Kısa Dalga – Sağlık Bakanlığı, 21 yaş altında cinsiyet uyum sürecinde kullanılan hormonların ve ergenlik baskılanması için kullanılan ilaçların reçete edilmesini ve rapor düzenlemesine engel getirdi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (TTB- UDEK) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) imzalı “Hormon reçete edilmesi yaşının yükseltilmesi üzerine” başlıklı ortak açıklama yaptı.
İki sağlık kurumu da yaptıkları açıklamada “Yirmi bir yaş altına getirilen tıbbi uygulama yasağı, hem kişilerin fiziksel ve ruhsal sağlığını riske atmakta hem de tıbbi kararların politik müdahale alanına dâhil edilmesi anlamına gelmektedir. Tıp mesleği, bilimsel bilgi ve etik ilkelere dayanarak bireyin yüksek yararını gözetmekle yükümlüdür. Bilimsel olmayan bu sınırlamaların derhal geri çekilmesi gerekmektedir” dedi.
‘Bilimsel ilkelere, tıbbi etiğe ve sağlığa ulaşma hakkına açıkça aykırıdır’
TTB ve TPD’nin ortak açıklamasında şunlar kaydedildi:
“T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından 25.06.2025 tarihinde yayımlanan bir yazıyla cinsiyet uyum sürecinde kullanılan hormonların ve ergenlik baskılanması için kullanılan ilaçların 21 yaş altında reçete edilmesine ve rapor düzenlenmesine engel getirilmiştir. Kurum tarafından yapılan incelemeler, değerlendirmeler ve Cinsiyet Hoşnutsuzluğu Denetim ve Değerlendirme Bilimsel Komisyonu kararları neticesinde hormon reçete etmeyi yasaklayan bu düzenleme bilimsel ilkelere, tıbbi etiğe ve sağlığa ulaşma hakkına açıkça aykırıdır.
Ulusal ve uluslararası tıp uzmanlık kuruluşları (farklı uzmanlık alanlarını kapsayan Dünya Transgender Sağlığı Profesyonelleri Birliği veya hormon tedavileri konusunda uzmanların oluşturduğu Endokrin Cemiyeti gibi), cinsiyet uyum süreci için hormonların ve ergenlik baskılayıcı ilaçların belirli koşullar altında, uzman klinik ekipler gözetiminde, bireyin yüksek yararı doğrultusunda kullanılmasını uzun süredir önermektedir. Bu uygulamalar, kılavuzlar doğrultusunda uygulandıklarında doğduğunda atandığından farklı cinsiyet kimliği olan pek çok ergen ve erişkinin, bu örtüşmeme nedeniyle yaşadığı hoşnutsuzluğu yatıştırmakta ya da önüne geçmektedir. Cinsiyet uyumuna yönelik hormon tedavilerinin kişinin bedensel, ruhsal, sosyal iyilik haline olumlu etkileri on yıllardır bilinmekte ve araştırmalarla gösterilmektedir. Ergenlik bedensel ve psikosoyal gelişim için önemli bir dönemdir. Bu dönemde psikososyal ve tıbbi destekle yapılan uygulamaların cinsiyet uyuşmazlığı nedeniyle yaşanabilecek ruhsal ve sosyal pek çok sorunun önüne geçebildiği gösterilmiştir. Bu uygulamaların bireye, aileye ve hekime değerlendirme ve uyum geliştirme için zaman kazandırdığı bilinmektedir. Özellikle ergenlik döneminde uygulamalar görece yakın dönemde geliştirilmişse de, yirmi yıldan uzun süredir devam eden bu uygulamaların Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 25.06.2025 tarihinde “Cinsiyet Değişikliği Denetim ve Değerlendirme Bilimsel Komisyonu”nun kararlarına dayanarak yaptığı açıklamada iddia edildiğinin aksine geri dönüşsüz zararları olduğu gösterilmemiştir. Kişiyi doğuştan sahip olduğu insan haklarından mahrum eden ve ayrımcı diğer uygulamalara benzer şekilde, cinsiyetle ilişkili sağlık hizmetlerine erişimle ilgili kısıtlamaların, ergen ve erişkinlerde ruhsal ve bedensel iyilik halini bozduğu, hastalık riskini arttırdığı bilinmektedir.
‘Tedavi süreci devam etmekte olan çok sayıda genci ve ailelerini mağdur etmektedir’
Bu kararla, bilimsel rehberlere uygun bir şekilde cinsiyet disforisi tanısı konulmuş kişiler için aynı bilimsel rehberlerde yer alan uygun tedavi yöntemleri Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 25.06.2025 tarihli kararıyla tamamen keyfi bir yaş eşiğiyle sınırlandırılmıştır. Bu konuda Kurumun ya da Komisyonun yaptığı değerlendirmeyi kimlerin, nasıl yaptığı, bilimsel ve tıbbi dayanağı açık değildir. TİTCK tarafından yapılan hangi incelemeyle, hangi bilimsel değerlendirmeyle bu ilaçların cinsiyet gelişimini bozduğunu öne sürdüğü, ilaçların “açıkça suistimal edildiği” ve “kasıtlı olarak amaç dışı uygulandıkları” iddialarının hangi veriye dayandırıldığı belli değildir. Tıbbi gerekçelerle değil ideolojik ve politik kaygılarla alındığı karar metninden de anlaşılan bu karar, bireylerin sağlık hizmetine erişim hakkını açıkça ihlal etmektedir.
Bu karar hâlihazırda tedavi süreci devam etmekte olan çok sayıda genci ve ailelerini mağdur etmektedir. Bu konuda başka ülkelerde düzenlemelere gidildiği, değerlendirme ve uygulama ile ilgili modeller geliştirildiği doğrudur. Ancak, herhangi bir ülkede kişilerin karşı karşıya kalabilecekleri tıbbi riskler dikkate alınmaksızın, hekimler tarafından tıbbi ölçütlerle uygulanan tedavileri ansızın kesilmemiş, sonlandırılmamıştır.
Yirmi bir yaş altına getirilen tıbbi uygulama yasağı, hem kişilerin fiziksel ve ruhsal sağlığını riske atmakta hem de tıbbi kararların politik müdahale alanına dâhil edilmesi anlamına gelmektedir. Tıp mesleği, bilimsel bilgi ve etik ilkelere dayanarak bireyin yüksek yararını gözetmekle yükümlüdür. Bilimsel olmayan bu sınırlamaların derhal geri çekilmesi gerekmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”