Bu yılki iklim zirvesinin CEO’su, ülkelerin iklim hedeflerine ulaşmak için karbon kredisi satın alma fikrine aşırı güvenmemelerini söyledi.
Avrupa Komisyonu’nun 2 Temmuz’da yeni bir iklim hedefi önermesi beklenirken, yasal olarak bağlayıcı hedef ile emisyonların 2040’a kadar %90 oranında azaltılması öngörülüyor. Ancak bazı hükümetlerin tepkisiyle karşılaşan Brüksel, sanayi için daha düşük bir hedef belirlemeyi ve buradaki açığı uluslararası karbon kredileri satın alarak kapatmayı düşünüyor.
Sistem, ülkelerin yurtdışında karbon emisyonlarını azaltan projelerden (örneğin Brezilya veya Guyana’daki orman restorasyonu) “kredi” satın almalarına ve bunları kendi iklim hedeflerine dahil etmelerine olanak tanıyor.
Karbon kredilerini destekleyenler bunun, gelişmekte olan ülkelerdeki emisyon azaltım projelerine fon sağlamanın bir yolu olduğunu söylüyor. Karşı çıkanlar ise, kredi üreten projelerin iddia ettikleri iklim faydalarını sağlayamadığına işaret ediyor.
Brezilya’nın Belem kentinde Kasım ayında gerçekleşecek COP30 iklim zirvesinin CEO’su Ana Toni, Brezilya’nın ülkelerin iklim hedeflerine (Ulusal Katkı Beyanı -NDC) ulaşmak için karbon kredisi kullanma fikrine karşı çıkmadığını, ancak bir ülkenin iklim hedefinin büyük bir bölümünü yakalamak için bu yönteme güvenmemesi konusunda uyarıda bulundu.
Toni, “Miktar önemli, çünkü kendi ekonominizde ne kadar değişiklik yaptığınızı gösteriyor. Eğer gerçekten büyük bir miktar krediden bahsediyorsanız, kendi ekonominizi değiştirmiyorsunuz demektir” dedi.
Toni ayrıca ülkelerin iklim hedeflerine ulaşmak için kullanılan kredilerin çevresel faydalar sağlaması gerektiğini belirtti.
COP’un ev sahibinin görüşü diğer ülkeler için bağlayıcı değil. Ancak yine de ev sahibinin müzakereleri yönlendirme ve iddialı hedeflerin ortaya konmasını sağlamak için diplomatik çalışmalar yürütme sorumluluğu bulunuyor.
Yaklaşık 200 ülkeye, 2035 iklim hedeflerini Birleşmiş Milletler’e sunmak için geçtiğimiz Şubat ayına kadar süre tanınmıştı. AB ve Çin de dahil olmak üzere birçoğu bu tarihi kaçırdı.