Bir süredir tedavi gördüğü öğrenilen Eski MİT Kontraterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, KOAH tedavisi gördüğü Çam Sakura Hastanesi’nde bu sabah hayatını kaybetti. Mehmet Eymür’ün ismi ve yaptıkları ölümünün ardından tekrar gündeme geldi?
Peki Mehmet Eymür kimdi?
Mehmet Eymür, 5 Eylül 1943’te İstanbul’da doğdu. Babası Mazhar Eymür, MİT’in selefi olan Milli Güvenlik Teşkilatı’nın önemli bir üyesiydi. Eymür, TED Ankara Koleji’nden mezun olduktan sonra İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne girdi.
1983’te kurulan MİT Kaçakçılık Şubesi’nin başına müdür olarak atanan Eymür, suikast sonucu öldürülen MİT mensubu Hiram Abas’ın en yakın çalışma arkadaşı olarak tanındı. Hazırladığı eski Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ, Ünal Erkan ve Mehmet Ağar’ı hedef alan ünlü MİT Raporu nedeniyle 10 Haziran 1988’de MİT’ten ayrıldı.
Kısa süre sonra kuruma yeniden dönen ve 1995’te Kontrterör Daire Başkanı olarak çalışmaya başlayan Eymür, 1997’de Washington’a gönderilmiş, bir yıl sonra da merkeze çekilmişti.
MİT’ten uzaklaştırılıp Şeker Fabrikası’na atanan, daha sonra bu atamaya karşı dava açan ve emekliliğini isteyerek ABD’ye dönen Eymür’ün, 2002’de Türkiye’ye döndükten sonra kumarhane/casino sektörünün önde gelen isimlerinden Sudi Özkan’ın danışmanlığını yaptığı, hakkındaki iddialar arasındaydı.
Eymür, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın da aralarında olduğu 19 sanığın, 90’lı yıllardaki 18 faili meçhul cinayetle ilgili olarak yargılandığı davada, tanık olarak ifade verdi.
İşkenceden bahsetmişti
1970’lerden bu yana katıldığı operasyonlar, tartışmaların odağında yer aldığı olaylarla ilgili değerlendirmeler yapan Eymür, ilk kez MİT’te yapılan işkencelerden ve kendisinin de işkence yapmış olduğundan söz etmişti. 1980’lerde çok tartışılan, aralarında Dündar Kılıç’ın da bulunduğu yeraltı dünyasının ünlü isimlerini sorguladığı Babalar Operasyonu’nun kendi talebiyle değil, Genelkurmay’ın talimatıyla yapıldığını söyleyen Eymür, Gladio’nun Türkiye’deki yapılanması konusunda net işaretler vermişti. Eymür, “Devlet görevlileri 18 kişiyi para için öldürdü; Çiller cinayetleri biliyordur, ama Ağar kim bilir nasıl takdim ediyordur!” demişti.
İşkence sorusuna ‘Yapmışımdır’ cevabı vermişti
Eymür işkenceye ile ilgili sorulara “Yapmışımdır” demişti. “Pişmanlık duyuyor musunuz?” sorusuna verdiği, “Duymam, çünkü aşırı bir şey yapmadık. Daha çok taktikleri kullanmak istedim. Bizim hanım arkadaşları bağırtırdık. “Kızını aldık” derdik sonra suçluya. Bağıran bizim arkadaşımız. “Konuşacaksan konuş sıkıntıya girecekler yoksa” derdik mesela. Tiyatro yapardık biraz” yanıtı tarihi nitelikteydi.
Hep bahsediliyor ama kaba dayak, elektrik vs. gibi yöntemlerden. O yöntemler yok muydu?
İşkence yerinin kritik adresi: Ziverbey köşkü
Mehmet Eymür, kardeşlerinin izinden gitti, 1965 yılında “takip memuru” olarak MİT’te işe başladı. Öldürülen MİT yöneticisi Hiram Abas’ın ekibinde yer aldı.
12 Mart cuntası tarafından İstanbul Anadolu yakasında kullanılan Ziverbey Köşkü’nde çok sayıda kişiyi “işkenceli” sorgulardan ele geçirdi. O dönem büyüsü gören bir isim de gazeteci-yazar İlhan Selçuk’tu. Eymür, Selçuk’un öğrendiği dönemde Ziverbey’de olmadığını iddia etti. Selçuk, kullanım kolaylığı altında ispatlamak için ifadelerdeki cümlelerin sondan ikinci kelimelerinin baş harflerinden ” Akrostiş ” oluşturdu. Harfler birleştirildiğinde “İşkence altındayım” ifadesi ortaya çıkıyor.
Ulaş Bardakçı ve Mahir Çayan’a operasyon
Mehmet Eymür, 1970’li yıllarda sola karşı düzenlenen birçok operasyonda aktif rol oynadı. 1972’de İstanbul’da öldürülen THKP-C liderlerinden Ulaş Bardakçı’nın vurulduğu operasyon evde yapılan Eymür’de, aynı yıl Tokat’a bağlı Kızıldere Köyü’nde saklanan Mahir Çayan ve arkadaşlarına yönelik operasyonda görev aldı. Bu operasyonda Çayan ve arkadaşları öldürüldü.
Susurluk döneminde MİT’e geri döndü
Eymür’ün MİT’e yeniden dönüşü 1994’te oldu. Başarısız meçhul cinayetlerin yaşadığı dönemde denk gelen tarihte Eymür, Özel İstihbarat Dairesi’nin başına geçildi. Bu dairenin adı daha sonra Kontr-Terör Daire Başkanlığı oldu.
Eymür’ün yeni süreçteki en gelişme eylemi, 1985’te “komplikasyonlara sebep olduğu”, teşkilattan uzaklaştırılan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ı 1994’te yeniden MİT’e alınması oldu. Yeşil, Lübnan ve Suriye’de Abdullah Öcalan’a yönelik başarısız operasyonlarda başarılı oldu. 28 Kasım 1996’da Mahmut Yıldırım’dan Lübnan operasyonu yapıldıktan sonra daha fazla haber alınamadı. Yeşil için “Yürekli bir oğlandı” diyen Eymür, MİT’e yeniden hazırlanmasını ise “Tabii şimdi bize düzgün adam lazım değil ki. Düzgün adam gösterme haberini üretiyor? Bir faaliyetin içinde olan adam zaten kirli adamdır” sözleriyle savundu.
Yeşil’in kırılan kaburgalarını tedavi ettirdi
Mehmet Eymür, bu süreçte Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile sık sık karşı karşıya geldi. MİT’in kullandığı Yeşil, o dönemde Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alındı ve sorguda “kaburga kemikleri” kırıldı. Yeşil, bu arada MİT’e teslim edildi. MİT, Yıldırım’ın yönetimini üstlendi.
Mahmut Yıldırım, Eymür’e bağlı MİT’e bağlı olarak aynı dönemde Ağar’ın ekibiyle de yakın irtibattaydı. İran uyruklu Lazem Esmaeili, 1995’te Askar Smitko’yu kaçıran Mahmut Yıldırım, fidye olarak 300 bin Alman Mark’ı ve birkaç gün sonra da 50 bin Amerikan Doları aldı. Ancak Yıldırım, onu iki İranlıyı daha sonra infaz etti.
Polis, mafya ve siyaset üçgeni
3 Kasım 1996 tarihinde Abdullah Çatlı ve emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ’ın öldüğü, DYP milletvekili Sedat Edip Bucak’ın yaralandığı Susurluk kazasından kurtulduğu görüldü. Polis, mafya ve siyaset üçgenindeki karanlık olayların ortaya çıkması üzerine Mehmet Eymür, 1997’de MİT’in “Washington Temsilcisi” tarafından gözlerden uzaklaştırılarak yapıldı. Kutlu Savaş’ın Susurluk raporunun ardından bu merkezlik halinde ve Eymür 1988’de Türkiye Şeker Fabrikaları’nda müşavirliğe atandı. Ancak Türkiye’ye dönmeyi kabul etmeyen Eymür, ABD’ye yaşamaya başladı ve açıldı.org adlı internet ortamında yayınlar yapılmaya başlandı.
Ergenekon’da tanık oldu
Eymür’ün yeniden sahneye çıkışı Ergenekon soruşturması sırasında oldu. Eymür, 17 Haziran 2008’de savcı Zekeriya Öz’e tanık sıfatıyla “bildiklerini” anlattı. Ergenekon davasında da tanıklık yaptı.
“Çatışmacı” bir strateji olan Eymür, MİT’te görev yaptığı süre boyunca sürekli diğer yöneticilerle “rekabet” halinde oldu. İstanbul MİT Bölge Başkanı Nuri Gündeş, MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun bu isimlerin başında geldi. Doğu Perinçek ile olan kavgası “kan davasına” dönüşen Eymür’ün, Mehmet Ağar ile olan çatışması ise “İki Mehmet kavgası” olarak anıldı.
Eymür, MİT’te çok sayıda soruşturma düzenledi, disiplin cezasına çarptırıldı. Eski CHP Erzincan Milletvekili Nurettin Karsu’nun evinin basılması, engellenip dövülmesi olayına adı karışan Eymür, bu nedenle “kademe ilerlemesinin durdurulması” cezası aldı. (Kısa Dalga)