası yatırım pozisyonu, bir ülkenin ekonomik gücü hakkında bilgi verirken, aynı zamanda ülkenin finansal risklerini de gösterir. Net alacaklı olan bir ülke, yurt dışındaki yatırımları sayesinde daha fazla gelir elde edebilirken, net borçlu olan bir ülke, yurt dışındaki yükümlülüklerini ödemek için daha fazla finansman sağlamak zorunda kalabilir.

Finansal Terimler Nelerdir

Vadeli İşlemler Sözleşmesi

Vadeli işlemler sözleşmesi, belirli bir tarihte gelecekte, önceden belirlenen fiyat ve koşullar üzerinden alım veya satım yapmak üzere taraflar arasında yapılan bir sözleşmedir. Bu tür sözleşmeler, gelecekteki belirsizlikleri minimize etmek ve riskleri yönetmek için kullanılır. Vadeli işlemler sözleşmeleri, çoğunlukla emtia, döviz, hisse senedi gibi finansal araçlar üzerine yapılan işlemlerdir. Sözleşmenin vadesi, tarafların belirlediği bir tarihte sona erer ve bu tarihte belirlenen koşullara göre işlem gerçekleştirilir. Vadeli işlemler sözleşmeleri, organize bir borsada işlem görebileceği gibi tezgah üstü piyasalarda da işlem görebilir.

Vadeye Dayalı Zorunlu Karşılıklar

Vadeye dayalı zorunlu karşılıklar, merkez bankalarının bankalardan belirli bir vadeye kadar tutulan mevduatların belirli bir oranında karşılık olarak ayırdıkları fonlardır. Bu zorunlu karşılıklar, bankaların likidite yönetiminde kullanılır ve aynı zamanda para politikasının uygulanmasına da yardımcı olur. Vadeye dayalı zorunlu karşılıkların tutarı ve oranı, merkez bankası tarafından belirlenir ve genellikle ülkenin para politikası hedeflerine ve ekonomik koşullarına göre değişir. Bankaların bu karşılıkları tutarken faiz getirisi elde etmesi mümkündür. Böylece, vadeye dayalı zorunlu karşılıklar, bankaların likidite ihtiyaçlarını karşılamalarına ve aynı zamanda merkez bankasının para politikasını uygulamasına olanak sağlar.

Türev İşlemler

Türev işlemler, belirli bir dayanak varlık üzerine yapılan ve gelecekteki fiyat hareketlerine göre değer kazanıp kaybeden finansal araçlardır. Türev işlemlerin fiyatı, dayanak varlığın fiyat hareketlerine bağlı olarak değişebilir. Örnek olarak, vadeli işlemler, opsiyonlar, swaplar ve forward işlemleri türev işlemler arasında sayılabilir.

Vadeli işlemler, belirli bir vade sonunda, belirli bir miktar varlığın teslimatının önceden belirlendiği bir sözleşmedir. Vadeli işlemler, yatırımcılara risk yönetimi, fiyat koruması ve spekülasyon yapma imkanı sunar.

Opsiyonlar, belirli bir vade içinde, belirli bir miktarda varlığı alma veya satma hakkını veren bir sözleşmedir. Opsiyonlar, yatırımcılara risk yönetimi ve spekülasyon yapma imkanı sunar.

Swaplar, iki taraf arasında farklı finansal araçların takas edilmesine dayalı bir sözleşmedir. Swaplar, faiz oranları veya para birimleri arasındaki farklılıkları telafi etmek için kullanılabilir.

Forward işlemleri, belirli bir varlığın ilerideki bir tarihte belirli bir fiyat üzerinden teslim edilmesi için yapılan bir anlaşmadır. Forward işlemleri, yatırımcılara risk yönetimi ve fiyat koruma imkanı sunar.

Türev işlemler, yatırımcılara risk yönetimi, portföy çeşitlendirmesi ve spekülasyon yapma imkanı sunar. Ancak, türev işlemler karmaşık olabilir ve yatırımcıların tamamen anlamaları gerekmektedir.

Vadeli Piyasalar

Vadeli piyasalar, belirli bir tarihte, belirli bir fiyattan belli bir varlığı alma veya satma hakkını temsil eden sözleşmelerin işlem gördüğü piyasalardır. Bu sözleşmeler, belirli bir tarihte gelecekte gerçekleşecek bir olaya bağlı olarak fiyatı değişen bir varlıkla ilgilidir. Örneğin, hisse senedi veya emtia fiyatlarının belirli bir vadeye kadar ne yönde değişeceği üzerine yapılan işlemler vadeli piyasalarda gerçekleştirilir.

Vadeli piyasalar, yatırımcılara risklerini yönetme ve gelecekteki fiyat değişikliklerine karşı korunma imkanı sağlar. Ayrıca, vadeli piyasalarda yatırımcılar fiyat hareketlerinden kar elde etmek için spekülasyon yapabilirler. Vadeli piyasalar, organize borsalar veya tezgah üstü piyasalarda işlem görebilir.

Vade Primi

Vade primi, bir vadeli işlem sözleşmesinin cari fiyatı ile spot fiyatı arasındaki farktır. Vadeli işlem sözleşmesi, belirli bir tarihte, belirli bir fiyattan belli bir varlığı alma veya satma hakkını temsil eder. Spot fiyat ise, anlık piyasa fiyatıdır.

Vade primi, vadeli işlem sözleşmesinin fiyatının, spot fiyattan yüksek veya düşük olduğunu gösterir. Eğer vade primi pozitif ise, vadeli işlem sözleşmesi fiyatı spot fiyattan yüksektir ve bu durumda “contango” olarak adlandırılır. Eğer vade primi negatif ise, vadeli işlem sözleşmesi fiyatı spot fiyattan düşüktür ve bu durumda “takas” olarak adlandırılır.

Vade primi, piyasa katılımcılarının varlık fiyatları hakkındaki beklentilerini yansıtır ve vadeli işlem sözleşmelerinin alım satımındaki arz ve talep dengesine bağlı olarak değişebilir.Tüketici Eğilim Anketi

Tüketici Eğilim Anketi, bir ekonomide tüketicilerin harcama, tasarruf ve yatırım gibi faaliyetlerine yönelik görüşlerini ve beklentilerini ölçmek için yapılan anket çalışmalarıdır. Bu anketler genellikle ulusal istatistik kurumları veya merkez bankaları tarafından gerçekleştirilir ve tüketicilerin ekonomik koşullar hakkındaki algılarını, gelir beklentilerini, işsizlik oranlarına ilişkin beklentilerini ve enflasyon beklentilerini ölçmek için kullanılır. Tüketici Eğilim Anketleri, ekonomik politikaların belirlenmesi ve uygulanması için önemli bir araçtır ve aynı zamanda işletmeler ve yatırımcılar tarafından da dikkate alınır.

TCMB’nin Ağırlıklı Ortalama Faiz Oranı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ağırlıklı Ortalama Faiz Oranı, TCMB tarafından açıklanan politika faizidir ve Türkiye’deki bankaların kısa vadeli fonlama ihtiyaçlarını karşılamak için TCMB’den aldıkları fonlama faizidir. TCMB, para politikası aracı olarak bu faiz oranını kullanarak enflasyon hedeflemesi stratejisini uygular.

TCMB, bankaların gecelik fonlama işlemlerinde kullandıkları mevduat faiz oranlarını hesaplayarak ağırlıklı bir ortalama oluşturur ve bu faiz oranını politika faizi olarak belirler. TCMB’nin politika faizindeki değişiklikler, bankaların kredi faizlerini ve diğer faiz oranlarını etkileyebilir ve dolayısıyla ekonomik faaliyetlerde değişikliklere yol açabilir.

TCMB’nin Ağırlıklı Ortalama Faiz Oranı, TCMB’nin para politikasındaki yönlendirici rolü nedeniyle Türkiye’deki ekonomik faaliyetler ve yatırımlar için önemli bir göstergedir.

Teknik Analiz

Teknik analiz, finansal varlıkların fiyat hareketlerine ve hacim verilerine dayanarak gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem, piyasalardaki arz ve talep faktörlerinin fiyatları nasıl etkilediğini inceler.

Teknik analiz, geçmiş fiyat hareketleri ve hacim verileri gibi göstergeleri kullanarak, varlıkların gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin etmek için matematiksel modeller ve istatistiksel hesaplamalar kullanır. Bu yöntemde, fiyat trendleri, destek ve direnç seviyeleri, göstergeler ve formasyonlar gibi teknik analiz araçları kullanılır.

Teknik analizin amacı, yatırımcıların varlıkların gelecekteki fiyat hareketleri hakkında daha doğru tahminler yapmalarına yardımcı olmaktır. Ancak, tek başına teknik analiz yeterli değildir ve temel analiz ile birlikte kullanılarak daha doğru kararlar verilebilir.

Tertip

“Tertip”, bir finansal aracın belirli bir serinin diğer senetleriyle farklılaştığı durumları ifade etmek için kullanılan bir terimdir.

Örneğin, bir şirketin çıkardığı tahvillerin farklı vadelere, faiz oranlarına veya diğer özelliklere sahip olabileceği gibi, hisse senetlerinde de benzer şekilde farklı tertipler bulunabilir. Bu tertipler, şirketin hisselerinin farklı özellikleri veya hakları taşıyabilir.

Bir şirketin hisse senetleri için örnek verecek olursak, birinci tertip hisse senetleri belirli bir kâr payı hakkına sahipken, ikinci tertip hisse senetleri bu haktan yoksun olabilir. Tertipler, şirketin finansal yapısı veya halka arz stratejileri gibi nedenlerle ortaya çıkabilir.

Tutsat (İpotek) Kredileri

Tutsat kredileri, konut veya ticari gayrimenkullere ipotek edilerek verilen kredilerdir. Bu kredilerin geri ödenmemesi halinde, kredi veren kurumun ipotek ettiği gayrimenkulleri satışa çıkarması ve bu şekilde alacağını tahsil etmesi mümkündür. Bu nedenle, tutsat kredileri, kredi verenler için daha az riskli bir yatırım aracı olarak görülür.

Tezgahüstü Türev Piyasalar

Tezgahüstü (OTC) türev piyasaları, organize borsalarda işlem görmeyen finansal türev ürünlerinin işlem gördüğü piyasalardır. Bu piyasalarda taraflar arasında özel sözleşmeler yapılır ve sözleşmelerin koşulları özelleştirilebilir. OTC türev piyasalarında işlem gören ürünler arasında swaplar, forward sözleşmeleri, opsiyonlar ve türev araçları yer alır.

Bu piyasalarda işlemler genellikle yüksek risk taşır ve işlem hacmi büyük olabilir. OTC türev piyasaları, taraflar arasındaki özel sözleşmelerin daha esnek olmasına olanak tanıdığı için bazı yatırımcılar tarafından tercih edilir. Ancak, bu piyasalarda işlem gören ürünlerin riski yüksek olduğu için yatırımcıların dikkatli olmaları önemlidir.

Tasarruf

Tasarruf, gelirlerin tüketimden sonra kalan kısmının biriktirilmesidir. Yani bir kişinin, ailesinin veya toplumun elde ettiği gelirin bir kısmını harcamadan biriktirmesi olarak tanımlanabilir. Tasarrufun ekonomide önemli bir yeri vardır çünkü tasarruf edilen kaynaklar, yatırımlar yapmak ve üretken faaliyetlerde kullanmak için kullanılabilir. Bu nedenle, tasarruf oranı ekonomik büyüme için önemlidir.

Senyoraj – Beylik Hakkı

Senyoraj, devletlerin para arzını kontrol ederek, para basma ve para kullanma haklarından doğan gelirdir. Bu gelir, devletin para arzını kontrol etme yetkisi sayesinde elde edilir. Devletin para basma yetkisi olduğu için, para basarak para birimi arzını artırabilir ve bu arzın artmasıyla da devlete senyoraj geliri elde etme imkanı sunar.

Beylik hakkı ise, vergi toplama, para basma, toprak kullanımı ve benzeri konularda hükümetin sahip olduğu egemenlik haklarından kaynaklanan bir gelirdir. Bu hak, hükümetin egemenlik yetkisi kapsamında, ülke sınırları içindeki kaynaklardan elde edilen gelirleri ifade eder. Beylik hakkı, ülke ekonomisi için önemli bir gelir kaynağıdır ve hükümetin kamu harcamalarının finansmanında kullanılabilir.

Revalüasyon

Revalüasyon, bir ülkenin para biriminin diğer ülke para birimleri karşısındaki değerinin artmasıdır. Revalüasyon, bir ülkenin para biriminin diğer ülke para birimleri karşısında değer kazandığı durumlarda uygulanabilir. Bu, bir ülkenin para biriminin uluslararası piyasalarda daha fazla talep görmesi veya dış ticarette daha rekabetçi hale gelmesi sonucunu doğurabilir. Revalüasyon, özellikle ticaret fazlası veren ülkelerde merkez bankaları tarafından uygulanabilir.

Reel Kesim Güven Endeksi

Reel Kesim Güven Endeksi, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her ay düzenli olarak yayınlanan bir ekonomik göstergedir. Bu endeks, imalat sanayi, hizmetler sektörü, inşaat sektörü ve perakende ticaret sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin genel ekonomik duruma ilişkin beklentilerini ölçmektedir.

Endeks, Türkiye ekonomisinin reel sektörüne yönelik bir gösterge olduğu için, ekonomik büyümenin seyrini izlemek için önemlidir. Reel Kesim Güven Endeksi’nin yüksek olması, işletmelerin ekonominin büyüme potansiyeli hakkında olumlu beklentileri olduğunu gösterirken, düşük olması ise ekonominin yavaşlama eğiliminde olduğunu işaret eder.

Endeks, 100 puanlık bir skalada hesaplanmaktadır. 100 puan, işletmelerin tamamının ekonomik duruma ilişkin olumlu beklentilerinin olduğunu ifade ederken, 0 puan ise tam tersini göstermektedir.

Reel Faiz Oranı

Piyasa faiz oranı, bir piyasada işlem gören tüm borçlanma araçlarının fiyatlarından elde edilen ağırlıklı bir ortalama faiz oranıdır. Bu borçlanma araçları, hazine bonosu, tahvil, banka mevduatları ve diğer para piyasası araçları gibi birçok farklı türde finansal araçları içerebilir.

Piyasa faiz oranı, piyasa koşullarına göre belirlenir ve talep ile arz arasındaki dengenin bir sonucudur. Faiz oranlarındaki değişiklikler, para politikası, enflasyon, ekonomik büyüme ve diğer faktörler gibi birçok faktörden etkilenebilir. Piyasa faiz oranları, yatırımcılar ve borçlananlar için önemli bir gösterge olup, ekonomik aktivitelerdeki değişimleri de yansıtabilir.

Reel Efektif Döviz Kuru

Reel efektif döviz kuru, bir ülkenin para biriminin diğer ülkelerin para birimlerine göre değerinin, ülkelerin ticaretindeki rolüne göre ağırlıklandırıldığı ve fiyat düzeyi değişimlerinin de hesaba katıldığı bir ölçüdür. Reel efektif döviz kuru, nominal efektif döviz kurunun (bir ülkenin para birimini diğer tüm ülkelerin para birimleri karşısındaki ağırlıklı ortalaması) enflasyon farklarının da hesaba katılmasıyla hesaplanır. Bu nedenle, reel efektif döviz kuru, bir ülkenin mal ve hizmetlerinin uluslararası rekabetçiliği ve dış ticaret dengesi açısından önemli bir göstergedir.

Portföy Yatırımları

Portföy yatırımları, bir yatırımcının sahip olduğu fonları, hisse senetleri, tahviller ve diğer finansal araçları belirli bir strateji doğrultusunda çeşitli varlıklar arasında dağıtmasıdır. Portföy yatırımı yapmak, yatırımcıların riski azaltmak, kazançlarını artırmak ve uzun vadede daha iyi getiri sağlamak için farklı varlık sınıflarında yatırım yapmalarını sağlar. Portföy yatırımı, yatırımcıların kendi hedeflerine, risk toleranslarına ve likidite gereksinimlerine göre kişiselleştirilmiş bir yatırım stratejisi geliştirmelerini sağlar. Portföy yatırımları, bireysel yatırımcıların yanı sıra kurumsal yatırımcılar ve fon yöneticileri tarafından da yapılmaktadır.

Piyasa Faiz Oranı

Piyasa faiz oranı, bir piyasada işlem gören tüm borçlanma araçlarının fiyatlarından elde edilen ağırlıklı bir ortalama faiz oranıdır. Bu borçlanma araçları, hazine bonosu, tahvil, banka mevduatları ve diğer para piyasası araçları gibi birçok farklı türde finansal araçları içerebilir.

Piyasa faiz oranı, piyasa koşullarına göre belirlenir ve talep ile arz arasındaki dengenin bir sonucudur. Faiz oranlarındaki değişiklikler, para politikası, enflasyon, ekonomik büyüme ve diğer faktörler gibi birçok faktörden etkilenebilir. Piyasa faiz oranları, yatırımcılar ve borçlananlar için önemli bir gösterge olup, ekonomik aktivitelerdeki değişimleri de yansıtabilir.

Parasal Aktarım Mekanizması

Parasal aktarım mekanizması, merkez bankasının para politikası kararlarının ekonomi üzerindeki etkilerini inceleyen bir kavramdır. Merkez bankaları para politikası araçlarını kullanarak faiz oranları, para arzı ve para piyasalarındaki diğer değişkenleri etkilerler. Bu araçlar, finansal kuruluşlar ve son tüketici tarafından kullanılan faiz oranlarının, kredi arzının, tasarrufların ve yatırımların belirlenmesinde önemli bir rol oynar.

Parasal aktarım mekanizması, merkez bankasının para politikası kararlarının gerçek ekonomi üzerindeki etkilerini ve para politikası kararlarının hedeflenen etkilere ulaşması için ne kadar süre gerektirdiğini analiz eder. Örneğin, merkez bankasının faiz oranlarını artırması, tüketici ve işletmelerin daha yüksek faizlerle kredi kullanmalarını zorlaştırır. Bu, tüketici ve işletmelerin taleplerinin azalmasına neden olabilir ve dolayısıyla ekonomide genel bir yavaşlama yaratır. Bu süreç, para politikası kararının alındığı andan itibaren birkaç ay veya yıl kadar sürebilir ve bu süreye parasal aktarım mekanizması denir.

Paranın Dolaşım Hızı

Paranın dolaşım hızı, bir ekonomide dolaşımda bulunan para miktarının, belirli bir zaman dilimi içinde el değiştirme hızıdır. Bu, bir ekonomide para biriminin toplam satın alma gücünü belirlemeye yardımcı olan bir faktördür.

Paranın dolaşım hızı, para arzı ve para talebi arasındaki ilişkiyi açıklar. Genel olarak, para dolaşım hızı, ekonominin büyüklüğüne ve işlem hacmine bağlıdır. Yüksek işlem hacmi olan bir ekonomide para daha hızlı dolaşırken, düşük işlem hacmi olan bir ekonomide para daha yavaş dolaşabilir.

Paranın dolaşım hızı, para politikasının etkinliğini ölçmek için kullanılan bir gösterge olarak da kullanılabilir. Para politikası, para arzını kontrol ederek, enflasyonu ve ekonomik büyümeyi yönetmeye çalışır. Para politikasının etkinliği, para dolaşım hızı ve para arzı arasındaki ilişkiyi de içerir.

Standart Vadeli İşlemler Sözleşmesi

Standart Vadeli İşlemler Sözleşmesi (SVİS), belli bir vadede, belli bir miktardaki malı, kıymeti veya finansal göstergeyi önceden belirlenmiş bir fiyat üzerinden alma veya satma hakkı veren sözleşmelerdir. Finansal Terimlerin arasında genellikle borsalarda işlem görürler ve sözleşmenin belirtilen vadesinde teslimat gerçekleşir. SVİS’ler, risk yönetimi amaçlı kullanılabileceği gibi, spekülatif amaçlarla da kullanılabilirler. İşlem gören varlıkların türüne ve borsaya göre farklılıklar gösterirler. Örneğin, altın, döviz, hisse senedi ve tahviller üzerine düzenlenen vadeli işlem sözleşmeleri mevcuttur.

Takas (Clearing)

Takas, bir finansal piyasada gerçekleşen bir işlem sonrasında, tarafların karşılıklı olarak belirlenmiş şartlara göre karşılıklı olarak takas etmeleri işlemidir. Takas işlemi, tarafların karşılıklı olarak belirlenmiş bir takas tarihinde birbirlerine ödeme yapmalarını gerektirir.

Takas işlemi genellikle bir takas odası tarafından yönetilir. Takas odası, işlemlerin doğru şekilde yerine getirilmesinden ve tarafların yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden sorumludur. Takas işlemi, finansal piyasalarda işlem yapan taraflar için riski azaltmak için önemlidir. Bu işlem sayesinde, bir tarafın diğer tarafın ödeme yapmaması riski azalır ve böylece işlemler daha güvenli hale gelir.

Subprime Piyasalar

Subprime piyasalar, borçlu müşterilerin kredi notları düşük olduğu veya başka risk faktörlerine sahip oldukları piyasalardır. Bu piyasalarda verilen krediler daha yüksek faiz oranlarına sahip olma eğilimindedir ve daha yüksek risk içermektedir. Subprime piyasalar genellikle konut kredileri, otomobil kredileri, kredi kartı borçları ve kişisel krediler gibi tüketici kredileri için kullanılır.

Subprime piyasalar, borç verenlerin daha yüksek getiri arayışlarından kaynaklanır. Ancak, borç alanların kredi notları düşük olduğundan dolayı kredilerin geri ödenmemesi riski yüksektir. Bu nedenle, subprime piyasalarında verilen kredilerin faiz oranları daha yüksek tutulur ve kredi verenler, riski azaltmak için borç alanlardan daha fazla teminat veya ön ödeme isteyebilir.

2008 yılında ABD’de subprime piyasalarındaki büyük bir kriz yaşandı. Bu kriz, subprime konut kredilerindeki varsayılan ödemelerin artmasıyla başladı ve sonuçta küresel bir finansal krize dönüştü.

Takasbank

Takasbank, Türkiye’de kurulan ve merkezi İstanbul’da bulunan bir takas ve saklama kuruluşudur. Borsa İstanbul bünyesinde faaliyet gösteren Takasbank, hisse senetleri, tahvil ve bonolar, devlet iç borçlanma senetleri, hazine bonoları gibi sermaye piyasası araçlarının takas işlemlerini gerçekleştirir. Ayrıca Türkiye’de işlem gören vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin de takasını yapmaktadır. Takasbank aynı zamanda yatırımcıların menkul kıymetlerini sakladığı bir kuruluştur ve bu sayede yatırımcıların güvenliği sağlanmaktadır.

Standart Vadeli İşlemler

Standart vadeli işlemler, belirli bir varlığın veya finansal aracın gelecekteki bir tarihte alınması veya satılması için bugünden yapılan bir sözleşmedir. Bu sözleşmeler, belirli bir tarih ve fiyat üzerinden gerçekleştirilen işlemlerdir ve genellikle vadeli işlem borsalarında işlem görürler.

Standart vadeli işlemler, tarafların gelecekteki risklerini minimize etmelerine yardımcı olur. Bu sözleşmeler, fiyat dalgalanmalarına maruz kalan şirketler, yatırımcılar ve tüccarlar için önemlidir. Örneğin, bir tarım üreticisi, gelecekte hasat edeceği ürünleri için standart bir vadeli işlem sözleşmesi satın alarak, fiyat dalgalanmalarından kaynaklanan risklerini minimize edebilir.

Spot Valör

Spot valör, bir finansal aracın (örneğin, hisse senedi, tahvil veya döviz) alım-satım işleminin gerçekleştiği valördür. Bu valör tarihi, söz konusu finansal aracın fiyatının belirlendiği ve ödemenin yapıldığı tarihtir. Örneğin, hisse senedi alım-satım işlemi gerçekleştirildiğinde, spot valör işlem tarihindeki takas süresini ifade eder.

Spot Piyasa

Spot piyasa, işlem yapılan varlığın anlık fiyatı üzerinden nakit olarak alınıp satıldığı piyasadır. Yani, işlem yapılan varlığın anlık fiyatı üzerinden hemen alınıp satılabildiği piyasalardır. Örneğin, döviz bürosundan yapacağınız döviz alım satım işlemleri spot piyasa işlemleridir. Spot piyasalarda işlemler genellikle T+0 veya T+1 valörlü olarak gerçekleştirilir, yani işlemin gerçekleştirildiği gün veya bir sonraki gün ödeme yapılır.

Sistemik Risk

Sistemik risk, finansal sistemin genelinde veya önemli bir bölümünde ortaya çıkan bir sorunun diğer finansal kurumları veya piyasaları da etkileyerek, ekonomik krize yol açma potansiyeli taşıyan bir risktir. Yani, tek bir kurumun veya piyasanın çöküşü diğer finansal kurumların da iflasına veya piyasaların da çökmesine yol açabilir.

Sistemik risk, finansal piyasalarda, ekonomik durgunluk veya resesyon gibi makroekonomik faktörlerin etkisi altında artabilir. Bunun yanı sıra, finansal piyasaların deregülasyonu ve kurumsal yapıdaki değişimler de sistemik riski artırabilir. Bu nedenle, finansal sistemi sistematik risklere karşı korumak için uygun tedbirler alınması önemlidir.

Sermaye Piyasası

Sermaye piyasası, uzun vadeli finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan piyasalardır. Örneğin, şirketler, hazine bonosu ihraçları yoluyla veya hisse senedi ihracı yaparak uzun vadeli finansman sağlayabilirler. Sermaye piyasası, yatırımcıların tasarruflarını en iyi şekilde değerlendirmelerine ve yatırım fırsatlarına erişmelerine olanak tanır. Sermaye piyasası, öncelikle hisse senetleri, tahviller, hazine bonoları, mevduat sertifikaları, türev ürünleri, yatırım fonları ve emeklilik fonları gibi finansal araçların işlem gördüğü bir piyasadır. Sermaye piyasaları, genellikle borsa veya tezgah üstü (OTC) piyasalar olarak işlem görürler.

Sermaye Koruma Tamponu

Sermaye Koruma Tamponu, bankaların finansal istikrarını güçlendirmek amacıyla düzenleyici otoriteler tarafından uygulanan bir politika tedbiridir. Bu tedbir, bankaların minimum sermaye gereksinimlerine uygunluğunu sağlamak için belirli bir sermaye tamponu oluşturmasını gerektirir. Bu tampon, bankanın kredi riski, piyasa riski ve operasyonel riskler gibi faktörlere göre hesaplanır ve genellikle bankaların Risk Ağırlıklı Varlık Yönetim Oranı’na (RAV) dayanır.

Sermaye Koruma Tamponu, bankaların olası zararları absorbe edebilecekleri yeterli sermaye tamponuna sahip olmalarını sağlar. Bu sayede, bankaların kendi krizlerini yönetmelerine yardımcı olur ve finansal istikrarı korumak için düzenleyici otoriteler tarafından bir araç olarak kullanılır.

Sanayi Üretim Endeksi

Sanayi üretim endeksi, sanayi sektöründeki üretim faaliyetlerini takip etmek amacıyla kullanılan bir ölçüttür. İmalat, madencilik ve enerji sektörlerindeki üretim faaliyetlerini kapsar. Bu endeks, üretim miktarı ve ağırlıklı üretim fiyatları baz alınarak hesaplanır ve ekonominin genel sağlığı hakkında fikir verir. Sanayi üretim endeksi, bir ekonomideki üretim faaliyetlerindeki artış veya azalışın tespit edilmesinde ve ekonomik büyüme veya daralmayı belirlemede önemli bir gösterge olarak kabul edilir.

Saklama Hizmeti

Saklama hizmeti, finansal varlıkların saklanması, korunması ve yönetilmesi için bir aracı kurum veya banka tarafından sunulan bir hizmettir. Bu hizmet genellikle menkul kıymetler, tahviller, hisse senetleri, fon payları ve diğer yatırım araçları gibi finansal varlıkların saklanmasını kapsar. Saklama hizmeti, yatırımcılara varlıklarını güvenli bir şekilde saklama imkanı sunar ve bu varlıkların kaybolması, hasar görmesi veya çalınması riskini azaltır. Ayrıca saklama hizmeti, yatırımcıların varlıklarını daha kolay yönetmelerine ve işlem yapmalarına da olanak tanır.

Serbest Dalgalı Kur Rejimi

Serbest dalgalı kur rejimi, ülkenin para biriminin piyasa arz ve talebine göre belirlendiği bir döviz kuru sistemidir. Bu sistemde, para arz ve talebi arasındaki dengesizlikler doğal olarak dalgalanmalara yol açar ve bu nedenle döviz kuru belirlenir. Merkez bankası, döviz kuru dalgalanmalarını sınırlandırmak veya piyasaya müdahale etmek yerine, kendi belirlediği bir hedef faiz oranı üzerinden para politikası uygulayabilir. Serbest dalgalı kur rejimi, diğer döviz kuru sistemlerine göre daha az merkezi müdahale gerektirir ve piyasa koşullarına daha uygun bir çözümdür. Ancak, aşırı dalgalanmalar veya döviz kuru istikrarsızlığı durumunda, serbest dalgalı kur rejimi ekonomik problemlere neden olabilir.

Sabit Kur Rejimi

Sabit kur rejimi, bir ülkenin para biriminin belirli bir döviz cinsine göre sabitlenmesi ve o döviz cinsine göre değerinin değişmezliğinin sağlanmasıdır. Bu tür bir kur rejimi genellikle bir merkez bankası tarafından sürdürülür ve döviz kurlarındaki dalgalanmaları önlemeyi amaçlar. Sabit kur rejiminde, merkez bankası para arzını belirli bir seviyede sabit tutar ve bu seviyenin üzerine çıkmasını veya altına düşmesini önler. Bununla birlikte, sabit kur rejimi sürdürmek için sıkı para politikası uygulanması gerekebilir ve bu da ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir.

Riskten Korunma

Riskten korunma, finansal piyasalarda veya ticari işlemlerde, olası bir olumsuz senaryoda kayıpları sınırlamak veya ortadan kaldırmak amacıyla kullanılan bir stratejidir. Genellikle türev araçlar (vadeli işlemler, opsiyonlar, swaplar) veya portföy çeşitlendirmesi yoluyla gerçekleştirilir. Bu strateji, özellikle volatil piyasa koşullarında veya belirli bir varlığın fiyatının yönünü belirleyemediğiniz durumlarda kullanılır. Örneğin, bir yatırımcı, döviz kurlarındaki değişimlerden kaynaklanabilecek riski en aza indirmek için döviz vadeli işlemleri yaparak kendini koruyabilir.

Riskten Kaçınan, Risk Alan/Seven, Risk Nötr

“Riskten kaçınan”, finansal piyasalarda risk almak yerine güvenli ve risksiz yatırımları tercih eden yatırımcıları ifade eder. Bu yatırımcılar, getiri beklentilerinden ziyade yatırımlarının korunmasına ve düşük riskli varlıklara sahip olmaya odaklanırlar.

“Risk alan/seven”, yüksek risk alarak yüksek getiri elde etmeyi amaçlayan yatırımcıları ifade eder. Bu yatırımcılar, piyasanın volatilitesi ve belirli bir yatırım aracının riski ne kadar yüksek olursa, getirilerinin de o kadar yüksek olacağına inanırlar.

“Risk nötr”, yatırımcıların bir portföyde bulunan riskleri kontrol altında tutmak için diğer yatırımlarla dengelemelerine dayanan bir yatırım stratejisidir. Bu yatırımcılar, herhangi bir yönde belirgin bir görüşe sahip olmadan portföylerinin risk seviyelerini optimize etmeye çalışırlar.

Risk Getiri

Risk getiri, bir yatırımın riski ile getirisi arasındaki ilişkiyi ifade eder. Yatırımcılar, genellikle yüksek getiri elde etmek için daha yüksek risk almak zorunda kalırlar. Ancak, her yatırımın kendi risk ve getiri profili vardır ve yatırımcıların kendi risk toleranslarına uygun yatırımlar seçmeleri önemlidir.

Risk getiri oranı, yatırımın potansiyel getirisi ile bu getiriye ulaşmak için alınması gereken risk arasındaki ilişkiyi ölçer. Daha yüksek getiri elde etmek için daha yüksek risk alınması gerektiği düşünülebilir, ancak yatırımcılar riski yönetmek için bir dizi farklı yöntem kullanabilirler. Bu yöntemler arasında portföy çeşitlendirmesi, hedge (riskten korunma) araçlarının kullanımı ve stop-loss emirleri gibi teknikler bulunabilir.

NACE Kodu

NACE (Nomenclature statistique des activités économiques dans la Communauté européenne) Kodu, Avrupa Birliği’nde kullanılan ekonomik faaliyetlerin sınıflandırılması için kullanılan standart bir kodlama sistemidir. Her bir ekonomik faaliyet kodlanır ve belirli bir sektörü tanımlar. Bu kodlama sistemi, AB’deki tüm ülkeler tarafından kullanılır ve ekonomik faaliyetlerin karşılaştırılabilirliğini artırır.

Nominal Değer

Nominal değer, bir finansal varlığın veya bir sözleşmenin üzerinde belirtilen değerdir. Nominal değer, söz konusu varlığın gerçek piyasa değerinin belirlenmesine yardımcı olan bir referans noktası olarak kullanılabilir. Örneğin, hisse senetlerinin nominal değeri, şirketin sermaye yapısı ve pay sayısına göre belirlenir ve hisse senedinin gerçek piyasa değeri, arz ve talep koşullarına göre belirlenir. Benzer şekilde, tahvillerin nominal değeri, ihraç eden kuruluşun belirlediği borç miktarıdır ve tahvilin gerçek piyasa değeri, faiz oranlarına, ihraçcının kredi riskine ve genel ekonomik koşullara göre belirlenir.

Operasyonel Risk

Operasyonel risk, finansal kurumların faaliyetlerinden doğan kayıpları ifade eder. Bu kayıplar, personel hataları, sistem arızaları, kötü niyetli işlemler, doğal afetler, hukuki yaptırımlar ve diğer çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir.

Operasyonel risk, finansal kurumların bilançolarında önemli bir unsurdur ve finansal istikrarı tehdit edebilir. Finansal kurumlar, operasyonel riski azaltmak için risk yönetimi sistemleri kurarlar ve operasyonel riski azaltmaya yönelik politikalar ve prosedürler uygularlar.

Oto Finansman

Oto finansman, araç sahibi olmak isteyen bireysel veya kurumsal müşterilerin araç alımı için finansman desteği almasıdır. Bu finansman desteği kapsamında, alınacak araç rehin gösterilerek banka veya finansal kuruluşlardan kredi kullanılır. Alınan araç, kredi taksitleri ödenene kadar bankanın malı olarak kalır ve kredi borcu tamamen ödendikten sonra aracın tapusu müşteriye devredilir. Oto finansman genellikle, özellikle yüksek fiyatlı araçlarda yaygın olarak kullanılan bir finansman yöntemidir.

Oynaklık

Oynaklık finansal piyasalarda fiyat değişimlerinin ne kadar hızlı gerçekleştiğini ifade eden bir terimdir. Genellikle volatilite olarak da adlandırılır. Bir varlığın oynaklığı, piyasa koşullarının ve belirsizliğin artması ile artar. Özellikle yüksek riskli varlıklar, düşük riskli varlıklara göre daha yüksek oynaklığa sahip olabilirler. Oynaklık ölçümü için çeşitli göstergeler kullanılmaktadır, en yaygın olarak kullanılanları ise standart sapma ve beta katsayısıdır.

Para Piyasası

Para piyasası, kısa vadeli fonların (genellikle bir yıl veya daha kısa vade) alınıp satıldığı piyasalardır. Bu piyasalarda genellikle bankalar arasındaki para işlemleri gerçekleşir. Aynı zamanda merkez bankaları da para piyasalarında faaliyet göstererek para arzını kontrol ederler. Para piyasalarında işlem gören en yaygın araçlar arasında mevduat sertifikaları, hazine bonoları, repo işlemleri ve fonlar yer alır. Para piyasası faiz oranları, genellikle diğer faiz oranlarına göre daha düşük olur ve yatırımcılar tarafından riski daha düşük yatırım araçları olarak tercih edilir.

Satın Alma Yöneticileri Endeksi

Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), bir ülkenin veya bölgenin imalat sektörü faaliyetlerini ölçmek için kullanılan bir ekonomik göstergedir. PMI, anket yoluyla ölçülür ve anket, birçok farklı alt bileşenin bir araya gelmesiyle oluşan bir endeks oluşturmak için kullanılır. PMI endeksi, 50’nin üzerindeki değerler genellikle sektörde büyüme olduğunu, 50’nin altındaki değerler ise genellikle sektörde daralma olduğunu gösterir.

Satın Alma Gücü Paritesi

Satın alma gücü paritesi (SAGP), bir ülkede belirli bir mal ve hizmet sepetinin belirli bir para birimi cinsinden fiyatının, başka bir ülkede aynı mal ve hizmet sepetinin o ülkenin para birimi cinsinden fiyatına eşit olduğu varsayımıdır. Bu varsayıma dayanarak, SAGP, farklı ülkelerdeki para birimlerinin karşılaştırılmasında kullanılır.

SAGP, iki ülke arasındaki döviz kuru farklılıklarının neden olduğu fiyat farklılıklarını hesaba katar. Örneğin, bir doların ABD’de satın alabileceği mal ve hizmet sepeti ile bir doların İngiltere’de satın alabileceği mal ve hizmet sepeti arasındaki fiyat farklılıklarını dikkate alarak, SAGP, doların gerçek değerinin hangi ülkede daha yüksek olduğunu gösterir.

Satım Opsiyonu

Satım opsiyonu, opsiyon sözleşmelerinden biridir. Bu sözleşmeyle opsiyon sahibi, opsiyona dayanak varlık olan finansal ürünü belirli bir tarihte ya da tarih aralığında, önceden belirlenen fiyat üzerinden satma hakkına sahiptir. Satım opsiyonu, yatırımcılara fiyat düşüşlerine karşı korunma sağlamak için kullanılabilir.

Örneğin, hisse senedi sahibi, hisse senedi fiyatlarının düşeceği endişesi taşıyorsa, satım opsiyonu satın alarak hisse senedi fiyatlarındaki düşüşlere karşı korunabilir. Bu sayede, yatırımcı belirli bir prim ödeyerek hisse senedi fiyatlarının düşmesi durumunda zararını sınırlayabilir veya ortadan kaldırabilir.

Riske Maruz Değer

Riske maruz değer (exposure value), bir yatırımın veya portföyün bir risk faktöründen etkilenebilecek toplam değeridir. Özellikle finansal piyasalarda sıklıkla kullanılır ve risk yönetimi açısından önemlidir. Riske maruz değer, genellikle piyasa riski, kredi riski veya operasyonel risk gibi belirli bir risk faktörüyle ilgilidir. Örneğin, bir yatırımcının portföyü belirli bir hisse senedinin fiyatındaki değişikliklerden etkilenebilecekse, riske maruz değer, hisse senedinin portföydeki ağırlığı ile çarpılır. Böylece, hisse senedinin fiyatındaki herhangi bir değişiklik, portföyün toplam değerinde etkili olacaktır.

Risk Primi

Risk primi, belirli bir yatırımın veya borcun beklenen getirisine ek olarak, risk düzeyine bağlı olarak talep edilen ek getiri primidir. Bu prim, yatırımcıların riskli bir varlık tutma konusundaki isteksizliklerinin bir göstergesi olarak kabul edilir. Yüksek riskli bir varlık, daha yüksek bir risk primine sahip olacak ve bu nedenle daha yüksek bir getiri oranı sunması beklenir.

Rezerv Opsiyonu Katsayısı

Rezerv Opsiyonu Katsayısı (ROK), Türkiye’deki bankaların zorunlu karşılıklarını ne kadar oranda döviz ve altın cinsinden tutacaklarını belirleyen bir katsayıdır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından belirlenir ve bankaların Türk lirası cinsinden yaptıkları mevduat karşılığı zorunlu karşılıkları belirler. ROK’un amacı, bankaların likidite yönetimini sağlamak ve Türkiye’nin dış ticaret dengesine katkıda bulunmak için belirlenir. Yüksek ROK, bankaların yurt içindeki mevduatlarından daha fazla döviz ve altın cinsinden karşılık ayırmalarını gerektirirken, düşük ROK bankaların zorunlu karşılıklarını daha az döviz ve altın cinsinden ayırmalarını sağlar.

Para ve Banka İstatistikleri

Para ve banka istatistikleri, ülkenin para ve finansal sisteminin performansını ölçen ve değerlendiren verileri kapsar. Bu istatistikler, para arzı, merkez bankası bilançosu, bankaların bilançoları, bankacılık sektörünün kredi ve mevduat hareketleri, ödemeler dengesi gibi verileri içerebilir.

Para ve banka istatistikleri, ekonomik analiz ve politika yapımı için önemlidir. Örneğin, para arzı verileri, fiyat istikrarı ve enflasyonu ölçmek için kullanılırken, bankaların kredi verme eğilimleri ve mevduat hareketleri, ekonomik büyüme ve yatırım faaliyetlerini ölçmek için kullanılır. Merkez bankası bilançosu ise para politikası uygulamalarının etkisini göstermek için takip edilir.

Para Politikası Kurulu

Para Politikası Kurulu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) en yüksek karar organıdır. Kurul, para politikasını belirleyen ve uygulayan, TCMB’nin temel faaliyetlerini yöneten ve enflasyon hedefi doğrultusunda kararlar alan birimdir.

Para Politikası Kurulu, 1 Kasım 2001 tarihinde TCMB’nin ana karar organı olan Para ve Kurul Toplantısı’nın yerini almıştır. Kurul, TCMB Başkanı ve Başkan Yardımcıları, TCMB’nin yönetim kurulu üyeleri ile en fazla 6 üye olmak üzere toplam 9 üyeden oluşmaktadır. Kurul, her ay düzenli olarak toplanmaktadır ve para politikasını belirleyen kararları alır.

Otomatik Dengeleyiciler

Otomatik dengeleyiciler, ekonomideki dalgalanmaları otomatik olarak düzeltmek için tasarlanmış araçlar veya mekanizmalardır. Bu araçlar, ekonomideki istikrarsızlıkların neden olduğu olumsuz etkileri azaltmaya veya en aza indirmeye yardımcı olabilirler.

Örneğin, para politikasındaki otomatik dengeleyiciler, para arzındaki dalgalanmaları kontrol ederek enflasyonu azaltmaya veya istikrarlı bir enflasyon ortamı sağlamaya yardımcı olabilir. Vergi sistemlerindeki otomatik dengeleyiciler, ekonomideki durgunluğa veya durgunluk dönemlerinde vergi tahsilatını azaltarak tüketimi ve yatırımları artırmayı hedeflerken, ekonomik büyümenin hızlanmasına yardımcı olabilirler.

Ancak, otomatik dengeleyicilerin her zaman işe yaramayabileceği veya olumsuz yan etkileri olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, ekonomi yöneticileri genellikle otomatik dengeleyicilerin etkilerini izler ve gerektiğinde manuel müdahalelerde bulunur.

Organize Türev Piyasalar

Organize türev piyasalar, borsalarda işlem gören standartlaştırılmış vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin alım satımının yapıldığı piyasalardır. Bu piyasalarda işlem gören vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri, dayanak varlıkları ve sözleşme büyüklükleri standardize edilmiştir. Ayrıca, sözleşme şartları ve vade tarihleri belirlidir.

Organize türev piyasalarında işlem gören sözleşmeler, borsa tarafından garantilenir ve takas merkezi tarafından takas edilir. Bu nedenle, piyasalarda karşı taraf riski minimize edilir.

Organize türev piyasalarında işlem gören sözleşmeler, yatırımcılar için riskten korunma (hedge) amacıyla kullanılırken, diğer yatırımcılar için de spekülasyon amaçlı işlem yapma imkanı sağlar. Ayrıca, organize türev piyasaları, dayanak varlık piyasalarında oluşan fiyat dalgalanmalarından etkilenen üreticiler ve yatırımcılar için de bir fiyat keşif mekanizması görevi görür.

Nominal Efektif Döviz Kuru

Nominal efektif döviz kuru, bir ülkenin para biriminin birden fazla yabancı para birimine karşı değerini ölçen bir döviz kuru endeksidir. Bu endeks, ülkenin ticaret ve finansal işlemlerinin yabancı para birimleriyle ne kadarlık bir hacme sahip olduğunu ve bu işlemlerdeki para birimleri arasındaki ağırlıkları dikkate alarak hesaplanır. Nominal efektif döviz kuru, diğer döviz kuru göstergeleri gibi ülkenin para biriminin değerini ölçer, ancak birden fazla yabancı para birimini dikkate alarak daha kapsamlı bir resim sunar.

Nihai Yurt İçi Talep

Nihai yurt içi talep, bir ülkedeki tüm ekonomik faaliyetlerin toplam talebidir. Bu talep, tüketicilerin, işletmelerin, hükümetin ve diğer kurumların bir ekonomideki mal ve hizmetleri satın alma gücünü ifade eder. Nihai yurt içi talep, yurt içinde üretilen malların tüketim harcamaları, yatırım harcamaları, devlet harcamaları ve ihracatın iç talebe eklenmesiyle hesaplanır. İhracat, nihai yurt içi talebin bir parçası değildir, çünkü bu mal ve hizmetler yurt dışında tüketildiği için nihai yurt içi talep için geçerli değildir.

Opsiyon

Opsiyon, sahibine belirli bir varlığı (hisse senedi, döviz, emtia vb.) belirli bir fiyat üzerinden belirli bir tarihte veya belirli bir tarihe kadar alma veya satma hakkı veren, ancak zorunlu tutmayan bir sözleşmedir. Bu sözleşme, opsiyon satıcısı ve opsiyon alıcısı arasında gerçekleşir. Opsiyon satıcısı, opsiyonun kullanılması halinde satıcıya sözleşmeye konu olan varlığı satma veya satın alma yükümlülüğüne sahiptir. Opsiyon alıcısı ise opsiyonun kullanılması halinde satıcıya sözleşmeye konu olan varlığı satın alma veya satma hakkına sahiptir, ancak opsiyonu kullanmak zorunda değildir. Opsiyon sözleşmeleri, genellikle finansal piyasalarda risk yönetimi amacıyla kullanılır.

Nicel Genişleme

Nicel genişleme, ekonomiye daha fazla para arzı sağlamak amacıyla merkez bankalarının uyguladığı bir para politikası aracıdır. Merkez bankaları, piyasalara para enjekte etmek veya faiz oranlarını düşürmek için varlık satın almaları yaparak veya doğrudan para basarak para arzını artırırlar. Nicel genişleme, özellikle ekonomide düşük büyüme ve yüksek işsizlik gibi sorunlar yaşandığında uygulanır.

Nihai Kredi Mercii

Nihai kredi mercii, kredi işleminde borçlu olan kişinin ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesi durumunda borcun tahsil edileceği son noktadır. Bu kişi ya da kurum krediyi kullanan kişi veya kurumun borcunu tahsil edebileceği son borçlu konumundadır. Nihai kredi mercii genellikle borçlu kişinin çalıştığı veya işletmesi olduğu banka ya da finans kuruluşudur.

Hesap Verebilirlik

Hesap verebilirlik, bir kuruluşun veya kişinin faaliyetlerinin şeffaf bir şekilde izlenebilir olması, hesap vermesi ve hesap sorulabilmesi prensibidir. Hesap verebilirlik, kuruluşların karar alma süreçlerine katılım ve hesap verme yükümlülükleri nedeniyle daha fazla şeffaflık sağlar ve bu da güvenilirliklerini artırır.

Hesap verebilirlik, aynı zamanda bir kuruluşun finansal yönetiminde ve yönetimde dürüstlük, sorumluluk ve şeffaflık değerlerini benimsemesi anlamına da gelir. Hesap verebilirlik, özellikle kamu kurumları ve siyasi liderler gibi toplumun çıkarlarını korumakla yükümlü olan kuruluşlar için son derece önemlidir.

Fon

Fon, birçok kişinin katkıda bulunduğu ve bu katkıların toplandığı bir havuzdur. Bu havuz daha sonra, yatırım fonları, emeklilik fonları, risk sermayesi fonları vb. gibi farklı yatırım araçlarına yatırılmak üzere kullanılır.

Bir fon, genellikle belirli bir amaca hizmet etmek üzere kurulmuştur. Örneğin, bir emeklilik fonu, katılımcıların emeklilikleri için birikim yapmalarına yardımcı olmak üzere kurulmuş bir fon olabilir.

Fonlar, yöneticiler tarafından yönetilir ve yatırım kararları alınırken yatırımcıların tercihleri ve fonun amacı dikkate alınır. Yatırımcılar, fonlara katılarak birçok farklı yatırım aracına erişim sağlayabilirler ve bu araçlar, yatırımcıların tek başlarına yatırım yapmalarına kıyasla daha düşük maliyetlerle yatırım yapmalarına olanak tanır.

Netleştirme

Netleştirme, finansal piyasalarda birçok yatırımcı arasındaki işlemlerin birbirine karşı hesaplanarak, sadece net pozisyonların ödeme yapması veya tahsil etmesi işlemidir. Örneğin, birçok yatırımcının birbirine karşı pozisyon aldığı bir vadeli işlem sözleşmesinde, netleştirme sonucu sadece taraflardan birinin ödeme yapması veya tahsil etmesi gerekebilir. Bu sayede, birçok küçük işlemin tek tek ödeme yapması veya tahsil etmesi yerine, sadece net pozisyonlar hesaplanarak ödeme veya tahsilat işlemi daha hızlı ve daha az maliyetli hale gelir. Netleştirme işlemi, genellikle takas (clearing) merkezleri tarafından gerçekleştirilir.

Net İstikrarlı Fonlama Oranı

Net İstikrarlı Fonlama Oranı (NIFO), bir bankanın uzun vadeli varlıklarının, uzun vadeli kaynaklarına göre finanse edilme oranını gösteren bir finansal göstergedir. Bu oran, bankanın finansal istikrarını ölçmek için kullanılır.

NIFO, bir bankanın kredi riskini ölçmeye yardımcı olan bir gösterge olduğundan, bankalar ve finansal düzenleyiciler tarafından yakından izlenir. Bu oranın yüksek olması, bankanın uzun vadeli varlıklarını finanse etmek için uzun vadeli kaynaklara daha fazla bağımlı olduğunu ve dolayısıyla daha istikrarlı bir finansal yapıya sahip olduğunu gösterir.

NIFO, bir bankanın uzun vadeli varlıklarının, uzun vadeli kaynaklarına bölünmesiyle hesaplanır. Uzun vadeli varlıklar, genellikle bir yıldan daha uzun bir süre için tutulan varlıklardır. Bunlar arasında krediler, gayrimenkuller ve diğer sabit varlıklar bulunabilir. Uzun vadeli kaynaklar ise, aynı şekilde bir yıldan daha uzun bir süre için sağlanan kaynaklardır. Bunlar arasında tahvil ve bonolar, uzun vadeli krediler ve özkaynak bulunabilir.

NIFO’nun yüksek olması, bankanın uzun vadeli varlıklarını finanse etmek için uzun vadeli kaynaklara daha fazla bağımlı olduğunu gösterir. Bu, bankanın finansal istikrarını artırır, çünkü kısa vadeli kaynaklara olan bağımlılığı azaltır ve dolayısıyla finansal dalgalanmalardan daha az etkilenir.

Net Bugünkü Değer

Net bugünkü değer (NPV), bir yatırımın bugünkü değerini hesaplamak için kullanılan bir finansal göstergedir. NPV, yatırımın bugünkü değerinin, yatırımın maliyetinden çıkarılması ile elde edilir. NPV’nin pozitif olması, yatırımın getirisinin, yatırımın maliyetinden daha yüksek olduğunu gösterir ve bu da yatırımın finansal açıdan kazançlı olduğunu ifade eder.

NPV hesaplanırken, yatırımın beklenen nakit akışları, belirli bir faiz oranı kullanılarak bugünkü değere (PV) indirgenir. Bu, yatırımın tüm nakit akışlarının bugünkü değerini hesaplamak için yapılır. Bu nakit akışları, yatırımın ilk yatırım tutarı, işletme gelirleri ve maliyetleri gibi faktörleri içerebilir. Daha sonra, yatırımın maliyeti, bu bugünkü değerlerin toplamıyla karşılaştırılır ve sonuçta elde edilen fark, yatırımın NPV’sini verir.

Bir yatırımın NPV’si pozitifse, yatırımın beklenen getirisi yatırımın maliyetinden daha yüksek olduğu için yatırım finansal açıdan kazançlıdır. Negatif NPV ise yatırımın maliyetinden daha az getiri sağladığını gösterir. Sıfır NPV ise yatırımın maliyetiyle eşit getiri sağladığını ifade eder.

NPV, bir yatırımın getirisini hesaplamak için çok kullanışlı bir yöntemdir, ancak yatırımın gelecekteki nakit akışlarının tahmin edilmesine dayanır. Bu nedenle, doğru tahminler yapmak için yeterli araştırma yapılması gerekmektedir. Ayrıca, NPV hesaplamalarında kullanılan faiz oranı da doğru seçilmelidir, çünkü yanlış bir faiz oranı seçimi, yanıltıcı sonuçlar verebilir.

Net Hata ve Noksan

Net Hata ve Noksan (NHN), bir ülkenin uluslararası hesaplarında yer alan bir kavramdır. Uluslararası hesaplar, bir ülkenin uluslararası ekonomik faaliyetlerini ölçer ve ülkenin uluslararası para ve mal hareketleri hakkında bilgi sağlar.

NHN, bir ülkenin dış ticaret dengesindeki açıkların veya fazlaların yanı sıra, yabancı yatırım gelirleri, dış borçlar ve diğer finansal işlemlerden kaynaklanan hesap dengesi açığı veya fazlası da dahil olmak üzere, tüm dış ekonomik işlemlerden kaynaklanan bir dengesizliği ölçer. NHN, bir ülkenin uluslararası hesaplarının tamamlanması için gereklidir ve genellikle Merkez Bankası tarafından hesaplanır.

NHN pozitif bir değere sahipse, ülke dış dünyaya net borçlu demektir. Bu, bir ülkenin diğer ülkelerden daha fazla borç alıp, daha az yatırım yaptığı anlamına gelir. Negatif bir NHN ise ülkenin dış dünyaya net alacaklı olduğunu gösterir. Bu, bir ülkenin diğer ülkelerden daha fazla yatırım yaptığını ve daha az borç aldığını ifade eder.

NHN’nin negatif olması, bir ülkenin ekonomik faaliyetlerinin net bir şekilde ihracata dayalı olduğunu gösterirken, pozitif NHN, bir ülkenin net ithalatçı olduğunu gösterir. Bu nedenle, bir ülkenin ekonomik sağlığı ve istikrarı için, NHN’nin dengeli veya negatif olması tercih edilir. Ancak, uluslararası ekonomik faaliyetlerin doğasından kaynaklanan dengesizlikler nedeniyle, NHN’nin her zaman dengeli olması mümkün değildir.

Risk İştahı

Risk iştahı, bir kişinin veya kurumun risk almaya olan isteği veya kapasitesini ifade eder. Risk iştahı, kişinin veya kurumun finansal hedeflerini ve toleransını yansıtır.

Kişinin veya kurumun risk iştahı, birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Örneğin, genç bir yatırımcı, emeklilik fonu yöneticisine göre daha yüksek risk iştahına sahip olabilir. Ayrıca, yatırımın amacına, süresine ve getiri beklentisine göre değişebilir.

Risk iştahı yüksek olan bir yatırımcı, yüksek getiri potansiyeli olan daha riskli yatırımlara yönelebilirken, risk iştahı düşük olan bir yatırımcı daha güvenli yatırımları tercih edebilir. Ancak, yüksek getiri potansiyeli olan yatırımların riskleri de daha yüksek olduğundan, risk iştahı yüksek olan yatırımcılar, yatırım yapmadan önce iyi araştırma yapmalı ve potansiyel riskleri anlamalıdır.

Risk iştahı, kurumsal düzeyde de önemlidir. Bir şirket, yeni bir ürün veya pazar geliştirmek için yüksek riskli bir yatırım yapabilir veya daha güvenli bir yatırım stratejisi izleyebilir. Yüksek riskli yatırımlar, büyük ödüller getirebilirken, aynı zamanda şirketi de zarara uğratabilir. Bu nedenle, şirketler de risk iştahlarını iyi anlamalı ve yatırım kararlarını buna göre vermelidir.

Sonuç olarak, risk iştahı, bir kişinin veya kurumun finansal hedeflerine ve toleransına bağlı olarak değişebilir ve yatırım kararlarında önemli bir faktördür. Yüksek risk iştahı, yüksek getiri potansiyeli sunan yatırımları tercih ederken, düşük risk iştahı daha güvenli yatırımları tercih edebilir. Ancak, yüksek riskli yatırımların riskleri de daha yüksek olduğundan, iyi bir araştırma yapmak ve riskleri anlamak önemlidir.

Rezerv Para

Rezerv para, bir ülkenin para biriminin uluslararası ticarette ve diğer finansal işlemlerde kullanılan ve uluslararası ödemeleri yapmak için kullanılan dövizlerdir. Rezerv para genellikle istikrarlı ve likit olan para birimleri arasından seçilir ve dünya genelinde kabul görür. En yaygın rezerv para birimleri ABD doları, euro, İngiliz sterlini ve Japon yenidir.

Rezerv paralar, merkez bankaları tarafından tutulur ve uluslararası ödemelerde kullanılmak üzere yedek olarak saklanır. Ayrıca, merkez bankaları, para birimlerini devalüe etmek veya kontrol altında tutmak için rezerv para stoklarını kullanabilirler. Örneğin, bir ülke para birimindeki değer kaybettiğinde, merkez bankası rezerv para kullanarak değer kaybını durdurabilir veya azaltabilir.

Rezerv para birimleri aynı zamanda uluslararası ticarette de kullanılır. Bir ülke, ihracatı için farklı para birimleriyle ödeme alırken, rezerv para birimini kullanarak ödeme yapabilir. Bu, uluslararası ticaretin daha kolay ve daha hızlı yapılmasını sağlar.

Rezerv para birimleri, dünya ekonomisinde önemli bir rol oynarlar ve finansal istikrarın sağlanmasına yardımcı olurlar. Ancak, rezerv para birimleri seçiminde belirli riskler de bulunur. Örneğin, ABD dolarının dünya genelinde hakimiyeti, diğer ülkelerin ekonomik politikalarını etkileyebilir ve finansal krizlere neden olabilir. Bu nedenle, birçok ülke, diğer para birimlerine yönelerek rezerv para birimlerinin çeşitlendirilmesini tercih eder.

Sonuç olarak, rezerv para birimleri uluslararası ticaret ve finansal işlemlerde kullanılan dövizlerdir. Merkez bankaları tarafından tutulur ve uluslararası ödemelerde kullanılmak üzere yedek olarak saklanır. Rezerv para birimleri, dünya ekonomisinde önemli bir rol oynarlar ve finansal istikrarın sağlanmasına yardımcı olurlar, ancak seçiminde belirli riskler de bulunur.

Rezerv Opsiyonu Oranı

Rezerv Opsiyonu Oranı (ROO), Türkiye’de uygulanan bir para politikası aracıdır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bankaların zorunlu karşılıklarını belirlerken, bu karşılıkların bir kısmını döviz veya altın cinsinden tutmasını zorunlu kılar. Bu zorunlu tutulması gereken döviz ve altın oranı, Rezerv Opsiyonu Oranı olarak adlandırılır.

ROO, Türk lirasındaki likiditeyi kontrol etmek için kullanılan bir araçtır. Bankalar, TCMB’ye yaptıkları zorunlu karşılıkların belirli bir kısmını TL olarak yatırmak zorunda kalırlar. Geri kalan kısmı ise döviz veya altın cinsinden yatırılabilir. ROO oranı, bankaların zorunlu karşılıklarının ne kadarını döviz veya altın cinsinden tutmaları gerektiğini belirler.

Örneğin, TCMB, bankaların zorunlu karşılıklarının %10’unu döviz olarak tutmalarını zorunlu kılar ve ROO oranını %10 olarak belirlerse, bir bankanın 100 TL zorunlu karşılığı varsa, banka bunun 10 TL’sini döviz olarak tutmak zorundadır.

ROO oranı, para arzını kontrol etmek için kullanılan bir araçtır. TCMB, ROO oranını artırarak bankaların döviz ve altın talebini azaltabilir. Böylece, Türk lirasının değerini koruyabilir ve enflasyonu kontrol altında tutabilir. ROO oranı düşürülerek ise bankaların döviz talebi artırılabilir ve Türk lirasının değeri düşürülebilir.

Sonuç olarak, Rezerv Opsiyonu Oranı (ROO), bankaların zorunlu karşılıklarının bir kısmının döviz veya altın cinsinden tutmalarını zorunlu kılan bir para politikası aracıdır. ROO oranı, para arzını kontrol etmek için kullanılır ve TCMB tarafından belirlenir. ROO oranı artırılarak bankaların döviz talebi azaltılabilir ve Türk lirasının değeri korunabilir. ROO oranı düşürülerek ise bankaların döviz talebi artırılabilir ve Türk lirasının değeri düşürülebilir.

Reel İhracat

Reel ihracat, bir ülkenin gerçek ihracatını ifade eden bir terimdir. Gerçek ihracat, bir ülkenin ihracatının miktarını, fiyatındaki değişiklikleri dikkate alarak hesaplar. Bu hesaplama yöntemi, enflasyonun etkisini ortadan kaldırarak, ülkenin ihracatının gerçek değerini yansıtır.

Reel ihracat hesaplanırken, ihracatın nominal değeri yerine, üretim maliyetleri, döviz kuru değişimleri, enflasyon oranları ve diğer ekonomik faktörler gibi reel veriler kullanılır. Bu hesaplama yöntemi, ihracatın gerçek katma değerini yansıtır ve ülkenin ihracat potansiyelini daha doğru bir şekilde ölçer.

Reel ihracat, bir ülkenin ekonomik büyümesi ve dış ticaret dengesi açısından önemlidir. İhracatın gerçek değerinin artması, ülkenin toplam üretimini artırabilir, dış ticaret açığını azaltabilir ve ihracata bağımlılığı azaltabilir. Ayrıca, ülkenin ihracatının gerçek değerinin artması, ülkenin rekabet gücünü artırabilir ve diğer ülkelerle ticaretinde avantaj sağlayabilir.

Sonuç olarak, reel ihracat, bir ülkenin gerçek ihracatını ifade eden bir terimdir ve ihracatın gerçek değerini yansıtır. Reel ihracat hesaplaması, enflasyon ve diğer ekonomik faktörlerin etkisini ortadan kaldırarak, ülkenin ihracat potansiyelini daha doğru bir şekilde ölçer. Reel ihracatın artması, ülkenin ekonomik büyümesine, dış ticaret dengesi açısından dengeli bir yapıya ve rekabet gücüne katkı sağlayabilir.

Reel İthalat

Reel ithalat, bir ülkenin gerçek ithalatını ifade eden bir terimdir. Gerçek ithalat, bir ülkenin ithalatının miktarını, fiyatındaki değişiklikleri dikkate alarak hesaplar. Bu hesaplama yöntemi, enflasyonun etkisini ortadan kaldırarak, ülkenin ithalatının gerçek değerini yansıtır.

Reel ithalat hesaplanırken, ithalatın nominal değeri yerine, üretim maliyetleri, döviz kuru değişimleri, enflasyon oranları ve diğer ekonomik faktörler gibi reel veriler kullanılır. Bu hesaplama yöntemi, ithalatın gerçek katma değerini yansıtır ve ülkenin ithalat potansiyelini daha doğru bir şekilde ölçer.

Reel ithalat, bir ülkenin ekonomik büyümesi ve dış ticaret dengesi açısından önemlidir. İthalatın gerçek değerinin artması, ülkenin dış ticaret açığını artırabilir ve ithalata bağımlılığı artırabilir. Ancak, reel ithalatın artması, ülkenin toplam tüketimini artırabilir, ithal edilen mal ve hizmetlerin kalitesini ve çeşitliliğini artırabilir ve diğer ülkelerle ticaretinde avantaj sağlayabilir.

Sonuç olarak, reel ithalat, bir ülkenin gerçek ithalatını ifade eden bir terimdir ve ithalatın gerçek değerini yansıtır. Reel ithalat hesaplaması, enflasyon ve diğer ekonomik faktörlerin etkisini ortadan kaldırarak, ülkenin ithalat potansiyelini daha doğru bir şekilde ölçer. Reel ithalatın artması, ülkenin dış ticaretinde çeşitlilik ve kalite artışına katkı sağlayabilir ancak aynı zamanda dış ticaret açığının artmasına neden olabilir.

Pozisyon Fazlası

Pozisyon fazlası, bir ülkenin cari hesabında, ihracatın ithalattan fazla olduğu durumu ifade eder. Bu durumda, ülke dışa bağımlılıkta değil, dışarıya fazla mal ve hizmet ihraç ederek döviz kazanıyor demektir. Pozisyon fazlası aynı zamanda, ülkenin toplam tasarruflarının yatırım ihtiyacından fazla olduğu bir durumda da ortaya çıkabilir.

Pozisyon fazlası, bir ülkenin ekonomik büyümesi ve finansal istikrar açısından önemlidir. Pozisyon fazlası, ülkenin döviz rezervlerinin artmasına, uluslararası yatırımcıların güveninin artmasına, faiz oranlarının düşmesine ve para biriminin değerinin artmasına katkı sağlayabilir. Ayrıca, pozisyon fazlası, ülkenin ekonomik kalkınmasına ve dış ticaret dengesi açısından daha sağlıklı bir yapıya sahip olmasına yardımcı olabilir.

Ancak, pozisyon fazlasının sürdürülebilirliği de önemlidir. Çünkü pozisyon fazlası, diğer ülkelerde ekonomik durgunluğa veya talep azalmasına neden olabilir ve ülkenin ihracatına olumsuz etki yapabilir. Ayrıca, uzun vadede pozisyon fazlası, iç talebin azalması, yatırım eksikliği ve büyüme potansiyelinin sınırlanması gibi sorunlara da neden olabilir.

Sonuç olarak, pozisyon fazlası, bir ülkenin cari hesabında ihracatın ithalattan fazla olduğu durumu ifade eder. Pozisyon fazlası, ekonomik büyüme, finansal istikrar ve dış ticaret dengesi açısından olumlu etkileri olabilir. Ancak, sürdürülebilirliği önemli bir konudur ve uzun vadede sorunlara neden olabilir.

Finansal İstikrar Komitesi

Finansal İstikrar Komitesi (FİK), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bünyesinde faaliyet gösteren bir komitedir. Komitenin amacı, Türkiye’deki finansal sistemin istikrarını sağlamak ve finansal riskleri önlemek için politika ve önlemler geliştirmek ve uygulamaktır.

FİK, TCMB Kanunu’nun 70. maddesi uyarınca kurulmuştur ve TCMB Başkanı tarafından yönetilir. Komite, TCMB Başkan Yardımcıları, TCMB Genel Müdürleri, SPK Başkanı, BDDK Başkanı, Hazine Müsteşarı veya temsilcisi, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve TCMB’nin diğer yetkililerinden oluşur.

FİK, finansal istikrarın sağlanması için üç ana faaliyet alanında çalışır. Bunlar; finansal sistemdeki risklerin izlenmesi, finansal istikrarı etkileyen politikaların belirlenmesi ve finansal istikrarı sağlamak için gerekli önlemlerin alınmasıdır. Komite, finansal sistemin risklerinin erken teşhis edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için düzenli olarak toplanır ve değerlendirmeler yapar.

FİK’in önemli bir diğer görevi de finansal piyasaların düzenlenmesidir. Komite, finansal piyasaların şeffaflığını ve düzenlenmesini sağlamak için politika belirler ve uygular. Ayrıca, finansal kurumların faaliyetlerinin izlenmesi ve denetlenmesi konularında da çalışmalar yapar.

Sonuç olarak, Finansal İstikrar Komitesi, Türkiye’deki finansal sistemin istikrarını sağlamak ve finansal riskleri önlemek için politika ve önlemler geliştirerek uygulayan bir komitedir. Komite, finansal piyasaların düzenlenmesi ve finansal kurumların faaliyetlerinin izlenmesi konularında da çalışmalar yapar.

Piyasa Yapıcılığı Sistemi

Piyasa yapıcılığı sistemi, finansal piyasalarda likidite sağlamak amacıyla kullanılan bir sistemdir. Bu sistem, bir piyasa yapıcısının bir finansal aracın alım satımını üstlenerek, piyasada likidite sağlamasına olanak tanır.

Piyasa yapıcıları, genellikle borsalarda işlem gören hisse senetleri, tahviller, dövizler ve emtialar gibi finansal araçlarla ilgilenirler. Bu araçların alım satımını üstlenerek, piyasada likidite sağlarlar. Bu sayede, yatırımcıların işlemlerini gerçekleştirmeleri daha kolay hale gelir.

Piyasa yapıcılığı sistemi, hem yatırımcılar hem de piyasalar için birçok avantaj sağlar. Yatırımcılar, piyasa yapıcıları sayesinde daha likit bir piyasada işlem yapabilirler. Ayrıca, piyasa yapıcıları piyasada arz ve talep dengesi oluşturarak, fiyatların dalgalanmasını önlerler.

Piyasa yapıcılığı sistemi, finansal piyasalarda likidite sağlamak için önemli bir araçtır. Ancak, piyasa yapıcıları aynı zamanda piyasada belirli bir güç de elde ederler ve bu da potansiyel olarak manipülasyon riskini artırabilir. Bu nedenle, piyasa yapıcılığı faaliyetleri sıkı bir şekilde denetlenmeli ve düzenlenmelidir.

Parite

Parite, iki farklı para biriminin birbirlerine olan oranını ifade eder. Genellikle forex piyasasında kullanılır ve bir dövizin başka bir döviz karşısındaki değerini gösterir.

Örneğin, USD/TRY paritesi ABD dolarının Türk lirası karşısındaki değerini ifade eder. Bu parite 1 Amerikan dolarının kaç Türk lirasına eşit olduğunu gösterir. Eğer USD/TRY paritesi 20.00 ise, 1 Amerikan doları 20 Türk lirasına eşit demektir.

Parite, yatırımcılar tarafından forex piyasasında kullanılır ve dövizler arasındaki değişimleri takip ederek, kar elde etmeye çalışırlar. Örneğin, EUR/USD paritesinde Euro’nun Amerikan doları karşısındaki değeri önemli bir faktördür ve yatırımcılar bu parite üzerinden işlem yaparak kar elde etmeye çalışırlar.

Parite aynı zamanda, uluslararası ticaret ve işlemlerde de kullanılır. Örneğin, bir şirketin ABD doları cinsinden borcu varsa ve Türk lirası cinsinden bir geliri varsa, USD/TRY paritesi şirketin karını etkileyebilir. Bu nedenle, şirketler de pariteleri takip ederler ve risk yönetimi stratejileri oluştururlar.

Parasal Sektör

Parasal sektör, bir ekonomideki para arzı ve para talebi yaratan tüm ekonomik birimlerin toplamını ifade eder. Parasal sektör, merkez bankası, ticari bankalar, diğer finansal kurumlar ve hanehalklarından oluşur.

Merkez bankası, parasal sektörün en önemli bileşenlerinden biridir. Merkez bankası, para arzını kontrol eder, faiz oranlarını belirler ve para politikasını yürütür. Ticari bankalar, müşterilerine kredi verir ve para yatırma işlemleri yaparak para arzını artırır. Diğer finansal kurumlar ise sigorta şirketleri, yatırım fonları, emeklilik fonları gibi kuruluşlardır.

Hanehalkları da parasal sektörün bir parçasıdır çünkü hanehalkları gelir elde ederler, para biriktirirler ve kredi alırlar. Bu faaliyetler para talebi yaratır ve para arzını etkiler.

Parasal sektör, ekonomik faaliyetlerde önemli bir rol oynar. Para arzı ve para talebi arasındaki dengesizlikler ekonomik istikrarsızlığa neden olabilir. Bu nedenle, merkez bankaları para politikaları ile para arzını ve talebini yöneterek, ekonomik istikrarı sağlamaya çalışırlar.

Parasal sektör aynı zamanda, ekonomik aktiviteyi ölçmek için kullanılan para arzı göstergeleri ile de ilgilidir. Para arzı göstergeleri, bir ekonomideki para arzını ve parasal sektörün faaliyetlerini ölçmek için kullanılan verilerdir. Bu veriler, ekonomik politika yapıcıları tarafından ekonomik kararlar almak için kullanılır.

Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Net Döviz Pozisyonu

Finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyonu, bir firmanın sahip olduğu döviz varlıkları ile borçları arasındaki farktır. Bu pozisyon, bir firmanın döviz piyasasındaki maruziyetini gösterir ve döviz piyasasındaki dalgalanmalardan etkilenme riskini ifade eder.

Bir firmanın net döviz pozisyonu, döviz kuru değişimlerine karşı duyarlılığını belirler. Örneğin, bir firma ABD doları cinsinden borç almışsa ve Euro cinsinden gelir elde ediyorsa, Euro’nun ABD doları karşısında değer kaybetmesi firmanın karlılığını olumsuz etkileyebilir.

Bununla birlikte, bir firmanın net döviz pozisyonu sadece borç ve varlıklardan ibaret değildir. Firma, ihracat ve ithalat faaliyetleri de dahil olmak üzere diğer döviz işlemleri yapabilir. Örneğin, bir firma ihracat yaptığında, yabancı para cinsinden gelir elde eder ve net döviz pozisyonu olumlu yönde etkilenir.

Firmanın net döviz pozisyonu, finansal performansını ve risk yönetimi stratejilerini de etkiler. Bir firmanın net döviz pozisyonu negatif ise, döviz kuru değişimleri riskini azaltmak için korunma stratejileri uygulaması gerekebilir. Öte yandan, bir firmanın net döviz pozisyonu pozitif ise, döviz kuru değişimlerinden yararlanmak için spekülasyon stratejileri uygulayabilir.

Sonuç olarak, finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyonu, döviz piyasasındaki dalgalanmalardan etkilenme risklerini ifade eder ve finansal performanslarını etkiler. Bu nedenle, firma yöneticileri, net döviz pozisyonlarını takip ederek, risk yönetimi stratejileri geliştirmelidirler.

Kaldıraca Dayalı Zorunlu Karşılıklar

Kaldıraca dayalı zorunlu karşılıklar, finansal kurumların belirli bir kaldıraç oranını aşmaları durumunda ödemeleri gereken zorunlu karşılıklardır. Bu karşılıklar, bankaların ve diğer finansal kurumların borç verme faaliyetlerindeki risklerini azaltmak için uygulanır.

Kaldıraç, bir finansal kurumun kendi öz kaynaklarına oranla aldığı borç miktarını ifade eder. Kaldıraç oranı ne kadar yüksek olursa, finansal kurumun borç verme faaliyetlerindeki riski de o kadar yüksek olur. Kaldıraca dayalı zorunlu karşılıklar, finansal kurumların kaldıraç oranını düşük tutmalarını sağlar ve böylece finansal sistemin istikrarını korur.

Kaldıraca dayalı zorunlu karşılıklar, genellikle merkez bankaları tarafından belirlenir ve uygulanır. Bu karşılıklar, finansal kurumların öz kaynaklarına göre aldıkları riske göre değişebilir. Örneğin, yüksek riskli bir kredinin verilmesi durumunda, finansal kurumun ödemek zorunda olduğu kaldıraca dayalı zorunlu karşılık oranı da yüksek olacaktır.

Kaldıraca dayalı zorunlu karşılıkların amacı, finansal kurumların borç verme faaliyetlerindeki riskleri azaltmak ve finansal sistemin istikrarını korumaktır. Bu karşılıklar ayrıca, finansal kurumların kendi öz kaynaklarını artırarak daha sağlam bir finansal yapıya sahip olmalarını teşvik eder.

Finansal Piyasa Altyapılarına İlişkin Prensipler

Finansal piyasa altyapılarına ilişkin prensipler, finansal piyasaların etkinliğini artırmayı ve finansal sistem istikrarını sağlamayı amaçlayan uluslararası standartlardır. Bu prensipler, finansal piyasaların işleyişini, finansal ürünlerin ve hizmetlerin kullanımını, piyasa katılımcılarının güvenliğini ve piyasaların etkinliğini kapsar.

Aşağıda, finansal piyasa altyapılarına ilişkin prensiplerin bazı örnekleri verilmiştir:

  • Şeffaflık: Finansal piyasa işlemleri ve fiyatları, tüm piyasa katılımcılarına açık ve anlaşılır bir şekilde sunulmalıdır.
  • İstikrar: Finansal piyasaların istikrarı, piyasaların işleyişi ve katılımcıların davranışları açısından sağlanmalıdır. Bu, finansal sistem istikrarını korumak için önemlidir.
  • Güvenilirlik: Finansal piyasaların altyapısı, piyasa katılımcılarına güvenilir bir şekilde hizmet vermelidir. Altyapı, güvenilir, hızlı ve etkili bir şekilde çalışmalıdır.
  • Verimlilik: Finansal piyasaların işleyişi, maliyetleri azaltacak şekilde tasarlanmalıdır. Bu, piyasa katılımcılarına daha ucuz ve etkili hizmetler sunmaya yardımcı olur.
  • Risk yönetimi: Finansal piyasalarda işlem yapan kurumlar, risk yönetimi tekniklerini kullanarak risklerini en aza indirmelidir. Bu, piyasa katılımcıları arasında güvenilirlik ve istikrar sağlamaya yardımcı olur.
  • Hukukun üstünlüğü: Finansal piyasaların işleyişi, hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olmalıdır. Bu, piyasa katılımcılarının haklarının korunmasına ve haksız rekabetin önlenmesine yardımcı olur.
  • Uluslararası uyum: Finansal piyasaların altyapısı, uluslararası standartlara uygun olmalıdır. Bu, piyasa katılımcıları arasındaki işlemlerin ve etkileşimlerin daha kolay ve verimli olmasına yardımcı olur.

Bu prensipler, finansal piyasaların istikrarını ve güvenilirliğini sağlamaya yardımcı olur ve piyasa katılımcılarının haklarını korur.

Gecikmeli Net Mutabakat

Gecikmeli net mutabakat, finansal piyasalarda gerçekleştirilen işlemlerde karşı taraf riskini azaltmak amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde, işlemler gerçekleştirilir ancak mutabakat süreci birkaç gün geciktirilir. Bu süreçte, işlemler toplu olarak değerlendirilir ve netleştirme işlemi yapılır. Böylece, karşı taraf riski azaltılır ve işlem maliyetleri düşürülür.

Örneğin, bir banka A ve B şirketleri arasında gerçekleştirilen işlemlerde aracılık ediyorsa, bu işlemlerin tamamlanmasından önce gecikmeli net mutabakat yöntemi kullanılabilir. Bu yöntemde, A ve B şirketleri arasındaki tüm işlemler birkaç gün boyunca kaydedilir. Ardından, kaydedilen tüm işlemler birbirleriyle karşılaştırılır ve netleştirme işlemi yapılır. Bu sayede, A ve B şirketleri arasındaki karşı taraf riski azaltılır ve işlem maliyetleri düşürülür.

Gecikmeli net mutabakat yöntemi, finansal piyasalarda sıklıkla kullanılan bir yöntemdir ve özellikle büyük işlem hacimlerinde işlemleri daha güvenli hale getirir. Ancak, bu yöntemde işlemler birkaç gün boyunca askıya alındığı için likidite riski artabilir. Ayrıca, gecikmeli net mutabakat yöntemi, herhangi bir tarafta yaşanan bir sorunun diğer taraflara da yayılmasına neden olabilir. Bu nedenle, bu yöntemin doğru bir şekilde yönetilmesi ve risklerin dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi önemlidir.

Kaldıraç Oranı

Kaldıraç oranı, bir şirketin borçlarının, özsermayesine oranıdır ve şirketin finansal kaldıraç seviyesini gösterir. Kaldıraç oranı, şirketin borçlarına karşı öz kaynaklarının ne kadar korumalı olduğunu ve borçları ödeyebilme kapasitesini gösterir.

Kaldıraç oranı, aşağıdaki formülle hesaplanır:

Kaldıraç Oranı = Borçlar / Özsermaye

Borçlar, şirketin kısa ve uzun vadeli borçlarından oluşurken, özsermaye, şirketin hisse senedi sahiplerinin sahip olduğu öz kaynaklarıdır.

Bir şirketin yüksek kaldıraç oranı, daha fazla borç yükümlülüğüne ve riskine sahip olduğunu gösterir. Bununla birlikte, borç kullanımı aynı zamanda şirketlerin yatırım yapması, büyümesi ve verimliliğini artırması için gereklidir. Ancak, yüksek kaldıraç oranları aynı zamanda şirketin finansal istikrarını ve ödeme gücünü etkileyebilir. Bu nedenle, bir şirketin kaldıraç oranı, yatırımcılar tarafından dikkatle takip edilir ve analiz edilir.

Parasal Büyüklükler

Parasal büyüklükler, ekonomide para arzını ölçmek için kullanılan terimlerdir. Para arzı, para stoğunun toplamıdır ve bir ekonominin sağlıklı bir şekilde çalışması için gerekli olan para arzı seviyelerinin belirlenmesine yardımcı olur. Parasal büyüklükler, para arzının farklı bileşenlerine göre farklı şekillerde tanımlanır. Bazı yaygın parasal büyüklükler şunlardır:

  • M0 Para: Nakit paranın toplam miktarıdır. Yani, toplam banknot ve madeni para arzını ifade eder.
  • M1 Para: Nakit paranın yanı sıra, vatandaşların vadesiz mevduat hesaplarındaki tutarları da içerir. Bu hesaplar, bankalara yatırılan paraların hızlı bir şekilde çekilebilmesine izin verir.
  • M2 Para: M1 paranın yanı sıra, vadeli mevduat hesapları ve para piyasası hesapları da dahil edilir. Vadeli mevduat hesapları, belirli bir süre boyunca yatırılan paraların, vade sonunda faiz getirisiyle birlikte geri çekilebileceği hesaplardır. Para piyasası hesapları ise, vadesiz mevduat hesaplarına benzer şekilde, bankaların ödeme yapabilecekleri mevduat hesaplarıdır.
  • M3 Para: M2 paranın yanı sıra, uzun vadeli borçlanma araçlarını da içerir. Bu araçlar, bankaların veya hükümetlerin tahvilleri veya devlet borç senetleri gibi finansal araçlardır.

Parasal büyüklükler, ekonomik politikaların etkinliğini ölçmek için kullanılan önemli bir gösterge olarak kabul edilir. Örneğin, merkez bankaları para politikaları belirlerken, para arzının büyüklüğünü ve bileşenlerini analiz ederek kararlar alır. Ayrıca, para arzı verileri, ekonomik büyüme, enflasyon ve faiz oranları gibi ekonomik göstergelerin tahmininde de kullanılır.

Parasal Altın

Parasal altın, ekonomide para arzının bir bileşenidir ve altın gibi kıymetli madenlerin kullanımını ifade eder. Altın, geçmişte para birimi olarak kullanılmış ve hala günümüzde de bazı ülkelerin para birimi olarak kullanılmaktadır. Ancak, altın genellikle para arzının bir bileşeni olarak kullanılmaz.

Parasal altın, genellikle merkez bankalarının ellerinde bulunur ve para politikalarının uygulanmasında kullanılır. Merkez bankaları, para arzını artırmak veya azaltmak için parasal altın stoklarını kullanabilirler. Bununla birlikte, parasal altın, günümüzde sıklıkla para arzının bir bileşeni olarak kullanılmaz çünkü altın, para birimlerine göre daha az likit bir varlık olarak kabul edilir ve ekonomideki para arzı ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli değildir.

Parasal altın, aynı zamanda altın rezervleri olarak da bilinir ve bazı ülkeler, merkez bankalarında büyük miktarda altın bulundurur. Bu altın rezervleri, ülkenin para birimi için bir teminat olarak kullanılabilir veya uluslararası ticarette kullanılabilir. Altın rezervleri ayrıca, ülkelerin döviz kurlarının istikrarını sağlamak için de kullanılır.

Özetle, parasal altın, para arzının bir bileşenidir ve merkez bankaları tarafından para politikalarının uygulanmasında kullanılabilir. Ancak, günümüzde genellikle para arzının bir bileşeni olarak kullanılmaz çünkü likiditesi düşük ve para arzını karşılamak için yeterli değildir.

IBAN

IBAN, Uluslararası Banka Hesap Numarası (International Bank Account Number) kısaltmasıdır. IBAN, uluslararası banka transferlerinde kullanılan bir standarttır ve banka hesap numarasının yanı sıra ülke kodunu, banka kodunu ve banka şube kodunu da içerir.

IBAN, uluslararası para transferlerinin daha hızlı, daha güvenli ve daha doğru bir şekilde gerçekleşmesini sağlar. IBAN sayesinde, transfer edilen paranın doğru hesaba ulaşması için gereken bilgiler eksiksiz bir şekilde sağlanmış olur. IBAN numarası, uluslararası para transferlerinde kullanılan SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication) kodu ile birlikte kullanılır.

IBAN numarası, her ülkenin kendi ulusal düzenlemelerine göre oluşturulur. IBAN numarası uzun bir numaradır ve her banka hesabı için farklıdır. IBAN numarası, genellikle banka hesap cüzdanında veya internet bankacılığı hesabında bulunabilir.

IBAN numarasının kullanımı, uluslararası banka transferlerinin yanı sıra, yurt dışı alışverişlerinde ve online ödemelerde de yaygın olarak kullanılır. IBAN numarası, doğru şekilde girilmediğinde, para transfer işlemi gerçekleşmeyebilir veya yanlış hesaba aktarılabilir. Bu nedenle, IBAN numarasının doğru şekilde girilmesi son derece önemlidir.

Genel Devlet Dengesi

Genel Devlet Dengesi, bir ülkenin kamu kesimi borçları ve varlıklarını ifade eden bir kavramdır. Genel Devlet Dengesi, bir ülkenin hükümeti, kamu kurumları ve sosyal güvenlik sistemleri gibi kamu kesimini kapsar.

Genel Devlet Dengesi, bir ülkenin kamu kesiminin toplam borçlarını ve varlıklarını kapsar. Bu borçlar, genellikle bir ülkenin hükümeti tarafından çıkarılan devlet tahvilleri, borçlanma senetleri, kredi kartı borçları ve kamu kurumları tarafından alınan krediler gibi şeylerdir. Varlıklar ise, genellikle kamu kurumları tarafından sahip olunan taşınır ve taşınmaz mallar, para ve menkul kıymetler gibi şeylerdir.

Genel Devlet Dengesi, bir ülkenin kamu kesiminin mali durumunu gösterir. Genel Devlet Dengesi pozitif ise, kamu kesimi borçlarının varlıklarından daha az olduğu anlamına gelir. Bu durumda kamu kesimi borçlarını ödeyebilecek durumdadır. Genel Devlet Dengesi negatif ise, kamu kesimi borçlarının varlıklarından daha fazla olduğu anlamına gelir. Bu durumda kamu kesimi borçlarını ödeyemeyecek durumda olabilir.

Genel Devlet Dengesi, bir ülkenin ekonomik istikrarı ve borç ödeme kapasitesi hakkında önemli bir göstergedir. Bir ülkenin Genel Devlet Dengesi pozitif ise, yatırımcılar ve kredi derecelendirme kuruluşları tarafından olumlu bir şekilde değerlendirilir ve ülke borçlanma maliyetleri düşük olabilir. Ancak Genel Devlet Dengesi negatif ise, yatırımcılar ve kredi derecelendirme kuruluşları tarafından olumsuz bir şekilde değerlendirilir ve ülke borçlanma maliyetleri yüksek olabilir.

Gölge Bankacılık

Gölge bankacılık, finansal araçlar kullanarak bankacılık faaliyetleri yürüten ama resmi bir banka lisansı veya düzenlemesi olmayan finansal kuruluşlar veya aracı kurumlardır. Gölge bankacılık faaliyetleri, bankalara benzer finansal hizmetler sunarlar ancak bunları sağlama yöntemleri ve düzenleme gereksinimleri farklıdır.

Gölge bankacılık, yatırım fonları, özel sermaye fonları, sigorta şirketleri, faktoring şirketleri, borç tahsil şirketleri, türevler ve piyasa yapıcıları gibi birçok farklı finansal kuruluş ve aracı kurum tarafından gerçekleştirilebilir. Bu tür kuruluşlar, genellikle yüksek riskli finansal araçlara yatırım yaparak kar etmeyi amaçlarlar.

Gölge bankacılık faaliyetleri, geleneksel bankacılık faaliyetlerinden daha az düzenlenir. Bu nedenle, finansal kuruluşların büyük bir kısmı, yasal düzenlemelerden kaçınmak veya maliyetleri azaltmak için gölge bankacılık faaliyetlerine katılır. Ancak, gölge bankacılık faaliyetleri, finansal sistemin istikrarını tehdit edebilir ve krizlere neden olabilir.

Gölge bankacılığın en yaygın örneklerinden biri, risk sermayesi fonlarıdır. Risk sermayesi fonları, genellikle yeni işletmelerin sermaye gereksinimlerini karşılamak için yüksek riskli yatırımlar yaparlar. Bu yatırımlar, özel yatırımcılar tarafından finanse edilir ve genellikle hisse senedi veya özkaynaklara yatırım yapılır.

Gölge bankacılık faaliyetleri, geleneksel bankaların düzenleyici gerekliliklerine tabi olmamakla birlikte, finansal sistemde önemli bir rol oynarlar. Bu nedenle, gölge bankacılık faaliyetlerinin düzenlenmesi ve izlenmesi, finansal istikrarın korunması açısından önemlidir.

Gerçek Zamanlı Brüt Mutabakat

Gerçek zamanlı brüt mutabakat (RTGS), finansal işlemlerin gerçek zamanlı olarak işlenmesine ve hesaplar arasındaki bakiyelerin anında güncellenmesine olanak tanıyan bir ödeme sistemidir. Bu sistemde, para transferleri işleme alındıktan hemen sonra işlemin karşı tarafındaki hesaba geçer.

RTGS, büyük finansal işlemlerin gerçekleştirilmesinde kullanılır ve özellikle merkez bankaları arasında para transferleri için yaygın olarak kullanılır. Bu sistemde, para transferleri elektronik olarak gerçekleştirilir ve bankaların müşterilerinin hesapları arasındaki işlemleri de dahil olmak üzere birçok farklı finansal işlemi destekler.

RTGS sistemi, finansal sistemin işleyişini hızlandırır ve riski azaltır. Çünkü işlemler gerçek zamanlı olarak işlenir ve karşı tarafın ödeme yapmadığı durumlarla ilgili risk en aza indirgenir. Ayrıca, bu sistemde işlemler tamamen otomatikleştirilir ve insan müdahalesine gerek yoktur, bu da hata riskini azaltır.

RTGS sistemi, finansal piyasalarda likiditeyi artırarak para politikası uygulamasına da yardımcı olabilir. Örneğin, merkez bankaları, RTGS sistemi aracılığıyla piyasaya likidite sağlayabilir veya geri çekebilirler.

RTGS sistemi, birçok ülkenin merkez bankası tarafından yönetilir ve düzenlenir. Bu sistemler, finansal istikrarı korumak ve hizmet kalitesini sağlamak için düzenli olarak denetlenir ve gözden geçirilir.

Para Kurulu

Para Kurulu, bir ülkenin merkez bankasının politika yapma organıdır. Para Kurulu, genellikle merkez bankasının en üst düzey karar verme organıdır ve para politikasını belirlemek için toplanır. Bu organ, genellikle ülkedeki ekonomik koşulları, para arzını, enflasyonu ve faiz oranlarını göz önünde bulundurarak para politikası kararları alır.

Para Kurulu üyeleri, genellikle merkez bankasının üst düzey yöneticileri veya ekonomi uzmanlarıdır. Para Kurulu’nun üyeleri, genellikle ekonomi, maliye veya para politikası gibi konularda uzmanlığa sahip kişilerden seçilir.

Para Kurulu, ülkenin para politikasını belirlemek için bir dizi araç kullanır. Bu araçlar arasında faiz oranları, para arzı, rezerv gereksinimleri ve döviz kurunun kontrolü yer alabilir. Para Kurulu’nun aldığı kararlar, genellikle ülkedeki ekonomik koşullara göre değişebilir ve genellikle hükümet tarafından onaylanır.

Para Kurulu’nun temel görevleri arasında enflasyonu kontrol etmek, fiyat istikrarını sağlamak, ekonomik büyümeyi desteklemek ve istihdamı artırmak yer alabilir. Para Kurulu ayrıca, bankacılık sektörünü ve finansal piyasaları denetleyebilir ve ülke ekonomisinin makroekonomik istikrarını korumak için gereken diğer önlemleri alabilir.

Ülkeden ülkeye Para Kurulu’nun yapı ve görevleri farklılık gösterir. Bazı ülkelerde Para Kurulu doğrudan hükümet tarafından atanırken, bazı ülkelerde bağımsız bir kurum olarak hareket edebilir.

Kamu Kaynaklı Finansman

Kamu kaynaklı finansman, kamu kurumları ve devletler tarafından sağlanan finansman kaynaklarını ifade eder. Bu kaynaklar, hükümetin faaliyetlerini ve kamu hizmetlerini finanse etmek için kullanılır. Kamu kaynaklı finansman, hükümetin kamu harcamalarını ve yatırımlarını finanse etmek için kullandığı yöntemlerden biridir.

Kamu kaynaklı finansman, genellikle vergi gelirleri, borçlanma, dış yardımlar ve özelleştirme gibi kaynaklar aracılığıyla sağlanır. Vergi gelirleri, hükümetin bütçesini finanse etmek için kullanılan en yaygın kaynaklardan biridir. Borçlanma, hükümetin harcamalarını finanse etmek için aldığı borçları ifade eder. Dış yardımlar, yabancı ülkeler veya uluslararası kuruluşlar tarafından sağlanan finansman kaynaklarıdır. Özelleştirme ise devletin varlıklarını özel sektöre satması ve bu yolla elde edilen gelirleri ifade eder.

Kamu kaynaklı finansman, ülkelerin ekonomik durumlarına ve bütçe politikalarına bağlı olarak değişebilir. Bazı ülkelerde kamu kaynaklı finansman oranı oldukça yüksekken, bazı ülkelerde daha düşük olabilir. Kamu kaynaklı finansmanın doğru bir şekilde yönetilmesi, hükümetin bütçe açıklarını ve borç yükünü azaltarak ülkenin ekonomik istikrarını sağlamaya yardımcı olabilir. Ancak, doğru bir şekilde yönetilmediğinde, kamu kaynaklı finansman bütçe açıklarını ve borç yükünü artırabilir, ülkenin ekonomik istikrarını bozabilir ve enflasyon riski yaratabilir.

Finansal İstikrar Kurulu

Finansal İstikrar Kurulu, bir ülkenin finansal sisteminin istikrarını sağlamakla görevli olan bir kuruldur. Finansal İstikrar Kurulu, genellikle merkez bankası, finansal düzenleyici kurumlar ve hükümet temsilcilerinden oluşur. Kurul, finansal sistemi etkileyen riskleri belirleyerek finansal istikrarı sağlamak için uygun politikaları belirler.

Finansal İstikrar Kurulu, finansal sistemdeki riskleri izler ve önemli bir risk tespit edildiğinde, gerekli tedbirleri alarak finansal istikrarı korumak için çalışır. Kurulun çalışmaları, finansal piyasalarda ve finansal kurumlarda meydana gelebilecek ani değişimleri izlemeyi, finansal piyasaların etkinliğini artırmayı, sistematik riskleri azaltmayı ve finansal piyasaların istikrarlı bir şekilde çalışmasını sağlamayı içerir.

Finansal İstikrar Kurulu, finansal sistemdeki riskleri azaltmak için birçok araç kullanabilir. Örneğin, kurul, finansal piyasalarda gereksiz risk alma eğiliminde olan kurumları denetleyebilir veya finansal kurumların sahip olduğu riskleri sınırlayan düzenlemeler yapabilir. Ayrıca, finansal kurumların bilançolarındaki riskleri izleyerek, bu kurumların yeterli miktarda sermaye ile donatıldığından emin olabilir.

Finansal İstikrar Kurulu, finansal sistemin sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlamak için kritik öneme sahip bir kuruldur. Kurulun finansal piyasalarda ve finansal kurumlarda meydana gelebilecek ani değişimleri izlemesi ve uygun önlemleri alması, finansal istikrarın korunmasına ve ekonomik büyümenin sürdürülebilir olmasına yardımcı olabilir.

Forfaiting

Forfaiting, bir ithalatçının, ihracatçının ihracatına karşılık olarak aldığı senet, poliçe gibi ticari belgeleri (alacaklarını) vadeden tarihten önce nakde çevirdiği bir finansman yöntemidir.

Forfaiting işlemi, ihracatçı tarafından alıcının bankasına sunulan belgelerin banka tarafından kabul edilmesiyle başlar. İthalatçı tarafından ödeme garantisi verildiğinde, ihracatçı bu belgeleri forfaiting firmasına devreder ve belgeler karşılığında bir ödeme yapılır. Forfaiting firması, ithalatçı tarafından ödenecek tutarı ve faiz oranını hesaplayarak, ihracatçıya belirli bir süre sonunda ödeme yapmayı taahhüt eder.

Forfaiting işlemi, ihracatçının likidite ihtiyacını karşılamak için kullanabileceği bir finansman yöntemidir. İthalatçı tarafından ödeme garantisi alındığı için, ihracatçı alacaklarını vadeden tarihten önce nakde çevirebilir ve ödeme riskini üstlenmeden nakit akışını sağlayabilir. Ayrıca, forfaiting işlemi, ihracatçının risklerini azaltmasına ve maliyetlerini düşürmesine yardımcı olabilir.

Forfaiting işlemi genellikle uzun vadeli, sabit faizli ihracat finansmanı için kullanılır. Bu nedenle, ihracatçılar genellikle forfaiting işlemi yaparken yüksek faiz oranlarından faydalanabilirler. Ancak, forfaiting işlemi genellikle küçük ölçekli işlemler için uygun değildir ve belirli bir büyüklüğe sahip işlemlerde kullanılır.

Müşteriler Arası TL Aktarım Sistemi

Müşteriler Arası TL Aktarım Sistemi (MATLAS), Türkiye’de bankalar arasında TL para transferleri yapmak için kullanılan bir elektronik ödeme sistemi olarak bilinir. MATLAS, Türkiye Bankalararası Kart Merkezi (BKM) tarafından yönetilir ve BKM, bankaların arasındaki elektronik para transferi işlemlerini kolaylaştırmak için kurulmuştur.

MATLAS, bankalar arasındaki para transferlerinin hızlı, güvenli ve düşük maliyetli bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar. Sistem, bankaların müşterilerine anlık para transferi yapabilme olanağı sunar ve bu sayede para transferleri daha hızlı ve daha güvenli hale gelir.

MATLAS, BKM tarafından işletilir ve bu nedenle sistemi kullanmak isteyen bankalar BKM’ye üye olmak zorundadır. Üye bankalar, müşterilerine MATLAS aracılığıyla para transferi yapabilme olanağı sunarlar ve bu hizmeti müşterilerine ücretli veya ücretsiz olarak sunabilirler.

MATLAS, Türkiye’deki bankalar arasında günlük milyarlarca TL’lik işlem hacmiyle kullanılmaktadır ve bankaların arasındaki para transferi işlemlerinin hızlı, güvenli ve düşük maliyetli bir şekilde gerçekleştirilmesine yardımcı olmaktadır.

Mutabakat

Mutabakat, taraflar arasında bir anlaşmanın, sözleşmenin veya hesabın tutarlılığını, doğruluğunu ve uygunluğunu onaylama sürecidir. Bu süreç, tarafların anlaşmanın şartları üzerinde anlaştığından emin olmalarını sağlar ve herhangi bir ihtilafın çözülmesine yardımcı olur.

Mutabakat işlemi, finansal işlemlerde ve hesaplamalarda oldukça yaygın bir uygulamadır. Örneğin, iki taraf arasında gerçekleştirilen bir para transferi işlemi için, gönderen tarafın bankası ve alıcı tarafın bankası arasında mutabakat süreci gerçekleştirilir. Bu süreçte, iki banka, işlemin doğruluğunu kontrol eder ve tutarlı olduğunu onaylar.

Mutabakat, taraflar arasında yapılan sözleşmelerin şartlarının uygulanmasında da önemli bir rol oynar. Örneğin, iki şirket arasında bir anlaşma yapıldığında, mutabakat süreci, tarafların anlaşmanın şartlarına uygun hareket ettiğini ve herhangi bir ihtilafın olmadığını doğrulamak için kullanılabilir.

Sonuç olarak, mutabakat, taraflar arasında yapılan anlaşmaların, sözleşmelerin veya hesapların tutarlılığını, doğruluğunu ve uygunluğunu onaylama sürecidir. Bu süreç, finansal işlemlerde ve hesaplamalarda yaygın olarak kullanılır ve taraflar arasında anlaşmazlıkların çözülmesine yardımcı olur.

Moratoryum

Moratoryum, borçların ödemesinin geçici olarak ertelenmesi anlamına gelir. Bu, borçlu tarafından ödenmesi gereken borcun faizleri, anapara ödemeleri veya diğer ödeme türleri için geçerlidir.

Moratoryum, bir borç krizi durumunda veya bir ülkenin mali krizle karşı karşıya kalması durumunda uygulanabilir. Bu, borçlu tarafından ödenmesi gereken borçların aşırı yüksek olduğu veya ekonomik zorluklar nedeniyle ödenmesinin zorlaştığı durumlarda sıkça görülebilir.

Moratoryum, borçlu tarafından ödenmesi gereken borcun geçici olarak ertelenmesine izin verir. Bu, borçlu tarafından ödenmesi gereken borçların faizlerinin veya anapara ödemelerinin askıya alınmasına veya ertelenmesine izin verir. Böylece borçlu, finansal durumunu düzeltmek ve borçlarını ödeyebilecek hale gelmek için biraz zaman kazanabilir.

Moratoryum, bir ekonomik kriz durumunda kullanılabilir ancak birçok ülke tarafından, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, IMF veya Dünya Bankası tarafından uygulanır. Bu, ülkenin ekonomik durumunu stabilize etmek için kullanılır ve borçların yeniden yapılandırılmasını ve ödeme planlarının oluşturulmasını içerebilir.

Moratoryumun dezavantajı, borçlu tarafından ödenmesi gereken borçların ertelenmesinin, borç miktarını artırabileceği ve borçlu tarafından ödenmesi gereken toplam borç miktarının artabileceğidir. Ancak, bir moratoryum, borçlu tarafından ödenmesi gereken borçları yönetmenin bir yolu olarak da kullanılabilir ve borçlunun finansal durumunu düzeltmesine yardımcı olabilir.

Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırma

Mevsim ve takvim etkisinden arındırma, veri analizinde kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem, bir veri setindeki mevsimlik veya takvimsel etkileri çıkarmayı amaçlar. Mevsimlik etkiler, yılın belirli dönemlerinde tekrarlanan etkilerdir, örneğin yazın sıcaklığı artar veya kışın yağışlı olur. Takvim etkileri, yılın takvimsel yapısından kaynaklanan etkilerdir, örneğin tatil günleri veya hafta sonları.

Mevsim ve takvim etkilerinin veri analizindeki önemi, bu etkilerin gerçek trendleri veya dönemsel değişimleri gizleyebilmesidir. Örneğin, sıcak yaz aylarında dondurma satışlarının artması normal bir mevsimlik etkidir ve gerçek trendi göstermez. Aynı şekilde, Noel tatili döneminde perakende satışların artması takvimsel bir etkidir ve gerçek trendi göstermez.

Mevsim ve takvim etkisinden arındırma, veri analizindeki gerçek trendleri ve dönemsel değişimleri ortaya çıkarmayı amaçlar. Bu yöntem, veri setindeki mevsimsel veya takvimsel etkileri çıkarmak için farklı teknikler kullanır. Bu teknikler arasında özellikle “X-12-ARIMA” ve “TRAMO/SEATS” yöntemleri sıkça kullanılmaktadır.

Mevsim ve takvim etkisinden arındırma, ekonometrik modellemede ve ekonomik analizlerde yaygın olarak kullanılır. Örneğin, bir ekonomist, bir şirketin satışlarında mevsimsel veya takvimsel etkileri çıkararak gerçek trendi ve büyümeyi analiz edebilir. Benzer şekilde, bir merkez bankası, enflasyon verilerindeki mevsimsel veya takvimsel etkileri çıkarak gerçek enflasyon trendini gözlemleyebilir ve ekonomik politikalarını buna göre uyarlayabilir.

Merkezi Yönetim Riski

Merkezi yönetim riski, bir ülkede merkezi yönetimin, özellikle de hükümetin, ülke ekonomisine yönelik politikalarının, kararlarının ve eylemlerinin neden olduğu risklerdir. Bu riskler genellikle siyasi, ekonomik veya mali açıdan kaynaklanabilir ve ülkedeki yatırımcılar, işletmeler ve diğer paydaşlar için önemli bir belirsizlik faktörü olabilir.

Merkezi yönetim riskleri arasında şunlar yer alabilir:

  • Siyasi belirsizlik: Bir ülkedeki siyasi belirsizlikler, özellikle de hükümetin istikrarsızlığı veya siyasi çekişmeler, yatırımcılar ve işletmeler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Örneğin, bir hükümetin değişmesi veya siyasi krizler, yabancı yatırımcıların ülkeden çıkmasına ve yerel işletmelerin faaliyetlerini durdurmasına neden olabilir.
  • Ekonomik politikalar: Hükümetlerin ekonomik politikaları, özellikle de vergi, para ve faiz politikaları, ülkenin ekonomisini ciddi şekilde etkileyebilir. Yanlış ekonomik politikalar, enflasyon, yüksek faiz oranları, yatırımların azalması veya mali krizler gibi sorunlara yol açabilir.
  • Mali risk: Bir hükümetin mali durumu ve mali politikaları, bir ülkenin ekonomisine ve finansal piyasalarına önemli bir etki yapabilir. Özellikle yüksek kamu borçları ve bütçe açıkları, yatırımcıların ve kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkeye olan güvenini zayıflatabilir ve ülkenin kredi notunu düşürebilir.
  • Dış politika: Bir hükümetin dış politikası, ülkenin dış ticaretini ve yatırımlarını etkileyebilir. Örneğin, bir ülkenin terörle mücadele politikaları veya yaptırımlara uğraması, ülkenin dış ticaretini ve yatırımlarını olumsuz yönde etkileyebilir.

Merkezi yönetim riski, bir ülkenin yatırım yapılabilirliğini ve ekonomik büyüme potansiyelini etkileyebilir. Bu nedenle, yatırımcılar, işletmeler ve diğer paydaşlar, bir ülkedeki merkezi yönetim risklerini yakından takip etmek ve doğru yatırım kararlarını almak için bu riskleri dikkate almak zorundadır.

Merkezi Yönetim Faiz Dışı Bütçe Dengesi

Merkezi Yönetim Faiz Dışı Bütçe Dengesi, bir ülkenin merkezi yönetiminin faiz dışı gelirleri ile faiz dışı harcamaları arasındaki farktır. Bu dengenin pozitif olması, merkezi yönetimin faiz dışı giderlerinin faiz dışı gelirlerinden daha az olduğu anlamına gelir ve bu da merkezi yönetimin borçlanma ihtiyacının azalması veya borç geri ödeme kapasitesinin artması anlamına gelebilir.

Merkezi Yönetim Faiz Dışı Bütçe Dengesi, bir ülkenin ekonomik durumunu gösteren önemli bir gösterge olarak kabul edilir. Özellikle yüksek bir pozitif bütçe dengesi, bir ülkenin mali disiplinini ve ekonomik istikrarını yansıtabilir. Diğer yandan, negatif bir bütçe dengesi, merkezi yönetimin borçlanma ihtiyacının artması veya borç geri ödeme kapasitesinin azalması anlamına gelir ve bu da ülkenin ekonomik durumunda belirsizliklere neden olabilir.

Merkezi Yönetim Faiz Dışı Bütçe Dengesi, hükümet politikalarının ve ekonomik şartların bir sonucu olarak değişebilir. Örneğin, bir hükümetin ekonomiyi canlandırmak amacıyla harcamalarını artırması veya vergi indirimleri yapması, faiz dışı bütçe dengesini olumsuz etkileyebilir. Diğer yandan, bir hükümetin mali disiplin politikaları, faiz dışı bütçe dengesinin artmasına veya negatif bütçe dengesinin azalmasına neden olabilir.

Merkezi Yönetim Faiz Dışı Bütçe Dengesi, uluslararası yatırımcılar, kredi derecelendirme kuruluşları ve diğer ekonomik paydaşlar tarafından yakından takip edilir. Bu gösterge, bir ülkenin kredi notunu ve yatırım yapılabilirliğini etkileyebilir ve yatırımcılar ve diğer paydaşlar, doğru yatırım kararları almak için bu göstergeyi dikkate alırlar.

Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi

Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi, bir ülkenin merkezi yönetiminin tüm gelirleri ile tüm harcamaları arasındaki farktır. Bu dengenin pozitif olması, merkezi yönetimin gelirlerinin harcamalarından daha fazla olduğu anlamına gelir ve bu da bütçe fazlası anlamına gelir. Diğer yandan, negatif bir bütçe dengesi, merkezi yönetimin harcamalarının gelirlerinden daha fazla olduğu anlamına gelir ve bu da bütçe açığı anlamına gelir.

Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi, bir ülkenin ekonomik durumunu yansıtan önemli bir gösterge olarak kabul edilir. Özellikle yüksek bir bütçe fazlası, bir ülkenin mali disiplinini ve ekonomik istikrarını yansıtabilir. Bütçe fazlası, aynı zamanda merkezi yönetimin borçlanma ihtiyacını azaltır ve borç geri ödeme kapasitesini artırır.

Diğer yandan, bütçe açığı, merkezi yönetimin borçlanma ihtiyacını artırır ve borç geri ödeme kapasitesini azaltır. Bu da ülkenin ekonomik durumunda belirsizliklere neden olabilir. Yüksek bütçe açıkları, bir ülkenin ekonomik dengelerini olumsuz etkileyebilir ve hatta bir mali krize neden olabilir.

Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi, hükümet politikalarının ve ekonomik şartların bir sonucu olarak değişebilir. Örneğin, bir hükümetin ekonomiyi canlandırmak amacıyla harcamalarını artırması veya vergi indirimleri yapması, bütçe açığını artırabilir. Diğer yandan, bir hükümetin mali disiplin politikaları, bütçe fazlasının artmasına veya bütçe açığının azalmasına neden olabilir.

Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi, uluslararası yatırımcılar, kredi derecelendirme kuruluşları ve diğer ekonomik paydaşlar tarafından yakından takip edilir. Bu gösterge, bir ülkenin kredi notunu ve yatırım yapılabilirliğini etkileyebilir ve yatırımcılar ve diğer paydaşlar, doğru yatırım kararları almak için bu göstergeyi dikkate alırlar.

Merkezi Saklama Kuruluşu

Merkezi Saklama Kuruluşu (MSK), menkul kıymetlerin fiziki olarak saklandığı geleneksel yöntemlerin yerine, menkul kıymetlerin elektronik ortamda saklandığı, transfer edildiği ve takas edildiği bir sistemdir.

MSK’lar, genellikle bir ülkenin finansal piyasalarındaki tüm menkul kıymetlerin kaydını tutarlar. Bu menkul kıymetler, hisse senetleri, tahviller, fon payları, devlet tahvilleri ve diğer finansal araçlar gibi birçok türde olabilir.

MSK’lar, menkul kıymetlerin saklanmasını ve transfer edilmesini kolaylaştırarak, piyasalarda likiditenin artmasına ve işlem maliyetlerinin düşmesine yardımcı olur. Aynı zamanda, MSK’lar, menkul kıymetlerin doğruluğunu ve bütünlüğünü sağlamak için sıkı güvenlik ve denetim mekanizmaları kullanırlar.

MSK’lar, yatırımcıların menkul kıymetlerini güvenli bir şekilde saklama ve yönetme imkanı sağladığı için, yatırımcıların işlem yapmalarını kolaylaştırır. Ayrıca, menkul kıymetlerin elektronik olarak saklanması, dolandırıcılık risklerini ve kağıt belgelerin kaybolması gibi sorunları ortadan kaldırır.

MSK’lar ayrıca, işlemlerin hızlı ve doğru bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlarlar. Menkul kıymetlerin elektronik olarak saklanması ve işlem görmesi, işlemlerin daha hızlı ve daha verimli bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar. Bu da, piyasaların daha iyi çalışmasını ve daha iyi bir likiditeye sahip olmasını sağlar.

Sonuç olarak, MSK’lar, menkul kıymetlerin elektronik olarak saklanması, transfer edilmesi ve takas edilmesi için bir merkezi mekanizma sağlarlar. Bu mekanizma, finansal piyasalarda daha iyi bir işleyiş, daha yüksek likidite ve daha düşük işlem maliyetleri gibi birçok avantaj sağlar.

Merkezi Kayıt Kuruluşu

Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK), Türkiye’de faaliyet gösteren menkul kıymetlerin kaydedildiği ve saklandığı bir kuruluştur. MKK, Türkiye’de hisse senetleri, tahviller, hazine bonoları, repo, fon ve diğer finansal araçlar gibi birçok türde menkul kıymeti saklar ve işlemlerini yönetir.

MKK, menkul kıymetlerin kaydını tutarak, yatırımcıların menkul kıymetlerini güvenli bir şekilde saklama ve yönetme imkanı sağlar. Ayrıca, yatırımcıların menkul kıymetleri üzerinde gerçekleştirdiği işlemleri kaydeder ve menkul kıymetlerin doğru bir şekilde takip edilmesini sağlar. Böylece, yatırımcıların menkul kıymetlerine ilişkin işlemleri daha şeffaf bir şekilde gerçekleştirebilmeleri mümkün olur.

MKK, Türkiye’de faaliyet gösteren menkul kıymetlerin kaydedildiği ve saklandığı tek kuruluştur. Bu sayede, menkul kıymetlerin kaydı ve saklanması konusunda tek bir standart belirlenmiştir. Bu da, finansal piyasaların daha şeffaf ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlar.

MKK, ayrıca menkul kıymetlerin transferini ve takasını da yönetir. Bu sayede, menkul kıymetlerin transferi ve takası daha hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilir. MKK’nın bu faaliyetleri, finansal piyasalardaki işlem hacmini arttırır ve işlem maliyetlerinin düşmesine yardımcı olur.

Sonuç olarak, MKK, Türkiye’de faaliyet gösteren menkul kıymetlerin kaydedildiği ve saklandığı bir kuruluştur. MKK, yatırımcıların menkul kıymetlerini güvenli bir şekilde saklama ve yönetme imkanı sağlar, menkul kıymetlerin transferini ve takasını yönetir ve finansal piyasaların daha şeffaf ve düzenli bir şekilde çalışmasına yardımcı olur.

Merkezi Karşı Taraf

Merkezi Karşı Taraf (MKT), finansal piyasalarda taraflar arasında gerçekleştirilen türev işlemlerinde, tarafların kredi riskini azaltmak için araya giren bir kuruluştur. MKT, türev işlemlerinde alıcı ve satıcı taraf arasında oluşan riski azaltmak amacıyla, tüm işlemlerin kendisi üzerinden gerçekleştirilmesini sağlar.

MKT, alıcı ve satıcı tarafların birbirine karşı olan yükümlülüklerini üstlenir ve böylece tarafların kredi riskini azaltır. MKT, bu işlemi gerçekleştirirken, belirli bir teminat sistemi uygular ve taraflardan teminat alır. Böylece, tarafların ödemeleri gereken teminatlar belirlenir ve riskler minimize edilir.

MKT, türev işlemlerinde alıcı ve satıcı taraf arasında işlem yapmak isteyen yatırımcılar için bir aracı görevi görür. Türev ürünler, riski yüksek finansal araçlardır ve yatırımcılar arasındaki işlemler, riskleri artırabilir. MKT, tüm işlemleri kendisi üzerinden gerçekleştirerek, tarafların kredi riskini azaltır ve piyasalarda daha fazla likidite sağlar.

MKT, genellikle borsalar veya finansal piyasalar tarafından yönetilir. MKT, türev işlemlerdeki alım-satım işlemlerinin güvenli ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlayarak, finansal piyasaların daha düzenli ve güvenli bir şekilde çalışmasını destekler.

Sonuç olarak, Merkezi Karşı Taraf, türev işlemlerinde alıcı ve satıcı taraflar arasında riski azaltmak için araya giren bir kuruluştur. MKT, tüm işlemleri kendisi üzerinden gerçekleştirir ve tarafların kredi riskini azaltır. MKT, finansal piyasalarda daha fazla likidite sağlar ve işlemlerin güvenli ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar.

Merkez Bankası Müdahalesi

Merkez Bankası müdahalesi, bir ülkenin para politikasını yöneten Merkez Bankası’nın, finansal piyasalara müdahale etmesi ve bu piyasalarda ortaya çıkan döviz kuru dalgalanmalarını veya faiz oranı hareketlerini kontrol altına almak için aldığı önlemlerdir.

Merkez Bankası müdahalesi genellikle, finansal piyasalarda önemli dalgalanmalar olduğunda ve piyasanın beklenmedik bir şekilde hareket etmesi durumunda gerçekleşir. Merkez Bankası, müdahale ederek para arzını artırabilir veya azaltabilir, faiz oranlarını değiştirebilir veya döviz kurunu etkileyebilecek diğer önlemler alabilir.

Merkez Bankası müdahalesi, finansal istikrarı sağlamak, enflasyonu kontrol altına almak veya ekonomiyi istenilen yönde yönlendirmek gibi çeşitli amaçlarla gerçekleştirilebilir. Örneğin, Merkez Bankası, ülkenin para biriminin değerini korumak için müdahale edebilir veya yabancı yatırımcıların sermaye hareketlerini kontrol etmek için müdahale edebilir.

Ancak, Merkez Bankası müdahalesi, piyasa dinamikleri ile uyumlu olmayan veya sürdürülemez olan politikalar uygulandığında, uzun vadede olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, Merkez Bankaları müdahalelerini dikkatli bir şekilde planlamalı ve uygulamalıdır.

Merkez Bankası Bağımsızlığı

Merkez Bankası bağımsızlığı, bir ülkenin Merkez Bankası’nın, para politikasını bağımsız bir şekilde yönetmesi ve karar alması anlamına gelir. Bu bağımsızlık, Merkez Bankası’nın hükümetlerin siyasi etkisinden uzak ve bağımsız bir şekilde hareket edebilmesini sağlar.

Merkez Bankası bağımsızlığı, birçok ekonomist ve akademisyen tarafından, ekonomik istikrarı sağlamak için kritik bir unsurdur. Merkez Bankaları, faiz oranları, para arzı ve döviz kuru gibi araçları kullanarak para politikası uygularlar. Bağımsızlığı sayesinde, Merkez Bankaları, siyasi baskı altında kalmadan ve ülkenin uzun vadeli ekonomik hedeflerine uygun kararlar alabilirler.

Merkez Bankası bağımsızlığı, yasal çerçeveler, işleyişler ve yönetim yapıları ile korunur. Merkez Bankası, ülkenin yasalarına uygun olarak faaliyet gösterir ve sadece para politikası uygulama yetkisine sahiptir. Bu nedenle, Merkez Bankası, siyasi liderlerin veya hükümetlerin kısa vadeli çıkarlarına uygun hareket etmekten kaçınarak, uzun vadeli ekonomik hedeflere uygun kararlar alabilir.

Bir ülkedeki Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, o ülkenin ekonomik istikrarına ve güvenilirliğine katkıda bulunur. Bağımsız bir Merkez Bankası, yatırımcıların ve uluslararası finans kuruluşlarının ülkeye olan güvenini artırır ve uzun vadede ekonomik büyümeyi sağlar.

Merkez Bankası Araç Bağımsızlığı

Merkez Bankası araç bağımsızlığı, Merkez Bankası’nın para politikası araçlarını kullanarak enflasyonu kontrol etme konusunda bağımsız kararlar alabilmesini ifade eder. Merkez Bankası araç bağımsızlığı, Merkez Bankası’nın belirlediği para politikası hedeflerine uygun olarak faiz oranları, para arzı ve döviz kuru gibi araçları kullanmasını sağlar.

Merkez Bankası araç bağımsızlığı, Merkez Bankası’nın bağımsızlık ilkesinin önemli bir unsuru olarak kabul edilir. Bu ilke, Merkez Bankası’nın para politikası kararlarını bağımsız bir şekilde almasını ve ülkenin ekonomik istikrarını sağlamasını sağlar. Merkez Bankası araç bağımsızlığı, Merkez Bankası’nın hükümet veya diğer siyasi kurumlardan gelen baskılara karşı dirençli olmasını sağlar.

Merkez Bankası araç bağımsızlığı, genellikle Merkez Bankası’nın yasal bağımsızlığıyla birlikte ele alınır. Yasal bağımsızlık, Merkez Bankası’nın para politikası kararlarını bağımsız bir şekilde almasını sağlayan yasal bir çerçeve anlamına gelir. Bu çerçeve, Merkez Bankası’nın yasal olarak tanınan hedeflerini belirler ve para politikası araçlarını kullanma yetkisini verir.

Merkez Bankası araç bağımsızlığı, enflasyonu kontrol etme konusunda Merkez Bankası’nın yetkisine sahip olduğu birçok ülkede, önemli bir ekonomik konudur. Merkez Bankası araç bağımsızlığı, Merkez Bankası’nın para politikası kararlarını bağımsız bir şekilde almasını sağlar ve enflasyonu kontrol etme konusunda etkili bir araçtır.

Menkul Kıymetler Mutabakat Sistemi

Menkul Kıymetler Mutabakat Sistemi (MKK) Türkiye’de faaliyet gösteren bir aracı kuruluş olarak, menkul kıymetlerin ihraç edilmesi, saklanması, takip edilmesi, işlem görmesi, mutabakatının yapılması, nakit ve menkul kıymet hareketlerinin gerçekleştirilmesi gibi işlemlerin elektronik ortamda gerçekleştirilmesine olanak sağlayan bir sistemdir.

MKK, Türkiye’de Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yetkilendirilmiş bir kuruluştur ve borsa işlemlerindeki tüm menkul kıymetlerin kaydını tutar. Bu sistem sayesinde yatırımcılar, yatırım yaptıkları menkul kıymetlerin takibini yapabilir, mutabakat işlemlerini gerçekleştirebilir ve hisse senedi, tahvil, bono, fon gibi menkul kıymetlerin işlem hacimlerini takip edebilir.

MKK, aynı zamanda yatırımcılara, şirketlere ve aracı kurumlara çeşitli hizmetler sunar. Bu hizmetler arasında, şirketlerin hisse senetlerinin kaydının tutulması, menkul kıymet ihracı ve işlemleri için gerekli kayıt işlemlerinin yapılması, menkul kıymet saklama ve yönetimi hizmetleri gibi hizmetler yer alır.

MKK, Türkiye’nin finansal piyasalarındaki gelişmeleri takip ederek, yatırımcıların işlemlerini daha güvenli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirmelerini sağlayacak yeni teknolojiler ve hizmetler sunmaya devam etmektedir. Bu sayede, Türkiye’nin finansal piyasalarının gelişmesine ve büyümesine katkıda bulunmaktadır.

Maliye Politikası

Maliye politikası, devletin bütçe açığı, kamu harcamaları, vergi politikaları, borçlanma politikaları ve para arzı gibi araçları kullanarak ekonomiyi yönlendirdiği bir ekonomi politikasıdır. Amacı, ekonomik büyüme, enflasyon kontrolü, istihdam ve gelir dağılımı gibi ekonomik hedeflere ulaşmaktır.

Maliye politikası, ekonomik dalgalanmaların yaşandığı dönemlerde ekonomiyi dengelemek için kullanılır. Bu dönemlerde devlet, özellikle vergi politikaları ve kamu harcamaları aracılığıyla ekonomiyi canlandırmaya veya yavaşlatmaya çalışır. Bu politikaların etkisi, para politikasına benzer şekilde uzun dönemli bir etkiye sahip olabilir.

Maliye politikası, para politikasıyla birlikte ekonomik istikrarın sağlanmasında önemli bir rol oynar. Merkez Bankası para politikası aracılığıyla faiz oranlarını ayarlayarak para arzını kontrol ederken, Maliye Bakanlığı da bütçe politikaları aracılığıyla kamu harcamalarını ayarlar ve vergi politikalarını kullanarak gelir dağılımını yönlendirir.

Maliye politikası aynı zamanda sosyal politikaların da bir parçasıdır. Özellikle vergi politikaları ve kamu harcamaları aracılığıyla, devlet yoksullukla mücadele, eğitim, sağlık, altyapı yatırımları ve diğer hizmetleri finanse eder.

Maliye politikası, ekonomik istikrarın sağlanmasında önemli bir rol oynadığı için, ülkelerin makroekonomik hedeflerine ulaşmak için kullanılan önemli bir araçtır. Ancak, yanlış kullanımı veya kötü yönetimi ekonomik dengesizliklere ve krizlere neden olabilir. Bu nedenle, Maliye politikası, iyi planlanmış ve etkili bir şekilde uygulanan bir yaklaşımla ele alınmalıdır.

Geç Likidite Penceresi

Geç Likidite Penceresi, Merkez Bankası tarafından sağlanan bir fonlama mekanizmasıdır. Bankaların, normal fonlama kaynaklarından yeterli likidite sağlayamadığı durumlarda, Geç Likidite Penceresi’nden faydalanarak likidite ihtiyaçlarını karşılayabildikleri bir sistemdir.

Geç Likidite Penceresi, Merkez Bankası’nın teminat talep ettiği bir mekanizmadır. Bankalar, belirli bir teminat karşılığı Merkez Bankası’ndan fonlama sağlayabilirler. Bu fonlama mekanizması, normal şartlarda piyasada likidite yetersizliği yaşandığı zamanlarda, özellikle faiz oranlarının yükseldiği dönemlerde kullanılır.

Geç Likidite Penceresi’nin amacı, bankaların likidite ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlamak ve finansal istikrarı korumaktır. Bu mekanizma, bankaların kendilerine gelen fon taleplerini karşılayamadıkları durumlarda, kısa vadeli likidite sağlayarak piyasada oluşan likidite sıkıntısını azaltır. Bu sayede bankalar, kredi verme faaliyetlerini sürdürürler ve ekonomik faaliyetlerin devamını sağlarlar.

Geç Likidite Penceresi, Merkez Bankası’nın faiz politikasında önemli bir araçtır. Merkez Bankası, bu mekanizma aracılığıyla bankaların kredi verme faaliyetlerini devam ettirmelerini sağlamak için faiz oranlarını belirler. Bu sayede, piyasalarda faiz oranlarındaki ani yükselişler engellenir ve finansal istikrar korunur.

Ancak, Geç Likidite Penceresi’nin sürekli kullanımı, bankaların likidite riski almalarını teşvik edebilir. Bu nedenle, Merkez Bankası’nın bu mekanizmayı kullanırken, dikkatli ve kontrollü bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir.

Gelire Endeksli Senetler

Gelire Endeksli Senetler, bir şirketin net satışlarına göre düzenlenen ve sahiplerine belirli bir yüzde oranında gelir sağlama vaadi veren finansal araçlardır. Gelire Endeksli Senetler, şirketin belirli bir dönemde elde ettiği net satış gelirlerine göre hesaplanan bir oranda gelir ödemesi yaparlar. Bu oran, şirketin net satışlarına göre değişebilir.

Gelire Endeksli Senetler, genellikle borç senetleri veya hisse senetleri şeklinde çıkarılabilir. Borç senetleri olarak çıkarıldığında, yatırımcılara şirketin belirli bir dönemdeki net satışlarına göre hesaplanan bir faiz oranı ödemesi yapılır. Hisse senetleri olarak çıkarıldığında ise, yatırımcıların şirketin net satışlarına göre hesaplanan belirli bir oranda hisse senedi kar payı alması sağlanır.

Gelire Endeksli Senetler, yatırımcılara, diğer finansal araçlara göre daha düşük risk ve daha yüksek getiri imkanı sunarlar. Şirketler için ise, bu tür senetlerin ihraç edilmesi, gelir tablolarını düzeltmelerine ve mali yapısını güçlendirmelerine yardımcı olabilir.

Ancak, Gelire Endeksli Senetler, diğer finansal araçlara göre daha az likit olabilirler ve risk taşıyabilirler. Ayrıca, şirketlerin net satışlarındaki dalgalanmalar, yatırımcıların kar paylarını etkileyebilir. Bu nedenle, yatırımcıların Gelire Endeksli Senetleri almadan önce, şirketin gelir tablosunu ve finansal yapısını dikkatlice analiz etmeleri önemlidir.

Hedef Kitle

Hedef kitle, bir ürün ya da hizmetin potansiyel müşteri grubudur. Bir işletme ya da pazarlama kampanyası oluşturulurken, hedef kitle belirlenir ve onların ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre ürün/hizmetin özellikleri ve pazarlama stratejileri belirlenir.

Hedef kitle belirlemek için işletme ya da kampanya amacına uygun bir pazar araştırması yapılması gereklidir. Bu araştırmada, potansiyel müşterilerin demografik özellikleri, gelir düzeyleri, yaşam tarzları, ihtiyaçları, tercihleri ve satın alma davranışları gibi faktörler dikkate alınır.

Belirlenen hedef kitleye yönelik olarak, ürün/hizmetin tasarımı, ambalajı, fiyatı, promosyonu ve dağıtım kanalları gibi pazarlama stratejileri oluşturulur. Hedef kitleye yönelik olarak yapılan pazarlama faaliyetleri, ürün/hizmetin başarısı ve satışları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.

Hedef kitle, işletmelerin müşteri odaklı yaklaşımı benimsemeleri ve pazarlama stratejilerini müşteri ihtiyaçlarına göre belirlemeleri açısından önemlidir. Ayrıca, hedef kitle belirleme işlemi, işletmelerin kaynaklarını daha verimli kullanmalarına ve pazarlama bütçelerini etkili bir şekilde yönetmelerine yardımcı olur.

Mali (Finansal) Olmayan Kuruluşlar

Mali olmayan kuruluşlar, finansal faaliyetleri olmayan ve üretim, ticaret, hizmet veya sosyal amaçlar gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren kuruluşlardır. Bu kuruluşlar, genellikle kar amacı gütmeyen organizasyonlar olarak tanımlanır ve çoğunlukla hükümet, sivil toplum kuruluşları (STK’lar), dernekler, vakıflar, üniversiteler ve okullar gibi kurumları içerir.

Mali olmayan kuruluşlar, genellikle toplum yararına çalışırlar ve kâr elde etmek yerine, belirli bir amacı gerçekleştirmeye odaklanırlar. Bu amacın başarılması için faaliyet gösterirler ve genellikle hizmet sektöründe, eğitimde, sağlıkta, çevre korumasında, sosyal hizmetlerde ve kültürel faaliyetlerde yer alırlar.

Mali olmayan kuruluşlar, finansal faaliyetleri olmayan kuruluşlar oldukları için, finansal piyasalarda aktif bir şekilde yer almazlar. Ancak, kâr amacı gütmeyen organizasyonlar bile mali kaynaklara ihtiyaç duyabilirler ve bu nedenle fon toplama veya bağış alma gibi yollarla gelir elde edebilirler. Bu kuruluşlar, üretim faaliyetleri gerçekleştirmedikleri için genellikle ekonomik kalkınmada doğrudan bir rol oynamazlar, ancak toplum yararına hizmetleri ile dolaylı olarak ekonomiye katkıda bulunurlar.

Mali (Finansal) Kuruluşlar

Mali kuruluşlar, finansal faaliyetlerde bulunan kuruluşlardır. Bu kuruluşlar, sermaye, para ve menkul kıymet gibi finansal araçları arz ederek fon sağlayan, kaynakları yöneten ve finansal piyasaları düzenleyen kuruluşlar olarak tanımlanabilir. Bu kuruluşlar, bankalar, sigorta şirketleri, aracı kurumlar, yatırım fonları, emeklilik fonları, varlık yönetim şirketleri gibi farklı türleri içerebilir.

Bankalar, finansal hizmetlerin temelini oluşturur ve müşterilerine çeşitli finansal hizmetler sağlarlar. Bankalar, mevduat kabul ederek, krediler vererek, ödeme işlemleri gerçekleştirerek, para ve menkul kıymetlerle ilgili işlemler yaparak ve diğer finansal araçları arz ederek faaliyet gösterirler.

Sigorta şirketleri, riski yönetmek için sigorta poliçeleri satarak faaliyet gösterirler. Bu şirketler, müşterilerinin risklerini sigortalayarak, hasar durumlarında ödeme yaparak ve yatırım yaparak kazanç elde ederler.

Aracı kurumlar, müşterilerinin finansal araçları alım-satım işlemlerinde aracılık yaparak, örneğin hisse senetleri, tahviller, emtialar gibi çeşitli finansal araçların alım-satım işlemlerinde aracılık yaparlar.

Yatırım fonları, yatırımcıların yatırım yapmalarını kolaylaştıran finansal kuruluşlardır. Bu fonlar, yatırımcıların toplu olarak yatırım yapmalarını sağlar ve çeşitli yatırım araçlarına yatırım yaparlar.

Emeklilik fonları, çalışanların emeklilik dönemi için tasarruf yapmalarını sağlar ve bu tasarrufları yöneterek, emeklilik döneminde gelir elde etmelerini sağlar.

Varlık yönetim şirketleri, müşterilerinin yatırım portföylerini yönetir ve finansal varlıkların seçimi, satın alınması ve satılması konusunda uzmanlaşmıştır.

Mali kuruluşlar, finansal piyasalarda faaliyet göstererek, ekonomik büyüme ve kalkınmada önemli bir rol oynarlar. Ancak, mali kuruluşların faaliyetleri, finansal riskleri de beraberinde getirebilir ve bu nedenle düzenleyici kurumların denetiminde olmaları gereklidir.

Makro İhtiyatı Politikalar

Makro ihtiyati politikalar, bir ekonomideki finansal istikrarı korumak ve geliştirmek için alınan tedbirlerdir. Bu tedbirler, finansal piyasaların istikrarını sağlamak, sistematik riskleri azaltmak ve krizlerin yayılmasını önlemek için tasarlanmıştır. Makro ihtiyati politikalar, özellikle bankacılık sektöründe uygulanmakta olup, kredi riski, likidite riski ve piyasa riski gibi riskleri azaltmaya yönelik düzenleyici tedbirler içerir.

Bunun yanı sıra, finansal piyasalarda hızlı değişimlere neden olan dalgalanmaların önüne geçmek amacıyla da uygulanabilirler. Makro ihtiyati politikaların uygulama alanı genellikle Merkez Bankaları, finansal düzenleyici kurumlar ve maliye bakanlıkları gibi kurumlar tarafından belirlenmektedir.

Likidite Senetleri

Likidite senetleri, bir kuruluşun kısa vadeli finansal ihtiyaçlarını karşılamak için ihraç ettiği menkul kıymetlerdir. Bu senetler, likidite yönetimi amacıyla kullanılır ve genellikle 1 yıl veya daha kısa bir vadeye sahiptir. Likidite senetleri, yatırımcılar tarafından düşük riskli ve düşük getirili yatırım aracı olarak görülürler.

Likidite senetleri genellikle ticari kağıtlar, bonolar, tahviller ve kısa vadeli menkul kıymetler olarak adlandırılır. İhraç eden kuruluşlar, bu senetlerle nakit akışlarını yönetirler ve vadesi dolan senetleri yenileyerek, likidite ihtiyaçlarını sürekli olarak karşılayabilirler. Ayrıca, likidite senetleri ihraç ederek finansman maliyetlerini düşürmeyi ve nakit akışlarını daha verimli bir şekilde yönetmeyi amaçlarlar.

Likidite senetleri, yatırımcılar tarafından genellikle düşük riskli yatırım aracı olarak tercih edilirler. Ancak, yüksek bir kredi notuna sahip olmalarına rağmen, herhangi bir yatırım aracında olduğu gibi, likidite senetlerinde de bazı riskler bulunabilir. Örneğin, ihraç eden kuruluşun mali durumundaki bir bozulma, senetin geri ödemesinin aksamasına veya tahvil sahiplerinin faiz gelirlerinin kaybına neden olabilir.

Likidite Riski

Likidite riski, bir yatırımcının veya finansal kuruluşun, belirli bir varlığı satın alma veya satma niyetiyle pozisyon aldığında, ilgili piyasada o varlığın işlem görmesinin zorlaşması veya işlem hacminin azalması sonucu satışını gerçekleştirmekte zorlanma riskidir.

Bir varlığın likiditesi, o varlığın piyasada ne kadar kolay alınıp satılabileceğini gösterir. Düşük likidite, bir yatırımcının satmak istediği varlığı piyasa fiyatından elde edememesine veya bir süre beklemesi gerektiğinde zarara uğramasına neden olabilir.

Likidite riski, finansal kriz dönemlerinde özellikle yüksek olabilir. Bu dönemlerde, piyasalardaki belirsizlik ve yüksek risk algısı, yatırımcıların belirli varlıklardan kaçınmasına veya çıkış yapmasına neden olabilir. Bu durumda, ilgili varlıkların likiditesi azalabilir ve satış fiyatları düşebilir.

Likidite riski, birçok finansal aracın fiyatını etkileyebilir. Özellikle, yüksek bir likidite riski, bono ve tahvillerde yüksek faiz oranlarına neden olabilir. Bu nedenle, yatırımcılar ve finansal kuruluşlar, likidite riskini azaltmak için uygun bir portföy çeşitlendirmesi stratejisi kullanarak risklerini yönetmeye çalışırlar.

Gayri Safi Yurt İçi Hasıla

Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH), bir ülkenin ekonomik büyüklüğünü ölçmek için kullanılan bir makroekonomik göstergedir. GSYİH, bir ülke sınırları içinde üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin toplam piyasa değerini ifade eder. Yani, GSYİH, bir ülkenin toplam üretimini ölçer ve ekonomik büyümenin ana göstergelerinden biridir. GSYİH, ulusal hesaplar sistemi tarafından hesaplanır ve yıllık olarak yayınlanır. Ülkeler arasında ekonomik büyüklüklerini karşılaştırmak için yaygın bir ölçüttür.

Finansal Kiralama

Finansal kiralama, bir malın kullanım hakkını belirli bir süre için kiracıya veren ve bu süre sonunda kiracıya malın mülkiyetini satın alma seçeneği sunan bir tür kiralama işlemidir. Finansal kiralama, kiracıya malın kullanım hakkını elde etmesine olanak tanırken, kiraya veren (finansal kiralama şirketi) de malın mülkiyetine sahip olmaya devam eder.

Finansal kiralama, işletmelerin ihtiyaçlarına cevap vermek için kullanılan bir finansman yöntemidir. Bu yöntem, işletmelerin yüksek değerli varlıkları (örneğin, araç, makine, tesis) satın almalarına olanak tanırken, nakit akışını korumalarına ve finansal durumlarını iyileştirmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca, finansal kiralama, amortisman ve faiz ödemeleri gibi maliyetlerin düzenli olarak ödenmesini gerektirir, bu nedenle nakit akışı planlamasına yardımcı olabilir.

Finansal kiralama, kiracıya, malın kullanımı için ödeme yaparken, mülkiyetin finansal kiralama şirketinde kalması nedeniyle, genellikle daha düşük bir kredi riski taşır. Kiracılar ayrıca, finansal kiralama şirketi tarafından sağlanan uzmanlık ve danışmanlık hizmetlerinden de yararlanabilirler.

Kamu Kesimi Borçlanma Gereği

Kamu kesimi borçlanma gereği, bir ülkenin kamu kesimi tarafından gerçekleştirilen harcamaların, gelirlerinden fazla olması durumunda ortaya çıkan borçlanma ihtiyacını ifade eder. Kamu kesimi borçlanma gereği, ülke ekonomilerinde sıkça görülen bir durumdur ve farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.

Örneğin, kamu yatırımlarının finansmanı, sosyal harcamaların karşılanması veya ekonomik krizler gibi durumlar kamu kesimi borçlanma gereğini artırabilir. Kamu kesimi borçlanma gereği, ülkelerin mali durumunu ve borçlanma politikalarını etkiler ve ekonomik istikrara etki edebilir.

Finansal İstikrar

Finansal istikrar, finansal sistemin işleyişinde sürekliliğin sağlanması ve finansal krizlerin önlenebilmesi için alınan tedbirlerin bütünüdür. Finansal istikrar, finansal piyasaların ve finansal kuruluşların sağlıklı bir şekilde işlemesine ve ekonomik büyümeye katkıda bulunmasına yardımcı olur. Finansal istikrar, finansal kurumların ve piyasaların istikrarını korumak için uygun regülasyon ve denetimlerin uygulanmasını gerektirir.

Bu bağlamda, finansal istikrarı korumak amacıyla merkez bankaları ve diğer finansal otoriteler genellikle çeşitli araçlar kullanır, örneğin likidite yönetimi, sermaye yeterliliği, risk yönetimi, stres testleri gibi araçlarla finansal sistemin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlamaya çalışır. Finansal istikrar, ekonomik büyüme, istihdam ve refah açısından önemlidir ve finansal istikrarsızlığın ekonomik krizlere yol açabileceği düşünülmektedir.

Likidite Desteği Kredisi

Likidite desteği kredisi, merkez bankaları tarafından finansal kuruluşlara sağlanan bir tür kredidir. Bu kredi, finansal piyasalardaki likidite sıkışıklığı nedeniyle finansal kuruluşların ihtiyaç duydukları fonları sağlamak için kullanılır.

Merkez bankaları, ekonomik krizler veya diğer nedenlerle finansal piyasalardaki likiditenin azalması durumunda, likidite desteği kredisi sağlayarak finansal kuruluşların likidite ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar. Bu kredi, genellikle kısa vadeli bir kredi olup, faiz oranları genellikle piyasa faiz oranlarından daha düşüktür.

Likidite desteği kredisi, finansal kuruluşların mali durumunu güçlendirmeye ve finansal istikrarı sağlamaya yardımcı olabilir. Ancak, bu kredinin kullanımı, finansal kuruluşların risk yönetimindeki zafiyetleri ve likidite sıkıntısına neden olan diğer faktörlerle birlikte ele alınmalıdır.

LIBOR (London Interbank Offered Rate)

LIBOR (London Interbank Offered Rate), Londra’daki büyük bankaların birbirlerine kısa vadeli kredi verme maliyetini belirleyen bir faiz oranıdır. Bu oran, dünya genelinde birçok finansal işlemde referans olarak kullanılır. LIBOR, özellikle bankalar arasında yapılan işlemlerde ve özel sektör tahvil ihraçlarında sıkça kullanılır. Ancak son yıllarda LIBOR, manipülasyon skandalları nedeniyle tartışma konusu olmuş ve bazı ülkelerde alternatif referans faiz oranları geliştirilmeye başlanmıştır.

LIBID (London Interbank Bid Rate)

LIBID (London Interbank Bid Rate), Londra’daki bankaların birbirlerine kısa vadeli kredi talep etme maliyetini belirleyen bir faiz oranıdır. LIBOR gibi, LIBID de dünya genelinde birçok finansal işlemde referans olarak kullanılır. Ancak LIBOR’dan farklı olarak, LIBID genellikle bankaların kendilerine borç verenlere ödediği faiz oranlarını yansıtır. LIBID, özellikle bankalar arası işlemlerde ve bazı para piyasası işlemlerinde kullanılır.

Kur Riski

Kur riski, bir kuruluşun yabancı para cinsinden varlıklarının veya yükümlülüklerinin, yerel para birimi cinsinden finansal performansını etkileme riskidir. Bu risk, bir kuruluşun gelirlerinin, maliyetlerinin, karlılığının ve nakit akışının, para birimlerindeki dalgalanmalar nedeniyle değişebileceği anlamına gelir.

Örneğin, bir şirketin dolar cinsinden borcu varsa ve yerel para birimi zayıflarsa, borcun gerçek değeri artabilir. Benzer şekilde, bir şirketin yabancı para cinsinden satışları varsa ve yerel para birimi değer kaybederse, satışlardan elde edilen gelirler de azalabilir. Bu nedenle, kur riski yönetimi, özellikle uluslararası iş yapan şirketler için önemlidir. Kur riskini yönetmek için farklı araçlar ve stratejiler kullanılabilir, örneğin, forward sözleşmeleri, opsiyonlar veya finansal türev araçları gibi.

Kuponlu İhraçlar

Kuponlu ihraçlar, genellikle şirketler veya devletler tarafından ihraç edilen ve vade sonunda yatırımcılara anapara ödemesi yapmakla birlikte, belirli aralıklarla faiz ödemesi yaptıkları tahvillerdir. Kuponlu ihraçlar, genellikle yatırımcılara düşük riskli bir getiri sağlamak için kullanılır. Kuponlu ihraçlar, nominal değerleri üzerinden faiz ödemesi yaparlar ve kupon oranları, tahvilin ihracı sırasında belirlenir. Kuponlu ihraçların getirileri, tahvilin nominal değeri, kupon oranı ve vadesine bağlıdır.

Kredi Riski

Kredi riski, bir yatırımcının veya kreditörün, borçlu bir kişi veya kuruluşun borcunu geri ödeyememe riskidir. Bu risk, borçlu tarafın ödeme yapamaması, ödemelerini geciktirmesi veya sadece kısmi ödeme yapması durumunda ortaya çıkabilir.

Kredi riski, birçok faktörden etkilenebilir, örneğin borçlu tarafın finansal durumu, işletme faaliyetleri, sektörel riskler ve makroekonomik koşullar. Yatırımcılar ve kreditörler, borç verme kararı alırken bu riskleri dikkate alarak, borçlu tarafın kredi geçmişini, finansal tablolarını ve diğer risk faktörlerini analiz ederler.

Kredi riski, hem borç verenler hem de borç alanlar için önemlidir. Borç alanlar, kredi notlarına ve kredi geçmişlerine dikkat etmelidirler, çünkü yüksek riskli borçlar daha yüksek faiz oranlarına sahip olabilir ve geri ödenmesi zor olabilir. Borç verenler de kredi riski yönetimi yaparak, kredi riskini minimize ederek, yatırımlarını koruyabilir ve olası kayıpları azaltabilirler.

Kredi Arzı Daralması

Kredi arzı daralması, ekonomik bir durgunluk veya resesyon döneminde, finansal kurumların borç vermeyi azalttığı veya durdurduğu durumlarda ortaya çıkan bir durumdur. Bu, faiz oranlarının yükselmesi, temerrüt oranlarının artması ve piyasalarda likidite daralması gibi etkilere neden olabilir. Kredi arzı daralması, ekonomik aktivitenin yavaşlamasına ve işletmelerin yatırım yapmak için finansman bulmakta zorlanmasına neden olabilir. Bu nedenle, kredi arzı daralması, ekonomik büyümenin önemli bir göstergesi olarak kabul edilir.

Konvertibilite

Konvertibilite, bir ülkenin para biriminin diğer para birimleri veya altın gibi başka bir ödeme aracına dönüştürülebilme yeteneğidir. Konvertibilite, bir ülkenin ticaret ve yatırım yapmak için uluslararası piyasalarda serbestçe dolaşan bir para birimine sahip olmasını sağlar. Bu da ülkenin ekonomisine dış yatırımların ve ticaretin artması için uygun bir ortam yaratır. Konvertibilite, sermaye hareketleri açısından da önemlidir. Bir ülkenin para birimi konvertibleyse, yatırımcılar o ülkedeki şirketlere ve piyasalara yatırım yaparken para birimini serbestçe dönüştürebilirler.

Konut Fiyat Endeksi

Konut Fiyat Endeksi, bir ülkede konut fiyatlarındaki değişimi ölçen bir endekstir. Konut fiyat endeksi, bir dizi evin veya konutun fiyatını toplayarak ve belirli bir zaman dilimindeki fiyatlarla karşılaştırarak hesaplanabilir. Bu endeks, genellikle bir ekonominin genel sağlığı ve yatırım ortamı hakkında bilgi veren önemli bir gösterge olarak kabul edilir. Örneğin, konut fiyatlarındaki hızlı artış, bir ekonomideki yüksek talep ve artan gelirlerle ilişkili olabilirken, düşük konut fiyatları ekonominin yavaşlama dönemlerinde veya olumsuz koşullar altında gözlenebilir.

Kontrol Ufku

Kontrol ufku, bir projenin veya işin planlandığı şekilde yürütülüp yürütülmediğini izlemek ve belirli aralıklarla performans değerlendirmesi yapmak için belirlenen zaman aralığıdır. Kontrol ufku, proje yöneticileri ve ekibine, ilerlemenin izlenmesi ve projenin istenilen sonuçlara ulaşması için gerekli düzeltici önlemlerin alınması için zaman ve fırsat sağlar. Kontrol ufku genellikle proje yönetim planının bir parçası olarak belirlenir ve belirli aralıklarla projenin durumuna ilişkin raporlar hazırlanmasını ve projenin istenen sonuçlarına ulaşılıp ulaşılmadığının değerlendirilmesini içerir.

Konsolidasyon

Konsolidasyon, finansal tablolarda bulunan finansal bilgilerin, birleşme, devralma, ortaklık veya diğer benzeri işlemler sonrasında düzenlenen tablolarda toplanmasıdır. Konsolidasyon işlemi, ayrı ayrı bulunan finansal tablolardaki verilerin toplanması, düzenlenmesi ve tek bir finansal tablo olarak sunulması anlamına gelir.

Örneğin, bir holding şirketi, altında bulunan şirketlerden finansal verileri toplayarak tek bir finansal tablo oluşturabilir. Bu işlemde, holding şirketinin kendisi ve altındaki şirketler, ayrı ayrı finansal tablolarda gösterilen gelirlerini, giderlerini, varlıklarını ve borçlarını tek bir tablo altında toplarlar.

Konsolidasyon işlemi, finansal tabloların doğru bir şekilde analiz edilmesi ve şirketlerin finansal durumlarının net bir şekilde anlaşılması için önemlidir. Ayrıca, yasal düzenlemelerde konsolidasyon gereklilikleri de bulunmaktadır.

Kira Sertifikası

Kira sertifikası, yatırımcılara bir portföye ait kira geliri sağlayan bir menkul kıymettir. Genellikle ticari gayrimenkullerin kiralanmasından elde edilen kira gelirlerine dayanır ve kira ödemelerinin bölüştürülmesiyle bir portföy oluşturulur. Kira sertifikaları, yatırımcıların ticari gayrimenkullere yatırım yapmalarına ve bu varlıklardan elde edilen kira gelirlerine erişmelerine olanak tanır. Bu tür menkul kıymetlerin yaygın olarak kullanıldığı ülkeler arasında İngiltere, Malezya ve Suudi Arabistan yer almaktadır.

Kamu Net Borç Stoku

Kamu net borç stoku, bir ülkenin merkezi yönetiminin borçlarının toplam değeridir ve genellikle milli gelirin bir yüzdesi olarak ifade edilir. Kamu net borç stoku, merkezi yönetim borçlarından elde edilen gelirlerin düşülmesiyle elde edilir. Bu gelirler genellikle özelleştirme, faiz gelirleri ve diğer hükümet faaliyetlerinden elde edilen gelirlerdir. Kamu net borç stoku, ülkenin mali durumunu gösteren önemli bir göstergedir ve yatırımcılar ve kredi derecelendirme kuruluşları tarafından yakından takip edilir. Düşük kamu net borç stoku, bir ülkenin ekonomik istikrarı için olumlu bir işarettir.

Kısa Vadeli Dış Borç Stoku

Kısa Vadeli Dış Borç Stoku, bir ülkenin kısa vadeli yabancı para cinsinden borçlarının toplam tutarını ifade eder. Bu borçlar genellikle bir yıl veya daha kısa bir vadeye sahiptir ve ülkenin cari hesap açığının finansmanı gibi geçici ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılır. Kısa Vadeli Dış Borç Stoku, bir ülkenin ödeme gücünü ölçmek için kullanılan bir göstergedir. Yüksek bir Kısa Vadeli Dış Borç Stoku, bir ülkenin finansal istikrarını tehdit edebilir çünkü borçlar vadesi geldiğinde ödenemezse, ülkenin kredi notu düşebilir ve yatırımcıların güveni azalabilir.

Finansal Hizmetler Güven Endeksi

Finansal Hizmetler Güven Endeksi, finansal sektördeki işletmelerin mevcut iş durumu ve gelecekteki beklentilerine ilişkin bir ölçüttür. Genellikle her ay düzenli olarak yayınlanan endeks, finansal sektörün ekonomideki konumuna ve sektördeki işletmelerin güven düzeylerine ilişkin ipuçları sağlar. Endeksin yüksek olması, finansal sektörün işletmelerinin geleceğe dair iyimser beklentilerini yansıtırken, düşük olması sektördeki güvensizliğin bir göstergesi olarak kabul edilir.

Birikmiş Faiz

Birikmiş faiz, bir yatırım veya borçtan kaynaklanan faiz kazancının önceden belirlenmiş bir zaman diliminde elde edilmesi ve tahsil edilmemesi sonucu oluşan faiz tutarını ifade eder. Örneğin, bir banka mevduat hesabında birikmiş faiz, yatırımcının yatırdığı paraya tahakkuk ettiği halde, henüz hesaptan çekmediği faiz tutarını ifade eder. Benzer şekilde, bir borçlunun birikmiş faizi, ödemesi gereken faiz tutarının ödeme tarihinden itibaren hesaplanarak ödeme tarihine kadar biriken faiz tutarını ifade eder.

Beklenti Yönetimi

Beklenti yönetimi, bir şirketin veya hükümetin, gelecekteki bir olay veya durum hakkında toplumun veya piyasanın beklentilerini yönetmeye çalışmasıdır. Beklenti yönetimi genellikle gelecekteki bir hükümet politikası, ekonomik gösterge veya şirket performansı gibi olayların etrafında döner. İyi bir beklenti yönetimi stratejisi, şirketin veya hükümetin itibarını korumak, piyasa istikrarını sağlamak ve yatırımcıların ve tüketicilerin güvenini kazanmak için önemlidir. Beklenti yönetimi stratejileri arasında şeffaflık, iletişim ve öngörülebilirlik gibi faktörler yer alabilir.

Swap Anlaşması

Swap anlaşması, iki taraf arasında belirli bir döviz tutarının, belirli bir süre için takas edilmesini öngören bir anlaşmadır. Bu işlemde iki taraf, belirli bir süre için belirli bir miktar dövizi birbirine değiştirir. Swap işlemleri, genellikle bir para biriminde yüksek faiz ödeyen bir ülke ile düşük faiz ödeyen bir ülke arasında gerçekleştirilir. Bu işlem sayesinde düşük faizli ülke, yüksek faizli ülkeden borçlanma maliyetlerini düşürürken, yüksek faizli ülke de daha düşük faiz oranlarıyla borçlanma imkanı bulabilir. Swap işlemleri, genellikle merkez bankaları tarafından gerçekleştirilir ve uluslararası ticarette kullanılır.

Finansal Eğitim

Finansal eğitim, bireylerin veya kurumların finansal bilgi ve becerilerini artırmaya yönelik yapılan eğitim faaliyetleridir. Finansal eğitim kapsamında, bireylerin tasarruf, yatırım, borçlanma, bütçe planlama, risk yönetimi, sigorta gibi konularda bilgi sahibi olmaları hedeflenir. Finansal eğitim, bireylerin ve kurumların finansal okuryazarlık düzeyini artırarak daha bilinçli finansal kararlar almalarına yardımcı olur. Bu sayede bireyler finansal geleceklerini daha iyi planlayabilir, kurumlar ise finansal risklerini daha etkin bir şekilde yönetebilirler. Finansal eğitim, kişilerin mali açıdan daha sağlıklı bir gelecek için gerekli olan bilgi, beceri ve tutumları öğrenmelerine olanak tanır.

Finansal Derinleşme

Finansal derinleşme, bir ülkedeki finansal sistemin, finansal piyasaların ve finansal kurumların gelişimini ifade eder. Bu kavram, finansal piyasalardaki ürün çeşitliliğinin artması, finansal kurumların sayısının ve niteliğinin artması, finansal araçların kullanımının yaygınlaşması, finansal sistemdeki işlemlerin artması, finansal teknolojilerin gelişmesi gibi faktörleri içermektedir.

Finansal derinleşmenin artması, finansal piyasalarda daha fazla seçenek sunması ve daha geniş bir yelpazede finansal ürünlerin kullanılmasını sağlaması açısından önemlidir. Bu durum, özellikle küçük işletmeler, girişimciler ve tüketiciler için finansmana erişim kolaylığı sağlayarak, ekonomik büyümeyi ve istihdamı artırabilir.

Ancak finansal derinleşmenin aşırı derecede olması, finansal istikrarsızlığa yol açabileceği gibi, finansal krizlerin şiddetini de artırabilir. Bu nedenle finansal derinleşmenin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi, finansal piyasaların ve finansal kurumların etkin bir şekilde denetlenmesi ve yönetilmesi önemlidir.

Finansal Hesaplar

Finansal hesaplar, bir işletmenin mali durumunu, performansını ve nakit akışını ölçmek için kullanılan araçlardır. Genellikle finansal raporlar ve tablolar aracılığıyla sunulurlar. En önemli finansal hesaplar arasında bilanço, gelir tablosu ve nakit akış tablosu yer alır.

Bilanço, bir işletmenin finansal durumunu gösteren bir hesap tablosudur. Varlıklar, borçlar ve özkaynaklar olmak üzere üç ana bölümden oluşur. Varlıklar, bir işletmenin sahip olduğu tüm mal ve hakları temsil ederken, borçlar işletmenin sahip olduğu yükümlülükleri ifade eder. Özkaynaklar ise işletmenin varlıklarının borçlarından ne kadar fazla olduğunu gösterir.

Gelir tablosu, bir işletmenin belirli bir dönemdeki gelirlerini ve giderlerini gösteren bir hesap tablosudur. Gelirler, bir işletmenin faaliyetleri sonucu elde ettiği tüm gelirleri ifade ederken, giderler işletmenin faaliyetleri için yaptığı tüm harcamaları temsil eder. Gelir tablosu, bir işletmenin kar veya zarar durumunu gösterir.

Nakit akış tablosu, bir işletmenin belirli bir dönemdeki nakit girişlerini ve çıkışlarını gösteren bir hesap tablosudur. Nakit girişleri, bir işletmenin faaliyetleri, yatırımları ve finansmanı sonucu elde ettiği tüm nakitleri ifade ederken, nakit çıkışları işletmenin faaliyetleri, yatırımları ve finansmanı için yaptığı tüm nakit ödemelerini temsil eder. Nakit akış tablosu, bir işletmenin nakit durumunu ve nakit akışını gösterir.

Finansal Hizmetler Anketi

Finansal Hizmetler Anketi (FHA), Türkiye’de hanehalklarının ve işletmelerin finansal davranışlarını ve ihtiyaçlarını ölçmek için yapılan bir araştırmadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yılda iki kez gerçekleştirilmektedir.

FHA, hanehalklarının tasarruf eğilimleri, borçlanma davranışları, finansal bilgi düzeyleri ve finansal okuryazarlık seviyeleri gibi konularda bilgi toplar. Aynı zamanda işletmelerin finansal yapıları, kredi kullanımı, finansal yönetim pratiği ve mali tablo analizi hakkında da bilgi verir.

FHA sonuçları, TCMB ve diğer ilgili kurumların, finansal piyasaların gelişimi ve ekonomik politikaların belirlenmesinde kullanılmaktadır. Ayrıca finansal hizmetler sektörü için önemli bir kaynak oluşturmaktadır.

Finansal Bulaşıcılık & Yayılma

Finansal bulaşıcılık veya finansal yayılma, finansal piyasalardaki bir varlığın veya belli bir sektörün olumsuz gelişmelerinin, diğer varlıkların veya sektörlerin değerlerini de etkilemesidir. Genellikle bir krizin bir varlıktan veya sektörden diğerine yayılması olarak da tanımlanabilir. Bu etki, genellikle bir varlığın veya sektörün risklerinin diğer varlıklara veya sektörlere aktarılması yoluyla gerçekleşir. Örneğin, bir banka krizi finansal sistemdeki diğer bankaların da zarar görmesine yol açabilir ve hatta daha geniş bir krize yol açabilir.

Elektronik Para

Elektronik para, elektronik ortamda saklanan ve kullanılan bir ödeme aracıdır. Banknot veya madeni paralardan farklı olarak, fiziksel bir formu yoktur. Elektronik para, birçok farklı şekilde oluşturulabilir. Örneğin, banka hesabınızda veya bir ödeme uygulaması hesabınızda tutulan bakiyeler, bir ödeme kartına veya akıllı telefonunuzdaki bir uygulamaya yüklenen bakiyeler veya bir ATM’den alınan bir kod gibi farklı yöntemlerle oluşturulabilir.

Elektronik para, genellikle düşük tutarlı alışverişler için kullanılır. Kullanımı hızlı ve kolaydır ve fiziksel para taşımanın zorluklarını ortadan kaldırır. Elektronik para sistemleri, özellikle internet üzerinden yapılan alışverişlerde ve mobil ödemelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Elektronik para sistemleri, ödemelerin güvenli ve hızlı bir şekilde yapılmasını sağlamak için sıkı güvenlik protokolleri kullanır.

Finansal Farkındalık

Finansal farkındalık, bireylerin finansal konular hakkında bilgi sahibi olması, finansal ürünleri anlaması ve finansal kararlar alırken doğru seçimleri yapabilmesi anlamına gelir. Finansal farkındalık, kişilerin bütçe planlaması yapması, tasarruf etmesi, borç yönetimi, yatırım yapması, emeklilik planlaması gibi konularda bilinçli olmasını sağlar. Finansal farkındalık aynı zamanda dolandırıcılık risklerine karşı korunmak için de önemlidir. Bireyler finansal okuryazarlık düzeylerini arttırdıkça, finansal sistemde daha aktif ve güvenli bir şekilde yer alabilirler.

Federal Fon Oranları

Federal Fon Oranı (Federal Funds Rate), ABD Merkez Bankası olan Federal Reserve tarafından belirlenen bir faiz oranıdır. Federal Fon Oranı, bankalar arası fon transferlerinde uygulanan kısa vadeli borç verme faiz oranıdır.

Federal Reserve Bankası, para politikasını yönetmek amacıyla Federal Fon Oranı’nda değişiklik yapabilir. Oran artırıldığında, bankalar arası borçlanma maliyeti yükselir, bu da diğer faiz oranlarının artmasına ve ekonomik aktivitenin yavaşlamasına neden olabilir. Tersine, oran indirildiğinde, bankalar arası borçlanma maliyeti düşer, bu da diğer faiz oranlarının düşmesine ve ekonomik aktivitenin canlanmasına yardımcı olabilir.

Federal Fon Oranı, ABD ekonomisindeki en önemli faiz oranlarından biridir ve dünya çapındaki diğer merkez bankaları tarafından da yakından takip edilir.

Faktoring

Faktoring, bir şirketin alacaklarını finansal bir kuruluşa (faktoring şirketi) devretmesi işlemidir. Faktoring şirketi, bu alacakları satın alarak, şirkete hemen nakit sağlar ve alacakların tahsilatını kendisi yapar. Bu sayede şirket, beklediği tahsilat süresi boyunca nakit sıkıntısı yaşamaz ve finansal açıdan daha stabil hale gelir. Faktoring, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için önemli bir finansman kaynağıdır.

Elektronik Menkul Kıymet Transferi

Elektronik Menkul Kıymet Transferi (EMKT), menkul kıymetlerin elektronik olarak transfer edilmesini sağlayan bir sistemdir. EMKT, menkul kıymetlerin fiziksel teslimatının gerekmediği bir işlem yapısına sahiptir ve bu nedenle daha hızlı ve daha düşük maliyetlidir.

EMKT, bir menkul kıymetin sahibinin değişmesini sağlamak için kullanılan bir işlem yöntemidir. Geleneksel olarak, menkul kıymetler fiziksel olarak elden ele taşınırken, EMKT, menkul kıymetlerin elektronik olarak transfer edilmesini sağlar.

EMKT, yatırımcıların menkul kıymetleri daha hızlı ve daha kolay bir şekilde alıp satmalarını sağlar. Ayrıca, EMKT’nin kullanılması, menkul kıymetlerin transferinin daha güvenli hale getirilmesine yardımcı olur ve dolandırıcılık riskini azaltır.

Elektronik Fon Transfer Sistemi (EFT)

Elektronik Fon Transfer Sistemi (EFT), bir banka hesabından başka bir banka hesabına para transferi yapmak için kullanılan bir elektronik ödeme sistemidir. EFT işlemi, bankalar arasında gerçekleştirilir ve genellikle aynı banka içindeki hesaplar arasındaki para transferleri için kullanılan havale işleminden farklıdır. EFT, işlem yapılan banka hesapları arasında para transferi yapılabilmesine olanak tanır ve genellikle aynı gün içinde gerçekleştirilir. EFT, günümüzde en yaygın kullanılan ödeme yöntemlerinden biridir ve birçok finansal kuruluş, müşterilerine bu hizmeti sunar.

Ekonomik Güven Endeksi

Ekonomik Güven Endeksi, bir ülkedeki ekonomik faaliyetlerin genel bir değerlendirmesini sunan bir göstergedir. Bu endeks, özellikle iş dünyası, tüketici ve finansal sektördeki güven düzeylerinin ölçüldüğü bir anket olarak tasarlanır.

Ekonomik Güven Endeksi, genellikle hükümetler, merkez bankaları ve özel sektör kuruluşları tarafından kullanılan bir araçtır. Bu endeks, bir ekonomik krizin yaklaşmakta olduğu veya ekonominin gelişimindeki olası zayıflıkların belirlenmesinde yardımcı olabilir.

Endeksin hesaplanması için anket katılımcılarına, mevcut ekonomik koşullar ve gelecekteki ekonomik beklentilerle ilgili sorular sorulur. Anket sonuçları daha sonra bir endeks olarak derlenir ve yayınlanır. Endeks, tüketicilerin, işletmelerin ve yatırımcıların genel ekonomik durum hakkındaki algılarını yansıtır.

Egzotik Opsiyonlar

Egzotik opsiyonlar, standart Avrupa ve Amerikan opsiyonlarından farklı özelliklere sahip olan opsiyon türleridir. Bu tür opsiyonlar, özellikle finansal risk yönetimi gibi alanlarda kullanılırlar.

Egzotik opsiyonların farklı özellikleri arasında, örneğin:

  • Barrier option: Opsiyonun değerinin, önceden belirlenmiş bir fiyat seviyesine ulaşıp ulaşmamasına bağlı olarak belirlenmesi.
  • Asian option: Opsiyonun değerinin, önceden belirlenmiş bir süre boyunca ortalamaya bağlı olarak belirlenmesi.
  • Lookback option: Opsiyonun değerinin, önceden belirlenmiş bir süre boyunca minimum veya maksimum fiyata bağlı olarak belirlenmesi.
  • Compound option: Opsiyonun bir başka opsiyona dayanması.

Egzotik opsiyonlar, standart opsiyonlardan daha karmaşık olabildikleri için fiyatlamaları daha zordur ve genellikle özel yazılımlar kullanılarak hesaplanırlar.

Çarpan Etkisi

Çarpan etkisi, bir ekonomik değişikliğin, bu değişikliğe bağlı olarak ortaya çıkan ekonomik aktiviteler üzerindeki katlanarak artan etkisidir.

Örneğin, bir ülkedeki bir yatırımın artması, o ülkenin ekonomisine doğrudan bir katkı sağlar. Bu yatırım, ilgili sektördeki şirketlerin faaliyetlerini artırarak, işçi istihdamını artırarak, yerel tedarik zincirindeki işletmelerin faaliyetlerini artırarak ve sonuç olarak ekonominin büyümesine katkıda bulunur. Bu büyüme, daha fazla işletmenin faaliyete geçmesiyle artan istihdam, daha fazla tüketim, daha fazla üretim ve daha fazla yatırım ile devam eder.

Bu nedenle, bir ekonomik değişiklik yalnızca doğrudan etki yaratmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik aktiviteler üzerinde çarpan etkisi yaratarak daha büyük bir etkiye sahip olabilir.

Birincil Piyasa

Birincil piyasa, finansal araçların ilk kez ihraç edildiği, yatırımcılar tarafından doğrudan satın alındığı piyasadır. Bu piyasada, şirketler veya devletler tarafından ihraç edilen hisse senetleri, tahviller, bonolar, hazine bonoları, repo gibi finansal araçlar ilk kez yatırımcılara sunulur. Bu nedenle birincil piyasa, sermaye piyasasının temel yapı taşlarından biridir. Birincil piyasada, ihraç edilen araçların fiyatları, arz ve talep koşullarına göre belirlenir. Yatırımcılar genellikle araçları ihraç eden şirketlerin veya devletlerin mali durumlarını ve gelecekteki beklentilerini değerlendirerek yatırım yaparlar.

İkincil Piyasa

İkincil piyasa, daha önceden ihraç edilmiş olan menkul kıymetlerin alım ve satımının gerçekleştiği piyasadır. İlk ihracından sonra bu menkul kıymetler artık arz eden tarafından değil, yatırımcılar tarafından alınıp satılabilmektedir. İkincil piyasa işlemleri, menkul kıymetlerin piyasa değerinin belirlenmesinde önemli bir role sahiptir. İkincil piyasa işlemleri, genellikle borsalarda veya tezgahüstü piyasalarda gerçekleştirilir.

Alacak Devir Hızı

Alacak devir hızı, bir işletmenin bir dönem içindeki toplam kredi satışlarının ortalama tahsilat süresi ile ilişkisini ifade eden bir finansal orandır. Bu oran, işletmenin alacaklarını ne kadar sürede tahsil edebildiğini gösterir. Alacak devir hızı, işletmenin nakit akışını etkileyen önemli bir faktördür ve düşük bir alacak devir hızı, işletmenin likidite sorunları yaşamasına neden olabilir. Alacak devir hızı oranı, genellikle yıllık bazda hesaplanır ve şu şekilde formülize edilebilir:

Alacak Devir Hızı = Kredi Satışlarının Ortalama Tahsilat Süresi / Dönemsel Kredi Satışları

İndirgenmiş Nakit Akımı

İndirgenmiş nakit akımı, gelecekte beklenen nakit akımlarının bugünkü değere indirgenerek hesaplanmasıdır. Bu finansal analiz tekniği, bir yatırımın bugünkü değerini hesaplamak için kullanılır. Yatırımın gelecekteki nakit akımları tahmin edilir ve bu nakit akımlarının bugünkü değerleri belirlenir. İndirgenmiş nakit akımı tekniği, yatırımın geri dönüş süresini, net bugünkü değerini, iç getirisini ve diğer finansal analiz metriklerini belirlemek için kullanılabilir.

Dünya Bankası

Dünya Bankası, resmi olarak Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası olarak adlandırılan, uluslararası kalkınma işbirliği yapan bir organizasyondur. 1944 yılında Bretton Woods Konferansı’nda kurulmuştur. Dünya Bankası, dünyanın en fakir ülkelerinde kalkınmayı teşvik etmek için kredi, teknik yardım ve danışmanlık hizmetleri sunar. Dünya Bankası aynı zamanda yoksulluk, açlık ve hastalık gibi küresel sorunlara karşı mücadele eder ve çevresel sürdürülebilirliği teşvik eder. Dünya Bankası’nın merkezi Washington DC’de yer almaktadır.

Efektif

Efektif, nakit para anlamına gelir. Genellikle bankalar arası işlemlerde kullanılır. Bankalar, para transferi işlemlerini gerçekleştirmek için efektif kullanabilirler. Ayrıca turistler de seyahatleri sırasında efektif kullanarak para birimi değişim işlemlerini yapabilirler.

Döviz Kuru Rejimleri

Döviz kuru rejimleri, bir ülkenin para biriminin diğer ülkelerin para birimleri karşısındaki değerini belirleyen sistematik bir yaklaşımdır. Genellikle, döviz kuru rejimi, merkez bankasının döviz kuru dalgalanmalarına karşı tutumunu belirler.

Döviz kuru rejimleri çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir, ancak en yaygın olarak kullanılan sınıflandırma, sabit kur rejimi, dalgalı kur rejimi ve yarı sabit kur rejimidir.

  • Sabit Kur Rejimi: Sabit kur rejiminde, merkez bankası, yerel para birimini belirli bir döviz kuru seviyesinde sabitler ve bu seviyeyi korumak için gerektiğinde müdahale eder. Sabit kur rejimi, ülkenin para birimine güvenin düşük olduğu veya ülkenin ithalatına bağımlı olduğu durumlarda kullanılabilir.
  • Dalgalı Kur Rejimi: Dalgalı kur rejiminde, döviz kuru serbestçe piyasa koşullarına göre belirlenir. Bu rejim altında, merkez bankası döviz kurunu belirli bir seviyede tutmak için müdahale etmez. Ülkelerin büyük çoğunluğu dalgalı kur rejimini kullanmaktadır.
  • Yarı Sabit Kur Rejimi: Yarı sabit kur rejiminde, döviz kuru serbestçe dalgalanır, ancak merkez bankası belirli bir aralıkta dalgalanmasına izin verir ve gerekirse müdahale eder.

Bunlar dışında, bazı ülkeler, sabit kur rejimi ile dalgalı kur rejimi arasında bir geçiş rejimi olarak bilinen “sabitlenmiş-yüzen” kur rejimini kullanmaktadır. Bu rejimde, merkez bankası döviz kuru dalgalanmalarını belli bir aralıkta tutarken, dalgalanmanın bu aralığın dışına çıkması durumunda müdahale eder.

Hangi döviz kuru rejiminin bir ülke için uygun olduğu, ülkenin ekonomik koşullarına, ithalat ve ihracat seviyelerine, döviz rezervlerine ve dış borçlara bağlıdır.

Döviz Kuru

Döviz kuru, iki para biriminin birbirine oranını ifade eden bir terimdir. Yani bir para biriminin diğer para birimine göre değeridir. Örneğin, Amerikan dolarının Türk lirası karşısındaki değeri, USD/TRY kurunu ifade eder.

Döviz kurları, serbest piyasa kur sistemi veya sabit kur sistemi gibi farklı kur rejimleri altında belirlenebilir. Serbest piyasa kur sistemi, döviz kurlarının arz ve talep koşullarına göre belirlendiği bir sistemdir. Sabit kur sistemi ise bir ülkenin para biriminin değerinin belirli bir seviyede sabitlendiği bir sistemdir. Bu sistemde merkez bankası, para arzını kontrol ederek kurdaki dalgalanmaları önlemeye çalışır. Ancak bu sistemde, para politikası araçlarının kullanımı sınırlıdır ve kurlardaki ani değişimlerin etkileri daha fazla hissedilebilir.

Dönemsel Faiz

Dönemsel faiz, bir finansal aracın belli bir dönem için yatırımcılara ödeyeceği faiz oranını ifade eder. Dönemsel faiz oranları, yatırımcılara vade sonunda alacakları faiz gelirini önceden bilme imkanı verir ve yatırım kararlarını daha sağlıklı şekilde almalarına yardımcı olur. Dönemsel faiz oranları, genellikle yıllık bazda ifade edilir ve yatırımcıların farklı vade seçenekleri için faiz oranlarını karşılaştırmasına olanak sağlar.

Dolaşımdaki Para

Dolaşımdaki para, ekonomide toplam para arzının dolaşımda bulunan kısmını ifade eder. Dolaşımdaki para, nakit para ve vadesiz mevduatları içerir. Ekonomik aktiviteler için kullanılabilir para miktarını ifade eder ve para politikalarının etkilerini ölçmek için önemli bir gösterge olarak kullanılır. Dolaşımdaki para miktarındaki değişiklikler, fiyat seviyelerini, enflasyonu ve faiz oranlarını etkileyebilir.

Dolaşımdaki Banknotlar

Dolaşımdaki banknotlar, ekonomide işlemlerin gerçekleştirilmesinde kullanılan fiziksel para birimidir. Ülkelerin merkez bankaları, para arzını kontrol ederek dolaşımdaki banknot miktarını belirler ve basar. Dolaşımdaki banknotlar, genellikle bireylerin günlük harcamaları, işletmelerin nakit ihtiyaçları ve ticari işlemler için kullanılır. Dolaşımdaki banknotların miktarı, ekonomik faktörler, para politikası ve para arzı yönetimi gibi birçok faktör tarafından etkilenir.

Dolarizasyon

Dolarizasyon, bir ülkenin yerel para biriminin yerine yabancı bir para biriminin, özellikle Amerikan dolarının yaygın olarak kullanıldığı bir durumdur. Bu durum genellikle ekonomik istikrarsızlık, yüksek enflasyon, düşük faiz oranları ve yerel para birimine olan güven eksikliği gibi nedenlerden kaynaklanır.

Dolarizasyon, ekonomik avantajlar sağlayabilirken, aynı zamanda birçok dezavantaj da içerir. Yerel para birimindeki istikrarsızlık veya düşük likidite durumunda, ülkenin para politikası uygulama ve ekonomiyi yönetme kapasitesi sınırlı hale gelebilir. Ayrıca, yabancı para birimine olan bağımlılık, para politikasında etkisiz hale gelmesine ve ülke ekonomisine yabancı faktörlere karşı hassasiyete yol açabilir.

Dolarizasyon, özellikle küçük ülkelerde, ekonomik bir krizin ardından geçici olarak ortaya çıkabilir. Ancak, uzun vadeli olarak sürdürülmesi, ekonomik açıdan riskli bir durum olarak değerlendirilir.

Doğrudan Yabancı Yatırım

Doğrudan yabancı yatırım, bir ülkedeki bir işletmenin, başka bir ülkedeki bir işletmeyi kontrol etmek, yönetmek veya sahiplenmek amacıyla doğrudan sermaye yatırımı yapmasıdır. Bu yatırımlar, yabancı bir şirketin bir işletmeyi tamamen veya kısmen satın alması, yeni bir şirket kurması veya ortak girişimler oluşturması yoluyla gerçekleştirilebilir. Doğrudan yabancı yatırımlar, işletmelerin sermaye, teknoloji ve yönetim uzmanlığı gibi kaynaklarını daha geniş bir küresel pazarda kullanmasına izin verir ve ekonomik büyüme, istihdam ve ticaretin gelişmesine katkıda bulunabilir.

Doğrudan (Kesin) Alım

Doğrudan (Kesin) Alım, bir mal veya hizmetin doğrudan üreticisinden satın alınmasıdır. Bu işlem, üreticinin aracılar veya aracı kurumlar olmadan doğrudan müşterilere ürünlerini veya hizmetlerini sattığı bir satış modelidir.

Özellikle büyük şirketler, tedarik zincirini kısaltmak ve üreticiden doğrudan mal veya hizmet satın alarak aracılardan kaynaklanan maliyetleri azaltmak için doğrudan alım yöntemini kullanırlar. Bu yöntemle, üreticiler de aracılara ödenecek komisyonları ortadan kaldırdıkları için daha düşük maliyetle ürünlerini satabilirler.

Doğrudan (Kesin) Satım

Doğrudan (kesin) satım, finansal piyasalarda kullanılan bir işlem türüdür. Bu işlemde, bir yatırımcı varlıkları doğrudan piyasadan satın alır ve alınan varlıkların fiyatı üzerinde doğrudan kontrol sahibidir. Doğrudan satım işlemleri, genellikle türev ürünler gibi dolaylı yatırım araçlarından farklıdır ve yatırımcıların portföylerini çeşitlendirmelerine ve risklerini yönetmelerine yardımcı olabilir.

Dışa Bağımlılık

Dışa bağımlılık, bir ekonominin ithalat yaparak dışarıdan mal ve hizmetlere olan ihtiyacı ile ifade edilir. Bu durumda, bir ülke ürettiği mal ve hizmetlerin büyük bir kısmını ihraç edemiyor ve iç talebi karşılamak için dışarıdan ithalat yapmak zorunda kalıyor demektir. Dışa bağımlılık, bir ülkenin ekonomik bağımsızlığına olumsuz etki edebilir ve dış ticaret açığına neden olabilir.

Dış Ticaret Hadleri

Dış ticaret hadleri, ülkelerin dış ticaretinde uyguladığı gümrük vergileri ve ticaret kısıtlamaları gibi politikaları ifade eder. Bu politikalar, ülkelerin ithalat ve ihracat hacimlerinde, fiyatlarında ve ticaret akımlarında etkili olabilir. Dış ticaret hadleri, ticaretin serbestleştirilmesi veya korumacı politikaların uygulanması yoluyla dış ticaretin düzenlenmesinde önemli bir araçtır. Dünya Ticaret Örgütü (WTO), ülkelerin dış ticaret hadlerini serbestleştirmeye ve ticaretteki engelleri azaltmaya teşvik eder.

Enflasyon Hedeflemesi

Enflasyon hedeflemesi, bir ülkenin merkez bankasının fiyat istikrarını sağlamak için açık bir enflasyon hedefi belirlemesi ve bu hedefi gerçekleştirmek için gerekli para politikası araçlarını kullanmasıdır. Genellikle hedef enflasyon oranı, yıllık enflasyon oranı olarak ifade edilir ve çoğu merkez bankası %2 gibi bir hedef enflasyon oranı belirler.

Enflasyon hedeflemesi, merkez bankalarının belirli bir enflasyon oranını hedefleyerek para politikası kararları almasını sağlar. Bu sayede, fiyat istikrarı sağlanarak ekonomik büyüme, istihdam ve ekonomik istikrarın sürdürülebilirliği amaçlanır.

Enflasyon hedeflemesi politikası, ilk olarak 1990’ların başında Yeni Zelanda Merkez Bankası tarafından uygulanmıştır ve günümüzde birçok ülkede uygulanmaktadır.

Dış Ticaret Dengesi

Dış ticaret dengesi, bir ülkenin belirli bir zaman dilimi içinde mal ve hizmetlerin ihracatı ile ithalatı arasındaki farkı ifade eder. Eğer bir ülkenin mal ve hizmet ihracatı ithalatından fazlaysa, o ülkenin dış ticaret fazlası vardır. Tersine, mal ve hizmet ithalatı ihracatından fazlaysa, o ülkenin dış ticaret açığı vardır. Dış ticaret dengesi, bir ülkenin ekonomik büyümesi, cari işlemler dengesi ve uluslararası yatırımlar gibi birçok faktörü etkiler. Özellikle, büyük dış ticaret açıkları olan ülkeler için önemlidir, çünkü bu durum ülkenin borç yükünü artırabilir ve para birimi değerinin düşmesine neden olabilir.

Erken itfa

Erken itfa, bir borcun belirlenen vadesinden önce ödenmesidir. Borç veren tarafından yapılan erken ödeme teklifine borç alan tarafın onayı gerekmektedir. Erken itfa işlemi, borç verenin alacağı faiz gelirini azaltabilir ve borç alanın borç yükümlülüğünden erken kurtulmasına olanak tanır.

Enflasyon Telafisi

Enflasyon telafisi, ekonomik bir zarara maruz kalan kişilere veya şirketlere ödenen bir tür tazminattır. Bu tazminat, enflasyon nedeniyle paranın değer kaybetmesi sonucu ortaya çıkan kayıpların telafisi için ödenir. Enflasyon telafisi örnekleri arasında, özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde emeklilik ve sosyal güvenlik ödemelerinin artırılması yer alabilir. Bu tür telafi mekanizmaları, enflasyonun ekonomik bir krize yol açmasını önlemek için önemlidir.

Enflasyon Vergisi

Enflasyon vergisi, enflasyon nedeniyle oluşan değer kaybının vergilendirilmesidir. Enflasyon vergisi, bir ekonomideki yüksek enflasyon oranları nedeniyle paranın satın alma gücünün azalması sonucu ortaya çıkar. Bu durum, vergi matrahlarının ve dolayısıyla vergi gelirlerinin artmasına neden olabilir. Ayrıca enflasyon vergisi, enflasyondan etkilenmeyen veya daha az etkilenen kişi veya kurumlara karşı adil olmayan bir vergi sistemine neden olabilir. Bu nedenle, düşük enflasyon hedefleri belirleyen merkez bankaları ve hükümetler tarafından enflasyonun kontrol altına alınması ve enflasyon vergisinin azaltılması amaçlanır.

Enflasyon Tahmini

Enflasyon tahmini, belirli bir zaman dilimi içinde enflasyonun ne seviyelerde olabileceğini öngörmek için yapılan bir analizdir. Enflasyon tahmini, ekonomistler, merkez bankaları, hükümetler ve işletmeler gibi farklı sektörlerdeki kurumlar tarafından yapılır. Tahminler, çeşitli faktörlerin analiz edilmesiyle oluşturulur, bunlar arasında tüketici fiyatları, enflasyon beklentileri, emtia fiyatları, faiz oranları, para arzı ve ekonomik büyüme gibi göstergeler yer alır. Tahminler, enflasyonun yükselmesi durumunda para politikalarının ve fiyatların yönetilmesinde önemli bir rol oynar.

Enflasyona Endeksli Tahvil

Enflasyona endeksli tahvil, bir ülkenin resmi enflasyon oranıyla ilişkili olan bir tahvildir. Bu tahvillerin getirisi, yatırımcılara faiz ödemesi yapmak yerine, nominal değeri enflasyon oranına göre ayarlanarak verilir. Bu nedenle, enflasyon oranı yükseldikçe, getiri de yükselir ve tersi de geçerlidir. Bu tür tahviller, yatırımcıların enflasyon riskine karşı korunmasına yardımcı olur ve yatırımcılara reel getiri sağlama potansiyeli sunar.

Dezenflasyon

Dezenflasyon, bir ekonominin enflasyon oranını azaltma ya da ortadan kaldırma çabasıdır. Dezenflasyon politikaları genellikle merkez bankaları tarafından uygulanır ve enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarının artırılması, para arzının azaltılması veya bütçe açıklarının azaltılması gibi çeşitli önlemleri içerebilir. Dezenflasyon, enflasyonun neden olduğu ekonomik istikrarsızlığı azaltabilir, ancak aynı zamanda ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir ve işsizliği artırabilir.

Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS)

Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS), devletin iç borçlanma yöntemiyle borçlanması sonucu çıkarılan menkul kıymetlerdir. Bu senetler, devletin kısa ve orta vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Hazine Müsteşarlığı tarafından düzenlenir. DİBS, 1 yıldan az vadeli olanlarına “Hazine Bonosu”, 1 yıldan uzun vadeli olanlarına ise “Devlet Tahvili” adı verilir. DİBS, yatırımcılara güvenli bir yatırım aracı sunar ve ülkenin ekonomik durumu hakkında da bilgi verir.

Devalüasyon

Devalüasyon, bir ülkenin para biriminin yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmesidir. Bu durum, merkez bankası tarafından para arzının artırılması ya da kurun serbest bırakılması sonucu oluşabilir. Devalüasyon, ihracatın artmasına ve ithalatın azalmasına neden olabilir, çünkü dış ülkelerdeki mal ve hizmetlerin fiyatları yükselirken, ülke içinde üretilen mal ve hizmetlerin fiyatları daha rekabetçi hale gelir. Ancak, devalüasyon aynı zamanda enflasyon riskini de artırabilir, çünkü ithal malların maliyeti artar ve yerel para birimi değer kaybettiği için ithal edilen mal ve hizmetlerin fiyatları artar.

Değişken Faizli İhraçlar

Değişken faizli ihraçlar, sabit faizli ihraçların aksine, değişken faiz oranlarına sahip olan borçlanma araçlarıdır. Bu tür borçlanma araçlarının faiz oranları, belirli bir referans faiz oranı (genellikle LIBOR gibi) ile ilgili bir marjın eklenmesiyle belirlenir. Değişken faiz oranları, piyasa koşullarına bağlı olarak zaman içinde değişebilir. Bu nedenle, yatırımcılar değişken faizli ihraçlarla ilgilenirken faiz oranlarının hareketlerini takip etmek zorundadır.

Etkin Piyasa Hipotezi

Etkin Piyasa Hipotezi, finansal piyasalarda yatırımcıların bilgiye hızlı ve etkin bir şekilde erişebildiği, buna bağlı olarak da piyasadaki varlıkların fiyatlarının mevcut bilgiler doğrultusunda doğru bir şekilde yansıdığı varsayımına dayanır. Bu hipoteze göre, piyasalardaki herkes mevcut bilgileri aynı anda ve doğru bir şekilde yansıtır ve böylece piyasalarda fiyatlar rastgele hareket etmez, mevcut bilgilere uygun bir şekilde hareket eder. Bu hipotez, yatırım kararlarının alınması, portföy yönetimi ve risk yönetimi gibi finansal konularda etkin kararlar vermek için kullanılır.

Enflasyon Risk Primi

Enflasyon risk primi, bir yatırımın veya finansal aracın, enflasyon riskinin yarattığı belirsizlik nedeniyle beklenenden daha yüksek bir getiri oranı talep etmesi durumudur. Enflasyonun artacağı beklentisi yatırımcıları tedirgin eder ve yatırım araçlarının fiyatları düşerken, getiri oranları yükselir. Bu nedenle, yatırımcılar enflasyon riski ile başa çıkmak için yatırımlarından daha yüksek bir getiri oranı talep ederler. Bu ek getiri oranı, enflasyon risk primi olarak adlandırılır. Enflasyon risk primi, yatırımcıların enflasyona karşı korunmak için ödediği bir tür primdir ve yatırımın getirisine eklenir.

Deflatör

Deflatör, genellikle bir ekonominin belirli bir dönemdeki fiyat seviyesini ölçmek için kullanılan bir terimdir. Bu terim, bir ülkenin veya bölgenin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) nominal değerinin reel değerine dönüştürülmesi için kullanılan bir fiyat endeksi olarak da kullanılır. Deflatörler, enflasyonu hesaplamak için kullanılan tüketici fiyat endeksleri (TÜFE) veya toptan eşya fiyat endeksleri (TEFE) gibi diğer fiyat endekslerinden farklıdır. Deflatörler, GSYİH’nin reel büyümesini veya azalışını hesaplamak için kullanılır.

Deflasyon

Deflasyon, genel olarak mal ve hizmetlerin fiyat düzeyinde sürekli bir düşüş anlamına gelir. Bir ekonomide deflasyonun yaşanması durumunda, tüketiciler ve işletmeler genellikle harcamalarını erteleyerek, fiyatların daha da düşmesini bekleyebilirler. Bu durumda ekonomide talep azalır ve firmaların üretimi düşer, istihdam azalır, dolayısıyla da ekonomide daralma yaşanır. Deflasyon genellikle ekonomik bir sorun olarak kabul edilir, çünkü ekonomik faaliyetleri yavaşlatır ve deflasyonun devam etmesi durumunda ciddi ekonomik sorunlara yol açabilir.

Dealer

Dealer finansal piyasalarda alım satım işlemleri yapan aracı kuruluşlara verilen genel bir isimdir. Dealerlar, kendi hesaplarına veya müşterileri için finansal enstrümanlar (örneğin hisse senetleri, tahviller, para birimleri, emtialar) alıp satarlar ve bu işlemlerle kar elde etmeyi amaçlarlar. Dealerlar genellikle büyük finansal kuruluşlar tarafından işletilir ve aktif olarak piyasa yaratıcıları olarak görev yaparlar.

Dalgalı Kur Rejimi

Dalgalı kur rejimi, bir ülkenin para biriminin döviz kurlarının piyasa koşullarına göre serbestçe belirlendiği bir kur rejimidir. Bu rejimde, merkez bankası para birimi arz ve talebine müdahale etmez, dolayısıyla kuru belirleyen piyasa koşullarıdır. Dalgalı kur rejimi, birçok ülkenin tercih ettiği bir kur rejimi türüdür, çünkü ekonomik dengesizliklere daha esnek bir yanıt verme yeteneği sunar. Bununla birlikte, dalgalı kur rejimi aynı zamanda dalgalı döviz kuru riski yarattığından, birçok şirket ve yatırımcı için riskli olabilir.

Cari Kur

Cari kur, iki para biriminin birbirine göre değerini ifade eden orandır. Bu oran, belirli bir zamanda bir para biriminin diğer para birimine karşı değerini gösterir. Örneğin, 1 doların kaç Türk lirasına eşit olduğunu gösteren kur, dolar/TL kurudur. Cari kur, döviz piyasalarında arz ve talebe göre sürekli olarak değişebilir ve bu değişimler, ülkeler arasındaki ticaret, yatırım ve diğer finansal işlemler üzerinde etkili olabilir.

Eurobond

Eurobond, bir şirketin veya hükümetin birçok ülkeden yatırımcılara borç vermek amacıyla uluslararası piyasalarda çıkardığı bir tür tahvildir. Eurobondlar, sabit veya değişken faiz ödemeleri ve çeşitli vade süreleri ile çıkarılabilirler. Eurobondların bir özelliği, çıkartıldıkları ülkelerde vergilendirilmemesidir. Bunun yerine, yatırımcılar kendi ülkelerindeki vergi kurallarına uygun olarak vergi öderler. Eurobondlar, büyük ölçekli projeler veya altyapı yatırımları için finansman sağlamak için kullanılabilirler.

Broker

Broker, alıcı ve satıcı arasında bir ticaret işlemi gerçekleştiren aracıdır. Finansal piyasalarda çalışırlar ve yatırımcıların veya müşterilerinin satın almak veya satmak istedikleri finansal araçları bulmalarına yardımcı olurlar. Broker’lar, menkul kıymetler borsalarında, emtia borsalarında, forex piyasalarında ve diğer finansal piyasalarda faaliyet gösterirler.

Müşterilerinin talepleri doğrultusunda, en uygun fiyatı ve koşulları bulmak için piyasaları takip ederler ve yatırımcılara bilgi sağlarlar. Broker’lar, işlem yapılacak varlıkların fiyatını belirlemezler, ancak müşterilerinin emirlerini yerine getirirler ve işlemin gerçekleşmesi için gerekli koşulları sağlarlar.

Temerrüt

Temerrüt, borcun vadesi geldiği halde borcun ödenmemesi durumunu ifade eder. Temerrüde düşen borçlu, borcunu ödemezse, alacaklı borcunu tahsil etmek için yasal yollara başvurabilir. Temerrüde düşen borçlar genellikle faiz işlemeye devam eder ve borçluya ek maliyetler yükleyebilir.

Likidite

Likidite, bir varlığın veya piyasanın nakde çevrilmesi için ne kadar kolaylıkla satılabileceğini ifade eder. Yani, likit bir varlık hızlı bir şekilde nakde dönüştürülebilir, dolayısıyla likit bir varlık her zaman talep görür ve değeri daha az dalgalıdır. Likidite, genellikle finansal piyasalarda en önemli faktörlerden biridir, çünkü piyasa katılımcıları işlemlerini hızlı ve verimli bir şekilde tamamlamak isterler ve likit varlıklar bu amaçla kullanılabilirler.

Konsorsiyum

Konsorsiyum, bir veya daha fazla şirketin, bir işi veya bir projeyi birlikte yürütmek için bir araya gelmesi anlamına gelir. Konsorsiyum, belirli bir projeyi tamamlamak için ortak kaynakları ve yetenekleri paylaşan bir grup şirketten oluşabilir. Konsorsiyumlar genellikle büyük ölçekli projelerde kullanılır ve bir araya gelen şirketler arasında bir işbirliği anlaşması imzalanır. Bu anlaşma, proje maliyetleri, sorumluluklar, kar paylaşımı ve diğer konuları kapsar.

SPK (Sermaye Piyasası Kurulu)

SPK (Sermaye Piyasası Kurulu), Türkiye’de sermaye piyasalarının düzenlenmesinden ve denetlenmesinden sorumlu olan bağımsız bir kamu tüzel kişiliğidir. SPK, sermaye piyasalarının şeffaf, adil, düzenli ve etkin bir şekilde işlemesini sağlamak amacıyla çalışmaktadır.

SPK’nın görevleri arasında sermaye piyasası araçlarının ihracı, halka arzı ve işlem görmesine ilişkin esasların belirlenmesi, denetlenmesi ve uyulmasının sağlanması, yatırımcıların bilgilendirilmesi, sermaye piyasası faaliyetlerine ilişkin düzenlemelerin yapılması, yatırımcıların haklarının korunması ve sermaye piyasaları ile ilgili araştırmaların yapılması yer almaktadır.

SPK, bu görevlerini yürütürken, sermaye piyasası kurumlarını ve faaliyetlerini denetler ve bu kurumların sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak faaliyet göstermelerini sağlar. SPK, aynı zamanda yatırımcıların haklarını korumak için yatırımcıların şikayetlerini ve ihbarlarını da değerlendirmekte ve gerektiğinde cezai yaptırımlar uygulamaktadır.

Big Mac Endeksi

Big Mac Endeksi, The Economist dergisi tarafından yayınlanan bir endekstir ve farklı ülkelerin para birimlerinin birbirine olan satın alma gücü paritesi (SAGP) açısından karşılaştırılmasını sağlar. Endeks, dünya genelinde McDonald’s restoranlarında satılan Big Mac hamburgerinin fiyatlarına dayanmaktadır.

Big Mac Endeksi’ne göre, bir ülkedeki Big Mac hamburgerinin fiyatı, o ülkedeki para biriminin diğer ülkelerin para birimleri karşısındaki değerinin ölçüsü olarak kullanılabilir. Endeks, özellikle turizm, ihracat ve ithalat sektörleri için bir referans olabilir.

Devalüasyon

Devalüasyon, bir ülkenin para biriminin diğer para birimleri karşısında değer kaybetmesidir. Devalüasyon genellikle, ülkenin dış ticaretinde rekabet edebilirliğini artırmak veya dış borçlarını ödemekte zorlanan bir ülkenin borç yükünü hafifletmek için merkez bankası tarafından yapılan bilinçli bir müdahaledir.

Devalüasyonun etkileri, ülkenin ithalatının daha pahalı hale gelmesi ve ihracatının daha ucuz hale gelmesidir. Bu, bir ülkenin dış ticaret dengesi üzerinde etkili olabilir. Devalüasyon ayrıca, dış borçların yükünü hafifletirken, ülkenin dış borçlanma maliyetini artırabilir. Devalüasyon, enflasyonu da tetikleyebilir, çünkü ithal malların fiyatları artar ve bu artış yerel para birimi üzerinde baskı yaratır.

Revalüasyon

Revalüasyon, bir ülkenin para biriminin değerinin yükseltilmesidir. Bu işlem, ülkenin para birimine talebin artması veya arzın azalması sonucunda gerçekleşebilir. Revalüasyon, ülkenin ihracatının pahalı hale gelmesine ve ithalatın daha ucuz hale gelmesine neden olur. Ayrıca, dış borçları olan ülkeler için borçlarının gerçek değerinin azalmasına neden olabilir. Revalüasyon, ülkenin para birimindeki değer artışı nedeniyle ithalat fiyatlarını düşürürken, ihracat fiyatlarını yükseltebilir.

Satın Alma Gücü Paritesi

Satın Alma Gücü Paritesi (SAGP) bir mal ve hizmet sepetinin bir ülkede ne kadar mal veya hizmet satın alabileceğini ve başka bir ülkede de aynı mal veya hizmet sepetinin ne kadar mal veya hizmet satın alabileceğini ölçer. Bu ölçüm, iki ülkenin para birimleri arasındaki değeri belirler ve bir ülkenin para biriminin diğerine karşı satın alma gücünü gösterir. Bu yöntem, fiyat düzeylerinin iki ülke arasında daha iyi bir karşılaştırma sağlaması için kullanılır. SAGP’nin ölçülmesi, genellikle Big Mac Endeksi olarak adlandırılan bir yöntem kullanılarak yapılır.

Başabaş Noktası

Başabaş Noktası, bir işletmenin faaliyetlerini sürdürmek için gerekli minimum satış miktarını ifade eder. Başabaş Noktası, işletmenin toplam gelirinin toplam maliyetine eşit olduğu noktadır, yani işletme ne kar ne de zarar etmektedir. Başabaş Noktası, genellikle bir işletmenin faaliyetlerinin karlılığını analiz etmek için kullanılır. İşletmenin birim maliyetleri ne kadar düşük olursa, başabaş noktası o kadar düşük olacaktır ve işletme daha düşük bir satış hacmi ile karlı olabilecektir.

Pivot Noktası

Pivot noktası, teknik analizde kullanılan bir gösterge olup, bir finansal varlığın fiyat hareketlerinde kullanılan bir seviyedir. Pivot noktası, önceki günün yüksek, düşük ve kapanış fiyatlarından türetilir ve bir sonraki günün potansiyel destek ve direnç seviyelerini belirlemeye yardımcı olur.

Pivot noktası, bir finansal varlığın fiyatı belirli bir süre boyunca belirli bir yönde hareket ederken kullanışlıdır. Genellikle hisse senetleri, emtialar ve forex gibi piyasalarda kullanılır. Pivot noktası, bir finansal varlığın fiyatı destek veya direnç seviyelerine ulaştığında, yatırımcılar için potansiyel işlem fırsatlarını belirlemeye yardımcı olur.

Senyoraj

Senyoraj, bir para birimi basmanın maliyetinden elde edilen kar olarak tanımlanabilir. Bir para birimini basmanın maliyeti, o para birimine dahil olan metallerin, kağıdın ve diğer üretim malzemelerinin maliyetini ve bu paranın dağıtımı için gerekli olan işlem ücretlerini içerir. Senyoraj, para birimi basım maliyetlerinin altında olan bir değerdir ve genellikle para birimi basımından elde edilen fark olarak ifade edilir. Bu nedenle, senyoraj, bir ülkenin para birimini basarak kar elde etme yeteneği olarak düşünülebilir.

Defter Değeri

Defter değeri, bir şirketin sahip olduğu varlıkların defter kayıtlarındaki değeridir. Bu değer, varlıkların gerçek piyasa değerinden farklı olabilir, çünkü defter değeri şirketin varlıklarını kaydederken kullanılan ölçütler ve yöntemler, gerçek piyasa değerlerinden farklı olabilir. Örneğin, bir şirketin bir arazi parçasının defter değeri, o arazinin gerçek piyasa değerinden daha düşük veya daha yüksek olabilir. Defter değeri, bir şirketin özkaynak değerinin hesaplanmasında kullanılabilir.

Asit Test Oranı

Asit test oranı, bir şirketin kısa vadeli borçlarının ödenmesinde ne kadar güçlü olduğunu gösteren bir finansal orandır. Bu oran, likidite durumunu ölçmek için kullanılır ve genellikle finansal analiz ve değerlendirmede kullanılır.

Asit test oranı, şirketin cari varlıklarının, stoklar hariç, kısa vadeli borçlarının toplamına bölünmesiyle hesaplanır. Bu oran, şirketin nakit, alacaklar ve diğer likit varlıklarının, kısa vadeli borçları ödemeye yetip yetmeyeceğini gösterir. Şirketin asit test oranı ne kadar yüksek olursa, likiditesi de o kadar yüksek demektir.

Birçok yatırımcı ve finansal analist, asit test oranının 1 veya daha yüksek olması gerektiğini düşünmektedir. Bu, şirketin kısa vadeli borçlarının ödenebileceğini gösterir. Ancak, bazı sektörlerde, özellikle perakende sektöründe, stokların yüksek olduğu dönemlerde asit test oranı daha düşük olabilir. Bu nedenle, şirketin sektörü ve iş modeli göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması önemlidir.

Cari Oran

Cari oran, bir şirketin likidite durumunu ölçmek için kullanılan finansal bir orandır. Şirketin cari varlıklarının (nakit, alacaklar, stoklar vb.) cari borçlarına (kısa vadeli borçlar) bölünmesiyle elde edilir.

Cari oran = Cari Varlıklar / Cari Borçlar

Cari oran, şirketin mevcut borçlarını ödeyebilme kapasitesi hakkında bilgi verir. Genellikle, 2 veya daha yüksek bir cari oran sağlamak istenir. Ancak, farklı sektörlerdeki şirketler için kabul edilebilir cari oranlar farklılık gösterir. Örneğin, perakende sektöründeki şirketlerin cari oranları daha yüksek olabilirken, teknoloji sektöründeki şirketlerin cari oranları daha düşük olabilir.

Reeskont

Reeskont, bir finansal enstrümanın değerinin belirlenmesinde kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem, finansal bir enstrümanın değerini belirlemek için kullanılan bir faiz oranı türüdür.

Reeskont oranı, merkez bankalarının, ticari bankalara açık piyasa işlemleri yoluyla sağladıkları finansman için uyguladıkları faiz oranıdır. Ayrıca, devlet tahvilleri gibi belirli bir vadeye sahip borçlanma araçlarının değerlemesinde de kullanılır.

Reeskont oranı, faiz oranlarının genel seyrine bağlı olarak değişebilir ve bir ülkenin para politikasını etkileyebilir. Reeskont oranındaki bir artış, borçlanma maliyetlerini artırarak ekonomiyi yavaşlatabilir. Bunun tersine, reeskont oranındaki bir indirim, ekonomiyi canlandırabilir ve kredi talebini artırabilir.

Döviz Tevdiat Hesabı

Döviz tevdiat hesabı, yabancı para cinsinden tutulan hesaplardır. Genellikle bankalar aracılığıyla açılan bu hesaplar, döviz alım satım işlemlerinde veya yurt dışına para transferi yaparken kullanılır. Döviz tevdiat hesabı sahibi, hesabındaki yabancı para miktarını Türk lirasına dönüştürmek istediğinde, bankanın güncel döviz kuru üzerinden işlem yapması gerekir.

Bu sayede hesap sahibi, yabancı para cinsinden tuttuğu parasını Türk lirasına çevirerek harcama yapabilir veya döviz bozdurarak Türk lirasına dönüştürebilir. Döviz tevdiat hesapları, yurt dışı seyahatleri için döviz biriktirmek isteyenler, yabancı para cinsinden maaş alanlar, ihracatçılar veya yurt dışına para gönderenler gibi pek çok kişi ve kurum tarafından kullanılır.

Disponibilite

Disponibilite, bir işletmenin veya kişinin nakit varlıklarının, borçların ödenmesi ve günlük harcamalar için kullanılabilecek hale getirilmesi anlamına gelir. Yani işletmenin veya kişinin sahip olduğu nakit varlıklarının, kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanılabilecek düzeyde olmasıdır. Disponibilite, işletmenin veya kişinin likidite durumunu gösterir ve özellikle kısa vadeli finansal kararların alınmasında dikkate alınması gereken bir kavramdır.

Spread

Spread, iki finansal arasındaki fiyat farkını ifade eden terimdir. Genellikle bir hisse senedi, tahvil veya döviz çifti gibi finansal araçlar arasındaki fiyat farkını ifade eder. Spread, alış fiyatı ile satış fiyatı arasındaki fark olarak da bilinir ve aracı kurumlar tarafından ticaret yapılırken kazanç sağlamak için kullanılır. Spread oranı, piyasa koşulları, likidite seviyesi ve aracı kurumların işlem ücretleri gibi birçok faktöre bağlı olarak değişebilir.

Kıymetli Evrak

Kıymetli evrak, üzerinde belirli bir değer taşıyan, emre veya hamiline yazılı, ticari işlemlerde kullanılan ve bir malın veya hizmetin bedelinin ödenmesi için kullanılan kağıtlardır. Örnek olarak hisse senetleri, tahviller, bonolar, çekler ve poliçeler kıymetli evraklar arasında sayılabilir. Kıymetli evraklar, belirli bir piyasada alınıp satılabilir ve yatırımcılara farklı seçenekler sunarak portföylerini çeşitlendirmelerine olanak tanır.

Efektif Faiz

Efektif faiz, yıllık nominal faiz oranının, vergi ve enflasyon gibi faktörler göz önünde bulundurularak hesaplanan gerçek getirisidir. Efektif faiz, bir yatırımın gerçek getirisini hesaplamak için kullanılır ve yatırımın nominal faiz oranı ile aynı olmayabilir. Örneğin, nominal faiz oranı %10 olan bir yatırım, vergi ve enflasyonun %3 olduğu bir ortamda efektif olarak %6,5 getiri sağlayabilir. Bu nedenle, yatırımcılar, yalnızca nominal faiz oranına değil, efektif faize de dikkat etmelidirler.

Emtia

Emtia, ticaret yapılan, işlenmemiş veya işlenmiş doğal kaynaklardan elde edilen malları ifade eder. Bu mal türleri arasında tarım ürünleri (buğday, mısır, pamuk, kakao vb.), enerji kaynakları (petrol, doğal gaz, kömür vb.), metaller (altın, gümüş, bakır vb.) ve kimyasallar yer alabilir. Emtia, yatırımcılar ve işletmeler tarafından fiyat hareketleri nedeniyle alınıp satılmakta ve genellikle finansal piyasalarda işlem görmektedir.

Marjinal Fayda

Marjinal fayda, bir malın ya da hizmetin bir tüketici için sağladığı son birim fayda olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle, bir malın birim artışı, bir tüketiciye ne kadar ek fayda sağlar. Marjinal fayda, tüketici tercihlerinin analizinde önemli bir rol oynar ve tüketicilerin bütçelerine göre en uygun tüketim kombinasyonlarını belirlemelerine yardımcı olur. Bir malın marjinal faydası, tüketicinin para birimindeki marjinal faydası (marjinal fayda/malın fiyatı) ile ölçülür. Marjinal fayda genellikle azalmaktadır, yani bir tüketici her birim mal için aynı miktarda fayda sağlamaz.

Volatilite

Volatilite, finansal piyasalardaki varlık fiyatlarındaki oynaklığı ifade eden bir terimdir. Varlık fiyatlarındaki dalgalanmaların ölçümü olarak kullanılır. Genellikle standart sapma veya değişkenlik ölçümü ile ifade edilir. Yüksek volatilite, varlık fiyatlarında büyük dalgalanmalar olduğunu gösterirken, düşük volatilite daha az dalgalanma olduğunu gösterir. Volatilite, yatırımcılar için riskin bir ölçüsüdür, çünkü fiyat dalgalanmaları yatırımcıların varlıklarının değerinde büyük değişikliklere neden olabilir.

Greenfield Yatırımı

Greenfield yatırımı, yatırım yapan firmanın daha önce mevcut olmayan yeni bir işletmeyi, tesis veya fabrikayı inşa etmek veya tarım arazisinde yeni bir tarım işletmesi kurmak amacıyla bir arazi satın alması veya kiralamasıdır. Bu tür yatırımlar genellikle bir ülkeye yapılan doğrudan yabancı yatırımların bir parçasıdır ve yatırım yapan firmanın tam kontrolünde gerçekleşir. Greenfield yatırımları, yerel ekonomilere ve istihdama katkı sağlayabilir, ancak aynı zamanda yatırım yapan firmalar için önemli riskler de içerebilir.

Likit Fon

Likit fon, yatırım fonları kategorisinde yer alan bir fon türüdür. Likit fonlar, yatırımcıların kısa vadeli nakit ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmıştır. Bu fonlar, birikimlerini günlük olarak nakde çevirmek isteyen veya nakit ihtiyacı doğan yatırımcıların kullanımı için uygun bir seçenek olabilir.

Likit fonların portföylerinde, enstrümanlar genellikle yüksek likiditeye sahip para piyasası araçlarından oluşur. Bu araçlar, vadesi kısa olan, riski düşük ve likiditesi yüksek olan araçlardır. Böylece yatırımcıların nakit ihtiyaçları doğduğunda portföylerini kolayca nakde çevirebilmeleri sağlanır.

Likit fonlar, yatırımcılara likidite avantajı sağlamakla birlikte, genellikle düşük getiri sağlarlar. Bu nedenle, yüksek getiri hedefleyen yatırımcılar için uygun bir seçenek değillerdir. Ancak, yatırımcıların nakitlerini güvende tutmak ve kısa vadeli nakit ihtiyaçlarını karşılamak için kullanabilecekleri düşük riskli bir araçtır.

FAVÖK

FAVÖK, finansal bir terim olarak “faiz amortisman vergi öncesi kâr”ın kısaltmasıdır. Bir şirketin faaliyetlerinden elde ettiği kârın, öncelikle faiz, vergi ve amortisman giderleri düşüldükten sonra kalan kısmıdır. FAVÖK, bir şirketin gerçek faaliyetlerinden elde ettiği kârı gösteren önemli bir göstergedir ve yatırımcılar tarafından şirketlerin performansını ölçmek için kullanılır. Ayrıca, FAVÖK, bir şirketin yatırımcılara temettü ödemesi yapmadan önce borçlarını ödeme kabiliyeti hakkında bir fikir verir.

Birincil Piyasa

Birincil piyasa, hisse senetleri, tahviller ve diğer finansal araçların ilk kez piyasaya çıktığı piyasadır. Bu piyasada, şirketler veya hükümetler finansman sağlamak için yeni menkul kıymetler ihraç ederler. Bu menkul kıymetler, yatırımcılar tarafından doğrudan satın alınır ve ilk kez ihraç edildikleri için, birincil piyasada işlem görürler.

İlk ihraç fiyatı, ihraççının belirlediği bir fiyat olup, genellikle halka arz edilmeden önce özel bir teklif yoluyla yatırımcılara sunulur. İlk kez ihraç edilen menkul kıymetlerin fiyatı, daha sonra arz ve talep koşullarına göre belirlenen piyasa fiyatlarına göre değişebilir ve bu menkul kıymetler ikincil piyasada işlem görebilirler.

Birincil Gelir Hesabı

Birincil gelir hesabı, bir ülkenin ekonomisindeki yurt dışı kaynaklı gelir ve giderlerin kaydedildiği hesaptır. Bu hesap, bir ülkenin mal ve hizmet ticareti dengesinden farklıdır. Birincil gelir hesabı, ülkenin yurt dışından aldığı veya yurt dışına gönderdiği doğrudan yatırım gelirleri, portföy gelirleri ve işçi döviz transferleri gibi faktör gelirleri ile bunlara karşılık gelen ödemeleri içerir. Bu hesap, bir ülkenin ekonomik bağımsızlığının derecesini ve diğer ülkelerle olan ilişkilerinin gücünü yansıtabilir.

Bileşik Faiz Oranı

Bileşik faiz oranı, yatırım yapılan veya borç alınan bir finansal aracın yıllık veya belirli bir döneme ait faiz oranının, vade sonundaki ana para ve faiz getirisi dahil toplam kazancını yansıtan bir kavramdır.

Bileşik faiz, faiz hesaplanırken her yılın sonunda kazanılan faizin ana paraya eklenmesiyle hesaplanır. Dolayısıyla, bileşik faiz oranı, basit faiz oranından daha yüksek bir toplam getiri sunar. Bileşik faiz oranı, yatırımın veya borcun süresine ve faiz oranına göre değişir.

BIS (Uluslararası Mutabakat Bankası)

Uluslararası Mutabakat Bankası (BIS), 17 Mayıs 1930’da Basel, İsviçre’de kurulmuş olan merkezi bankalararası bir kuruluştur. Merkez bankalarının iş birliğini sağlamak, para politikalarını koordine etmek, finansal istikrarı desteklemek ve finansal sistemin gelişimini desteklemek amacıyla kurulmuştur. BIS, dünya çapındaki merkez bankalarına hizmet verir ve bankalararası işlemler, finansal istatistikler, araştırma ve analiz, finansal piyasaların gelişimine yönelik teknik yardım ve eğitim gibi faaliyetler yürütür.

Beklenti Anketi

Beklenti anketi, ekonomistler, yatırımcılar, analistler ve merkez bankaları gibi ekonomi ile ilgili kurumlar tarafından yapılan bir ankettir. Ankette, genellikle ekonomik göstergeler, fiyatlar, faiz oranları, büyüme oranları, işsizlik oranları gibi belirli ekonomik değişkenler için tahminler yapılır. Ankette yer alan tahminler, söz konusu ekonomik değişkenlerin gelecekte nasıl bir seyir izleyeceği hakkında bir fikir vermeye yöneliktir ve bu nedenle karar vericiler tarafından takip edilir. Beklenti anketleri, ekonomik tahminlerde bir fikir birliği sağlamak ve ekonomik politika kararlarını desteklemek için kullanılır.

Volatilite

Volatilite, bir finansal varlığın fiyatındaki belirsizlik derecesidir. Yani, bir varlığın fiyatı ne kadar hızlı ve ne kadar yüksek ölçüde değişiyor ise o varlığın volatilitesi de o kadar yüksek olacaktır. Volatilite genellikle standart sapma veya değişkenlik ölçüleri kullanılarak hesaplanır. Volatilite, bir yatırımın riskini ölçmek için kullanılır ve daha yüksek volatilite, daha yüksek risk anlamına gelir.

Bir varlığın volatilitesi, piyasa koşullarının yanı sıra varlığın özelliklerine de bağlıdır. Örneğin, hisse senetleri genellikle daha yüksek volatiliteye sahiptir, çünkü bir şirketin işletme koşulları ve karlılığı hakkında sürekli olarak değişen haberler ve raporlar yayınlanmaktadır. Öte yandan, devlet tahvilleri gibi daha istikrarlı ve güvenli yatırımlar daha düşük volatiliteye sahip olma eğilimindedir.

Golden Cross (Altın Kesişim)

Golden Cross (Altın Kesişim) terimi, teknik analizde kullanılan bir terimdir. Bu terim, bir yatırım aracının kısa vadeli hareketli ortalamasının (genellikle 50 günlük hareketli ortalama) uzun vadeli hareketli ortalamasını (genellikle 200 günlük hareketli ortalama) yukarı doğru kesmesi durumunu ifade eder.

Bu durumda, yatırım aracının uzun vadeli trendinin yükselişe geçeceği ve fiyatının artacağı beklentisi oluşabilir. Bu nedenle, birçok yatırımcı için altın kesişim göstergesi önemlidir ve yatırım kararlarında kullanılır.

Finansal Yönetim

Finansal yönetim, bir şirketin faaliyetleri için kaynak sağlamak, bu kaynakları etkili ve verimli bir şekilde kullanmak, riskleri yönetmek ve finansal hedeflere ulaşmak için finansal kaynakları yönetme sürecidir. Bu süreç, yatırım kararları, finansal planlama, varlık yönetimi, finansal risk yönetimi ve finansal performansın izlenmesi gibi birçok bileşenden oluşur.

Finansal yönetimin temel amacı, şirketin varlıklarının maksimum değerini yaratmak ve hissedarlarına maksimum getiriyi sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda finansal yönetim, şirketin kaynaklarını etkin bir şekilde kullanarak yatırım fırsatlarını değerlendirir, nakit akışlarını yönetir, sermaye yapısını belirler ve riskleri yönetir. Bu süreç, finansal performansı izleyerek stratejik kararlar almayı ve operasyonel faaliyetlerde verimliliği artırmayı içerir.

Finansal yönetim, şirketin faaliyetlerinin başarısı için kritik bir rol oynar ve finansal kararlar, şirketin uzun vadeli sağlığı için önemli bir faktördür. Bu nedenle, şirketlerin finansal yönetim süreçlerini profesyonelce yönetmeleri ve etkin bir şekilde uygulamaları önemlidir.

Death Cross (Ölüm Kesişimi)

Death Cross (Ölüm Kesişimi), teknik analizde kullanılan bir terimdir ve hisse senetlerinin fiyat hareketleri incelenirken kullanılır. Ölüm kesişimi, bir hisse senedinin kısa vadeli hareketli ortalamasının (genellikle 50 günlük hareketli ortalama) uzun vadeli hareketli ortalamasının (genellikle 200 günlük hareketli ortalama) altına düştüğü durumlarda oluşur.

Bu durum genellikle hisse senedi fiyatlarının düşüş trendine girdiğine ve satış baskısının arttığına işaret eder. Öte yandan, Golden Cross (Altın Kesişim) olarak adlandırılan tersi durumda ise hisse senedinin kısa vadeli hareketli ortalaması, uzun vadeli hareketli ortalamasının üzerine çıktığında, yükseliş trendine girdiği ve alış baskısının arttığı düşünülür.

OTC (Tezgah Üstü Piyasa)

OTC, “Tezgah Üstü Piyasa”nın kısaltmasıdır. Borsa dışı bir piyasa olarak tanımlanır ve alıcılar ile satıcıların doğrudan birbirleriyle bağlantı kurdukları bir piyasadır. Bu piyasada işlem gören finansal araçlar, borsalarda işlem gören araçlara göre daha az standarttır ve işlemler daha esnektir. OTC piyasalarında işlem gören araçlar arasında hisse senetleri, tahviller, opsiyonlar, swaplar ve türev ürünler gibi birçok finansal araç bulunmaktadır. OTC piyasalarında işlem yapmak, yatırımcıların risk yönetimi ve kâr elde etme stratejilerini uygulamalarına olanak sağlar.

Risk Sermayesi

Risk sermayesi, henüz yeni olan ve büyüme potansiyeli yüksek olan şirketlere yatırım yapan özel sermaye yatırım fonlarının (private equity) bir türüdür. Bu fonlar, işletmelerin gelişmesi için finansman sağlarlar ve yatırım yaptıkları şirketlere ortak olurlar. Risk sermayesi yatırımcıları, yüksek riskli yatırımlar yaparak yüksek getiri hedeflerler. Bu yatırımcılar genellikle, henüz geliri olmayan veya geliri düşük olan şirketlere yatırım yaparak, bu şirketlerin büyümesine ve işlerini geliştirmelerine yardımcı olurlar.

Kar Marjı

Kar marjı, bir işletmenin elde ettiği gelirlerinin karşıladığı toplam maliyetlerin yüzdesel bir oranıdır. Bu oran, bir işletmenin faaliyetlerinden ne kadar kar elde ettiğini ölçmeye yarar.

Kar marjı, bir işletmenin elde ettiği brüt karı (satış gelirlerinden maliyetlerin çıkarılması) net satışlara (satışların toplamı) oranlayarak hesaplanır. Örneğin, bir işletme 100.000 TL brüt kar elde etti ve toplam net satışları 500.000 TL ise, kar marjı %20’dir. Bu da her 1 TL net satışta işletmenin 0,20 TL kar elde ettiği anlamına gelir.

Kar marjı, bir işletmenin performansını izlemek ve kârlılığı değerlendirmek için kullanılır. Kar marjı ne kadar yüksekse, işletmenin elde ettiği kar oranı da o kadar yüksek olur. Kar marjı, işletmelerin maliyetleri kontrol altında tutması ve daha iyi kar elde etmesi için izlenmesi gereken önemli bir göstergedir.

Nasdaq

Nasdaq, ABD’deki hisse senedi piyasalarından biridir. New York Borsası (NYSE) ile birlikte ABD’deki en büyük iki borsadan biridir. Nasdaq, otomatik işlem yapan bir elektronik borsa olup, bilgisayar ağları aracılığıyla alıcılar ve satıcılar arasında işlemlerin gerçekleştirildiği bir platformdur. Nasdaq, birçok teknoloji şirketinin işlem gördüğü bir borsa olarak bilinir ve aynı zamanda borsada listelenen şirketler için bir endeks olan Nasdaq Composite Index’in hesaplanmasına da ev sahipliği yapar.

Spot Piyasa

Spot piyasa, herhangi bir varlığın anlık fiyatının belirlendiği ve işlem gördüğü piyasadır. Bu piyasada işlemler genellikle derhal gerçekleştirilir, yani ödeme ve teslimat hemen yapılır. Örneğin, spot döviz piyasasında, iki para biriminin anlık döviz kuru belirlenir ve işlemler hemen gerçekleştirilir. Spot piyasalar genellikle tezgahüstü piyasalardır ve borsa dışında gerçekleşir.

Broker

Broker, aracı veya komisyoncu anlamına gelen bir finans terimidir. Bu terim genellikle menkul kıymetler piyasasında kullanılır ve bir aracı veya komisyoncu, alıcılar ve satıcılar arasında bir köprü görevi görür. Brokerlar, müşterileri adına menkul kıymetler satın alır veya satışını gerçekleştirirler ve genellikle bu işlemler için bir komisyon alırlar. Ayrıca finansal danışmanlık hizmetleri de sunabilirler. Brokerlar, genellikle lisanslı ve düzenlenmiş aracı kurumlar veya bağımsız aracılar olarak çalışabilirler.

Bono

Bono, belirli bir vade sonunda nominal değer üzerinden sabit bir faiz oranı ile geri ödenen, devlet veya şirketler tarafından çıkarılan bir borçlanma aracıdır. Tahvil ile benzerlik gösterir ancak daha kısa vadeli bir borçlanma aracıdır. Tahvilin aksine, bonolar genellikle 1 yıldan kısa bir vadeye sahiptir ve daha düşük bir nominal değere sahiptirler. Bono yatırımcıları genellikle düşük riskli yatırımcılardır ve düzenli bir gelir elde etmek için bonoları portföylerine eklerler.

Ayı Piyasası

Ayı piyasası, finansal piyasalarda genellikle hisse senedi fiyatlarının uzun bir süre düşüş eğiliminde olduğu bir dönemi ifade eder. Bu dönemde yatırımcılar genellikle satış yaparlar ve piyasanın düşüş trendinde kalacağına inanırlar. Ayı piyasası, genellikle ekonomik durgunluk, yüksek işsizlik, yüksek enflasyon veya faiz oranları, yüksek borç seviyeleri gibi makroekonomik faktörlerle ilişkilidir. Ayı piyasası, yatırımcılar için riskli bir dönemdir ve doğru yatırım stratejileri kullanarak kayıpların azaltılması veya önlenmesi için dikkatli bir şekilde yönetilmelidir.

Boğa Piyasası

Boğa piyasası, borsa endekslerinin uzun bir süre yükseliş trendi içinde olduğu piyasadır. Bu piyasada, hisse senetleri değer kazanır ve yatırımcılar genellikle olumlu hissederler. Boğa piyasası genellikle ekonomik büyüme, düşük işsizlik oranları ve düşük enflasyon oranları ile ilişkilidir.

Birim İş Gücü Maliyeti

Birim iş gücü maliyeti, bir şirketin üretim sürecinde üretilen mal ve hizmetler için ödediği toplam işçi maliyetinin, üretilen toplam mal ve hizmet miktarına bölünmesiyle hesaplanan bir orandır. Bu oran, üretim maliyetlerinin etkinliği ve verimliliği hakkında bilgi verir. Yüksek bir birim iş gücü maliyeti, bir şirketin üretim sürecindeki verimliliğini düşürürken, düşük bir birim iş gücü maliyeti, üretim sürecindeki verimliliği artırır ve şirketin karlılığını artırabilir.

Baz Puan

Baz puan, faiz oranlarının ve diğer finansal göstergelerin değişimlerini ölçmek için kullanılan bir birimdir. Baz puan, yüzde olarak ifade edilen faiz oranları veya diğer göstergelerin hassasiyetini ölçmek için kullanılır. Baz puan, yüzde ile ifade edilen bir değişimin 1/100’üne eşittir, yani 0,01 yüzde puanıdır. Örneğin, bir faiz oranının %5’ten %5,25’e yükselmesi 25 baz puanlık bir artış olarak ifade edilir.

Baz Etkisi

Baz etkisi, bir değişkenin geçmişteki baz seviyelerine göre artış ya da azalışının meydana getirdiği etkidir. Genellikle enflasyon oranlarında, faiz oranlarında ve ekonomik büyümede görülür. Örneğin, bir ülkedeki yıllık enflasyon oranı %10 iken, bir sonraki yıl %5’e düşerse, yıllık enflasyon oranında düşüş görülmesine rağmen baz etkisi nedeniyle fiyatlar hala yüksek olabilir. Benzer şekilde, faiz oranlarındaki değişikliklerde de baz etkisi görülebilir.

Akreditif

Akreditif, iki taraf arasındaki ticari işlemlerde ödeme garantisi sağlayan bir finansal araçtır. Genellikle ihracatçı ve ithalatçı arasındaki işlemlerde kullanılır. İthalatçı taraf, bankasına ödeme yapar ve bankası, ihracatçının bankasına ödeme yapması için talimat verir. İhracatçı, mal veya hizmetlerini gönderdiğinde belgelerini bankasına sunar ve ödeme alır. Bu sayede, ithalatçı ve ihracatçı arasındaki ticari işlem güvenli bir şekilde gerçekleştirilir. Akreditifler, güvenli bir ödeme yöntemi olmaları nedeniyle özellikle uluslararası ticarette sıkça kullanılırlar.

Arbitraj

Arbitraj, finansal bir varlığın farklı piyasalardaki fiyatları arasındaki farklılıkları kullanarak risksiz bir kar elde etmeyi amaçlayan işlemlerdir. Temel olarak, aynı varlığın farklı piyasalarda farklı fiyatları olabilir ve bir yatırımcı, varlığı ucuz bir piyasadan satın alıp daha pahalı bir piyasada satarak kar elde edebilir. Arbitraj, fiyat farklarının zamanla kapanacağına güvenen yatırımcılar için bir fırsat olarak görülebilir. Ancak, yüksek teknolojik altyapı gerektirir ve birçok ülkede yasal düzenlemelere tabidir.

Analitik Bilanço

Analitik bilanço, bir işletmenin finansal tablolarını analiz eden bir yöntemdir. Bu yöntemde, işletmenin bilançosu ve gelir tablosu gibi finansal tablolarının tüm kalemleri ayrıntılı bir şekilde incelenir ve işletmenin finansal performansı hakkında detaylı bir değerlendirme yapılır.

Analitik bilanço yöntemi, işletmenin finansal durumunu anlamak, riskleri belirlemek, performansı değerlendirmek ve gelecekteki trendleri tahmin etmek için kullanılır. Bu yöntemde, finansal tablolardaki veriler ayrıntılı bir şekilde incelenerek oranlar ve göstergeler hesaplanır. Bu oranlar, işletmenin likiditesi, karlılığı, borç ödeme kapasitesi ve varlık yönetimi gibi kritik alanlarını değerlendirmek için kullanılır.

Analitik bilanço yöntemi, yatırımcılar, analistler, bankalar ve diğer finansal kuruluşlar tarafından kullanılır. Bu yöntem, işletmenin finansal tablolarının tüm detaylarını incelediği için, işletmenin finansal sağlığı hakkında kapsamlı bir görünüm sağlar. Ancak, bu yöntem, diğer analiz yöntemlerine göre daha fazla zaman ve kaynak gerektirir.

Ara Kazanç Ticareti

Ara Kazanç Ticareti (Swing Trading), bir finansal enstrümanın fiyatındaki değişimleri takip ederek kısa vadeli alım satım işlemleri yaparak kar elde etmeyi amaçlayan bir yatırım stratejisidir. Genellikle birkaç gün ila birkaç hafta arasında değişen kısa bir zaman diliminde gerçekleştirilen işlemlerdir.

Swing Trader’lar, teknik analiz araçlarını kullanarak bir hisse senedinin veya diğer finansal varlıkların fiyatındaki değişimleri belirlerler. Fiyatlar bir direnç seviyesine yaklaştığında satın almak ve fiyatlar destek seviyesine yaklaştığında satmak gibi, fiyat hareketleri üzerindeki belirli kalıpları tanımlamaya çalışırlar. Bu şekilde, kısa vadeli fiyat hareketlerinden kar elde etmeye çalışırlar.

Ara kazanç ticareti yapmak, bir yatırımcının uzun vadeli yatırım pozisyonlarını sürdürmek yerine kısa vadeli işlemler yaparak daha hızlı kar elde etmesine izin verebilir. Ancak, bu strateji yüksek riskler içerebilir ve doğru teknik analiz araçlarının kullanımı konusunda deneyimli olunması gereklidir.

Temettü

Temettü, bir şirketin karından kar payı olarak hisse sahiplerine dağıttığı kısmı ifade eder. Şirketlerin genellikle yıllık veya dönemsel olarak net karlarından temettü ödemelerini gerçekleştirdiği bilinmektedir. Temettü oranı, bir şirketin karının ne kadarının hissedarlarına dağıtıldığını gösterir ve yatırımcılar için önemli bir kriterdir. Yüksek temettü oranı, bir şirketin stabil olduğu ve karlı olduğu anlamına gelirken, düşük temettü oranı yatırımcılar için dezavantajlı bir durum olabilir.

MA (Hareketli Ortalama)

Hareketli Ortalama (MA), belirli bir dönem boyunca bir varlığın fiyat hareketlerinin ortalamasını temsil eden teknik bir göstergedir. MA, geçmiş fiyat hareketlerini yansıtır ve fiyat trendlerini belirlemeye yardımcı olabilir. MA, belirli bir süre boyunca kapanış fiyatlarının toplamının, o sürenin sayısına bölünmesiyle hesaplanır. Örneğin, bir hisse senedinin 50 günlük hareketli ortalaması, son 50 günün kapanış fiyatlarının toplamının 50’ye bölünmesiyle elde edilir. Hareketli ortalamaların farklı dönemleri kullanılabilir ve bu dönemlerin seçimi, yatırımcının tercihlerine ve yatırım stratejisine bağlıdır. Kısa vadeli MA’lar, fiyat hareketlerine daha duyarlıdırken, uzun vadeli MA’lar, daha düşük bir duyarlılığa sahiptir ve fiyat trendlerini belirlemeye daha iyi uygun olabilirler.

Swap Faizi

Swap faizi, iki taraf arasında yapılan bir anlaşma kapsamında belirli bir döviz cinsinin faiz oranı değişimlerinin birbirleriyle takas edilmesini ifade eder. Swap işlemi, çoğunlukla bir tarafın sabit faiz ödemeleri karşılığında diğer tarafın değişken faiz ödemelerini alma veya verme işlemi olarak gerçekleştirilir. Swap faiz oranları, para birimleri arasındaki faiz oranlarındaki farklılıkların yanı sıra piyasa koşulları ve ekonomik belirsizlikler gibi faktörlere göre belirlenir.

DAX Endeksi

DAX, Frankfurt Borsası’nda işlem gören Almanya’nın en büyük 30 şirketini temsil eden bir endekstir. DAX, Almanya’nın ekonomik performansını yansıtan önemli bir göstergedir ve Avrupa’nın en önemli endekslerinden biridir. DAX, aynı zamanda, Avrupa’nın en büyük endekslerinden biri olan Euro Stoxx 50 endeksinin de temelini oluşturmaktadır. DAX endeksi, 1988 yılında başlatılmış ve o zamandan beri Almanya’nın en iyi performans gösteren şirketlerinin hisse senetlerini takip etmektedir.

PMI

PMI, İngilizce olarak Purchasing Managers’ Index olarak bilinir ve satın alma yöneticileri endeksi olarak çevrilebilir. PMI, bir ekonominin üretim sektörüne ilişkin bir göstergedir ve genellikle aylık olarak hesaplanır.

PMI, bir anket yoluyla ölçülür ve bir ülkenin veya bölgenin imalat sektöründeki faaliyet düzeyi hakkında bilgi verir. Satın alma yöneticileri endeksi, belirli bir endüstrideki satın alma yöneticilerinin görüşlerine dayanır. Anket, işletmelerin siparişlerinin durumu, üretim seviyeleri, stok seviyeleri, istihdam ve fiyat trendleri gibi faktörlere odaklanır.

PMI endeksi, 50’nin üzerinde bir sonuçla pozitif bir görünümü, 50’nin altında bir sonuçla ise negatif bir görünümü temsil eder. Bu nedenle, bir ülkenin PMI endeksi genellikle ekonomik büyümenin veya daralmanın bir işareti olarak yorumlanır.

Açık Piyasa İşlemleri

Açık Piyasa İşlemleri (APİ), merkez bankalarının para politikası araçlarından biridir. Bu işlemler, merkez bankalarının piyasaya para arz ederek veya toplayarak para arzını artırma veya azaltma çabalarını ifade eder. APİ, özellikle likiditeyi yönetmek ve faiz oranlarını belirlemek için kullanılır.

APİ, merkez bankalarının piyasada işlem gören menkul kıymetler, bonolar ve tahviller gibi araçlarla para arzı kontrol etmelerini sağlar. Merkez bankaları bu araçları satın alarak piyasaya para verir ve tersi durumda bu araçları satışa çıkararak piyasadan para toplarlar. APİ, bir ülkenin para politikasını belirlemede önemli bir rol oynar ve ekonomik istikrarın sağlanmasına yardımcı olur.

RSI (Relatif Güç Endeksi)

RSI (Relatif Güç Endeksi), bir finansal varlığın aşırı alım veya satım koşullarını belirlemek için kullanılan teknik analiz göstergelerinden biridir. RSI, bir varlığın son kapanış fiyatlarındaki değişimleri ölçer ve fiyat değişimlerinin gücünü karşılaştırır.

RSI, genellikle 14 günlük bir periyot kullanılarak hesaplanır. Gösterge, fiyatların artan kapanışlarına göre yükselirken, düşen kapanışlara göre düşer. 0 ila 100 arasında bir ölçekte bulunur ve genellikle 70 ve üzeri seviyelerin aşırı alım, 30 ve altı seviyelerin ise aşırı satım koşulları olarak yorumlanır.

RSI, tüccarlar tarafından fiyat momentumu ve tersine dönüşlerin belirlenmesi için kullanılır. Örneğin, fiyatların hızlı bir şekilde yükseldiği ve RSI’ın 70 veya üzerine yükseldiği durumlarda, varlık aşırı alım koşullarında olabilir ve bir düzeltme için hazır olabilir. Benzer şekilde, fiyatların hızlı bir şekilde düştüğü ve RSI’ın 30 veya altına düştüğü durumlarda, varlık aşırı satım koşullarında olabilir ve bir toparlanma için hazır olabilir.

OECD

OECD, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün İngilizce adının kısaltmasıdır. 1961 yılında kurulan bu uluslararası örgüt, dünya ekonomisinin istikrarını artırmak ve üye ülkelerin refahını artırmak amacıyla faaliyet göstermektedir. OECD, 38 üye ülkeye sahip bir kuruluştur ve üye ülkelerin ekonomik politikaları ve verimliliği hakkında analizler yapar. Ayrıca, üye ülkeler arasında ekonomik işbirliğini teşvik etmek, üye ülkeler arasındaki ticaret ve yatırımı artırmak, sosyal refahı geliştirmek ve küresel ekonomik kalkınmayı desteklemek için projeler yürütmektedir.

Bilanço

Bilanço, bir şirketin belirli bir tarihte sahip olduğu varlık, yükümlülük ve özkaynakları gösteren bir tablodur. Bilanço, bir şirketin finansal durumunu ölçmek için kullanılır ve bir denklik ilkesine dayanır: Varlıklar, yükümlülüklerin ve özkaynakların toplamına eşittir. Bilanço, finansal raporlama için önemli bir araçtır ve bir şirketin yatırımcılar, kredi verenler ve diğer ilgili taraflar tarafından incelenmesi gereken temel belgelerden biridir.

Açığa Satış İşlemi

Açığa satış işlemi, yatırımcıların sahip olmadıkları bir varlığı ödünç alarak satarak fiyat düşüşünden kâr etmeyi amaçladıkları bir yatırım stratejisidir. Bu işlemde yatırımcılar, varlık fiyatları düşerken düşük fiyattan varlığı geri satın alarak kar etmeyi hedeflerler. Bu işlem, genellikle hisse senetleri, emtia ve döviz gibi yatırım araçları üzerinde gerçekleştirilir.

Örneğin, yatırımcı A, şirket X’nin hisselerinin fiyatının düşeceğini düşünüyorsa, hisse senetlerini 100 TL’den açığa satarak, 1 ay sonra fiyatı 80 TL’ye düştüğünde hisseleri 80 TL’den geri satın alarak kar elde eder. Ancak, hisse senetlerinin fiyatı yükselirse, yatırımcı zarar edebilir. Açığa satış işlemi, yatırımcılara kısa vadeli yatırım fırsatları sunarken, yüksek risk içeren bir yatırım stratejisidir.

Amortisman

Amortisman, bir şirketin sabit varlıklarının (makine, teçhizat, binalar vb.) değer kaybının karşılık olarak ayrılan giderdir. Sabit varlıkların kullanım ömrü boyunca meydana gelen değer kaybı, her yıl ayrılan amortisman giderleriyle finanse edilir. Amortisman, şirketlerin finansal performansını etkileyen önemli bir faktördür ve şirketlerin karlarını düşürerek vergi yükümlülüklerini azaltmalarına yardımcı olur. Amortisman, genellikle gelir tablosunda gösterilir ve şirketlerin mali tablolarında yer alır.

Açık Mektup

Açık mektup, genellikle bir bankanın, müşterisinin bir işlem yapabilmesi için başka bir banka veya kuruluşa yazdığı resmi bir yazıdır. Açık mektup, müşterinin kredi riskini azaltmaya ve işlemin gerçekleşmesine yardımcı olabilir. Mektup genellikle alıcıya gönderilir ve alıcının bankası, alıcının bir işlem yapabilmesi için mektupta belirtilen şartları karşılaması durumunda ödeme yapmayı garanti eder. Bu nedenle, açık mektup genellikle bir ödeme yöntemi olarak kullanılır.

Temel Analiz

Temel analiz, finansal piyasalardaki varlıkların gerçek değerlerini belirlemek için temel ekonomik, finansal ve diğer nicel verileri kullanarak bir şirketin sağlığını, performansını ve büyüme potansiyelini değerlendirmek için kullanılan bir yöntemdir. Temel analistler, şirketlerin finansal tablolarını, gelir tablolarını, nakit akışlarını ve diğer finansal göstergelerini incelerler ve bunları temel ekonomik verilerle karşılaştırırlar. Bu analizler, bir şirketin hisse senetlerinin gerçek değerini belirlemeye yardımcı olabilir ve yatırımcılara alım veya satım yapmak için karar vermelerinde yardımcı olabilir.

Açık Pozisyon

Açık pozisyon, bir yatırımcının belirli bir varlıkla ilgili sahip olduğu açık pozisyondur. Bu pozisyon, yatırımcının bir finansal varlığı (hisse senedi, döviz, emtia vb.) satın alması veya satmasıyla açılabilir. Açık pozisyon, yatırımcının henüz bu pozisyondan kar veya zarar etmediği anlamına gelir. Pozisyonun kapatılmasıyla (varlığın satılması veya satın alınması) yatırımcı kar veya zarar edebilir.

Alım Opsiyonu

Alım opsiyonu, sahibine belirli bir vade içerisinde belirli bir miktarda varlığı, belirli bir fiyattan alma hakkı veren bir finansal enstrümandır. Alım opsiyonu, opsiyon sahibine, opsiyonu sattığı kişiye (opsiyon yazıcısı) karşılık belirli bir prim ödemesi yapma zorunluluğunu getirir.

Alım opsiyonu, opsiyon sahibine, dayanak varlığın fiyatının artması durumunda korunma sağlar. Yani, eğer dayanak varlık fiyatı opsiyonun kullanım fiyatının üzerine çıkarsa, opsiyon sahibi opsiyonu kullanarak varlığı daha ucuza alabilir. Öte yandan, dayanak varlık fiyatı düşerse, opsiyon sahibi sadece ödediği primle yetinir ve opsiyonu kullanmaz.

Ekonomik Büyüme

Ekonomik büyüme, bir ülkenin belli bir dönemde üretim kapasitesinin artması ve dolayısıyla milli gelirinin artması anlamına gelir. Genellikle bir yıllık dönemler halinde ölçülmekte ve milli gelirin nominal veya reel olarak artış oranı üzerinden ifade edilmektedir. Ekonomik büyüme, ülkenin üretim kapasitesinin genişlemesi, sanayileşmesi, teknolojisinin gelişmesi, iş gücünün artması ve tüketim harcamalarının artması ile gerçekleşebilir. Ekonomik büyüme, ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasında büyük bir rol oynar ve istihdam, yatırım, ihracat ve tüketim açısından önemlidir.

Stop Loss

Stop loss, bir yatırımcının riskini yönetmek amacıyla açık olan bir pozisyon için belirlediği bir fiyat seviyesidir. Bu fiyat seviyesi, piyasa fiyatı bu seviyeye geldiğinde otomatik olarak pozisyonun kapatılmasını sağlar. Stop loss seviyesi, yatırımcının risk toleransına ve yatırım stratejisine göre belirlenir. Bu sayede yatırımcı, ani fiyat hareketlerinden kaynaklı büyük kayıplar yaşamadan pozisyonunu kapatmış olur.

AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stoku

AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stoku (AGYBS), Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki genel yönetim borçlarını standart bir şekilde hesaplamak için kullanılan bir ölçüttür. AGYBS, kamu sektörü borçlarının milli gelir (MG) içindeki oranını ölçer ve aynı zamanda AB’nin Maastricht kriterleri çerçevesinde kamu borçlarının sürdürülebilirliğini takip etmek için de kullanılır.

AGYBS hesaplaması, genel yönetimin (merkezi hükümet, yerel yönetimler ve sosyal güvenlik fonları dahil) brüt borçlarının milli gelire oranını hesaplamayı içerir. MG içindeki oran, bir ülkenin genel ekonomik faaliyetinin bir ölçüsüdür ve bir ülkenin ekonomik performansını ölçmek için sıklıkla kullanılır.

Avans

Avans, gelecekte alınacak ödemelerden önce, bir ödeme yapmak için verilen bir para veya mal avansıdır. Özellikle işletmeler arasındaki ticari faaliyetlerde, mal veya hizmet teslimi öncesinde avans ödemesi yapılması yaygın bir uygulamadır. Bu, tedarikçinin kaynaklarına erişimini sağlayabilir ve ödemeyi garanti edebilir. Ayrıca, işletme sahiplerinin nakit akışlarını yönetmelerine yardımcı olabilir.

Bedelsiz Sermaye Artırımı

Bedelsiz sermaye artırımı, şirketlerin mevcut hissedarlarının ellerindeki paylarına ek olarak yeni hisse senetleri alma hakları verilerek gerçekleştirilen bir sermaye artırımı türüdür. Bedelsiz sermaye artırımı, şirketin kayıtlı sermaye tavanı içinde gerçekleştirilebileceği gibi, tavanın artırılması yoluyla da yapılabilir. Bedelsiz sermaye artırımında, hissedarların ellerindeki hisse senedi sayısı artar ancak şirketin öz kaynakları değişmez. Bu nedenle, bedelsiz sermaye artırımı hisse senedi fiyatı üzerinde olumsuz bir etki yaratmaz.

Alış Satış Farkı

Alış-satış farkı, bir finansal varlığın (hisse senedi, döviz, emtia vb.) alış ve satış fiyatları arasındaki farktır. Alış fiyatı, bir varlığı satın almak isteyen yatırımcıların ödemeye istekli oldukları fiyattır. Satış fiyatı ise bir varlığı satmak isteyenlerin kabul edebilecekleri en düşük fiyattır. Aradaki fark, aracı kurumun kazancını oluşturur. Alış-satış farkı, likiditeye bağlı olarak değişebilir ve genellikle yatırımcıların bir varlık alım-satımı yaparken ödedikleri toplam maliyeti gösterir.

Cari Açık

Cari açık, bir ülkenin ithalatının ihracatından daha yüksek olması durumunda ortaya çıkan dış ticaret açığıdır. Başka bir deyişle, bir ülke diğer ülkelerden daha fazla mal ve hizmet ithal ederse, ithalatın ihracattan daha yüksek olması durumunda cari açık oluşur. Cari açık, bir ülkenin para biriminin değer kaybetmesine neden olabilir ve ekonomik istikrarı olumsuz yönde etkileyebilir.

Swing Trading

Swing trading, genellikle birkaç gün ila birkaç hafta arasındaki bir süre boyunca bir finansal enstrümanın alım satımını içeren bir ticaret stratejisidir. Swing trader’lar, fiyat dalgalanmalarını takip ederek bir enstrümanın fiyatında olası bir değişim tahmin ederler ve fiyat hareketi yönünde bir pozisyon açarlar. Bu strateji, kısa vadeli trendleri takip ederek kısa vadeli kar elde etmeyi amaçlar. Swing trading, teknik analiz ve temel analiz yöntemlerinin bir kombinasyonunu kullanır.

Konsolide Bilanço

Konsolide bilanço, bir şirketin ana şirketi ve sahip olduğu iştirakleri arasındaki finansal ilişkileri gösteren bir bilanço türüdür. Ana şirketin tüm iştiraklerindeki hisseleri oranında kontrolü olduğu düşünülürse, konsolide bilanço, tüm şirketlerin finansal bilgilerinin toplamından oluşur.

Konsolide bilanço, finansal analiz yapmak için kullanılan önemli bir araçtır. Bu bilanço türü, yatırımcıların şirketin finansal durumunu anlamalarına, yatırım kararları vermelerine ve risklerini yönetmelerine yardımcı olur.

Konsolide bilanço, finansal tabloların bir parçasıdır ve tipik olarak varlıklar, borçlar ve özkaynak bölümlerinden oluşur. Varlıklar bölümü, şirketin sahip olduğu kaynakları, örneğin nakit, stoklar, taşınmazlar, patentler ve diğer varlıkları listeler. Borçlar bölümü, şirketin sahip olduğu borçları, örneğin kredi borçlarını, tedarikçi borçlarını ve diğer borçları listeler. Özkaynak bölümü, şirketin hissedarlarına ait hisse senetlerini, ödenmiş sermayeyi ve kârları listeler.

Proforma Bilanço

Proforma bilanço, bir şirketin mevcut veya gelecekteki işlemlerinden kaynaklanabilecek belirli değişiklikleri yansıtan bir bilanço türüdür. Bu değişiklikler, örneğin bir varlık satın alındığında veya bir borç ödendiğinde oluşabilir. Proforma bilanço, şirketin gelecekteki mali durumunu tahmin etmek için kullanılır ve yatırımcılar tarafından finansal kararlar almak için dikkate alınır.

Trader

Trader, finansal piyasalarda alım satım yaparak kısa vadeli kar elde etmeyi amaçlayan bir kişi ya da kurumdur. Genellikle hisse senetleri, tahviller, emtialar, dövizler ve türev araçlar gibi finansal varlıkları alıp satarlar. Trader’lar genellikle piyasa hareketlerini takip ederler ve kâr edebilmek için fiyat farklılıklarından yararlanırlar. İyi bir trader, risk yönetimi stratejilerini kullanarak riskleri minimize eder ve kârını maksimize eder.

CDO

CDO, Collateralized Debt Obligation, bir varlık teminatlı menkul kıymet türüdür. Bu menkul kıymetler birçok borcun bir araya getirilmesiyle oluşan bir portföyü temsil ederler ve bu portföyler daha sonra farklı tranchelere (düzeylere) ayrılır. CDO’lar, özellikle mortgage borçlarına dayalı olarak yapılandırılabilirler. Bu menkul kıymetler, yatırımcılar tarafından satın alınarak, portföylerin risklerinin paylaştırılmasına ve çeşitlendirilmesine olanak sağlarlar. Ancak, 2008 mali krizinde CDO’lar başlıca sorumlulardan biri olarak kabul edilmiştir.

Finansal Risk

Finansal risk, bir finansal enstrümanın, piyasa faiz oranları, döviz kuru dalgalanmaları, hisse senedi fiyatları gibi finansal değişkenlerdeki dalgalanmalara maruz kalma riskidir. Bu risk, finansal piyasalardaki belirsizliklerden kaynaklanır ve yatırımcıların, şirketlerin ve finansal kuruluşların karşılaşabileceği bir risktir. Finansal risk yönetimi, bu risklerin tanımlanması, ölçülmesi ve yönetilmesi için kullanılan yöntemleri içerir.

Arz ve Talep Kanunu

Arz ve talep kanunu, ekonomide bir mal veya hizmetin fiyatının, üreticilerin ürettiği mal veya hizmet miktarı ile tüketicilerin o mal veya hizmete olan talebi arasındaki ilişkiyi ifade eden temel bir prensiptir. Bu kanuna göre, bir mal veya hizmetin arzı arttığında fiyatı düşerken, talep arttığında fiyatı yükselir. Arz ve talep arasındaki denge, piyasadaki fiyatı belirler ve fiyat değişimleri de arz ve talep üzerinde etkili olabilir.

Regresyon

Regresyon, iki veya daha fazla değişken arasındaki ilişkiyi tanımlayan bir istatistiksel analiz yöntemidir. Genellikle bir bağımlı değişkenin, bağımsız değişkenlerin etkisi altında nasıl değiştiğini öngörmek için kullanılır. Regresyon analizi, öngörü modellerinin oluşturulmasında ve gelecekteki olayların tahmin edilmesinde yaygın olarak kullanılır. Örneğin, bir şirketin satışlarını etkileyen faktörlerin (örneğin, fiyat, reklam bütçesi, rakiplerinin aktiviteleri) belirlenmesinde regresyon analizi kullanılabilir. Bu, gelecekteki satışların ne olacağına dair tahminler yapmak için kullanılabilir.

Soğuk Cüzdan

Soğuk cüzdan, kripto para birimlerinin güvenli bir şekilde saklanmasına olanak tanıyan bir cüzdan türüdür. İnternet bağlantısına sahip olmayan bir cihazda (genellikle bir donanım cihazı olarak bilinir) kripto para birimleri saklanır. Bu cüzdan türü, çevrimiçi cüzdanlardan daha güvenlidir çünkü internet bağlantısı gerektirmez ve bu nedenle, hackerların erişebileceği bir ağ ortamında değildir. Ancak, soğuk cüzdanlar kullanımı biraz daha karmaşık ve çevrimiçi cüzdanlara kıyasla daha sınırlıdır.

Hareketli Ortalama Maliyet Yöntemi

Hareketli Ortalama Maliyet Yöntemi, yatırımcıların hisse senedi, tahvil veya fon gibi sermaye piyasası araçlarını satın alırken, alınan her bir birimin maliyetinin hesaplanmasında kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde, yatırımcıların sahip oldukları sermaye piyasası araçlarının maliyeti, her bir dönemde satın alınan tüm birimlerin maliyetinin toplamı, toplam birim sayısına bölünerek hesaplanır. Böylece, yatırımcıların her birim için ödedikleri farklı fiyatlar, ağırlıklı ortalamaları hesaplanarak maliyetleri belirlenir.

Hareketli Ortalama Maliyet Yöntemi, özellikle düzenli olarak alım satım yapan yatırımcılar için uygun bir yöntemdir. Yatırımcılar, yatırım yaptıkları süre boyunca hisse senedi fiyatlarındaki dalgalanmalardan etkilenmeleri nedeniyle, alım satım işlemleri sırasında karışık bir maliyet yapısıyla karşı karşıya kalabilirler. Bu durumda, hisse senedi fiyatlarındaki dalgalanmaların etkisini en aza indirmek için Hareketli Ortalama Maliyet Yöntemi kullanılabilir.

Dead Cat Bounce (Ölü Kedi Sıçraması)

Dead Cat Bounce, borsa veya finans piyasalarında kullanılan bir terimdir ve kelime anlamı olarak “ölü kedi sıçraması” olarak tercüme edilebilir. Bu terim, bir yatırım aracının piyasada büyük bir düşüş yaşadıktan sonra kısa bir süreliğine toparlanması ve daha sonra tekrar düşüşe geçmesi durumunda kullanılır.

Örneğin, bir hisse senedinin fiyatı ani bir şekilde düşüş gösterir, ardından kısa bir süreliğine yükseliş gösterir ve daha sonra yeniden düşüşe geçerse, bu durumda “Dead Cat Bounce” terimi kullanılabilir. Bu terim, yatırımcıları, bir varlığın fiyatının gerçekten toparlanmadığı ve daha fazla kayıp yaşanabileceği konusunda uyarabilir.

SDR

SDR (Special Drawing Rights – Özel Çekme Hakları), IMF tarafından yaratılmış ve IMF üyesi ülkelerin kullandığı uluslararası rezerv varlıklarından biridir. SDR, Dolar, Euro, Sterlin ve Yen gibi uluslararası para birimlerinin bir sepetidir ve IMF’nin üyelerine çekme hakkı tanır. IMF’nin üyeleri, SDR’yi ödemeler dengesi açıklarını finanse etmek, döviz rezervlerini artırmak ve diğer IMF kredilerini geri ödemek için kullanabilirler. SDR, özellikle uluslararası ödemelerde kullanılan bir para birimi olarak kullanılmaktadır.

Altcoin

Altcoin, Bitcoin dışındaki tüm kripto para birimlerine verilen genel bir addır. “Altcoin” terimi, Bitcoin’in alternatifi olarak ortaya çıkan ve farklı özellikler sunan diğer kripto para birimlerini ifade etmek için kullanılır. Altcoin’ler, Bitcoin’e benzer şekilde blok zinciri teknolojisine dayanır ve birçok farklı amaç için tasarlanmıştır. Örnek altcoin’ler arasında Ethereum, Litecoin, Ripple, Bitcoin Cash, Binance Coin, Cardano, Polkadot vb. bulunur.

Nominal Değer

Nominal değer, bir varlığın veya borcun yüzey değeridir. Örneğin, bir hisse senedinin nominal değeri, o hisse senedinin değerini gösteren sayıdır. Nominal değer genellikle gerçek piyasa değerinin altındadır ve daha çok düzenleyici amaçlarla veya ödeme planlarının belirlenmesi için kullanılır. Nominal değer, hisse senetleri, tahviller, dövizler, bonolar ve diğer finansal araçlar gibi birçok finansal enstrümanda kullanılır.

Long (Uzun) Pozisyon

Long (Uzun) pozisyon, bir varlıkta sahip olunan net uzun pozisyondur. Yani bir varlığı satın almış ve fiyatının yükseleceği beklentisiyle elinde tutan bir yatırımcının sahip olduğu pozisyondur. Örneğin, bir yatırımcı bir hisse senedini satın aldığında, sahip olduğu hisse senedi pozisyonu uzun pozisyondur. Uzun pozisyon, yatırımcıya fiyat artışlarından faydalanma potansiyeli sunarken, fiyat düşüşlerinden de zarar etme riski taşır.

Short (Kısa) Pozisyon

Short pozisyon, bir finansal enstrümanın fiyatının düşeceğini düşünen yatırımcıların aldığı pozisyondur. Yatırımcı, önce finansal enstrümanı ödünç alır ve daha sonra bunu piyasada satar. Fiyatlar düştüğünde, yatırımcı tekrar finansal enstrümanı satın alarak ödünç verilen miktarı geri öder ve aradaki farkı kar olarak elde eder. Short pozisyonlar genellikle yatırımcıların düşüş trendi beklediği piyasalarda kullanılır.

Borsada Düzeltme

Borsada düzeltme, borsa endekslerindeki dalgalanmaların sonucu olarak oluşan fiyat düzeltmesidir. Borsa endeksleri, belli bir grup hisse senedinin fiyat performansını ölçmek için kullanılır. Bu endekslerdeki değişimler, piyasa genelindeki yatırımcı duyarlılığı hakkında fikir verir. Fiyat düzeltmesi, endekslerin geçici olarak geri çekilmesi anlamına gelir ve genellikle borsadaki düşüşlerden sonra meydana gelir. Bu düzeltme, piyasanın sağlıklı bir şekilde ilerlemesine yardımcı olur ve yatırımcıların kâr elde etmek için alım yapabilecekleri daha uygun fiyat seviyeleri yaratır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Finansal Terimler Sözlüğü – Kavramlar ve Anlamları
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin