18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü: Türkiye’de on yılda en az 828 göçmen işçi iş cinayetlerinde öldü

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü’nde göçmen işçilere dair rapor yayımlayan İSİG Meclisi, Türkiye’de göçmen işçilerin genel durumunu aktarırken iş cinayetlerinde yaşamını yitiren göçmen işçilere dair de veriler sundu

Bugün 18 Aralık, Uluslararası Göçmenler Günü. Göçmen işçilere dair rapor yayımlayan İSİG Meclisi, Türkiye’de göçmen işçilerin genel durumunu aktarırken iş cinayetlerinde yaşamını yitiren göçmen işçilere dair de veriler sundu. İSİG Meclisi raporuna Katar’da Dünya Kupası için yapılan stadyumların inşaatlarında can veren göçmen işçileri anarak başladı.

 

Göçmenlerin sadece Ege sularında değil, çalışırken de yaşamlarını yitirdiğini ifade eden İSİG Meclisi, Türkiye’de son on yılda ‘en az’ 828 göçmen/mülteci işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini ifade etti. Raporda öne çıkan diğer kısımlar ise şöyle:

 

Yıllara göre baktığımızda her yıl ortalama 83 göçmen/mülteci iş cinayeti tespit edebildik. Tüm iş cinayetlerine baktığımızda ise oransal olarak ölümlerin yüzde 4,41’i. Yani yaklaşık olarak her yirmi iş cinayetinin biri göçmen/mülteci işçi…

İş cinayetlerinde ölen göçmen/mülteci işçilerin geldikleri ülkelere baktığımızda yüzde 51’i Suriyeli ve yüzde 18’i Afganistanlı. Yani her on ölümün yedisinin savaşlardan dolayı mülteci konumuna gelen işçilerden oluşması ‘savaşların milyonlarca insanı yerinden yurdundan etmesi yanında işçileştirdiği’ni de gösteriyor…

Çalıştıkları işkollarına göre baktığımızda göçmen/mülteci iş cinayetlerinin tarım (yüzde 29) ve inşaat (yüzde 25) işkollarında yoğunlaştığını görüyoruz. Patronlar tarafından “harcanabilir işçiler” olarak görülen göçmen/mülteciler hemen hemen hiçbir kural olmadan uzun çalışma saatlerinde, en düşük ücretle, işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadan ‘en dipte koşullarda’ çalıştırılmaktadır. Keza bu iki işkoluna genel işleri (hurda ve atık kağıt toplama, ev işçiliği vb) eklemeliyiz. Tabi tüm sanayi işkollarında da (yüzde 21) ölümler oldukça fazladır (özellikle tekstil, metal, gıda). Sanayide de benzer güvencesiz çalışma koşulları hakimdir.

Diğer yandan taşımacılık ve gemi/tersane işkollarında meydana gelen ölümler için bir parantez açalım. Bu iki işkolundaki ölümleri Türkiye topraklarında, tersanelerinde veya karasularında ya da Türkiye hukukunun geçerli olduğu taşımacılık aracında (gemi, tır) olduğu için kayıt altına alıyoruz. Ancak tam anlamıyla işçilerin hukuki durumlarını (ölümlerin hangi ülkeye tabi olacağını) tespit edemiyoruz…

Tarım işkolunda uygun olmayan minibüslerde ve insan taşımacılığının yapılmaması gereken traktör römorklarında aşırı sayıda işçinin taşınması ve yollara savrulması; inşaatlarda alınmayan önlemler sonucu yüksekten düşmeler; sanayide patlamalar, yanmalar, ezilmeler ve zehirlenmeler ile göçmen/mülteci işçilere dönük şiddetler (bazen işyerlerinde göçmenler arası) başlıca ölüm nedenleri…

Göçmen/mülteci işçilerde çocuk işçilerin ve kadın işçilerin ölüm oranı yüzde 9. Tüm iş cinayetleri ile karşılaştırdığımızda çocuk işçi ölümleri iki katı aşkın kadın işçi ölümleri yarım kat fazla. Yani göçmen/mülteci çocuk ve kadın işçiler güvencesiz çalışma havuzunun en önemli kaynakları ve iş cinayetlerine daha fazla maruz kalıyorlar. Burada bir ekleme daha yapmak gerekiyor. 51 yaş ve üstü işçi ölümlerinin oranı ise yüzde 9, yani tüm iş cinayetlerindeki oranı Türkiye ortalamasının üçte biri kadar. Yani göçmen/mülteci nüfusu genç…

Şehirlere göre baktığımızda ise en çok ölüm sırasıyla İstanbul, Şanlıurfa, Konya, Gaziantep, Kocaeli, Ankara, Bursa, İzmir, Antalya ve Mersin’de. Bu şehirler sanayinin ve tarımın merkezleri olmanın yanısıra yoğun bir yapı inşaasının olduğu yerler. Diğer yandan Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Hatay vd. bölgesinde sanayinin Suriye’nin kuzeyi ile entegre edildiğini (ve hatta Azez’de, Afrin’de; PTT, sağlık ocağı, meslek yüksek okulu vb. açıldığını) unutmayalım…

Ortak mücadele ortak örgütlenme

İSİG Meclisi, göçmenlere yönelik ayrımcılık ve şiddetin sınıf mücadelesi içinde ortak örgütlenme yoluyla aşılabileceğini ifade ederken deneyimlere de değiniyor. Aliağa Petkim Star Rafinerisi’nde çalışan Hindistanlı işçiler verilen yemeklere tepki göstermiş ve ‘beslenme hakkı’ direnişleriyle gündeme gelmişlerdi. Yine Torbalı’da çalışan Türkiyeli ve Suriyeli tarım işçilerinin yevmiyelerin artırılması için kurdukları birlik ve iş bırakma, kısmi zam getirmişti. Adana’da saya işçilerinin ve Gaziantep’te tekstil işçilerinin ortak mücadeleleri önemli deneyimler olarak yerini aldı.

 

Raporda Türkiye sendikal hareketinde ise son dönemde göze çarpan üç gelişmeye dikkat çekiliyor. Birincisi DİSK Gıda-İş’in Esenyurt bölgesinde işkolu ayrımı gözetmeksizin yaptığı çalışma, ikincisi BirTek-Sen’in Gaziantep’te Suriyeli işçilerin sorunlarını gündemleştirme mücadelesi, üçüncüsü Göçmen Sendikası Girişimi’nin oluşturmaya çalıştığı göçmen/mülteci işçi perspektifi.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü: Türkiye’de on yılda en az 828 göçmen işçi iş cinayetlerinde öldü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

EGEPRESS ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin