Haber: Atilla Yoğurtçu
Burhaniye Emek ve Demokrasi Bileşenleri, dövülerek öldürülen gazeteci Hakan Tosun için yayımladığı açıklamada, olayın Türkiye’deki suç, çeteler ve sermaye ilişkilerinin göstergesi olduğunu vurguladı. Açıklamada, Akbelen’den Kaz Dağları’na doğa direnişlerini belgeleyen Tosun’un hedef alınmasının toplumsal bir yara olduğu belirtilerek, “Soruşturmadaki sis perdesi kalkmadıkça susmayacağız, Hakan Tosun’a ne olduğunu sormaya devam edeceğiz” denildi.
Burhaniye Emek ve Demokrasi Bileşenleri, geçtiğimiz günlerde uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybeden gazeteci ve aktivist Hakan Tosun için bir açıklama yayımladı. Açıklamada, Tosun’un ölümünün sadece bireysel bir kayıp değil, ülkedeki adaletsizlik ve denetimsizliğin bir göstergesi olduğu vurgulandı.
”HAKİKATİN PEŞİNDEYDİ: HAKAN TOSUN’U UNUTMAYACAĞIZ”
başlığıyla yayımlanan metinde, Türkiye’deki suç, kara para trafiği, çeteler ve sermayenin iç içe geçtiği bir yapıya dikkat çekildi. Devletin denetim gücünü yitirdiği, adaletin siyasallaştığı bu dönemde, gerçeği savunanların hedef alındığı belirtildi.
”DOĞAYI, EMEĞİ VE İNSAN ONURUNU SAVUNDU”
Hakan Tosun’un “bu düzenin sessizliğine boyun eğmeyenlerden” olduğu ifade edilen açıklamada, Tosun’un kamerasını ve kalemini doğayı, emeği ve insan onurunu savunmanın bir aracı olarak gördüğü vurgulandı. Yıllar boyunca Akbelen’den İkizdere’ye, Validebağ’dan Kaz Dağları’na kadar sayısız direnişi belgelediği ve “yaşanabilir bir dünya” fikrinin tanımlayıcısı olduğu kaydedildi.
”ADALETİN, GÜVENLİĞİN VE TOPLUMSAL VİCDANIN YARA ALDIĞI BİR GÖSTERGE”
Bileşenler, Hakan Tosun’un ölümünün “yalnızca bireysel bir kayıp değil; adaletin, güvenliğin, toplumsal vicdanın yara aldığı bir gösterge” olduğunu belirterek, sokakların “çeteleşmiş, mafyalaşmış, denetimsiz bir düzene teslim edildiğini” ve hak savunucularının yaşamının “karanlık güçlerin insafına bırakıldığını” dile getirdi.
”SORUŞTURMADAKİ KAYGILAR GİDERİLMEDİ”
Cinayetle ilgili yürütülen soruşturmaya ilişkin ciddi kaygılar dile getirilen açıklamada, “Kamuoyunun kafasındaki sorular giderilmemiştir. Tersine, kimi zanlıların korunduğu izlenimini güçlendiren bir tablo ortaya çıkmıştır. Cinayetin üzerindeki sis perdesi kaldırılmadıkça, gerçeğe ulaşılmadıkça, hiçbir adalet duygusu yeniden inşa edilemez” ifadelerine yer verildi. (Gazeteci Hakan Tosun’un 10 Ekim’de İstanbul Esenyurt’ta saldırıya uğradığı, 13 Ekim’de hayatını kaybettiği, olayla ilgili iki şüphelinin tutuklandığı, ancak kamera kayıtlarının saldırgan yakınları tarafından alındığı iddialarının soruşturmada belirsizlik yarattığı biliniyor.)
”HAKİKATİN PEŞİNDEN GİTMEK EN AĞIR BEDELİ ÖDEMEK ANLAMINA GELİYOR”
Açıklama, Türkiye’deki sermaye, mafya ve iktidar ilişkilerinin oluşturduğu örümcek ağına dikkat çekilerek sonlandırıldı. Hakikati savunmanın artık bir cesaret meselesi olduğu belirtilerek, “Hakan Tosun, bu cesareti taşıyanlardandı. O, sessiz kalmadı — gerçeğin izini sürdü. Ve biliyoruz: bu ülkede hakikatin peşinden gitmek, bazen en ağır bedeli ödemeyi göze almak anlamına geliyor” denildi.
Bileşenler, hiçbir cinayeti sıradanlaştırmayacaklarını vurgulayarak, “Hakan Tosun’un ölümü, susmamamız için bir çağrıdır. Onun yaşamı savunan mirası elimizden alınamayacak. Adalet sağlanıncaya, gerçeğin üzerindeki karanlık dağılıncaya kadar soracağız: ‘Hakan Tosun’a ne oldu?’ Ve cevabını alıncaya kadar susmayacağız” sözleriyle tepkilerini ve adalet arayışlarını sonuna kadar sürdüreceklerini ifade ettiler.