Meteoroloji Mühendisleri Odası, Meclis’te görüşülen İklim Kanunu teklifinin tamamen ticari bir yapıyı tanımladığını söylerken, teklifin geri çekilmesini talep etti.
Meteoroloji Mühendisleri Odası, Meclis’te görüşmeleri süren İklim Kanunu’na ilişkin, milletvekillerine açık mektup yazdı.
Kanun teklifinde Meclis gündemine alelacele alınarak ilgili kurum, kuruluş ve demokratik kitle örgütlerine söz hakkı tanınmadığı belirtilen açıklamada, “İklim konusu görüşülürken, birinci derecede ilgili olan TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası’nın görüşleri, en azından sembolik de olsa alınmalıydı” ifadeleri yer aldı.
Kamuoyunun şirketler için yapılan düzenlemeler olarak değerlendirdiği iklim kanuna ilişkin, “Teklif edilen Kanun metninin ilk 7’nci maddesine kadar olan kısımda belirgin eksikler ve yanlışlar olsa da genel ifadelerden oluşmaktadır. 9. maddeden sonrası ise tamamen ticari bir yapıyı tanımlamaktadır” denildi.
Açıklamada kanunda yer alan iddialara ilişkin cevaplara da yer verildi:
İklim değişikliği kaynaklı afetlerin etkilerini azaltmak için dirençli şehirlerin oluşturulması iddiası: “Şehirlerin planlanması ve tüm projelerin yapılmasında ve uygulanmasında meteorolojik parametrelerin dikkate alınması gerekir. Mevcut meteorolojik parametrelere uygun olmayan yapıların iklim değişimine “uygun hale getirilmesi” ifadesi gerçeklilikten uzaktır. Eğer planlar meteorolojik verilere uygun değilse, bu planları sadece meteorolojik parametrelerin yüzdelik değişimlerine uyumlu hale getirmek mümkün değildir. Mevcut mevzuat bu konularda yaşanan sorunların engellenmesi için yeterlidir. Sorun mevzuatın uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.”
Yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvikiyle doğa dostu üretim biyoçeşitliliğin korunması iddiası: “Ülkemizde doğal alanlar hızlı bir şekilde amaç dışı kullanılmakta ve doğal özellikleri değiştirilmektedir. Bu durum, özellikle su kaynakları başta olmak üzere birçok doğal alanın yok olmasına neden olmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının teşviki alım fiyatları ve garantileri ile yıllardır yapılmaktadır. Doğal alanların korunması ve yenilenebilir enerji teşviki için mevcut mevzuat yeterlidir. Sorun kanunların uygulanmamasındadır.”
Su ve gıda güvenliğinin artırılması için gereken tedbirlerin yasal düzenleme altına alınması iddiası: “Su ve gıda güvenliği her türlü doğal alanların, tarım ve orman alanları ile su havzalarının korunmasıyla mümkündür. Su havzaları yerleşime açılırken, bölgesel su potansiyelleri dikkate almadan fazla su ve enerji gerektiren tesisler su kıtlığı çeken bölgelere yerleştirilmektedir. Suları kirleten tesislere hiçbir işlem yapılmamaktadır. Mevcut mevzuat bu konudaki koruma tedbirleri için yeterlidir. Sorun mevzuatın uygulanmamasındadır.”