Eski Adalet Bakanı ve TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cuma hutbesinde kadınlara erkeklere göre yarı oranda miras hakkı tanıyan İslam hükmünü hatırlatmasına gelen eleştiriler üzerine sosyal medya hesabından bir açıklama yayımladı. Bozdağ, hutbelerin siyaset üstü olduğunu ve anayasal güvence altında bulunduğunu belirterek, yapılan hatırlatmanın bir dayatma olmadığını öne sürdü. Ancak bu savunma, Diyanet’in kadın haklarına yönelik tartışmalı yaklaşımını bir kez daha gündeme getirdi.
Diyanet’in hutbesi, İslam hukukunda yer alan ve kadın ile erkeğin miras paylarının farklı olmasını öngören bir hükmü hatırlatıyordu. Bu durum, özellikle kadın hakları savunucuları tarafından eleştirilerek, 21. yüzyılda eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle tartışmaya açıldı.
Bozdağ, bu tartışmalara yanıt olarak şu paylaşımı yaptı:
“Malum, her Cuma günü, cuma namazı kılınmadan önce camideki minber üzerinde hatip tarafından bir hutbe okunur.
Maalesef, son günlerde hutbeler, haksız tartışmalara malzeme ediliyor.
Hutbeler, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında ve üstünde kalınarak Kur’an ve sünnete göre hazırlanır.
Hutbelerde, cuma namazını kılmaya gelen Müslümanlara, İslâm hükümleri hakkında bilgiler aktarılır, hatırlatmalar yapılır ve öğütler verilir.
Cuma namazı öncesi minber üzerinde hutbe irat edilmesi, bizzat Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (Sallallâhu aleyhi ve sellem) uygulamasıdır ve o dönemden beri de devam etmektedir.
Tercih hakkını ortadan kaldırmazmış
Kaldı ki hutbelerde İslâm hükümleri hakkında bilgiler aktarılması, hatırlatmalar yapılması ve öğütler verilmesi, Anayasa (2,24 ve 136’ncı maddeler) ile kanunun (22/6/1965 tarihli ve 633 numaralı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun) teminatı altındadır.
Hutbelerde bazı İslâm hükümleri hakkında; bilgilerin aktarılması, hatırlatmaların yapılması ve öğütlerin verilmesi ve Müslümanların da bunlara uygun davranmaya davet edilmesi, kimsenin; dünyevi veya siyasi görüşlerine, tercihlerine veya yaşam tarzına bir dayatma ya da müdahale değildir. Çünkü hutbeler, kimsenin, iradesini ve hürriyetini yok etmez ve tercih hakkını ortadan kaldırmaz.”