Dikbayır: Sedat Aksakallı iş insanlarında para topluyordu

umit-dikbayir

İYİ Parti’den ihracı istenen Sakarya Milletvekili Ümit Dibayır, yaşananları ve hakkındaki iddiaları yanıtladı.

Ümit Dikbayır’ın, Genel Başkanı Meral Akşener’in aile bireylerinin, özel kalem müdürü ve eşinin banka hesaplarını incelettirdiği, Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyelerinden şahsına, ailesine ve üçüncü kişilere ihale veya iş alınmasına aracılık ettiği ve parti kasasında paranın eksik olduğu iddia ediliyordu.

TV100’deki açıklamalarında, seçimden sonraki genel idare kurulu toplantısında İYİ Parti’nin mali durumunun konuşulduğunu söyleyen Ümit Dikbayır, “Bazı GİK üyeleri, İstanbul’dan bazı kişiler parayla milletvekilliği satıldığını iddia ettiler. Ben bu toplantıda dedim ki, ‘Dedikodu yapmaya gerek yok, söylediğiniz şahıslardan bir tanesi desin ki Ümit Dikbayır’a 100 TL verdim ya da İYİ Parti’ye bağışta bulundum, milletvekilliğinden istifa edeceğim’. Bu dedikodular orada bitti aslında. Bunlar boş tartışmalardı” diye konuştu.

‘Genel başkan beni aradı, ‘Birinin istifa etmesi gerekir’ dedi. ‘Ben ederim’ dedim’

Kadın kotasında hata yapıldığını GİK üyeliğinden istifa ettiğini belirten Dikbayır, şöyle devam etti:

“Sonra kongre süreci geldi. Genel başkana bu kadar yakın olduğunuz için de bazı şeyleri sizin yapmanız gerekir. Bazen tampon olmanız gerekir. Bazen kötü şeyleri kendinize, iyi şeyleri genel başkana mal edersiniz. Ben hep böyle yaptım. Bu kongre sürecinde şunu fark ettim. Önceki kongre sürecinde ikinci çıkmıştım. Bu kongrede neden bu kadar az oy aldım? Evet delegelerin takdiridir ama orada bir çalışma gördüm. Kongreden sonra kadın kotasında hata yapıldığını gördük. Genel başkan beni aradı, ‘Birinin istifa etmesi gerekir’ dedi. ‘Ben ederim’ dedim. Bunu ilk kongrede de yapmıştım, orada hata olmuştu GİK üyeliğinden istifa ettim. Bayramdan sonra genel başkanın evine gittim. Dedim ki, ‘Ben genel merkezden uzaklaşmak istiyorum, bana müsaade edin’. O da çok ısrar etmeden ‘Tamam’ dedi. Anladım ki benimle çalışmak biraz zor olmaya başlamış. Bunlar problem değil, bunu en iyi genel başkan bilir. Bana kenarda dur, istifa et diyebilir.”

‘Esma Bekar’ın görevden almasını beklerdim. Yapmadı. Bu bende derin bir kırgınlık’

Siyasetin içinde, parti içinde ufak ufak rekabetler olabilir. Koray Aydın beni çizdirebilir, siyasetçi. Dursun Ataş beni çizdirebilir. Ama bu çalışmanın içinde Esma Bekar’ın çok yakını Sinan İnce diye bir arkadaş var. Bu çalışma yaptı, beni çizdirmek için. Partinin protokol müdürü. Bu küçük bir detay gibi gözükür ama öyle değil. Bunu genel başkana söyledim. Beklerdim ki, telefonu kaldırıp çalışanı siyasete nasıl bu kadar karışır, görevden almasını beklerdim. Yapmadı. Bu bende derin bir kırgınlık. Bir parti çalışanı genel başkanın en yakınını çizdiriyor. O bir sistemin içinde. Bilgisi dahilinde olmasa bile ben bunu söylemişim, gereğini yapması gerekirdi.

‘Nebi Hatipoğlu, ‘Partinin parası yok mu, neden bizden para isteniyor’ diye sordu’

Sonra milletvekillerinden para istendi. İşin başlama yeri burası. İsimlerinin yanına ne kadar vereceği yazılarak para istendi. Ben buna önce cevap vermedim. Sonra bizden ayrılan Nebi Hatipoğlu, bana ilk soran odur, ‘Partinin parası yok mu, neden bizden para isteniyor’ dedi. Dedim ki, ‘Bunu bana sormanıza gerek yok. Bir şey dersem yanlış anlaşılır. Ben bundan 3 ay önce yaklaşık 130 milyon lirayla partiyi devrettim ve delegeler bunu ibra etti’. Seçim kazanılsın kazanılmasın, bir parayı bütçenize ayırmak zorundasınız. Ocak’ın 10’una kadar yetecek parayı. Ben de rahat rahat yetecek parayı ayırdım. Biz 2022’yi 65 milyonla bitirdik, ben 6 ay için 130 milyon ayırdım.

”Parti eksi 16 milyonda’ dediler. Olamaz. Niye olamaz? Siyasi partiler kredi, kredi kartı bile kullanamaz’

Orada ‘Parti eksi 16 milyonda’ dediler. Olamaz. Niye olamaz? Siyasi partiler kredi, kredi kartı bile kullanamaz. Bir partinin parası ya vardır ya yoktur. Bunu ilk defa doğru tespit eden Tolga Akalın, ona da teşekkür ediyorum. Aslında ben sonraki mali işler başkanı ‘Yıl sonuna kadar bu para yetmez, 16 milyon açık veririz’ diyor. Ama bunu doğru anlatamadığı için partinin kasasında para yok gibi anlaşıldı. Kaldı ki geçen günlerde parti bütçesini açıkladılar, 27 milyon 387 bin paramız var dediler. 50 gün sonra da parti para olacak. Ben haklı çıktım yine. Ama bunu nasıl götürdüler genel başkana, ‘Ümit Dikbayır partinin parası nerede diye hesap soruyor’ şeklinde götürdüler.

‘Biz şirketimizde bu kadar para konuşmuyoruz. Bunları ortaya atan ben değilim’

Erdoğan Aktaş: “İYİ Parti’de para niye bu kadar konuşuluyor. İlk kez bir parti merkezinde bu kadar para meselesi konuşulduğunu görüyorum. Buraya niye geldi İYİ Parti?

Aynı fikirdeyim. Biz şirketimizde bu kadar para konuşmuyoruz. Bunları ortaya atan ben değilim. ‘Ümit Dikbayır partinin parası nerede hesap soruyor’ demişler, genel başkan da ‘Ben mi yedim?’ demiş. Böyle bir şey olabilir mi? Bu para her sene Hazine’den alınır, genel başkana emanet edilir, biz de onun memurluğunu yaparız. Benden sonra 3 tane mali işler başkanı değişti. Ben 4,5 yıl yaptım. Bu işlere dikkat edeceksiniz, size emanet bir para var. Genel başkan böyle bir şey yapabilir mi, ben bu söyler miyim? Asla böyle bir şey yok ama genel başkanla benim arama fitne sokmak için bunlar söylendi. Maalesef inandırıldı. Ben, bugüne kadar yıllarca iftiralarla uğramış sayın genel başkanın iftiralar üzerinden nasıl gittiğini anlamış değilim. Burada genel başkan beni çağırıp sorsaydı doğruyu açıklardık.

‘Özel Kalem Müdürü Esma Bekar’ın, belediyelere telefon edip beni sordu’

Daha sonra ben genel başkanla iki kere milletvekili yemeği oldu, ona katıldım. Sonra benim olmadığım bir toplantıda genel başkan diyor ki, ‘Bir milletvekili tarafından benim hesaplarım araştırılmış’. Uğur Poyraz da diyor ki, ‘Bu içeriden mi dışarıdan mı’, ‘İçeriden’ diyor. Bizim milletvekillerimizden kimseye konduramadık. Böyle saçmalık, rezillik olur mu? Kim genel başkanın, eşinin, özel kaleminin hesaplarını merak etsin? Ki bu suçtur. Bu dedikodular büyüdü. Bu süreçte Özel Kalem Müdürü Esma Bekar’ın, belediyelere telefon edip ‘Ümit Dikbayır’ın sizinle akçeli işleri var mı, böyle bir talebi oldu mu’ diye araştırdığını duydum. Hiç ses etmedim çünkü kendimi biliyorum. Araştırsınlar, baksınlar içleri rahat etsin dedim. Sonra belediyelerle iş yapıyor dedikodusu çıktı. Genel başkanın da bunlara itibar etmeyeceğini düşüyorum.

Bir Twitter hesabı var, bunu ben açtırmışım, ben yönetmişim. Böyle bir şey de yok. Bu süreç geldi geldi, genel başkan bir grup toplantısında yüzümüze bağıra çağıra bir şeyler ima etti. Dedim ki, ‘Ne oluyor bize mi söylüyor bunu’. Arkadaşlar da ‘Evet sana söylüyor’ dedi. Grup toplantısında dedi ya belediyelerle iş yapanın elini kıracağım. Arkadaşların birçoğu seni ima ediyor dedi, ben yine inanmadım. Sonra Sakarya’dan çağırdığı birilerine söylemiş. ‘Aynı şeyi Tansu Hanım bana yapsa, ben ölürdüm’ demiş.

Ben sonra grup toplantısı çıkışında hem avukatı hem genel başkan Yardımcısı Sedat Aksakallı’ya ‘Bir görüşebilir miyiz, derdimi anlatayım’ dedim. Bundan önce de genel başkana Whatsapp’tan mesaj attım. ‘Çocuklarımın üzerine yemin ederim ben bunları yapmadım. Bunun önünde arkasında başka bir şey var ona bakın’ dedim. Mesaja dönüş olmadı, çağrılmadım. Sedat Aksakallı’ya, dedim ki, ‘Hesapları araştırmadım bununla ilgili suç duyurusunda bulunun, bankaya dilekçe yazım çünkü bir hesaba saat kaçta nereden girildiği ortaya çıkar, her bankanın bilgi işlem merkezi var. Kim yaptıysa eğer varsa öyle bir şey, ki sonra olmadığı ortaya çıktı, o memura sorun bunu sana kim yaptırıyor. Ben yaptıysam her şeye razıyım’. Sürekli olarak buradan sektirmeye çalıştı Sedat Aksakallı, ‘İşte şeyler seni gösteriyor’. Neyler beni gösteriyor, ben de bileyim. İşte ‘Devletten bilgi geldi’. Kim size bilgi verdi, peki doğru bilgi mi verdi? Belki ters bir şey yapmaya çalışıyor, araştırdınız mı? ‘Yok biz bundan eminiz’ dedi. ‘O zaman ismimi geçirin ben bunu yapayım’ dedim. Ona da olmaz dediler. ‘Belediyelerle işin varmış’ dedi. Benim belediyelerle ne işim olur?

 

Exit mobile version