Haber: C.Saffet Yılmaz
Gömeç Çevre Platformu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasıyla, ekolojik yıkıma karşı mücadelenin sadece bir gün değil, her gün sürdürülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Platform, açıklamasında Gezi Direnişi’nde ve doğa savunması mücadelesinde hayatını kaybedenleri anarak başladı.
“Kapitalist Sistem Doğayı Kâr Nesnesi Haline Getirdi”
Açıklamada, kapitalist sistemin insanı ve doğayı metalaştırarak yalnızca birer kâr nesnesi haline getirdiği belirtilerek, ekonomik kriz derinleştikçe sömürünün daha da yoğunlaştığı ve doğaya yönelik şiddetin tüm ekosistemleri çöküşün eşiğine getirdiği ifade edildi. Küresel sermayenin toprağı, suyu, havayı kirletirken yalnızca insanı değil, hayvanı, bitkiyi ve tüm yaşamı geri dönüşsüz bir yıkıma sürüklediği vurgulandı. Platform, karşı karşıya olunan en temel ve yakıcı gerçeğin “Ekolojik kriz ve bir tür soykırım anlamına gelen Ekokırım” olduğunu dile getirdi.
Madra Dağı’nda Altın Madeni Tehlikesi
Açıklamanın önemli bir bölümü, Gömeç’e yakın Madra Dağı’nda TÜMAD Madencilik tarafından 2019 yılından bu yana sürdürülen altın madeni faaliyetlerine ayrıldı. Platform, bu faaliyetler sonucunda yeraltı ve yüzey sularının ağır metallerle kirlendiğini, günde 5 milyon litre su harcanarak bölge halkının ve canlıların su hakkının gasp edildiğini, binlerce ağacın yok edildiğini ve şimdi de kapasite artışı istendiğini belirtti. İliç Çöpler Maden Sahası’nda yaşanan felakete dikkat çekilerek, TÜMAD’ın aynı yöntemle çalıştığı ve Erzincan’da yaşanan benzer bir felaketin Madra’da da yaşanabileceği uyarısında bulunuldu. Sloganlarla “TÜMAD, Madra’dan Defol!” çağrısı yapıldı.
Türkiye’nin Çevre Performansı ve “Ekolojik Sömürge” Uyarısı
Türkiye’nin Dünya Çevre Performansı Endeksi’nde 180 ülke arasında 140. sırada yer almasına rağmen, Avrupa’nın çöplüğü olmaya devam ettiği belirtildi. Gelişmiş ülkelerin çevreye zararlı sanayi, atık ve maden faaliyetlerini, çevre mevzuatının zayıf olduğu ve toplumsal muhalefetin baskılandığı yoksul ülkelere taşıdığına dikkat çekilerek, bu durumun hem kendi çevresel yüklerini azalttığı hem de bu ülkeleri bir “ekolojik sömürge”ye dönüştürdüğü ifade edildi. İklim krizine en az katkı sunanların, krizden en ağır şekilde etkilenenler olması nedeniyle meselenin aynı zamanda sınıfsal bir boyutunun olduğu vurgulandı.
Yaşam Hakkı ve Hayvan Hakları Mücadelesi
Doğayı savunmanın sadece bir çevrecilik değil, yaşam hakkı ve toplumsal adalet mücadelesi olduğu belirtilen açıklamada, sokak hayvanlarını hedef alan “katliam yasasına” karşı çıkıldığı ve her türlü işkence ve hayvan sömürüsüne karşı her canlının yaşama hakkının anayasal güvence altına alınması talep edildi.
“Başka Bir Yaşam Mümkün!”
Gömeç Çevre Platformu, doğanın tehdit altında olduğunu ve yaşam hakkının tehlikede olduğunu belirterek, bu sorumluluğun yalnızca çevre örgütlerinin değil, toplumun her kesiminin omuzlarında olması gerektiğini ifade etti. Kazdağları’ndan Arhavi’ye, Akbelen’den Cudi’ye, Hatay’dan Madra’ya kadar her köşede yaşamı savunmaya devam ettiklerini vurgulayan platform, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün kendileri için bir kutlama değil, mücadele çağrısı olduğunu dile getirdi. Açıklama, “Ekolojik yıkıma karşı sesimizi yükseltiyor, mücadelemizi büyütüyoruz. Çünkü başka bir yaşam mümkün!” sözleriyle sona erdi.