CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bolu mitinginde yaptığı konuşmada, Erdoğan’ın muhalefet partileriyle görüşmesi üzerinden yaşanan tartışmayı değerlendirdi. Özel, “Yıllardır bayramlaşmadığı partileri davet edip çay içti diye, yıllardır elini sıkmadıklarına şimdi çeşitli umutlarla el uzattılar diye esas kızılacak dururken, hiçbir günahı olmayan kişilere, partilere, seçmenlerine ağır gelecek sözler, laflar söylenmesin” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Bolu’da gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi’ne katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, muhalefet partilerinin Meclis açılışında Erdoğan ile görüşmeleri üzerine eleştirilmelerine tepki gösterdi.
Özel, şunları söyledi:
“HİÇBİR GÜNAHI OLMAYAN KİŞİLERE, PARTİLERE, SEÇMENLERİNE AĞIR GELECEK SÖZLER, LAFLAR SÖYLENMESİN”
“Açıkça söylüyorum. Burada çok net, geçtiğimiz hafta bu otobüsün üstünde Filistin mitingi için muhalefet partilerinin liderleri ile birlikteydik. Her zor günümüzde bize koşan, gelen, destek açıklayan güçlü bir muhalefet var Türkiye’de. İYİ Parti’nin, DEVA’nın, Gelecek’in, Saadet Partisi’nin, yeni mücadele hattıyla Yeniden Refah Partisi’nin, DEM Parti’nin tüm süreçlerde, CHP’ye yapılan saldırılarda, destek açıklamalarını okuduk, ziyaretlerini kabul ettik, müteşekkirlerimizi de bildirdik. Bundan sonra da kimse, sakın ha sakın birileri kendini gayrimeşru görüp, birileri CHP’nin olmadığı yerde ‘Aman aman’ deyip yıllardır bayramlaşmadığı partileri davet edip çay içti diye, yıllardır elini sıkmadıklarına şimdi çeşitli umutlarla el uzattılar diye esas kızılacak dururken, hiçbir günahı olmayan kişilere, partilere, seçmenlerine ağır gelecek sözler, laflar söylenmesin. Çünkü bildiğimiz bir şey var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’ni bir cephe olarak savunmuyoruz. Biz Türkiye’nin bütün demokrasisini savunuyoruz. Bunun için de şunu biliyoruz ki; kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Bunun için muhalefete muhalefet devrini çok geride bıraktık. Geçmişte hatalar oldu, kusurlar oldu, tartışmalar oldu. Haklıyı, haksızı orada bıraktık. Biz önümüze bakarken kol kola, omuz omuza dayanışma içinde, başımızdaki bu kötülüğe karşı kendini getiren sandıktan kaçan, demokrasi treninden inen, bir daha seçim yapmamayı bile hesap eden, yapacaksa da kendinden sonrasına veliahtı bile aileden arayan birine karşı demokratik mücadeleyle kazanacağız. Mücadeleyi büyütmeye, bütün muhalefete hep beraber sarılmaya söz mü? Söz mü? Sakın ha sakın, kimse iktidara muhalefet etmek varken, muhalefete muhalefetle uğraşmasın. Bizim hedefimiz belli, sandık gelecek başımızdaki bu ceberut iktidar gidecek.”
“37 VATANDAŞIMIZ VE 200 AKTİVİST İSRAİL’İN ELİNDE”
“Bir yandan da Beyaz Saray Gazze planını açıkladı. Maalesef günde 100 çocuğun öldüğü yerde, bütün dünya da ‘Belki kan durur’ diye durdu bir baktı. Ve aslında bu adil olmayan, haksız, eşitsiz yaklaşıma hiç olmazsa kan dursun diye bir şans vermeye başladı. Ama daha bunun üzerinden bir gün geçmeden İsrail Sumud filosuna saldırdı. 37 vatandaşımız ve 200 aktivist şu anda İsrail’in elinde. Ve Türkiye’de hukuk devletini işletmeyenler, dünyada da vatandaşlarımıza yapılan hukuksuzluklara ses çıkaramıyorlar. 37 tane civcivini alsan İngiliz’in, Amerika’nın, İsraillinin karşına dikilir. 37 canımız İsrail’in elinde bizimkilerin hiçbir şey yaptığı yok. Buradan açıkça söylüyorum, biz Filistin meselesinde yanarlı dönerli, çıkarlı mıkarlı ilişkilerin içerisine girmeyiz. Tarihsel bir tutarlılık içindeyiz. Karaoğlan Ecevit, Yaser Arafat‘a ne destek verdiyse Özgür Özel de Mahmut Abbas‘a o desteği verir. Bu meydan Deniz Gezmiş ve arkadaşları Filistin’e nasıl bakıyorsa, Filistin’e öyle bakar. Ağzından günü gelince Filistin’i düşürmeyenler, böyle bir süreçte Filistin planında Gazze’nin bir yandan boşaltılması, yerine Trump‘ın gelmesi, oralara kendince bir takım yatırımlar yapması, önündeki hidrokarbon yataklarına çökmesi gibi Amerika’nın kazançlı çıkacağı bir planı, Filistin lehine çevirebilmek için dünya kamuoyunu harekete geçirmek durumundadır. Ben kendi adıma hem Başkan Yardımcısı olduğum Sosyalist Enternasyonal’de, hem Avrupa’daki bütün sol ve sosyal demokrat partilerin çatı örgütü PES’te bunun için mücadele ediyorum, etmeye de devam edeceğim. Tüm uluslararası temaslarla grubumuz da Filistin’in yanındadır ve sonuna kadar arkasındadır.”
“BAK YEDİ AY SONRA OTOBÜSÜN ÜZERİNDEYİM YİNE”
“Malum 19 Mart darbesinin üzerinden tam 198 gün geçti. İktidar o gün milletin sofrasından kalktı, gitti Trump’ın sofrasına oturdu. 198 gün sonra burada, Bolu’dayım. O günlerde söylediği bir sözü Bolu’ya hatırlatayım. Diyordu ki, ‘Bir aya kalmaz, bir ay. İnsan içine çıkamayacaklar.’ Bak, yedi ay sonra otobüsün üzerine çıktım yine. Bolu’nun gözünün içine bakıyorum. ‘Birbirlerinin yüzlerine bakamayacaklar’ diyordu. Milletin yüzüne bakıyorum, Bolu’nun gözünün içine bakıyorum. Buradan söylüyorum ki sen siyasi mücadeleyi bıraktın. Örneğin, Erdoğan Bolu AK Parti teşkilatına güvenmiyor, Bolu AK Gençlik’e güvenmiyor, kadın kollarına güvenmiyor. Onun için yeni bir kol kurmuş, bizi yenmek için. AK Parti’nin yargı kollarına güveniyor. Yargı Kolları Başkanı Akın Gürlek’e güveniyor. Biz Bolu’da siyaseti milletvekilimizle, il başkanımızla, belediye başkanımızla, yöneticilerimizle birlikte yapıyoruz. Biz varsa yoksa sonuna kadar Bolu’ya inanıyoruz, gücü de Bolu’dan alıyoruz, hizmeti de Bolu’ya yapıyoruz. Oraya bir yargı kolları başkanı koymuş.”
“GEZİ’DE DEĞİL, AK PARTİ’NİN KARA DÜZENİNE ALET OLUP SUÇ İŞLİYOR”
“Bugün Fatih Altaylı’nın duruşması vardı. 104 gündür tutuklu. Boş Koltuk yayınını milyonlar izliyor adam içeride iken. Bugün, 104 günün sonunda serbest kalması dışında bir seçenek yok. Yaptığı suçlama; ağzıyla söylediği lafın başını kırpmış ve sonunu kırpmış. Efendim ‘Cumhurbaşkanı’na tehdit ve hakaret.’ Lafın içinde ne tehdit var, ne hakaret. Bugün tutukluluğun devamına karar verdiler. Ayşe Barım, 13 yıl önce Gezi Parkı’na gitmiş. Buradan duyana, duymayana duyuralım. Şikayetçi, bunu şikayet eden diyor ki, ‘Ayşe Barım’ı tanımam. Sosyal medyadan Gezi’ye gittiğini gördüm. Kızdım, şikayet ettim. Gözümle görmedim’ diyor. 13 yıl sonra 248 gündür tutuklu. Hakim karşısına çıktı, ‘Gezi’ye onların Ayşe Barım götürdü’ dedikleri bütün sanatçılar ‘Ayşe söylemedi’ dediler. Hatta birisi dedi ki, ‘Ne Ayşesi ya, beni Yavuz Bingöl çağırdı’ dedi. Yavuz Bingöl, o zaman özgürlükçüydü, bugün darbeci oldu ve Erdoğan’ın dizinin dibine oturdu. Eğer şu kadarcık haysiyeti olsa birilerinin bu ifade üzerine giderler, nasıl karga tulumba herkesi alıyorlar. Öyle de değil, bir telefon açın ya. Bir telefon açın da Yavuz Bingöl’ü bir ifadeye çağırın göreyim. Ama Yavuz Bingöl Gezi’de suç işlemedi. Bugün AK Parti’nin kara düzen düzenine alet olduğu için suç işliyor. Furkan Karabay, ‘Akın Gürlek hakkında haber yaptı’ diye tutuklandı. 114 gündür hapiste. Genç arkadaşımızı bugün yine hapisten salmadılar. Onun için söylüyorum. Bizim birbirimizle uğraşmaya değil, hep birlikte mücadele etmeye, hep birlikte kazanmaya ihtiyacımız var. Ne diyoruz? ‘Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.’ Muhteşemsiniz. Bugün Bolu’da Bolu tarihinin en önemli akşamlarından bir tanesinde dezavantajlı bir tarihte, dezavantajlı bir saatte muhteşem bir birlikteliği hep birlikte yaşadık”
“BİZ BU HALKIN PARTİSİYİZ”
“Karşımızda bundan 23 yıl önce kendi hocasına, Erbakan Hoca’ya ‘Yaş 70, iş bitmiş’ diyen biri var. Bundan 25 yıl önce rahmetli Ecevit‘e, Karaoğan’a Kıbrıs Fatihine, Amerika’nın dizinin dibine çöken değil, dizini titreten Karaoğlan’a ‘Ölünce mi bırakacaksın be adam?’ diyen birisi şimdi o yaşlara geldi. Ben kimseye ne ölümü anarım, ne yaşlılığıyla dalga geçerim. Allah herkese sıhhat, afiyet versin. Güçleri yetiyorsa mücadele etsinler, bizi yensinler. Ama biz gücünü Amerikalar’da arayan, bu milletin gözünden de gönlünden de düşmüş olanlara karşı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini bir kez daha birinci parti yapmaya ve geçen son seçimlerde olduğu gibi ‘Türkiye’nin birinci partisi, Cumhuriyet Halk Partisi’ dedirtmeye devam edeceğiz. Biz oğlan mı olsun, damat mı olsun, atanmış bakanlardan TikTokçu mu olsun, yoksa çıksın Erdoğan mı olsun, rakip konusunda bir tercihimiz yok. Çünkü biz karşımızda kimin olduğuna değil, kimin gözünün içine baktığımıza bakıyoruz. Biz işçilerin, alınteri ile çalışanların, toprağa alnının terini düşürüp oradan bereket fışkırtanların, açtığı dükkanında helal bir kazanç için siftahı bekleyenlerin, biz geleceği dünyanın öbür ucunda değil, hayallerini burada kurmalarını istediğimiz gençlerin partisiyiz. Biz emeklinin de emekçinin de yaşlıların da gençlerin de çiftçinin de köylünün de esnafın da biz bu halkın partisiyiz. Biz sizin partiniziz. Bunun için hep beraber partimizin yenilediğimiz programıyla, hükümet programımızla, seçim vaatlerimizle, açıklanan her bir vaadimizle kimin yarasına süreceğimiz merhemi söyleyerek, bu güzel ülkeyi güçlendirerek, kalkındırarak, adaleti mahkemede de cüzdanda da sağlayarak, 100 liralık verginin 89 lirasının milletten, 11 lirasının şirketten alındığı değil. Bugün yüzde 68 vergi dolaylı vergi. Şu çerezci dükkanına girince, şuradan ayakkabı alırken, elektrik faturasında, su faturasında, benzinde, telefonda fabrikatörle kapısındaki bekçi aynı vergiyi veriyor. Yüzde 21 de maaşlardan kesilen vergi. Etti; 89. Yüzde 11 kurumlar vergisi. Bunu tam tersine çevireceğiz. Çok kazanan çok verecek, az kazanan az verecek. Kazanmayan vergi falan vermeyecek. Söz veriyoruz.”
“İKTİDARA DÜNDEN BİR GÜN DAHA YAKLAŞTIK”
“Her gün sabah güneş doğduğunda yatağınızdan kalkarken şunu düşünerek kalkın. İktidara dünden bir gün daha yaklaştık. İstedikleri kadar kaçsınlar o sandığı kaçırsınlar, eninde sonunda o sandığı da getireceğiz bu iktidarı da değiştireceğiz. Ve en sonunda bir kez daha hep beraber Türkiye’ye kurtarmanın, demokrasiyi yeniden kurmanın ve bu ülkeyi hepimizin ülkesi yapmanın azmindeyiz, kararlılığındayız. Bunun için bir tek şeye ihtiyaç var. O da sizin inancınızı kaybetmemektir. Sizin gösterdiğiniz bu cesareti sürdürmektir. Bu meydanlara sığmayan, Bolu’ya taşan bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeliyiz. Ahlaki üstünlük bizdedir. Ahlaki üstünlük psikolojik üstünlüğü getirir, o bizdedir. Psikolojik üstünlük, çoğunluk enerjisini getirir. O bizdedir. Ahlaki üstünlüğümüzle, psikolojik üstünlüğümüzle, sizdeki çoğunluk enerjisiyle biz kazanacağız. Biz kazanacağız. Biz kazanacağız. Cumhuriyet Halk Partisi’nde Cumhurbaşkanı Adayı kim? Kim adayımız? Ekrem İmamoğlu. Ya olmazsa? Ya yolunu keserlerse? Yerine kim aday biliyor musun? Sizsiniz aday. Kaldır elini göreyim. Sensin aday. Benim adayım sensin. Yarın sabah yataktan Cumhurbaşkanı Adayı olarak kalkmaya hazır mısın? Kapı kapı çalışmaya, sonuna kadar anlatmaya, bu iktidarı yenmeye hazır mısın? İşte benim Cumhurbaşkanı Adaylarım. Birlikte yürüyecek miyiz? Haydi o zaman. Yürüyelim arkadaşlar. Yolunuz açık olsun. Hepinize güveniyorum, hepinize inanıyorum. Sağ olun, var olun.”