Emek Partisi Balıkesir İl Örgütü, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıyla, emperyalist politikalar, savaşlar, yoksulluk ve kuraklığın dünya genelinde 120 milyondan fazla insanı yerinden ettiğini vurguladı. Açıklamada, “Göçe zorlanan milyonlarca insan sınır kapılarında, göç yollarında, gittikleri ülkelerde insanlık dışı muamelelere maruz kalıyor” denilerek, bu devasa göç dalgalarının sorumlusunun halklar değil, “emperyalist savaşlar, sömürgeci politikalar ve kapitalist krizler” olduğu belirtildi.
Ortadoğu’daki Kriz ve Türkiye’deki Mültecilerin Durumu
Emek Partisi, Filistin, Sudan, Afganistan, Ukrayna ve Suriye’de yaşanan yıkımın arkasında “emperyalist çıkar hesapları ve bölgesel gerici ittifakların” olduğunu iddia etti. Özellikle İsrail’in İran’a saldırmasının, yalnızca iki devletin değil, tüm bölge halklarının, özellikle işçi ve emekçilerin üzerine “bomba gibi düştüğü” ifade edildi. Açıklamada, Siyonist saldırganlık ve bölgesel iktidar hesaplarının, milyonlarca insanı yeniden yerinden etme tehdidi yaratarak bölgeyi daha fazla göçe ve yıkıma sürüklediği vurgulandı.
Türkiye’nin on yılı aşkın süredir milyonlarca Suriyeliye ev sahipliği yaptığını hatırlatan Emek Partisi, bu ev sahipliğinin “sömürü, dışlama ve güvencesizlik üzerine kurulu” olduğunu savundu. Mültecilerin düşük ücretli, sigortasız ve ağır işlerde çalıştırıldığı, toplumsal ırkçılığa ve her düzeyde şiddete maruz kaldığı belirtildi.
“Mülteci İşçiler: Patronların ‘Maliyet Avantajı’, Devletin ‘Siyasi Kozu'”
Açıklamada, Afgan işçi Nourtani’ye uygulanan cezasızlığın, ülkede mülteci işçilere nasıl bakıldığının özeti olduğu ifade edildi. Binlerce mülteci işçinin patronlar için “maliyet avantajı”, devlet için “siyasi koz”, sokakta ise “günah keçisi” haline getirildiği öne sürüldü.
Mültecilerin yalnızca emek sömürüsüne değil, aynı zamanda idari ve fiziksel şiddete de maruz kaldığına dikkat çekilen açıklamada, Geri Gönderme Merkezlerinin (GGM) fiilen birer “hukuksuz gözaltı merkezi” olarak çalıştığı, hak arayan, iltica eden ya da kimlik kontrolünde yakalanan göçmenlerin aylarca kapalı tutulduğu belirtildi. GGM’lerde avukat erişimi, çevirmen desteği, sağlık hakkı gibi temel hakların sistematik biçimde ihlal edildiği iddia edildi.
“Geri Dönüş ‘Gönüllü’ Değil, Zorla Olur” Uyarısı
Emek Partisi, iktidarın ve muhalefetin büyük bir kısmının göçmenleri “yük”, “tehdit” veya “pazarlık konusu” olarak ele aldığını belirtti. İçişleri Bakanı’nın Suriyelilerin geri dönmek istediği yönündeki çağrısının gerçek anlamını anlamak üzere İstanbul, Adana ve Antep’te mülteci işçilerle yapılan anket sonuçları da açıklamada yer aldı.
Anket sonuçlarına göre, Suriyeli mültecilerin geri dönüş konusunda belirleyici faktörler olarak güvenlik, barınma ve geçim koşulları olduğunu ancak bugünkü Suriye’de bu koşulların mevcut olmadığını belirttikleri aktarıldı. Elektrik, su, internet gibi altyapı sorunlarının özellikle kadın katılımcılar tarafından geri dönüşün önündeki en büyük engeller arasında sayıldığı ifade edildi.
Türkiye’de kalma nedenleri arasında çocukların Türkçeye uyum sağlaması ve Türkiye’yi “Müslüman bir ülke” olarak tanımlamaları öne çıkarken, “kalıyoruz ama ayrımcılık bitmiyor” diyerek toplumsal dışlanma ve vatandaşlık statüsü belirsizliğinden şikayetçi oldukları belirtildi.
Mültecilerin Türkiye’deki başlıca sorunları olarak ise sigortasız, düşük ücretli çalışma, ayrımcılık ve dışlanma gösterildi. “Türkler gibi muamele görmek istiyoruz”, “bizim de vatandaş gibi hakkımız olsun” talepleri öne çıkan ifadeler arasında yer aldı.
Emek Partisi’nden Talepler:
Emek Partisi, mültecilerin kendi sözleriyle anlattığı bu tablo ışığında şu talepleri sıraladı:
- Zorla geri gönderme politikasına son verilmelidir. Savaşın sürdüğü, altyapının olmadığı, güvenliğin sağlanmadığı bir yere geri dönüşün “gönüllü” değil, zorla olacağı ve bunun uluslararası hukuka aykırı olduğu vurgulandı.
- Geri Gönderme Merkezleri kapatılmalı, gözaltı uygulamasına son verilmelidir. Hiçbir göçmenin yalnızca kimliğinden ötürü özgürlüğünden mahrum bırakılamayacağı belirtilerek, GGM’lerin sistematik hak ihlallerinin mekanı haline geldiği iddia edildi.
- Eşit yurttaşlık ve temel haklar sağlanmalıdır. Mültecilerin sağlık, eğitim ve barınma hakkına erişebilmesi, sigortalı ve güvenceli çalışabilmesi gerektiği, ayrımcılıkla mücadele için hukuki düzenlemelerin hayata geçirilmesi çağrısı yapıldı.
Açıklama, “Mülteci işçilerle yerli işçileri karşı karşıya getiren sömürü düzeni yerine, ortak hak mücadelesi yükseltelim!” çağrısıyla sona erdi.