Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, uydu verileri okyanus sularının kutup bölgelerinde daha yeşil, ekvatora yakın bölgelerde ise daha mavi bir hal aldığını ortaya koyuyor. Bu çarpıcı renk değişimi, deniz ekosistemleri ve küresel iklim üzerindeki potansiyel etkileri konusunda önemli soruları gündeme getiriyor.
Makalenin başyazarı Haipeng Zhao, ABC News’e yaptığı açıklamada, renk tonundaki değişimin temel nedeninin, fotosentetik deniz organizmaları olan fitoplanktonlar tarafından üretilen klorofil adlı yeşil pigmentin konsantrasyonlarındaki farklılaşma olduğunu belirtti. Fitoplanktonlar, yosunlar gibi fotosentetik pigmentlere sahip oldukları için yeşil ışığı emer ve çevrelerindeki suların yeşil görünmesini sağlarlar. Fitoplanktonların bulunmadığı alanlarda ise su mavi renkte algılanır.
20 Yıllık Uydu Verileri Analiz Edildi
Araştırmacılar, bu değişimi belgelemek için 2003-2022 yılları arasında toplanan açık okyanusa ait uydu verilerini analiz ettiler. Bu veriler, gezegeni her iki günde bir tarayan bir NASA cihazı tarafından ışık dalga boyu ölçümleri yapılarak toplandı.
Analizler sonucunda, açık okyanustaki klorofil varlığının fitoplankton biyokütlesi konsantrasyonlarının bir göstergesi olduğu belirlendi. Renk değişimleri, subtropik bölgelerin genellikle klorofil kaybettiğini, kutup bölgelerinin (yüksek enlem bölgeleri) ise yeşerdiğini gösterdi. Duke Üniversitesi’nin basın bültenine göre, özellikle kuzey yarımkürede yeşil alanlar daha da yeşillenirken, mavi bölgeler “daha da mavileşti”.
Isınan Denizlerin Etkisi Gözlemlendi
Araştırmacılar, gözlemledikleri bu desenlerin deniz yüzey sıcaklığı, rüzgar hızı, ışık mevcudiyeti ve karışık katman derinliği gibi çeşitli değişkenlerden nasıl etkilendiğini incelediler. Yapılan analizlerde, ısınan denizlerin klorofil konsantrasyonundaki değişikliklerle ilişkili olduğu bulundu. Diğer değişkenlerin ise klorofil konsantrasyonuyla herhangi bir önemli ilişki göstermediği belirtildi.
Ancak yazarlar, bulguların yalnızca iklim değişikliğine bağlanamayacağını da vurguladılar. Araştırmacılardan Lozier, uydu teknolojisinin oldukça yeni olması nedeniyle okyanusun onlarca yıldır yeterince gözlemlenemediğini belirtti. Doktora çalışmasını yüksek enlem okyanuslarındaki bölgesel çalışmalara yoğunlaştıran Zhao ise, okyanusların dünyanın geri kalanında da renk değiştirip değiştirmediğini görmek için daha derinlemesine araştırmalar yapmaya ilham aldığını ifade etti. Lozier, “Okyanus ısınıyor, dolayısıyla okyanus ısınmasının biyolojik sonuçlarının ne olduğu konusunda büyük bir soru var” diye ekledi.
Deniz Besin Ağları Tehdit Altında mı?
1990’lardan bu yana yapılan birkaç çalışma, artan sıcaklıklar ve diğer faktörler nedeniyle karada artan yeşillenmeyi belgeledi. Ancak, okyanustaki bu tür değişiklikleri belgelemenin daha zor olduğu kanıtlandı. Araştırmacılar, uydu görüntülerinin yalnızca yüzeydeki klorofil üretimine ilişkin veri sağladığını ve resmin henüz eksik olduğunu belirtiyor.
Araştırmacılar, eğer bu eğilim devam ederse deniz besin ağlarının etkilenebileceği uyarısında bulundu. Lozier, fitoplanktonların besin zincirinin tabanında yer alması nedeniyle, bu değişimlerin balıkların varlığını da belirlemede kullanılabileceğini ifade etti. Yazarlar, ekvator yakınlarındaki fitoplanktonlarda sürekli bir azalmanın, özellikle gıda ve ekonomik kalkınma için ticari balıkçılığa güvenen Pasifik Adaları gibi düşük ila orta gelirli ülkelerde balıkçılık lokasyonlarının yeniden dağıtılmasına neden olabileceğini dile getirdi.