1. Haberler
  2. Ege Haberleri
  3. 10 Ekim Katliamı’nın 10. yılında İzmir’de anma: Korkmuyoruz, vazgeçmeyeceğiz

10 Ekim Katliamı’nın 10. yılında İzmir’de anma: Korkmuyoruz, vazgeçmeyeceğiz

featured
ANKA
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, 10 Ekim 2015’te Ankara Garı önünde 104 kişinin yaşamını yitirdiği saldırının 10. yılında Alsancak’ta anma ve yürüyüş gerçekleştirdi. Etkinlik kapsamında Alsancak Gar karşısındaki 10 Ekim Anıtı önünde bir araya gelen grupla, hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunuldu, karanfiller bırakıldı ve ölenlerin isimleri okundu. Katılımcılar, “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Katil IŞİD, işbirlikçi AKP” gibi sloganlar attı. Törenin ardından 10 Ekim Anıtı’ndan Gündoğdu Meydanı’na yürüyüş düzenlendi ve yürüyüş sonunda denize karanfiller bırakıldı.

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına konuşan 10 Ekim yaralısı Mustafa Özdağ duygularını şu sözlerle dile getirdi:

“10 yıl, 120 ay, 3 bin 653 gün oldu canlarımızdan ayrı kalalı. Yitirdiğimiz yüz üç can sayı değil, insandı. Tarifi mümkün olmayan acılarla yaşamaya çalışan bizlerin bir daha geri gelmeyecek hayatlarını çaldınız. Bilir misiniz her yıl 10 Ekim geldiğinde burnumuzda kan, biber gazı ve barut kokusunu hissederek yaşamayı? Bilir misiniz böyle vahşi bir katliamdan sonra yaralarımızı sarar mı diye sarmaya çalıştıkça getirdiğimiz canlarımızın ardından ‘Ben niye ölmedim’ diyerek acıyı içinde suçlu gibi yaşamayı? Hissedebilir misiniz yerde yatan cansız bedenlerimizin üzerinden geçen polis araçlarının canlarımızı ne kadar acıttığını? Bilir misiniz babasını, annesini soran her bir çocuğa; gözleri para ve kazanç hırsı ile vurulmuş muktedirlerin kirli savaş ve katliamlarıyla bir daha geri gelmeyeceklerini nasıl anlatacağımızı? Anlatabilir miyiz çocuklarımıza; 8 yaşındaki çocuğun babasıyla birlikte özgürlük ve barış taleplerini ayırırken haince katledilişini? Bilir misiniz, tarifi mümkün olmayan acılarla; bu acılara alışamadan, katlanarak yaşamasını? Bilir misiniz çok şey anlatmak isteyip de boğazımızın düğümlenerek kelimelerin kifayetsiz kalmasını? Bizler biliriz. Yaşadık, yaşıyoruz. Onun için bu katliamın 10’uncu yılında ilk günü gibi öfkeliyiz, yastayız, kararlıyız; korkmuyoruz, yılmadık, vazgeçmeyeceğiz. Emek, demokrasi, özgürlük ve barışı, avazımız çıktığı kadar haykırarak savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.

“Devletin kararlılığında bu katliam adeta organize edilmiş; en azından göz yumulmuş, yol verilmiş”

Bizler katillerimizi tanıyoruz. Bizlerin katilleri, bu ülkede Sabahattin Ali’den Uğur Mumcu’ya, Turan Dursun’dan Hrant Dink’e; 1 Mayıs’ından 16 Mart, Beyazıt Kampüsü Katliamı’na; Bahçelievler Katliamı’ndan Çorum, Kahramanmaraş, Sivas, Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç’a kadar birçok katliamda kandan beslenen; emek ve barış düşmanlarıdır. Katillerimizi tanıyoruz. Bu katliamdan sonra kameralar karşısında sırıtarak poz verenler; bu katliamdan sonra ‘oylarımız arttı’ deyip şimdi ise o dönemi ‘anlatsam kimse insan içine çıkamaz’ diye savunanlar. Bu katliamın kırmızı bültenle aranan insanını Ankara’da ağırlayanlar ve ‘400 milletvekili, bu iş bitsin’ diyenler. Bu ülkede barış isteyen akademisyenlerin barış taleplerine bile tahammül edemeyip, bu ülkenin yetişmiş en güzel değerlerini açığa mahkûm etmeye çalışanlar.

Ancak hakikatler er ya da geç ortaya çıkar. Bizler, bir daha böylesi katliamlar yaşanmaması için bu katliamla ilgili birkaç tetikçi değil, bütün paydaşların yargılanacağı kadar adalet arayışımızı sürdüreceğiz. Ülkemizde yargı, hukuk ve adalet kavramları yerine talimatlarla yürüse bile hakikatler ortaya çıkıp bütün paydaşlar yargılandığında yürek sızılarımızın biraz olsun dindiğini hissedeceğiz. Ve bu ülkede barış ve kardeşliği savunduğu için yaşamını feda edenleri tarihte onurumuzla anacağız; bu katliamı yapanlar ise katiller olarak yer alacaklar.

Katliamın yargılanmasında ortaya çıktı ki katliamı yapanlar aylardır teknik takiple izlenmiş ve ne yapacakları istihbarat raporlarına işlenmiş. Devletin kararlılığında bu katliam adeta organize edilmiş; en azından göz yumulmuş, yol verilmiş. Hiçbir kamu görevlisinin yargılanmamasına, hatta tanık olarak dinlenilmesine bile izin verilmemesi, devletin bu konudaki rolünün delilidir. Gerçek adalet için ne devlet kurumları ne de mahkeme, savcılık çaba göstermedi. Adliye koridorlarında bulunan dosyalar ve avukatlarımızın çabalarıyla her şeyin ortaya dökülmesi bile soruşturmanın delilleştirilmesine gerekçe olmadı.

Şimdi yeni bir barış süreci oluşturmaya çalışıyoruz. Barış sadece silahların bırakılması değildir. Barış, tüm katliamların hesabının sorulmasıdır. Barış, adaletin sağlanmasıdır. Bu nedenle bizler, yaşamımız yettiğince, bu ülkede bütün baskılara karşı her zaman barışı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Vazgeçmeyeceğiz arkadaşlar.”

“Onların bize bıraktığı en büyük emanet barış, özgürlük ve adalettir”

TMMOB İzmir İKK Sekreteri Aykut Akdemir, “10 yıl. 7 Haziran seçimlerinden sonra ülkeyi kan gölüne döndüren iktidarın üzerimize attığı bombalarla, tetikçileriyle bize yaşattığı acı üzerinden tam 10 yıl geçti. O günden bugüne mahkeme süreçleri devam ettiği hâlde bir tane bile kamu görevlisi hâlâ mahkeme karşısına çıkarılmamıştır. İlişkileri açık seçik belli olan bu tetikçilerden, bu katilleri koruyan bir kişi dahi mahkeme önüne çıkarılmamıştır. Bizler toplumsal hafızanın sahibiyiz. Bizler 1 Mayıs ’77’yi, Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı, Suruç’u yaşamış olanlarız; bu hafızayı canlı tutmak görevi de bizlere aittir. Bu nedenle buradan bir kez daha sesleniyoruz: Toplumsal hafızayı yok etmeye, kaybettirmeye çalışan iktidarlar katildir. Eşitlik, adalet ve özgürlük diyen canlarımıza kıyanların katil olduğunu bir kez daha söylüyoruz. Katilleri unutmadan, o günkü acımızdan ve öfkemizden bir adım geri düşmeden, bundan hesap sormaktan da bir adım geri düşmeyeceğimizi buradan bir kez daha söylüyoruz. Eşitlik, adalet ve özgürlük için toprağa düşen tüm canlarımıza tek bir borcumuz vardır: onların bize bıraktığı en büyük emanet barış, özgürlük ve adalettir. O yüzden bir kez daha söylüyoruz: O rejimde yitirdiğimiz bütün canlar yüreğimizden bir parçadır. Hiçbirini unutmayacağız, unutturmayacağız. Katillerden hesap sormaktan da bir adım geri düşmeyeceğiz” diye konuştu.

“Katil IŞİD, işbirlikçi AKP”

Ankara Gar katliamında eşi Mesut Bak’ı kaybeden Evrim Bak, etkinlikte saldırının sadece IŞİD’in eylemi olmadığını, “derin bir devlet zafiyeti” ve kamu görevlilerinin ihmali ya da bilinçli ihmaliyle ilgili ciddi sorular bulunduğunu ifade etti. Bak, şunları söyledi:

“Bugün, 2015’te yitirdiğimiz 104 canı o günden bu yana hiç dinmeyen bir acıyla anıyoruz. Aramızdan koparılan insanlar ne bir savaş çağrısı yapmışlardı ne de bir çatışmanın fitilini ateşlemişlerdi. Onlar sadece “emek, demokrasi ve barış” diye haykırmak için Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya yola çıkmışlardı. Peki, insani bu talepler neden birilerini bu kadar rahatsız etti? Ve onlara neden kıyıldı?

Onlara kıyıldı çünkü barış sesi, savaştan beslenenlerin kulağını tırmalıyordu. O gün Gar meydanında patlayan bombalar yalnızca insanlarımızın bedenlerini parçalamakla kalmadı; aynı zamanda devletin temel görevi olan can güvenliğini sağlama yükümlülüğünü de yerle bir etti. Bu katliam sadece IŞİD militanlarının parmak izini taşıyan bir terör eylemi değildir; derin bir devlet zafiyetinin ve kamu görevlerinin ihmali ya da bilinçli ihmalinin sonucu ortaya çıkmış siyasi bir cinayettir.

Katliamın hemen ardından dönemin yetkililerinden gelen ‘eylem bir provokasyondu’ gibi açıklamalar, acıyı dindirmek yerine adeta sorumluluğu katliamın hedefi olanlara yıkmaya çalışan yaralayıcı ve sorumsuz bir dilin örneği oldu. ‘Katil IŞİD, işbirlikçi AKP!’ diye haykırdık; çünkü katliamın acısı yetmezmiş gibi, adalet arayışımız da büyük bir sınavla karşılaştı. Sesimizi duyurmak, yaşananları hatırlatmak ve gerçek sorumluların hesap vermesini sağlamak için çabalıyoruz. Katliamın üzerinden tam on yıl geçti. Ama acımızda, öfkemizde hâlâ ilk günkü kadar canlı, hâlâ ilk günkü kadar yakıcı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin hesap vermesini istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin hesap vermesini istiyoruz.”

“Devlet o saldırıyı önleyemediği gibi bugün hâlâ adaletin önüne duvar örenlerle hesaplaşmaktan kaçıyor”

IŞİD’lilere göstermelik cezalar verildiğini belirten Bak, şöyle devam etti:

“10 Ekim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamlarından biridir. Bu davada birkaç tane IŞİD tetikçisine verilen göstermelik cezalarla bizleri avutamayacaklar. Yüreğimizdeki yangını söndüremeyecekler. Biz unutmayacağız. Bizden koparılan her bir canı unutmayacağız. Ama şunu da asla unutmayacağız: O bombalar oraya kendiliğinden taşınmadı. O yolu birileri açtı. O yolu birileri görmezden geldi. Biz biliyoruz kimlerin azmettirdiğini. Kimlerin göz yumduğunu biz biliyoruz. Kimlerin o meydandaki kalabalığın üstüne ölü bir sessizlikle baktığını biliyoruz. Yaralılarımızın, ölülerimizin üzerine kimlerin gaz sıktığını biliyoruz.

Devlet o saldırıyı önleyemediği gibi bugün hâlâ adaletin önüne duvar örenlerle hesaplaşmaktan kaçıyor. Ama biz o duvarları yıkacağız. Ta ki gerçek adalet sağlanıncaya kadar. Biz onları ve yaptıklarını unutmadık. Ama onlar da bizi unutmasın. Bizi tanısınlar. Tarih sayfaları ne baş eğişimizi yazar, ne de zulme karşı diz çöktüğümüzü; ne de ölümlerle tükenip bittiğimizi.

Siz de unutmayın: Bugün bize vermediğiniz adalet, yarın sizlerin de muhtaç olacağı bir adalet olacaktır. Biz hâlâ buradayız ve hâlâ her şeye rağmen barış diye haykırıyoruz. Unutmayacağız, unutturmayacağız, affetmeyeceğiz. Bunu hep birlikte, birleşe birleşe yapacağız.”

“Orada bilerek ve isteyerek katliâm organize edildi”

Katliamda yaralanan Murat isimli vatandaş da şunları söyledi:

“Gar katliâmı’nın ardından ‘oh oldu’ deyip sonra statlarda yuvalananları hatırlıyorsunuz değil mi? Şimdi bunlar kalkmışlar, Filistin’deki soykırım için Filistin bayrağı sallıyorlar. Onlar hiçbir zaman o bayrakları bizler gibi yüreklerinden hissederek, o acıları içtenlikle sallayamazlar. Onlar sadece bazı acıları kendilerine etiket edebilirler. Bombalar patladığında bizler can çekişirken, yanımda ölmüş insanlar yatarken, üstümde üç kişi bana müdahale ederken o gazın atılmasıyla refleksle uzaklaştılar. O gaz öyle sıradan bir gaz değildi; sağlam, güç veren bir gaz attılar. Eğer bu insanlık suçu değilse nedir peki?

Söyleyecek çok şey var. Ama burada en önemli şeylerden biri: Katilleri biliyoruz. Hakime, defalarca söyledim. Burada ihmal falan yok; göz yumma falan da yok. Çok açık söylüyorum bir katliâm organize edilmiş. Bunun neyini konuşuyoruz ki? Orada bilerek ve isteyerek katliâm organize edildi.”

10 Ekim Katliamı’nın 10. yılında İzmir’de anma: Korkmuyoruz, vazgeçmeyeceğiz
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin