Derin deniz madenciliği, onlarca yıldır kritik metallerin yeni kaynağı olarak gösteriliyor. Teknolojinin olgunlaştığını savunan madencilik şirketleri artık bu süreci gerçeğe dönüştürmek istiyor. Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesi (ISA) ise yeni lideriyle daha şeffaf bir dönem başlatmayı vadediyor.
Guardian’da yer alan habere göre, mart ve temmuz aylarında yapılacak toplantılar, madencilik düzenlemeleri için önemli dönemeçler olacak. Şirketler, 2025 sonunda düzenlemelerin tamamlanmasını isterken, Kanada merkezli The Metals Company gibi firmalar 2026’da ilk başvuruları yapmayı planlıyor.
Madencilik planları ilerliyor, karşıt sesler büyüyor
Bugüne kadar ISA, 22 firmaya 15 yıllık keşif sözleşmesi verdi. Bu şirketlerin her biri bir devlet tarafından destekleniyor; en çok sponsor ülke Çin, Rusya ve Güney Kore. Ancak Norveç, Cook Adaları ve Japonya gibi ülkelerin de ilgisi dikkat çekiyor.
Buna karşılık, Fransa, Yunanistan, Kanada ve Meksika gibi ülkeler ile BMW, Google, Samsung, Renault ve Volkswagen gibi büyük şirketler derin deniz madenciliğine moratoryum çağrısı yapıyor.
Derin deniz madenciliği nasıl yapılacak?
Yüzeydeki bir gemiden deniz tabanına uzaktan kumandalı araçlar gönderiliyor. Bu araçlar polimetalik nodüller, sülfürlü yataklar ve kobalt bakımından zengin kabukları topluyor. Toplanan mineraller gemide ayrıştırılıyor, tortular denize geri bırakılıyor.
Bazı yöntemler, tortu etkisini azaltmak için “yüzen” araçlar kullanmayı hedefliyor.
Hedef bölge: Clarion-Clipperton Bölgesi (CCZ)
Hawaii ile Meksika arasında yer alan 6 milyon km²’lik CCZ, en yoğun ilgi gören alan. Ancak bu bölge, 20’den fazla balina ve yunus türüne ev sahipliği yapıyor. Araştırmalar, 7/24 yapılacak madencilik faaliyetlerinin bu canlıları ciddi biçimde etkileyebileceğini gösteriyor.
Ekosisteme etkisi hâlâ belirsiz
Derin deniz ekosistemleri yavaş geliştiği için tahribatın etkisi uzun yıllar sürebilir. CCZ’de binlerce türün yaşadığı tahmin ediliyor ve her yıl yeni türler keşfediliyor. Deniz solucanları, yengeçler, mercanlar, anemonlar ve yıldız balıkları bu habitatlarda bulunuyor.
ISA’ya göre, ticari madencilik düzenlemeler tamamlanmadan başlamamalı. Ancak bazı ülkeler, kendi kıta sahanlıklarını genişletme talebiyle tek taraflı adımlar atabilir.
Metaller gerçekten gerekli mi?
Bazı uzmanlar, enerji dönüşümünde kullanılacak metallerin mevcut kaynaklarla yetmeyeceğini öne sürerken, diğerleri ise geri dönüşüm, batarya teknolojilerindeki gelişmeler ve tüketici alışkanlıklarının değişmesiyle talebin düşeceğini savunuyor.
Enerji Dönüşüm Komisyonu’nun (ETC) analizine göre, maksimum verimlilik ve geri dönüşüm senaryolarında, 2050’ye kadar kobalt, lityum ve nikel talebi %30’dan fazla azalabilir.
‘Bilinmeyen bir dünyayı yok etmemeliyiz’
Greenpeace’ten bilim insanı Kevin Bridgen, “Bu minerallerin hiçbiri derin denizden çıkarılmamalı” dedi.
Exeter Üniversitesi’nden deniz bilimci Dr. David Santillo ise, “Bilimsel bilgi yetersizken bu ekosistemleri yok etmek büyük hata olur. Değerlerimizi nereye koyacağız: doğanın korunmasına mı, yoksa batarya üretimine mi?” ifadelerini kullandı.
ISA Genel Sekreteri Carvalho: ‘Okyanus sağlığı insanlık için hayati’
ISA’nın yeni Genel Sekreteri Leticia Carvalho, “Deniz yatağı Dünya’nın en az keşfedilmiş alanı ama okyanus sağlığı için hayati önemde. Gelecek nesiller için sorumluluğumuz var” diyerek, düzenlemelerin konsensüsle şekillendirilmesi gerektiğini vurguladı.