1. Haberler
  2. Türkiye Gündemi
  3. Türkiye’nin Yüzde 88’i Çölleşme Riskiyle Karşı Karşıya!

Türkiye’nin Yüzde 88’i Çölleşme Riskiyle Karşı Karşıya!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Dünyadaki Kuraklık Noktaları” adlı yeni bir rapor, son iki yılda dünya tarihinin en ciddi kuraklıklarından birkaçının gerçekleştiğini gösterdi ve Türkiye’nin de 2030 yılında ciddi bir kuraklıkla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu. Rapora göre, Türkiye’de su kaynaklarının %75’i tarım alanında kullanılıyor ve 2030’da olası kuraklık göz önüne alındığında, ülkede ciddi yatırımların hayata geçirilmesi gerekiyor.  

Birleşmiş Milletler (BM) desteğiyle hazırlanan ve son iki yılda tarihin en ciddi kuraklıklarından birkaçının gerçekleştiğini gösteren “Dünyadaki Kuraklık Noktaları” başlıklı yeni bir rapor yayımlandı. Rapora göre, Türkiye 2030 yılında ciddi bir kuraklıkla karşı karşıya kalabilir.

Akdeniz bölgesine özel bir bölümün ayrıldığı raporda; hava sıcaklıklarındaki artışla yağışlardaki düşüş dikkate alınarak bölge iklim değişikliğinin ana merkezlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Akdeniz ikliminde kuraklığın normal olduğu ancak sıklığının ve etkisinin 1950’lerden bu yana hızla arttığı belirtiliyor.

Rapora göre bölgede ortalama hava sıcaklıklarının 2050 yılında 2-3 derece, 2100 yılında 3-5 derece arasında artması bekleniyor. Her 2 derecelik sıcaklık artışı, bölgede suya erişimin %15’e kadar varan oranda azalması anlamına geliyor. Raporda ayrı bir yer ayrılan Türkiye de, çöl iklimine benzeyen bir iklimin görülmesi olasılığının artması nedeniyle bu kuraklıktan etkilenme potansiyeli en yüksek ülkeler arasında görülüyor.

Akdeniz havzasında iklim değişikliği ve küresel ısınmanın etkisi ve olası risklerini incelemek için raporda üç ülke baz alınıyor: İspanya, Fas ve Türkiye.

Türkiye’nin %88’i Çölleşme Riskiyle Karşı Karşıya

“Türkiye yarı kurak ve toprak parçalanmaya yatkın. Ülkenin %88’i çölleşme riskiyle karşı karşıya” ifadelerinin yer aldığı rapora göre, 21. yüzyılın sonunda Türkiye’de yağış oranları %30 oranında düşecek. Eş zamanlı olarak sıcaklıklar da artacak ve 2100 itibarıyla ülkenin batısı ve güneyinde ortalama sıcaklıklar 4-5 derece daha fazla olacak.

2019’da Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) göre su konusunda sıkıntılar yaşayan ülke kategorisinde olan Türkiye, 2030’da “su fakiri” ülke kategorisinde olma riskini taşıyor. Buna göre, nüfusun ve tarım alanlarının %80’i beş yıl içinde kuraklık riski yaşayabilir.

Yanı sıra raporda, 2022’deki aşırı kurak geçen mevsimlerin ardından Türkiye’de 2023 yılında ciddi bir kuraklık görüldüğü, bunun etkilerinin de özellikle tarım alanında hâlâ devam ettiğinin altı çiziliyor.

Türkiye’de su kaynaklarının %75’i tarım alanında kullanılıyor. 2030’da olası kuraklık göz önüne alındığında, rapor, su kaynaklarının kullanımı ve farklı kaynaklara yönelme konusunda ülkede ciddi yatırımlar yapılması gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor. 2025 yılının Ocak ayı da, son 24 yılın “en kurak Ocak ayı” oldu. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ortalama Ocak ayı yağışının %6’sını alırken diğer bölgeler de sadece %30’unu aldı.

Kuraklık Yoksulluğu ve Ekosistem Çöküşünü Ağırlaştırıyor

Somali’den Avrupa’ya kadar pek çok ülke, iklim değişikliğinin daha da belirginleştirdiği bu kuraklıklara tanık oldu.

“Sessiz bir katil” olarak nitelendirilen kuraklığın “yavaşça hayatımıza girdiği, kaynakları tükettiği ve yaşamları mahvettiği”nin belirtildiği raporda, kuraklığın yoksulluk ve ekosistem çöküşü gibi sorunları daha da ağırlaştırdığı aktarıldı. Kuraklığın Afrika, Akdeniz, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya’daki etkilerine dikkat çekilirken, Somali’de bu yılın başında 4,4 milyon kişinin kriz düzeyinde gıda güvensizliğiyle karşı karşıya olduğu tahmin ediliyor.

Raporun yazarları, bu “yeni normale” hazırlanmaları için hükümetlere daha güçlü erken uyarı sistemleri de dahil olmak üzere çeşitli tedbirler almalarını tavsiye ediyor.

“Yavaş İlerleyen Küresel Bir Felaket”

ABD Ulusal Kuraklık Azaltma Merkezi’nin kurucu direktörü Dr. Mark Svoboda, “Bu yavaş ilerleyen küresel bir felaket ve şimdiye kadar gördüklerimin en kötüsü” dedi ve ekledi: “Bu rapor kuraklığın yaşamları, geçim kaynaklarını ve hepimizin bağımlı olduğu ekosistemlerin sağlığını nasıl etkilediğinin sistematik olarak izlenmesi gerektiğinin altını çiziyor.”

“Dünyadaki Kuraklık Noktaları” adlı rapor 2023’ten 2025’e kadar kuraklıktan en ciddi şekilde etkilenen yerleri saptadı.

Kurak Bölgeler Son 40 Yılda Üç Katına Çıktı

Bu süre zarfında iklim değişikliğinin ısıtıcı etkileri, küresel hava durumunu değiştiren doğal iklim olayı El Niño tarafından daha da kötüleştirildi. Pasifik Okyanusu’nun bazı bölgelerinde deniz yüzey sıcaklığı ortalamanın üstüne çıktığında ekvator boyunca rüzgarlar değişime uğruyor. El Niño denen bu durum tipik olarak Güney Afrika, Güneydoğu Asya, Kuzey ve Güney Amerika ve Avustralya gibi tropikal bölgelerde kurak koşullara neden oluyor.

Kenya, Etiyopya ve Somali’de yağmurlu olması gereken mevsimlerde üst üste yıllarca yağmur yağmaması sonucu Ocak 2023’te Afrika Boynuzu bölgesi son 70 yılın en kötü kuraklığıyla karşı karşıya kaldı. Bundan bir yıl önce de kuraklığın yol açtığı kıtlık nedeniyle Somali’de yaklaşık 43 bin kişi hayatını kaybetmişti.

Botsvana’daki su aygırlarının kuru nehir yataklarında mahsur kalması, Zimbabve ve Namibya’da yeterli gıdaya erişemeyen kişileri beslemek ve aşırı otlatmayı önlemek için öldürülen fillerle birlikte Afrika yaban hayatı da bu kuraklıktan etkilenmiş durumda. Raporda kuraklığın en savunmasız toplulukları ve kadınları daha çok etkilediği, toplum üzerinde geniş kapsamlı etkileri olduğu aktarılıyor. Bunun örneklerinden biri olarak da Doğu Afrika’nın kuraklıktan en çok etkilenen dört bölgesinde ailelerin geçinebilmek için başlık parasına yönelmesiyle birlikte çocukların zorla evlendirilmesi vakalarının iki katına çıkması gösteriliyor.

Krizin Ciddi İşaretleri

“İnsanların kuraklıkla başa çıkmak için başvurduğu mekanizmaların, bu kuraklıkta işe yaramamaya başladığını gördük” diyen raporun başyazarı Paula Guastello, “Okuldan alınan ve evliliğe zorlanan kızlar, karanlığa gömülen hastaneler ve kirli su bulmak için kuru nehir yataklarında çukur kazan aileler… Bunlar ciddi birer kriz işareti” şeklinde konuştu.

Rapora göre düşük ve orta gelirli ülkeler yıkımın en ağır yükünü taşırken diğer ülkeler de bundan etkileniyor. Örneğin İspanya’nın zeytin hasadı iki yıl süren kuraklık ve rekor sıcaklıklar nedeniyle yarıya indi. Avrupa son 500 yılın en büyük kuraklığıyla karşı karşıya. Amazon havzasında rekor seviyeye düşen su seviyeleri balıkları öldürdü ve nesli tükenmekte olan yunusları daha fazla risk altına soktu. Binlerce kişinin kullandığı su kaynakları da bundan etkilendi. Kuraklık dünya ticaretini de etkiliyor: Ekim 2023 ile Ocak 2024 arasında Panama Kanalı’nda su seviyesi öyle düştü ki günlük gemi geçişleri 38’den 24’e indirildi.

“Kuraklık Sosyal, Ekonomik ve Çevresel Buhranlara Yol Açabiliyor”

Raporun yazarlarından Dr. Kelly Helm Smith, “Kuraklık sadece bir hava olayı değil; sosyal, ekonomik ve çevresel buhranlara da yol açabiliyor. Asıl soru bunun bir daha olup olmayacağı değil, bir dahaki sefere daha iyi hazırlanıp hazırlanmayacağımız” dedi.

Türkiye’nin Yüzde 88’i Çölleşme Riskiyle Karşı Karşıya!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin