Hukuk örgütleri tarafından düzenlenen Ege İnsan Hakları Okulu’nun ikinci gününde, kapitalizm ve endüstriyalizme karşı komünal yaşam ve eko-ekonomi fikirleri öne çıktı. “Sınıf, komün, yeni siyasal özellikler” ve “Kadınların, queerlerin ve özgürlük mücadelelerinin kesişimi” başlıklı oturumlarda, mevcut sistemlere alternatif modeller ve mücadele stratejileri masaya yatırıldı.
İlk oturumda konuşan Menderes Tutuş, sermayenin toplumu “güvencesiz proleterleştirme” hedefi olduğunu belirterek, bu hedefe karşı toplumsal mücadele ve örgütlenmenin şart olduğunu vurguladı. Dr. Sinem Özer ise felsefe tarihindeki komün imgelerine değindi.
Oturumun son konuşmacısı Dr. Hasan Kılıç, 27 Şubat 2025 tarihli “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ve Manifestosu”nu merkeze alarak bir sunum yaptı. Kılıç, modern Kürt özneleşmesinin dört boyutunu anlattığı konuşmasında, “Kürtleşmek”, “demokratikleşmek”, “bölgeselleşmek” ve “evrenselleşmek” kavramlarını detaylandırdı. Kılıç, “Kapitalizm yerine komünaliteyi, endüstriyalizm yerine eko-ekonomiyi esas alarak komün yoldaşlığı ekseninde evrenselleşmek” ifadelerini kullandı. Kılıç, iktidarlaşmayan, çoklaşan ve demokratikleşen bir “komünleşme” modelinin altını çizdi.
Kadına Yönelik Şiddet Mücadelesi ve “Faşist Enternasyonal” Uyarısı
İkinci oturumda ise kadın, queer ve özgürlük mücadelelerinin kesişim noktaları ele alındı. Remzi Altunpolat, sömürü ve tahakkümün birbirinden ayrılamayacağını, queer özgürlük siyasetinin ise demokratik siyasetin tamamlayıcısı olarak görülmesi gerektiğini söyledi.
Duygu Doğan, kadına yönelik şiddetle mücadelenin ceza adaleti talebine sıkıştırılmaması gerektiğini vurguladı. Doğan, “Bizim adalet talebimiz devletten daha çok hapis ceza istemek mi?” diye sorarak, asıl hedefin bütüncül bir koruma ve şiddete karşı mücadele politikası olduğunu ifade etti. Doğan, “Mücadelenin mahkemelerde başlamadığını bilmek lazım. Bizim tartışmamız gereken konu, kazanımlarımızı nasıl koruyacağımız ve birleşik mücadeleyi nasıl sağlayacağımız olmalı” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Nazan Üstündağ ise “faşist enternasyonal” olarak adlandırdığı küresel bir yapılanmaya dikkat çekti. Üstündağ, toplumların kendini yeniden üretme araçlarının elinden alındığını ve bunun özellikle kadın bedeni üzerinden yürütüldüğünü belirterek, “Kadınlar başta olmak üzere tüm ezilenlerin ve toplumun tüm kesimlerinin küresel bağlamda savaşması gerekiyor” çağrısında bulundu.
Program, diğer oturumlarla devam ediyor.
