1. Haberler
  2. Türkiye Gündemi
  3. Çernobil’in yıl dönümünde ‘İzmir’ uyarısı: Ölümlere neden olacak!

Çernobil’in yıl dönümünde ‘İzmir’ uyarısı: Ölümlere neden olacak!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
İzmir’in Gaziemir ilçesinde gömülü radyoaktif atıkların yarattığı tehlikeye dikkat çeken EGEÇEP ve İzmir Tabip Odası, Çernobil felaketinin yıldönümünde, nükleer santral projelerinin derhal durdurulması çağrısında bulundu.

Çernobil felaketinin yıldönümünde EGEÇEP ve İzmir Tabip Odası’ndan nükleer projelerinin durdurulması çağrısı yapıldı. Çernobil faciasının 39. yıl dönümünde açıklama yapan EGEÇEP ve İzmir Tabip Odası, Gaziemir’de yıllardır temizlenmeyen radyoaktif atıklara dikkat çekerek, İzmir halkının büyük bir tehlike altında olduğunu vurguladı. Kuruluşlar, yetkililere “Hayatlarımızı riske atmayın, nükleer projeleri durdurun” çağrısında bulundu.

O günkü yöneticiler televizyon ekranından çay içmişti

Basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Bugün Çernobil nükleer felaketinin 39. yıl dönümü. 26 Nisan 1986 tarihinde Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Pripyat şehri yakınlarında bulunan Çernobil Nükleer Santrali’nin 4 numaralı reaktöründe patlama meydana geldi. İlk ana patlamadan sonra yaşanan  ara patlamalar ve yangınlar 13 Mayıs 1986’ya kadar sürdü. Patlamalardan sonra oluşan radyoaktif maddelerle yüklü bulutlar rüzgarın götürdüğü yerleri kirletti. Bu kirlenmeden, başta Trakya Bölgesi ve Karadeniz kıyıları olmak üzere ülkemiz de etkilendi. Kaza, Uluslararası Nükleer Olay Ölçeği’ne göre bugüne kadar meydana gelmiş en büyük nükleer kazalardan biriydi.  Diğeri de Fukuşima Nükleer felaketiydi.

Türkiye’nin o günkü yöneticileri, televizyon ekranından çay içerek, çayda radyasyon olmadığını göstermeye çalıştılar. Elbirliği içinde, yaşamımızı tehdit eden tehlikeyi bizden gizlediler. Şimdiki yöneticiler de Akkuyu’dan sonra Sinop’a da nükleer santral kurma ısrarındalar. Bu sayede Sinop’u marka yapacaklarını söylüyorlar. Asıl marka, Çernobil ve Fukuşima’dır; yıllar içinde binlerce kişinin ölümüne, sağlıksızlaşmasına yol açacak faciaların markasıdır.

“Facialara davet çıkarılıyor”

Çernobil ve Fukuşima’dan başka dünya genelinde 1944’den bu yana yüzlerce radyasyon kazası meydana geldi. İşin ilginç yanı henüz faaliyette olan bir nükleer santrali olmamasına rağmen Türkiye’de de radyasyon kazaları ve kirlenmeleri yaşanmış ve yaşanmaktadır. İstanbul’da Aralık 1998 ve Ocak 1999’da Kobalt 60 teleterapi kaynaklarının taşınmasında kullanılan iki kabın hurda metal olarak satılması sonucunda ciddi bir radyolojik kaza meydana gelmişti. Hurdacılıkla uğraşan Ilgaz ailesinin tüm üyelerinde çok ciddi sağlık sorunları görüldü,  bazıları yaşamını kaybetti. Gaziemir’de bulunan bir kurşun fabrikası sahasında Eu 152 izotobu içeren nükleer yakıt çubuğu atıkları ortaya çıktı. 2007 yılında fark edilen atıkların bulunduğu saha, aradan geçen 18 yıllık sürede halen temizlenemedi. Son aşamada yapılan çalışmalarla atıkların kontrolsüz şekilde nereye döküldüğü bilinmiyor.

Aktif deprem kuşağında olan ülkemizde Nükleer Santraller kurulması, bile bile facialara davetiye çıkarmaktır.

Sinop’ta da durum kötü

Diğer yandan, ikinci nükleer santralin yapılması için çalışmalar yürütülen Sinop’ta da durum çok farklı değil. Sinop, her ne kadar deprem tehlikesi düşük bir bölge olarak sunuluyorsa da bilim insanları bunun aksini söylüyor. ÇED raporunda, Karadeniz sınırları içerisinde varlığı belirlenen fayların ve Kırım Fayı’nın oluşturacağı büyük depremlerin, Sinop Nükleer Santral alanındaki etkileri yeterince irdelenmemiştir. 250 km uzaklıkta oluşan bir depremin Fukuşima’daki sarsıntı ve tsunami etkisinin sonuçlarını hepimiz biliyoruz. Binlerce km uzaklıktaki Amerika kıyılarında bile tsunami uyarısı yapıldığı dikkate alınırken, Sinop’un Kırım’a çok uzak olmaması nedeniyle olası riskleri ve uyarıları dikkate almak elzemdir. Ya Karadeniz içerisindeki fayların etkisi ne olacak? Sinop yakınlarında diri faylar mevcut ve Kuzey Anadolu Fayı ise sadece 120 km kadar uzaklıkta.

Türkiye ile Japonya arasında yapılan anlaşmayla Mitsubishi Heavy Industry ve AREVA firmaları tarafından ATMEA1 tasarımlı, basınçlı su reaktörü teknolojisiyle Sinop’ta nükleer santral yapılacaktı. Ancak Japonya’nın 22 Haziran 2021 tarihinde gönderdiği mektupla bu anlaşma feshedildi. Şimdilerde Türkiye Nükleer Enerji Anonim Şirket (TÜNAŞ) ve Enerji Tabii Kaynaklar Bakanlığı, basınçlı su reaktörü teknolojisiyle çalışacak nükleer santral kurabilecek ülke arayışında. Yani ortada somut bir proje olmadığı halde, olmayan projenin ÇED olumlu kararının iptali davaları görülüyor. 24 Nisan Perşembe günü toplam 600 bin liraya mal olan keşif yapıldı. Çernobil faciası sonrası yıllarca kamuoyundan saklanan yüzlerce nükleer kazanın ortaya çıkması, nükleer lobinin ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.

“İzmir’de Gaziemir çernobili İzmir halkının sağlığını tehdit ediyor”

İzmir’in Çernobil’i olarak adlandırılan Gaziemir nükleer atıkları da ülkemizin bu konudaki aymazlığının bir göstergesi. Sadece uranyumun, nükleer santrallerde kullanıldıktan sonra dönüştüğü europium 152 nükleer atığının Gaziemir Kurşun Fabrikası’nda ortaya çıkması, ülkemizin ne büyük tehlike altında olduğunu ortaya koymaktadır. Satılması yasak olan, taşınması çok sıkı kurallara bağlı olan bu nükleer atıklar ülkemize nasıl sokulmuştur. Gaziemir ve hatta İzmir halkının sağlığı büyük tehlike altındadır.

Yetkililer o kadar aymazlar ki bu nükleer atıkları sıradan atıklar gibi kamyonlarla taşınarak daha birçok yere yayılmasına göz yumabiliyorlar. Yöneticilerin bu aymazlıkları, çok daha büyük riskler taşıyan ve bir kaza durumunda yüzlerce km uzaklıklarda bile ölümlere neden olabilecek, atıklarının yüzlerce yıl kaybolmayacağı bilinen nükleer santraller kurması hepimizde derin kaygılar oluşturmaktadır.

Diğer yandan, Çernobil’de, bir deprem olmadı ama insan kaynaklı küçük bir hata, etkisi kırk yıldır süren ve yüzlerce yıl daha sürecek olan o büyük kazayı oluşturdu. Çernobil’den 1000 km uzaklıktaki Karadeniz bölgemizde kanser olgusundaki büyük artış ise tehlikenin büyüklüğünün açık göstergesidir.

Dünyada bugüne kadar yaşanan deneyimler bize bir şeyi göstermiştir: Nükleer santrallerin güvenilirliği konusunda hiç kimse garanti veremez. Diğer yandan nükleer santrallerin kurulum ve işletim süreçleri dikkate alındığında, nükleer enerji çok pahalı. Bunlara katlanılsa ve hiç bir kaza olmasa da yok edilemeyen atıkları, bugünün ve gelecek kuşakların sağlığını tehdit etmekte. Nükleer santraller dünyayı nükleer atık çöplüğü haline getiriyor. Nükleer enerji temiz bir enerji değil. İklim krizine karşı alternatif olamaz. Fosil yakıt enerjisi mi, nükleer enerji mi sorusuna verilecek en kestirme yanıt; “ölümlerden hangisini seçersin” sorusudur.

Çernobil’in yıldönümünde yetkililere sesleniyoruz:

Bir depremle veya insan hatasından kaynaklanabilecek bir kaza ile çok büyük felaketlere yol açabilecek, milyonlarca insanın yaşamını etkileyebilecek olan Nükleer Santral projelerini derhal durdurun. Hayatımızı riske atmayın. Dünyayı nükleer çöplük haline getirmekten vaz geçin”


SonMühür

Çernobil’in yıl dönümünde ‘İzmir’ uyarısı: Ölümlere neden olacak!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

deneme bonusu veren siteler
_
deneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren siteler
Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin