Ahmet ÜNSAL/Manisa
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in yoğun bakım süreci boyunca Türkiye’de yaşayan 80 milyon kişinin yakinen tanıdığı Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesinin tüm birimlerinde son süreçlerini tamamlayan 207 doktor Tıp Fakültesinin 25. Dönem mezunları mezuniyet töreninde yaşamını yitiren Ferdi Zeyrek’i unutmadı.
Anne ve babalar mezuniyet diploması almak için heyecan yaşayan çocuklarının saçlarını ve kıyafetlerinin kusursuz olması için son dokunuşları yaptı. Mezun öğrenci kızlar turkuaz halı üzerinde yürürken üzerlerinde taşıdıkları giysiler ve güzellikleriyle değme mankenleri aratmadılar…
Geleceğin hekimleri “Atatürk’ün izinde bilimin ışığında” ve hayatını kaybeden Başkan Ferdi Zeyrek anısına ‘Unutmayacağız’ pankartıyla çıktı.
6 yıllık eğitimlerini tamamlayan 207 doktor Hipokrat yeminini ederken Fakülte birincisi Umut Mesih Akgün, öğrencilik süresince yaşadıkları zorlukları zehir zemberek sözlerle haykırdı.
Süleyman Demirel Kültür Merkezi Amfi bahçesinde düzenlenen mezuniyet törenine Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, Şehzadeler Kaymakamı Fatih Genel, Turgutlu Kaymakamı Selami Kapankaya, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Altuner Deveci, Hafsa Sultan Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. İsmet Topçu, fakültenin öğretim üyeleri, Hastane Başhekimliği yönetim kurulu üyeleri ve öğrenci velileri katıldı.
FAKÜLTE BİRİNCİSİ ANNE OĞLU İÇİN PANKATR AÇTI
Fakülte birincisi Umut Mesih Akgün’ün annesi ve kardeşi, “Birincilik kolay gelmedi ama bizim zaten alışık zirveye. Dr. Umut sen bu dünyada eşi olmayan harikalardan birisin” pankartı açtı.
2024-2025 Dönemi Fakülte birincisi Umut Mesih Akgün de yaptığı konuşmada, “Talihsiz bir kaza sonucunda aramızdan ayrılan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’e Allah’tan rahmet ailesine, sevenlerini ve tüm Manisa halkına baş sağlığı diliyorum” dedi.
Umut Mesih Akgün, sürdürdüğü konuşmasında;
“Dünyanın en zor, en özveri isteyen ve bir o kadar da kutsal olan hekimlik mesleğine adım attığımız bu kutlu günde aslında bir son değil tam aksine yeni limanlara yelken açtığımız bir başlangıçtır. 6 yıl önce bizi nelerin beklediğini bilmeden, biraz telaşlı ve mutlu bir o kadar da gururlu bizlerin beyaz önlük giyme töreniyle başlayan bu uzun yolculukta yine aynı duygu ve heyecanla mezun olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. 6 yıl önce büyük bir emek ve heyecanla başladığımız 3 yıl sürece olan temel bilimlerdeki eğitim hayatımızda bize ilk öğretilen ‘primmum non nocere’ yani ‘önce zarar verme’ ilkesinin maalesef zaman içinde ‘önce zarar görme’ şeklinde evrilmesine şahit olmanın acısını görevi başında şehit edilen Dr. Ekrem Karakaya’nın kaybı ve her gün meydana gelen sayısız hekime şiddet vakalarıyla en derinden yaşadık, yaşıyoruz. Bu vesileyle de görevi başında şehit edilen tüm meslektaşlarıma rahmet ailelerine sabır diliyorum” dedi.
“KADAVRANIN ETRAFINDAN DÖRT DÖNDÜĞÜMÜZ GÜNLERİ ASLA UNUTMAYACAĞIZ”
Akgün, “Daha ilk kurulumuzdan itibaren yoğun teorik yükün ağırlığını omuzlarımızda hissetmeye başlamış bizlerin, bazen dersleri dinleyebilmek için merdivenlerine oturmak zorunda kaldığımız eski amfimiz en fazla 15 kişinin sığabildiği histoloji pratik dersliklerinde bir prepatı inceleyebilmek için saatlerce sıranın bizlere gelmesini beklediğimiz, havalandırması dahi çalışmayan kadavra salonunda onlarca kişi bir kadavrayı inceleyebilmek için etrafında dört döndüğümüz ve pandemi sürecindeki olumsuz koşullarda dahi bizler için en iyisini yapmaya çalışan saygıdeğer hocalarıma ve tüm dönemin ve kendi şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
“GAZİ MUSTAFA KEMAL’İN BİZ HEKİMLERLE İLGİLİ SÖZLERİNİ HATIRLAYARAK GÖREV BİLİNCİNİ TAŞIYACAĞIZ”
Akgün, “Büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmeyi ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığın Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene sözlerini haykırarak okuyup yetişmiş insanlarız ve bizler bundan sonraki hayatımızda da kendisini Türk hekimlerine emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını takip etmek ve bu uğurda çalışkan olmanın boynumuzun borcu olduğunu hatırlatmak isterim. Bugünlere gelmemizde emeği geçen aileme, hocalarımıza, meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.
CBÜ TIP DEKANI DEVECİ ; “ALDIĞINIZ DİPLOMA DENKLİĞİ ULUSLAR ARASI GEÇERLİLİĞİ OLACAKTIR. DÜNYANIN TER TARAFINDA KAPILAR SİZLERE AÇIK OLACAKTIR”
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Altuner Deveci, 1995-1996 eğitim-öğretim yılında başladığımız ve 2013 yılından itibaren akredite bir tıp fakültesi olarak, 237 öğretim üyesi (140 profesör, 44 doçent, 46 Dr. Öğr. Üyesi, 3 Öğr. Grv)ve 550 araştırma görevlisi ile güçlü ve deneyimli bir akademik kadroya, sürekli gelişen ve değişen bir eğitim sistemine sahibiz. Şimdi sevincimizi arttıran bir bilgi vermek istiyorum. Tıp Eğitimi Programımız, 12-16 Mayıs 2025 tarihlerinde gerçekleştirilen akreditasyon değerlendirmesi sonrası Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği kısaca TEPDAD’ın 21 Mayıs 2025 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında alınan kararla1 Ocak 2031 tarihine kadar akredite edilmiştir. Hazırlık sürecinde emeği geçen Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Rana Kibar ve Rektör Yardımcımız Sayın Prof. Dr. Oktay Üçer başta olmak üzere Rektörlük Yönetimine, Dekan Yardımcılarım Prof. Dr. Elgin Türköz Uluer ve Doç. Dr. Ayça Tan’a, Başhekimimiz Prof. Dr. İsmet Topçu ve Başhekimlik Ekibine, ÖDR Koordinatörü Prof. Dr. Beyhan Cengiz Özyurt ve Öz Değerlendirme Raporu Hazırlama Ekibine, tüm öğretim üyelerimize, öğrencilerimize, araştırma görevlilerimize, idari personelimize ve çalışanlarımıza sonsuz teşekkürlerimi bildirmek isterim. Bu başarı hepimizin emeği sonucu elde edilmiştir. İyi ki varsınız” diye konuştu.
“HEKİMLİK SADECE ‘PARA KAZANMAK’ İÇİN YAPILAN SIRADAN BİR İŞ DEĞİLDİR”
Deveci, “Hipokrat; ‘Tıp bir sanattır, hem de ondan insanlık sevgisinin kopamadığı çok zor bir sanat’ demiştir. Gerçekten de çok zor bir sanattır hekim olmak. Çünkü insanların en zor anlarında, en sıkıntılı zamanlarında yanlarındayız. Sadece ‘para kazanmak’ için yapılan sıradan bir iş değildir hekim olmak. Yoksa bu kadar sıkıntıya, bu kadar zorluğa, bu kadar yorgunluğa, bu kadar hakaret ve şiddete rağmen, içten bir teşekkür, iyileşen bir hastanın ve bir çocuğun içten bir gülümsemesi, yaşlı bir hastanın duası ile hiçbir şey olmamış gibi yeniden başlayamazdı hekim görevine. Tıp eğitiminde öğretim üyelerinin varlığı da çok önemlidir. Bir çırağın ya da bizim için tıp öğrencisinin ustasına, hocasına minnet duyması da çok önemli bir olgudur. Ustasına, hocasına minnet duymayan iyi bir zanaatkar, bizler için de iyi bir hekim olamaz. Hasta-hekim ilişkisi sadece hastadan hastalığın öyküsü ile ilgili bilgi alma ve muayene etme süreci değildir. Bu ilişkide, iki insan arasındaki ilişkinin olduğunu da kavramak gerekir. Hekimlikte insana biyopsikososyal yaklaşımın önemi büyüktür. Hekimlikte hastanın yalnızca belirtilerine bakmaktan çok, karşımızdaki insana; düşünüş, duyuş, davranış ve bütün yaşantıları ile tüm insana bakmamız gerekmektedir. Bu yüzden hekimlik bir sanattır ve olgunlaştıkça daha da iyi yapılır. Hekimin hastaya yaklaşımındaki ilgisi, hastanın her türlü sosyokültürel özelliğini kabullenmesi, önyargılı davranmaması, empati yapabilmesi, esneklik gösterebilmesi, kendi sorumluluğunun sınırlarını bilebilmesi ve etik ilkeleri özümsemiş olması hekimlik sanatının temel özellikleridir. Tıp eğitiminde günümüz şartlarına uygun olarak fiziki ortamın ve şartların yerine getirilmesi ve geliştirilmesi mutlaka önemli; fakat daha önemli olan bir konu bu ortamda çalışan kişilerin yeterlilikleri ve özellikleridir. Bu anlamda objektif, aydınlanmış, ahlaki sorumluluğu yüksek, özgüveni yüksek ve evrensel düşünen öğretim üyelerimiz ile önce bir öğretim üyesi sonra da bir dekan olarak gurur duyduğumu özellikle belirtmek isterim.”
“YOLUNUZ, BAHTINIZ AÇIK OLSUN. KENDİNİZE HAYIRLI BİR EŞ BULUN”
Tıp Fakültesi Dekanı Artuner Deveci, ailelere ve mezun olan taze hekimlere tavsiyelerde bulunarak;
Değerli aileler, 6 yıl önce bize teslim ederken ergenliğin sonlarını yaşayan evladınız şimdi meslek sahibi erişkin bir birey oldu. Pek yakın zamanda evladınız sadece meslek yaşam alanında değil, aile ve sosyal yaşam alanlarında da gelişim ve değişim yaşayacaktır. Siz aileler bu durumlara uyum sağlamakta zorluklar yaşayabilir ve değişik duygular içine girebilirsiniz. Bu yaşamın bir gerçeği, lütfen bu değişimi gururla izleyin, çünkü sizin emeğiniz çok çok fazla. Siz sevgili meslektaşlarım, sizler de bu ortamda iyi yetiştirildiniz, hiç merak etmeyin. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz” sözü ile asıl bize iletmeye çalıştığı sorumluluğun farkına varmanız, bundan sonraki meslek yaşamınızda kendinizi geliştirmeyi hiç unutmamanız, iyi bir hekim olmak için bu devamlılığı sağlamanız çok önemli. Bu arada, aile ve sosyal yaşam alanınızı ihmal etmeyin, sinemaya tiyatroya konserlere sergilere gidin, spor dalları ile uğraşın, sosyal ilişkilerinizi geliştirin. Bu uğraşılar sizin meslek yaşamınızı olumlu yönde destekleyecek, stresle baş etmenize yardımcı olacaktır. Yolunuz, bahtınız açık olsun. Kendinize hayırlı bir eş bulun” diye konuştu.
FAKÜLTE BİRİNCİSİNİN DİPLOMASINI REKTÖR VERDİ
MCBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Oktay Üçer de mezun olan doktorları tebrik etti, meslek hayatlarında başarılar diledi.
Fakülte birincisi Umut Mesih Akgün’e başarı belgesini MCBÜ Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar takdim etti. İkinci Eylem Fırat İlanbey, üçüncü Elif Ayyıldız oldu. Mezun olan doktorlar Hipokrat yemini etti. Keplerini havaya fırlattı.
