Zeynel Abidin Kaplan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Genel
  4. Zeynel Abidin Kaplan – Hayat Hastanesi

Zeynel Abidin Kaplan – Hayat Hastanesi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir poliklinik odası: bir süre önce bir hasta yakının saldırısına uğrayan Dr Kadri oldukça endişeli bir haldedir.

Dr Şeyda ise Dr Kadri’yi yalnız bırakmak istemediğinden nöbet çıkışı eve gitmemiş ve Dr Kadri’ye eşlik etmek için beklemiştir.

Dr Şeyda bir sandalyede oturmakta ve Dr Kadri endişeli bir şekilde ortalıkta dolaşmaktadır.

 

Şeyda                   : Kadri, oturur musun lütfen. Başım döndü.

Kadri                     : Oturamam! Oturamıyorum!

Şeyda                   : Merak etme, bak yanındayım. Hem hasta…

Kadri                     : Hasta gelirse gelir. Neden bu kadar büyütüyorsun diyeceksin değil mi?

Şeyda                   : Evet. Onu diyeceğim.

Kadri                     : Benim bir şeyi büyüttüğüm yok. Olan her ne ise zaten yeterince büyük… Ben aksine onu küçültmeye çalışıyorum.

Şeyda                   : Yaşadığın şey, travma sonrası stres bozukluğu. Bu konuda profesyonel yardım alman lazım.

Kadri                     : Travma sonrası stres bozukluğu! Teşhisi koyduğuna göre tedaviyi de düzenleyiver.

Şeyda                   : Ben mi?

Kadri                     : Evet sen, Doktor değil misin?

Şeyda                   : Tamam özür dilerim. Anlayışsız davrandım. Konuşalım mı?

Kadri                     : Teşhis ya da tedavi istemiyorum. Çünkü ben de biliyorum. O olayın bende bir travma yarattığını. Ve buna tıbben travma sonrası stres bozukluğu dendiğini. Ve travma sonrası stres bozukluğunun tedavisi nedir biliyor musun?

Şeyda                   :…

Kadri                     : Yaşadığım travmatik olayın tekrarlanmayacağına ilişkin güçlü bir inanç oluşması gerekiyor bende. Yani tekrar hekimlik yapmaya başladığımda, hastalarımdan ya da hasta yakınlarımdan birinin tekrar saldırısına uğramayacağıma dair dair güçlü bir inanç oluşmalı bende. Peki, ben sana soruyorum. Sen benim yaşadığım travmayı direk yaşamadığın halde. Sende böyle bir inanç var mı? Sırf düzenlediğin tedaviyi beğenmediği için bir hasta yakını tarafından saldırıya uğramayacağına inanıyor musun? Ya da ölmüş dedesinin emekli maaşını almaya devam etmek için “dedemin öldüğünü bildirme” diye istekte bulunulan Dr Ersin, cinayete kurban gideceği günün sabahı bu güçlü inanca sahip olmasaydı, hala yaşıyor olabilir miydi? Bana kimse yaşadığım saldırıyı büyütüyorsun dememeli bence. Çünkü ben yaşadım o anı..

Şeyda                   : Sakin ol.

Kadri                     : Hayır sakin olamam. Sende sakin olma bence. Kimse sakin olmasın. Şiddete en çok kimler uğruyor biliyor musun? Kadınlar, çocuklar ve sağlık çalışanları; doktorlar, hemşireler. Neden? Çünkü bu kesimlerden karşı saldırı beklemiyorlar. Kadınları, çocukları ve bizleri öldürüyorlar en çok. Çünkü onlara saldırmayacağımıza/saldıramayacağımıza dair güçlü bir inanç geliştirdi bu saldırganlar. Saldırı sonrası savcı ne sordu bana biliyor musun?

Şeyda                   :…

Kadri                     : Şikayetçi misin dedi bana. Yediğim yumruktan daha fazla canımı yaktı bu soru. Eksik olan ne biliyor musun?

Şeyda                   : Empati mi?

Kadri                     : Sana bir soru sorayım.

Şeyda                   : Sor.

Kadri                     : O Tus kitaplarında empati ile ilgili bir soru var mı?

Şeyda                   : Yok.

Kadri                     : Yok değil mi? Yok. Şimdi sen bana profesyonel yardım al diyorsun. Peki, o profesyonel dediğin kişiye kim yardım edecek. O bu toplumda yaşamıyor mu? Bir ya da birkaç kere hakarete uğramadı mı? O kime başvuracak? Ya bendeki öfke? O profesyonel kişi ya da kişilere yöneleceğinden korktuğum öfkem. O ne olacak. Tam tedavinin ortasında aklımdan geçen öfke? Herkese, her şeye duyduğum öfke? Babama, anneme duyduğum öfke! Sırf garanti gelir diye zorla tıp tercihi yaptıranlara duyduğum öfke?

Sırf verdiği tedaviyi beğenmedi diye bir hasta masanın üzerindeki kalemi doktorun boğazına sapladı geçen gün. Ve ben o olayı duyduğumdan beri, her yatağa girdiğimde elimin boğazıma gidiyor biliyor musun? O kalem benim boğazımda saplı gibi geliyor çoğu zaman. Ve şahdamarımın bir tükenmez kalem üzerinde atışı. Hasta bakayım öylemi? Hangi kalemle yazacağım o reçeteyi?

Sağlıcakla…

Zeynel Abidin Kaplan – Hayat Hastanesi
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin